BORÇLAR KANUNU


Kanun no : 818
Kabul Tarihi : 22/04/1926
Yay. Resmi Gazete Tarihi : 29/04/1926
Yay. Resmi Gazete Sayısı: 359
BİRİNCİKISIM : UMUMİHÜKÜMLER
BİRİNCİBAP : BORÇLARIN TEŞEKKÜLÜ
BİRİNCİFASIL : AKİTTEN DOĞAN BORÇLAR
A Akdin İnikadı
I: İki tarafın muvafakati
1 -Umumi şartlar
Madde 1 - İki taraf karşılıklıve birbirine uygun surette rızalarınıbeyan ettikleri takdirde, akit tamam olur.
Rızanın beyanısarih olabileceği gibi zımni dahi olabilir.
2 - İkinci Derecedeki Noktaların Meskut Kalması:
Madde 2 - İki taraf akdin esaslınoktalarında uyuşurlar ise ikinci derecedeki noktalar sükutla geçilmişolsa bile akde münakit olmuşnazariyle bakılır.
İkinci derecedeki noktalar hakkında uyuşulamadığıtakdirde hakim, işin mahiyetine bakarak onlarıtayin eyler.
Akitlerin şekillerine müteallik hükümler mahfuzdur.
II: İcap ve kabul
1 - Kabul için müddet tayini
Madde 3 - Kabul için bir müddet tayin ederek başka kimseye bir akdin yapılmasını teklif eden kimse, bu müddetin hitamına kadar icabından dönemez. Bu müddet bitmeden evvel kabul haberi kendisine yetişmezse, icap ile bağlıkalmaz.
2 - Kabul İçin Müddet Tayin Olunmaksızın İcap
A Hazırlar Beyninde
Madde 4 - Kabul için bir müddet tayin olunmaksızın hazır olan bir şahsa karşı vaki olan icap derhal kabul olunmadığıtakdirde, anıyapan bağlıkalmaz.
İki taraf yahut vekillerinin bizzat telefon ile yaptıklarıakitlere hazırlar arasında icra olunmuşnazariyle bakılır.
B Gaipler Arasında:
Madde 5 - Hazır olmıyan bir şahsa karşımüddet tayin olunmaksızın dermeyan olunan icap, zamanında ve muntazam surette irsal olunmuşbir cevabın vusulüne intizar edebileceği dakikaya kadar, onu yapan hakkında lüzum ifade eder.
Bu kimsenin icabınızamanında vasıl olmuşaddetmeğe hakkıvardır. Vaktinde gönderilen kabul haberi icabıyapana geç varır ve o kimse onunla mülzem olmamak iddiasında bulunursa keyfiyeti derhal kabul edene bildirmeğe mecburdur.
3 - Zımni Kabul:
Madde 6 - İcabıdermeyan eden kimse gerek işin hususi mahiyetinden gerek hal ve mevkiin icabından naşi sarih bir kabule intizar mecburiyetinde olmadığı takdirde, eğer icap münasip bir müddet içinde reddolunmamışise, akde münakit olmuşnazariyle bakılır.
4 - İltizamsız İcap ve Aleni İcap :
Madde 7 - İcabıdermeyan eden kimse bu baptaki haklarımahfuz olduğunu sarahaten beyan eder yahut akdi iltizam etmemek niyetinde olduğu gerek halin muktezasından gerek işin hususi mahiyetinden istidlal olunursa, icap lüzum ifade
etmez.
Tarife ve cari fiyat irsali icap teşkil etmez.
Semenini göstererek emtia teşhiri, kaideten icap addolunur.
5 - İlan Suretiyle Vuku Bulan Vaitler:
Madde 8 - Bir işveya bir şey mukabilinde ilan suretiyle bir bedel vadeden kimse, vadine tevfikan o bedeli vermeğe mecburdur.
O işveya o şey husule gelmeksizin o kimse vadinden nükul ederse vaadettiği bedeli tecavüz etmemek üzere diğerinin hüsnü niyetle yaptığımasrafıödemeğe mecburdur. Fakat umulan muvaffakiyetin elde edilemiyeceğini vaadi yapan kimse ispat ettiği surette, bu mecburiyete mahal kalmaz.
6 - İcap ve Kabulün Geri Alınması:
Madde 9 - İcabın geri alındığıhaberi icabın vusulünden evvel yahut aynı zamanda mürselünileyhe vasıl olur yahut icaptan sonra vasıl olmakla beraber mürselünileyhe icaba muttali olmazdan evvel kendisine tebliğ olunursa, icap keenlemyekun addolunur.
Bu kaide kabulün geri alınmasına da tatbik edilir.
III:Gaipler Arasında Vukubulan Bir Akdin Hangi Zamana İstinat Ettiği :
Madde 10 - Gaipler arasında icra olunan akitler, kabul haberi irsal olunduğu anda hüküm ifade ederler.
Eğer sarih bir kabule ihtiyaç bulunmazsa akdin hükmü, icabın vusulü anından itibaren cereyana başlar.
B Akitlerin Şekli
I:Umumi Kaide ve Emrolunan Şekillerin Şümulü
Madde 11 - Akdin sıhhati, kanunda sarahat olmadıkça hiç bir şekle tabi değildir.
Kanunun emrettiği şeklin şümul ve tesiri derecesi hakkında başkaca bir hüküm tayin olunmamışise akit, bu şekle riayet olunmadıkça sahih olmaz.
II:Tahriri Şekil
1 - Kanunen Muayyen Şekil
A Şümulü
Madde 12 - Kanunen tahriri olmasılazım olan bir akdin tadili dahi tahriri olmak lazımdır. Şu kadar ki bu akdi nakız ve tadil etmiyen mütemmim ve fer 'i şartlar bu hükümden müstesnadır.
B Rükünleri
Madde 13 - Tahriri olmasıicabeden akitlerde, borç deruhte edenlerin imzaları bulunmak lazımdır.
Hilafıkanunda yazılıolmadıkça imzalıbir mektup veya asli borcu üzerine alanlar tarafından imza edilmişolan telgrafname tahriri şekil makamına kaim olur.
C İmza
Madde 14 - İmza, üzerine borç alan kimsenin el yazısıolmak lazımdır.
Bir alet vasıtasiyle vazolunan imza, ancak örf ve adetçe kabul olunan hallerde ve hususiyle çok miktarda tedavüle çıkarılan kıymetli evrakın imzasılazım geldiği takdirde, kafi addolunur.
Amaların imzalarıusulen tasdik olunmadıkça yahut imza ettikleri zaman muamelenin metnine vakıf olduklarısabit olmadıkça, onlarıilzam etmez.
D İmza Makamına Kaim Olacak İşaretler
Madde 15 - İmza vaz ' ına muktedir olmıyan bir şahıs, imza yerine usulen tasdik olunmuşve el ile yapılmışbir alamet vazetmeğe yahut resmi bir şahadetname kullanmağa mezundur. Kambiyo poliçesine müteallik hükümler mahfuzdur.
2 - Akitte Mahfuz Kalan Şekil
Madde 16 - İki taraf kanunen hususi bir şekle tabi olmıyan bir akdin hususi bir şekilde yapılmasınıkararlaştırmışlar ise, akit takarrür eden şekilde yapılmadıkça iki taraf bununla ilzam olunamaz.
İki taraf muayyen bir surette keyfiyeti izah etmiyerek tahriri şekilden bahsetmiş olduklarıtakdirde, kanun bu şekle riayet olunmasınıemrediyorsa, iki tarafın ona riayet etmesi lazımdır.
C Borcun Sebebi
Madde 17 - Borcun sebebini ihtiva etmemişolsa bile borç ikrarımuteberdir.
D Akitlerin Tefsiri Muvazaa
Madde 18 - Bir akdin şekil ve şartlarınıtayininde, iki tarafın gerek sehven gerek akitteki hakiki maksatlarınıgizlemek için kullandıklarıtabirlere ve isimlere bakılmıyarak, onların hakiki ve müşterek maksatlarınıaramak lazımdır.
Tahriri borç ikrarına istinat ile alacaklısıfatınıiktisabeden başkasına karşı, borçlu tarafından muvazaa iddiasıdermeyan olunamaz.
E Akdin Mevzuu
I:Erkanı
Madde 19 - Bir akdin mevzuu, kanunun gösterdiği hudut dairesinde, serbestçe tayin olunabilir.
Kanunun kat 'i surette emreyledi ği hukuki kaidelere veya kanuna muhalefet; ahlaka (adaba) veya umumi intizama yahut şahsi hükümlere müteallik haklara mugayir bulunmadıkça, iki tarafın yaptıklarımukaveleler muteberdir.
II: Butlan
Madde 20 - Bir akdin mevzuu gayri mümkün veya gayri muhik yahut ahlaka (adaba) mugayir olursa o akit batıldır.
Akdin muhtevi olduğu şartlardan bir kısmının butlanıakdi iptal etmeyip yalnız şart, lağvolur. Fakat bunlar olmaksızın akdin yapılmıyacağımeczum bulunduğu takdirde, akitler tamamiyle batıl addolunur.
III:Gabin:
Madde 21 - Bir akitte ivazlar arasında açık bir nispetsizlik bulunduğu takdirde, eğer mutazarrırın müzayaka halinde bulunmasından veya hiffetinden yahut tecrübesizliğinden istifade suretiyle vukua getirilmişise, mutazarrır bir sene zarfında akdi feshettiğini beyan ederek verdiği şeyi geri alabilir.
Bu müddet, akdin inikadından itibaren cereyan eder.
IV:Akit Yapmak Vaadi
Madde 22 - Bir akdin ilerde inşa edilmesine dair yapılan mukavele muteberdir. Kanun iki tarafın menfaatleri için bu akdin sıhhatini bir nevi şekle riayet etmeğe tabi kıldığıtakdirde, bu şekil o akdin yapılmasıtaahhüdüne de tatbik olunur.
F Rızadaki Fesat
I:Hata:
1 - Hatanın Hükümleri
Madde 23 - Akit yapılırken esaslıbir hataya duçar olan taraf, o akit ile ilzam olunamaz.
2 - Hata halleri:
Madde 24 - Esaslıhatalar, hulasatan şunlardır:
1 - Hata ettiğini iddia eden tarafın bir akit hakkında rizasınıbeyan ederken başka bir akit kastetmişolması.
2 - Hata ettiğini iddia eden tarafın akitte makudun aleyhi teşkil eden şeyden gayri bir şey kastetmişyahut üzerine borç alırken başlıca nazara aldığışahıs ta yanılmış olması.
3 - Hata ettiğini iddia eden tarafın taahhüt ettiği ıvazın kasdettiği şeyden ehemmiyetli surette çok ve mukabil ıvazın ehemmiyetli surette az olması.
4 - Hata ettiğini iddia eden tarafça akdin lüzumlu vasıflarından olarak nazara alınmasına ticari doğruluğun müsait olduğu şeylerde hata edilmişolması.
Akdin yalnız saiklerine taalluk eden hata, esaslıdeğildir.
Adi hesap yanlışlığı, akdin sıhhatini ihlal etmez. Bunlar tashih olunmakla iktifa olunur.
3 - Hüsnüniyet Kaidelerine Muhalif Hareket Davası
Madde 25 - Hataya düçar olan taraf, hüsnüniyet kaidelerine muhalif bir surette ona istinat edemez.
Bilhassa yapmağıkastettiği akdi diğer taraf icraya hazır olduğunu beyan ettiği takdirde, bu akit onun hakkında lüzum ifade eder.
4 - İhmal Yüzünden Hata
Madde 26 - Akdin hükmünden kurtulmak için hata ettiğini iddia eden taraf, eğer hata kendi kusurundan ileri gelmişise, mukavelenin bu suretle feshinden
mütevellit zararıtazmine mecburdur. Fakat diğer taraf hataya vakıf olmuşveya vakıf olmasımuktazi bulunmuşolduğu takdirde, tazminat lazım gelmez.
Eğer hakkaniyet icabederse hakim, mutazarrır olan tarafın lehinde daha fazla tazminat hükmedebilir.
5 - Bir Vasıtanın Hatası
Madde 27 - İki taraftan birinin rızasıbir muhbir veya tercüman gibi diğer bir vasıta tarafından yanlışolarak naklolunduğu takdirde, hata hakkındaki hükümlere göre muamele olunur.
II:Hile
Madde 28 - Diğer tarafın hilesiyle akit icrasına mecbur olan tarafın hatası esaslıolmasa bile, o akit ile ilzam olunmaz.
Üçüncü bir şahsın hilsine düçar olan tarafın yaptığıakit lüzum ifade eder. Şu kadar ki diğer taraf bu hileye vakıf bulunur veya vakıf olmasılazımgelirse, o akit lazım olmaz.
III:İkrah
1 - Akdin İnkizası
Madde 29 - Eğer iki taraftan biri diğer tarafın yahut üçüncü bir şahsın ikrahiyle bir akit yapmışolursa, kendi hakkında lüzum ifade etmez. İkrah, üçüncü bir şahsın fiili olup ta diğer taraf ona vakıf olmamışyahut vakıf olması lazım bulunmamışolduğu takdirde bu ikraha düçar olan taraf, akdi fesh ederse, hakkaniyet iktiza ettiği halde diğer tarafa tazminat vermeğe mecburdur.
2 - İkrahın Şartları
Madde 30 - İkrah olunan taraf, hal ve mevkiine nazaran kendisinin yahut yakın akrabasından birinin hayat veya şahıs veya namus yahut mallarıağır ve derhal vukubulacak bir tehlikeye maruz olduğuna kanaat getirdiği takdirde ikrah, muteber addolunur.
Bir hakkın veya kanuni salahiyetin isteneceği ve kullanılacağıtehdidi ile müzayakaya düçar olan kimsenin yaptığıakit, tehdit eden için fahişmenfaatler temin etmiyorsa; bu tehdit, ikrahımuteber addolunmaz. Fakat fahişmenfaatler istihsali için tehdit olunan tarafın müzayaka halinde bulunmasından istifade olunmuşolursa bu korku nazara alınır.
IV:Akde İcazet ile Rızanın FesadıBertaraf Edilmesi
Madde 31 - Hata veya hile ile haleldar olan yahut ikrah ile yapılan akit ile mülzem olmayan taraf bu akdi ifa etmemek hakkındaki kararınıdiğer tarafa beyan yahut verdiği şeyi istirdat etmeksizin bir seneyi geçirir ise, akde icazet verilmiş nazariyle bakılır. Bu mehil, hata veya hilenin anlaşıldığıveya korkunun zail olduğu tarihten itibaren cereyan eder.
Hile ile haleldar olmuşyahut ikrah ile yapılmışolan bir akde icazet, zarar ve ziyan talebinden feragati istilzam etmez.
G Temsil
I:Salahiyete Müstenit Temsil
1 - Umumiyet İtibariyle
A Temsilin Hükümleri
Madde 32 - Salahiyettar bir mümessil tarafından diğer bir kimse namına yapılan akdin alacak ve borçları, o kimseye intikal eder.
Akdi yapar iken mümessil, sıfatınıbildirmediği takdirde akdin alacak ve borçlarıkendisine ait olur. Şukadar ki kendisiyle akdi yapan kimse, bir temsil münasebeti mevcut olduğunu halden istidlal eder yahut bunlardan biri veya diğeri ile akit icrasıkendisince farksız bulunur ise akdin haklarıtemsil olunan kimseye ait olur.
Sair hallerde alacağın temliki yahut borcun nakli hakkında mevzu usule tevfikan muamele icrası lazım gelir.
B Salahiyetin Derecesi
Madde 33 - Başkasınamına temsil hukuku ammeden münbais ise mümessilin salahiyetinin derecesi bu baptaki kanuni hükümler ile taayyün eder. Temsil hukuki bir tasarruftan tevellüt etmişise salahiyetin derecesi o tasarruf ile taayyün eyler.
Şukadarki mümessilin salahiyetinin derecesi üçüncü şahsa beyan ve tebliğ edilmişise ancak bu beyana itibar olunur.
2 - Hukuki Muameleden Neşet Eden Salahiyet
a Salahiyetin Tahdidi Ve Refi
Madde 34 - Temsil olunan kimse, hukuki bir tasarruftan tevellüt eden temsil salahiyetini her zaman tahdit veya ref edebilir. Bundan dolayımümessilin, bir hizmet veya şirket veya vekalet akdi gibi sebeplere istinat ederek dava ikamesi hakkına halel gelmez.
Temsil olunan kimsenin bu hakkından evvelce feragat etmesi hükümsüzdür.
Temsil olunan kimse gerek sarahaten gerek delaleten verdiği salahiyeti diğer kimselere bildirdiği halde bu salahiyeti tamamen veya kısmen ref ettiğini bildirmemiş olursa salahiyetin bu suretle ref 'ini üçüncü şahıslara karşıdermeyan edemez.
Bölüm ve Ehliyetsizliğin ve Sairenin Hükümleri
Madde 35 - Hilafıiki tarafça kararlaştırılmışyahut maslahatın mahiyetinden istidlal olunmuş olmadıkça hukuki bir muameleden mütevellit temsil salahiyeti mümessilin yahut temsil edilenin vefatıveya gaiplik hükmünün ilanıveya medeni hakların kullanılmasısalahiyetinin izaasıyahut ikisinden birinin yahut her ikisinin iflas ilan etmesiyle, nihayet bulur.
Bir hükmi şahsın mevcudiyeti hitam bulduğu yahut bir şirket fesh olunduğu takdirde de hüküm yine böyledir.
İki tarafın birbirine karşıhaiz olduklarışahsi haklar mahfuz kalır.
C Salahiyeti Havi Olan Senedin İadesi
Madde 36 - Salahiyeti natık vesikayıhaiz olan mümessil, vazifesi hitam bulduğu takdirde, onu temsil edilene iade yahut mahkemeye tevdi etmeğe mecburdur.
Eğer temsil edilen yahut halefleri, mümessili bu hususa icbar etmekte tekasül ederlerse, bundan dolayıhüsnüniyet ile hareket eden üçüncü şahısların düçar olacaklarızararıtazmin etmeğe mecbur olurlar.
D Salahiyetin Hangi Zamandan İtibaren Nihayet Bulacağı
Madde 37 - Mümessil kendi salahiyetinin hitam bulduğuna vakıf olmadığı müddetçe, temsil edilen yahut halefleri, bu salahiyet henüz baki imişgibi onun muamelesi ile alacaklıveya borçlu olurlar.
Üçüncü şahısların, salahiyetin nihayet bulduğuna vakıf olduklarısuretler müstesnadır.
II:Salahiyetin Fıkdanı
1 - İcazet
Madde 38 - Bir kimse salahiyeti olmadığıhalde diğer bir şahıs namına bir akit yaptığıtakdirde, bu şahıs bu akde icazet vermedikçe alacaklıveya borçlu olmaz.
Diğer tarafın, temsil edilenin münasip bir müddet içinde o akde icazet verip vermiyeceğini beyan etmesini talebe hakkıvardır. Bu müddet zarfında icazet verilmediği halde, o kimse mülzem olmaz.
2 - İcazetin Bulunmaması
Madde 39 - Eğer icazetten sarahaten veya zımnen imtina olunursa, akdin sahih olmamasından tahaddüs eden zararın tazmini zımnında, mümessil sıfatını takınan kimse aleyhinde dava ikame olunur. Fakat bu kimse diğer tarafın salahiyeti bulunmadığına vakıf olduğu veya vakıf olmasılazımgeldiğini ispat ettiği takdirde, davaya mahal yoktur. Mümessilin taksiri vukuunda hakkaniyet iktiza ettiği halde
hakim, onu daha fazla zarar ve ziyan itasına mahküm eder.
Haksız mal iktisabıesasına binaen dava ikamesi hakkı, bu hallerin kaffesinde bakidir.
III:Mahfuz Hükümler
Madde 40 - Şirket mümessil ve memurlarının ve tüccar vekillerinin salahiyetleri hakkında hükümler mahfuzdur.
İkinci Fasıl
Haksız Muamelelerden Doğan Borçlar
A Umumi Kaideler
I: Mesuliyet Şeraiti
Madde 41 - Gerek kasten gerek ihmal ve teseyyüp yahut tedbirsizlik ile haksız bir surette diğer kimseye bir zarar ika eden şahıs, o zararın tazminine mecburdur.
Ahlaka mugayir bir fiil ile başka bir kimsenin zarara uğramasına bilerek sebebiyet veren şahıs, kezalik o zararıtazmine mecburdur.
II:Zararın Tayini
Madde 42 - Zararıispat etmek müddeiye düşer, zararın hakiki miktarınıispat etmek mümkün olmadığıtakdirde hakim, halin mutat cereyanınıve mutazarrır olan tarafın yaptığıtedbirleri nazara alarak onu adalete tevfikan tayin eder.
III:Tazminat Miktarının Tayini
Madde 43 - Hakim, hal ve mevkiin icabına ve hatanın ağırlığına göre tazminatın suretini ve şümulünün derecesini tayin eyler.
Zarar ve ziyan irad şeklinde tayin olunduğu takdirde borçludan icabeden teminat alınır.
IV:Tazminatın Tenkisi
Madde 44 - Mutazarrır olan taraf zarara razıolduğu yahut kendisinin fiili zararın ihdasına veya zararın tezayüdüne yardım ettiği ve zararıyapan şahsın hal ve mevkiini ağırlaştırdığıtakdirde hakim, zarar ve ziyan miktarınıtenkis yahut zarar ve ziyan hükmünden sarfınazar edebilir.
Eğer zarar kasden veya ağır bir ihmal veya tedbirsizlikle yapılmamışolduğu ve tazmini de borçluyu müzayakaya maruz bıraktığıtakdirde hakim, hakkaniyete tevfikan zarar ve ziyanıtenkis edebilir.
V:Hususi Haller
1 - Adam Ölmesi Ve Cismanizarar
A- Ölüm Takdirinde Zarar Ve Ziyan
Madde 45 - Bir adam öldüğü takdirde zarar ve ziyan, bilhassa defin masraflarınıda ihtiva eder. Ölüm, derhal vukubulmamışise zarar ve ziyan tedavi masraflarınıve çalışmağa muktedir olamamaktan mütevellit zararıihtiva eder.
Ölüm neticesi olarak diğer kimseler müteveffanın yardımından mahrum kaldıklarıtakdirde, onların bu zararınıda tazmin etmek lazımgelir.
B- Cismani Zarar Halinde Lazımgelen Zarar ve Ziyan
Madde 46 - Cismani bir zarara düçar olan kimse külliyen veya kısmen çalışmağa muktedir olamamasından ve ileride iktisaden maruz kalacağı mahrumiyetten tevellüt eden zarar ve ziyanınıve bütün masraflarını isteyebilir.
Eğer hükmün suduru esnasında, kafi derecede kanaat ile cismani zararın neticelerini tayin etmek mümkün değil ise; hükmün tefhimi tarihinden itibaren iki sene zarfında hakimin, tetkik salahiyetini muhafaza etmeğe hakkıvardır.
C- Manevi Tazminat
Madde 47 - Hakim, hususi halleri nazara alarak cismani zarara düçar olan kimseye yahut adam öldüğü takdirde ölünün ailesine manevi zarar namiyle adalete muvafık tazminat verilmesine karar verebilir.
2 - Haksız Rekabet
Madde 48 - Yanlışilanlar yahut hüsnüniyet kaidelerine mugayir sair hareketler ile müşterileri tenakus eden yahut bunlarıgaip etmek korkusuna maruz olan kimse bu fiillere hitam verilmesi için faili aleyhinde dava ikame ve failin hatasıvukuunda sebebiyet verdiği zararın tazminini talep edebilir.
(Ek fıkra: 29/06/1956 - 6763/41 md.) Ticari işlere ait olan haksız rekabet hakkında Ticaret Kanunu hükümleri mahfuzdur.
3 - ŞAHSİMENFAATLERİN HALELDAR OLMASI
Madde 49 - (Değişik madde: 04/05/1988 - 3444/8. md.)
Şahsiyet hakkıhukuka aykırıbir şekilde tecavüze uğrayan kişi, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat namıyla bir miktar para ödenmesini dava edebilir.
Hakim, manevi tazminatın miktarınıtayin ederken, tarafların sıfatını, işgal ettikleri makamıve diğer sosyal ve ekonomik durumlarınıda dikkate alır.
Hakim, bu tazminatın ödenmesi yerine, diğer bir tazmin sureti ikame veya ilave edebileceği gibi tecavüzü kınayan bir karar vermekle yetinebilir ve bu kararın basın yolu ile ilanına da hükmedebilir.
VI:MÜTESELSİL MESULİYET
1 - HAKSIZ FİİL HALİNDE
Madde 50 - Birden ziyade kimseler birlikte bir zarar ika ettikleri takdirde müşevvik ile asıl fail ve fer 'an methali olanlar, tefrik edilmeksizin müteselsilen mesul olurlar. Hakim, bunlar ın birbiri aleyhinde rücu haklarıolup olmadığınıtakdir ve icabında bu rücuun şumulünün derecesini tayin eyler.
Yataklık eden kimse, vaki olan kardan hisse almadıkça yahut iştirakiyle bir zarara sebebiyet vermedikçe mesul olmaz.
2 - MUHTELİF SEBEPLERİN İÇTİMAI HALİNDE
Madde 51 - Müteaddit kimseler muhtelif sebeplere (haksız muamele, akit, kanun) binaen mesul olduklarıtakdirde haklarında, birlikte bir zarar vukuuna
sebebiyet veren kimseler hakkındaki hükümlere göre muamele olunur.
Kaideten haksız bir fiili ile zarara sebebiyet vermişolan kimse en evvel, tarafından hata vaki olmamışve üzerine borç alınmamışolduğu halde kanunen mesul olan kimse en sonra, zaman ile mükellef olur.
VII:MEŞRU MÜDAFAA, IZTIRAR VE KENDİHAKKINI VİKAYE İÇİN
KUVVET KULLANILMASI
Madde 52 - Meşru müdafaa halinde mütecavizin şahsına veya mallarına yapılan zarardan dolayıtazminat lazım gelmez.
Kendisini veya diğerini zarardan yahut derhal vukubulacak bir tehlikeden vikaye için başkasının mallarına halel iras eden kimsenin borçlu olduğu tazminat miktarını hakim, hakkaniyete tevfikan tayin eder.
Kendi hakkınıvikaye için cebri kuvvete müracaat eden kimse hal ve mevkia nazaran zamanında hükümetin müdahalesi temin edilemediği yahut hakkının ziyaa uğramasınıyahut hakkının kullanılmasıhususunun pek çok müşkül olmasınımeni için başka vasıtalar mevcut olmadığıtakdirde, bir güna tazminat itasiyle mükellef olmaz.
VIII:CEZA HUKUKU İLE MEDENİHUKUK ARASINDA MÜNASEBET
Madde 53 - Hakim, kusur olup olmadığına yahut haksız fiilin faili temyiz kudretini haiz bulunup bulunmadığına karar vermek için ceza hukukunun mesuliyete dair ahkamiyle bağlıolmadığıgibi, ceza mahkemesinde verilen beraet karariyle de mukayyet değildir. Bundan başka ceza mahkemesi kararı, kusurun takdiri ve zararın miktarınıtayin hususunda dahi hukuk hakimini takyit etmez.
B TEMYİZ KUDRETİNİHAİZ OLMAYANLARIN MESULİYETİ
Madde 54 - Hakkaniyet iktiza ediyorsa hakim, temyiz kudretini haiz olmayan kimseyi ika ettiği zararın tamamen yahut kısmen tazminine mahkum eder.
Temyiz kudretini muvakkaten ızaa eden kimse, bu halde iken yapmışolduğu zararı tazmine mecburdur. Şukadar ki kendi kusuru olmaksızın ika edilmişolduğunu ispat eder ise mesul olmaz.
C İSTİHDAM EDENLERİN MESULİYETİ
Madde 55 - Başkalarınıistihdam eden kimse, maiyetinde istihdam ettiği kimselerin ve amelesinin hizmetlerini ifa ettikleri esnada yaptıklarızarardan mesuldür.
Şukadar ki böyle bir zararın vukubulmamasıiçin hal ve maslahatın icabettiği bütün dikkat ve itinada bulunduğunu yahut dikkat ve itinada bulunmuş olsa bile zararın vukuuna mani olamıyacağını ispat ederse mesul olmaz.
İstihdam eden kimsenin, zamin olduğu şey ile zararıika eden şahsa karşırücu hakkıvardır.
D HAYVANLAR TARAFINDAN YAPILAN ZARARDAN MESULİYET
I:ZARAR VE ZİYAN
Madde 56 - Bir hayvan tarafından yapılan zararıo hayvan kimin idaresinde ise o kimse hal ve maslahatın icabettiği bütün dikkat ve itinayıyaptığınıyahut bu dikkat ve itinada bulunmuşolsa bile zararın vukuuna mani olamıyacağınıispat etmedikçe tazmine mecburdur.
Bu surette eğer hayvan diğer bir şahıs yahut diğer bir şahsa ait olan hayvan tarafından ürkütülmüşolur ise bu kimse onlara rücu edebilir.
II:HAYVAN ÜZERİNDE HAPİS HAKKI
Madde 57 - Bir kimsenin hayvanıdiğerinin gayri menkulü üzerinde bir zarar yaptığıtakdirde gayrimenkulün zilyedi o hayvanızabt ve kendisine ita olunabilecek tazminat mukabilinde teminat olmak üzere yedinde hapsetmeğe hakkıvardır. Eğer hal ve maslahat icabederse, gayrimenkul zilyedi o hayvanıöldürebilir. Şukadar ki gayrimenkulün zilyedi heman keyfiyetten hayvanların sahibini haberdar etmeğe ve eğer onu bilmiyorsa kendisini bulmak için lazımgelen tedbirleri ittihaz eylemeğe mecburdur.
H BİNA VE DİĞER ŞEYLERDE MESULİYET
I:ZARAR VE ZİYAN
Madde 58 - Bir bina veya imal olunan herhangi bir şeyin maliki, o şeyin fena yapılmasından yahut muhafazadaki kusurundan dolayımesul olur.
Bu cihetten dolayıkendisine karşımesul olan şahıslar aleyhindeki rücu hakkı mahfuzdur.
II:TEDBİRLER:
Madde 59 - Bir binadan yahut diğer bir şahsın imal ettiği şeylerden dolayı zuhura gelecek bir zarara maruz olan kimsenin, tehlikeyi bertaraf etmek için, lazımgelen tedbirlere tevessül etmesini malikten talep etmeğe hakkıvardır.
Şahısların ve malların vikayesine dair olan zabıta nizamlarıbakidir.
V MÜRURU ZAMAN
Madde 60 - Zarar ve ziyan yahut manevi zarar namiyle nakdi bir meblağ tediyesine müteallik dava, mutazarrır olan tarafın zarara ve failine ittılaıtarihinden itibaren bir sene ve her halde zararı müstelzim fiilin vukuundan itibaren on sene mürurundan sonra istima olunmaz.
Şukadar ki zarar ve ziyan davası, ceza kanunlarımucibince müddeti daha uzun müruru zamana tabi cezayımüstelzim bir fiilden neşet etmişolursa şahsi davaya da o müruru zaman tatbik olunur.
Eğer haksız bir fiil, mutazarrır olan taraf aleyhinde bir alacak tevlit etmiş olursa, mutazarrır kendisinin tazminat talebi müruru zaman ile sakıt olsa bile o alacağıvermekten imtina edebilir.
ÜÇÜNCÜ FASIL
HAKSIZ BİR FİİL İLE MAL İKTİSABINDAN DOĞAN BORÇLAR
A ŞARTLAR
I:UMUMİYET İTİBARİYLE
Madde 61 - Haklıbir sebep olmaksızın aharın zararına mal iktisabeden kimse, onu iadeye mecburdur. Hususiyle muteber olmayan veya tahakkuk etmemişbulunan bir sebebe yahut vücudu nihayet bulmuşolan bir sebebe müsteniden ahzolunan şeyin, iadesi lazımdır.
II:BORÇ OLMAYAN ŞEYİN TEDİYESİ
Madde 62 - Borçlu olmadığışeyi ihtiyariyle veren kimse hataen kendisini borçlu zan ederek verdiğini ispat etmedikçe onu istirdat edemez. Müruru zamana uğramışolan bir borcu eda yahut ahlaki bir vazifeyi ifa için verilen şey, geri alınamaz.
B İADENİN ŞÜMULÜ
I:MÜDDEAALEYHİN BORCU
Madde 63 - Haksız olarak bir şeyi istifa eden kimse, onun istirdadızamanın da elinden çıkmışolduğunu ispat ettiği miktar nisbetinde red ve iade ile mükellef değildir.
Şukadar ki kabız, o şeyi suiniyet ile elden çıkarmışyahut onu elden çıkarır iken bilahare red ve iadeye mecbur olacağına vakif bulunmuşolursa red ve iadeye mecburdur.
II:MASRAFTAN MÜTEVELLİT HAKLAR
Madde 64 - Müddeaaleyhin, yaptığızaruri yahut faideli masraflarıistirdada salahiyeti vardır. Müddeaaleyh, o şeyi kabzettiği zaman suiniyet ile hareket etmişise yaptığıfaideli masraflardan iade zamanında halen mevcut olan fazlalık nisbetindeki miktarıkendisine tediye olunur. Diğer masraflardan dolayımüddeaaleyhin, bir güna tazminat talebine hakkıyoktur. Fakat iadeden evvel kabzolunan şey ile birleştirilmiş olan ziyadeyi, o şeye zarar vermeksizin tefrik kabil olduğu ve müddeide masrafların bedelini teklif etmediği takdirde ilave olunan ziyadeyi ref edebilir.
C İSTİRDADIN CAİZ OLMAMASI
Madde 65 - Haksız yahut ahlaka (adaba) mugayir bir maksat istihsali için verilen bir şeyi istirdada mahal yoktur.
D MÜRURU ZAMAN
Madde 66 - Haksız surette mal iktisabından dolayıikame olunacak dava, mutazarrır olan tarafın verdiğini istirdada hakkıolduğuna ıttılaıtarihinden itibaren bir sene müruriyle ve her halde bu hakkın doğduğu tarihten itibaren on senenin müruriyle sakıt olur. Eğer mal iktisabımutazarrır olan taraf aleyhinde bir borç teşkilinden ibaret ise, mutazarrırın hakkımüruru zaman ile sakıt olmuşolsa bile, bu borcu ifa etmez.
İKİNCİBAP BORÇLARIN HÜKMÜ
BİRİNCİFASIL BORÇLARIN İFASI
A UMUMİESASLAR
I:BİZZAT BORÇLU TARAFINDAN İFA
Madde 67 - Borcun, bizzat borçlu tarafından ifa edilmesinde alacaklının menfaati bulunmadıkça; borçlu, borcunu şahsen ifaya mecbur değildir.
II:İFANIN MEVZUU
1 - KISMEN TEDİYE
Madde 68 - Borcun miktarımuayyen ve tamamımuaccel olduğu takdirde alacaklıkısmen vukubulan tediyeyi reddedebilir. Alacaklıkısmen tediyeyi kabul ederse borçlu, borçtan ikrar eylediği kısmıtediyeden imtina edemez.
2 - TAKSİM KABİL OLMIYAN BORÇ
Madde 69 - Borç, taksim edilemediği ve alacaklılar birden ziyade olduğu takdirde bunlardan her biri borcun tamamen ifasınıisteyebilir. Borçlu hepsine karşı borcunu vermeye mecburdur. Borçlular birden ziyade ise her biri taksimi kabil olmayan borcun tamamınıvermekle mükelleftir. Halin icabından hilafıanlaşılmadıkça, veren borçlu, kendisiyle müştereken borçlu olanlara hisseleriyle rücu hakkınıhaiz ve
bu nispette alacaklının haklarına halef olur.
3 - MUAYYEN OLMAYAN BİR ŞEYE TAALLUK EDEN BORÇ
Madde 70 - Verilmesi lazım gelen şey yalnız nevile tayin edilmişise işin mahiyetinden hilafıanlaşılmadıkça bu şeyin intihabıborçluya aittir. Bununla beraber borçlu, mutavassıt vasıftan aşağıvasıfta bir şey veremez.
4 - BİRDEN ZİYADE ŞEYLERE TAALLUK EDEN BORÇ
Madde 71 - Borç birden ziyade şeylerin yapılmasınıveya verilmesini şamil olupta borçlu bunlardan yalnız biriyle mükellef tutulabilirse işin mahiyetinden hilafı anlaşılmadıkça intihap, borçluya aittir.
5 - FAİZ:
Madde 72 - Bir kimse faiz vermesine mecbur olupta miktarıne mukavale ile ne de kanun veya örf ve adet ile muayyen değil ise bu faiz senevi yüzde beşhesabiyle tediye olunur. (Mukavele ile faiz meselesinde suiistimalin meni hukuku amme kanunlarına aittir.)
B BORCUN İFA EDİLECEĞİMAHAL
Madde 73 - Borcun ifa edilmesi lazım gelen yer, iki tarafın sarih veya zımni arzusuna göre tayin edilir. Hilafına bir şart mevcut olmadığısurette aşağıdaki hükümler tatbik olunur:
1 - Borç bir miktar paradan ibaret ise tediye alacaklının verme zamanında mukim bulunduğu yerde vukubulur.
2 - Borç muayyen bir şeye taalluk ediyorsa bu şey akdin inikadızamanında bulunduğu yerde teslim olunur.
3 - Bunlardan başka her borç doğumu zamanında borçlunun mukim bulunduğu yerde ifa edilir. Alacaklının ikametgahında tediye edilmesi lazım gelen bir borcun ifasıborcun doğumundan sonra alacaklının ikametgahınıdeğiştirmesi sebebiyle ehemmiyetli bir surette güçleşmiş ise borç alacaklının evvelki ikametgahında ifa olunabilir.
C İFANIN ZAMANI
I:MUACCEL BORÇ
Madde 74 - Ecel meşrut olmadığıveya işin mahiyetinden anlaşılmadığıtakdir de borcun hemen ifa ve derhal icrasıtalep olunabilir.
II:MÜECCEL BORÇ
1 - AY ÜZERİNE ECEL
Madde 75 - Borcun ifasıiçin bir ayın iptidasıveya nihayeti tayin olunmuşise ayın birinci ve sonuncu günü anlaşılır. Bir ayın ortasıtayin olunmuşise bundan ayın on beşi anlaşılır.
2 - DİĞER ECELLER
Madde 76 - Bir borç veya sair her hangi bir tasarruf akdin inikadından itibaren bir müddetin hitamında ifa ve icra edilmek lazım geldiği takdirde, vade aşağıdaki veçhile tayin olunur:
1 - Müddet, gün ile tayin edilmişise borç, akdin inikat ettiği gün sayılmıyarak müddetin son günü muaccel olur. Müddet, sekiz veya on beşgün ise bu müddet bir veya iki haftayıdeğil tamam sekiz veya on beşgünü ifade eder.
2 - Müddet haftalar ile tayin edilmişise borç son haftanın, akdin münakit olduğu güne ismen tevafuk eden gününde muaccel olur.
3 - Müddet ay ile veya sene, yarısene ve senenin dörtte biri gibi birden ziyade aylarıihtiva eden bir zaman ile tayin edildiği surette borç, akdin münakit olduğu gün ayın kaçıncıgünü ise son ayın buna tekabül eden günü muaccel olur. Son ayda tekabül eden gün mevcut değil ise borç son ayın son günü ifa olunur.
Yarım ay tabiri, on beşgünlük bir müddete muadildir. Müddet bir veya birden ziyade ay ile yarım ay ise on beşgün son olarak hesap edilir.
Bu kaideler, müddet, akdin inikadından başka bir zamandan itibaren cereyan ettiği surettede tatbik olunur. Muayyen bir zaman içinde ifa edilmek lazım gelen bir borcu borçlu, müddetin hitamından evvel ifa ile mükelleftir.
3 - CUMA VE TATİL GÜNLERİ
Madde 77 - Bir cumaya veya kanunen tatil olarak kabul edilen diğer bir güne tesadüf eden vade kendiliğinden bu günü takip edip tatil olmıyan ilk güne geçer.
Hilafına mukavele muteberdir.
III:İŞLERE TAHSİS OLUNAN SAATLERDE İFA
Madde 78 - Borç vade gününde işlere tahsis olunan saatler zarfında ifa ve alacaklıtarafından kabul edilmek lazım gelir.
IV:ECELİN UZATILMASI
Madde 79 - Borcun ifasıiçin tayin olunan ecel uzatılmışise yeni mehil, aksi şart edilmedikçe evvelki mehlin hitamınıtakip eden birinci günden başlar.
V:VAKTİNDEN EVVEL İFA
Madde 80 - Akdin hükmünden veya mahiyetinden veya hal icabından iki tarafın hilafınıkast ettikleri anlaşılmadığıtakdirde, borçlu borcunu vadesinden evvel ifa edebilir. Şu kadarki borçlunun, vadeden evvel tediyede bulunmasından dolayı
mukavele ile veya adeten mezun olmadıkça bir miktar tenzilat icrasına hakkıyoktur.
I:MÜTEKABİL TAAHHÜDATI İHTİVA EDEN AKİTTE
1 - İFANIN TARZI
Madde 81 - Mütekabil taahhütleri muhtevi olan bir akdin ifasınıtalep eden kimse, akdin şartlarına ve mahiyetine nazaran bir ecelden istifade hakkınıhaiz olmadıkça kendi borcunu ifa etmişveya ifasınıteklif eylemişolmak lazımdır.
2 - BORCUNU ÖDEMEKTEN ACİZ HALİNDE BİR TARAFIN FESİH HAKKI
Madde 82 - Mütekabil taahhütleri muhtevi olan bir akitte akitlerden birinin borcunu edadan aciz olmasıve bilhassa iflas veya aleyhindeki haczin neticesiz kalmasısebebi ile diğer tarafın hakkıtehlikeye düşerse, bu taraf, lehindeki borcun ifasıtemin edilinceye kadar kendisine terettüp eden borcun ifasından imtina ve talebi üzerine bu teminat münasip bir müddet içinde verilmediği surette akti feshedebilir.
D TEDİYE
I:MEMLEKET PARASİYLE
Madde 83 - Mevzuu para olan borç memleket parasiyle ödenir. Akit tediye mahallinde kanuni rayici olmayan bir para üzerine varit olmuşise akdin harfiyen icrası“aynen ödemek” kelimeleri veya buna muadil sair tabirat ile şart edilmiş olmadıkça borç vadenin hulülü günündeki rayici üzerinden memleket parasiyle ödenebilir.
(Ek fıkra: 14/11/1990 - 3678/29 md.) Yabancıpara borcunun vadesinde ödenmemesi halinde alacaklı, bu borcu vade veya fiili ödeme günündeki rayice göre
Türk parasıile ödenmesini isteyebilir.
II:MAHSUP
1 - KISMEN TEDİYE HALİNDE
Madde 84 - Borçlu faiz veya masraflarıtediyede gecikmişdeğil ise kısmen icra eylediği tediyeyi resülmale mahsup edebilir.
Alacaklıalacağın bir kısmıiçin kefalet, rehin veya sair teminat almışise borçlu kısmen icra eylediği tediyeyi temin edilen veya teminatıdaha iyi olan kısma mahsup etmek hakkınıhaiz değildir.
2 - BİRDEN FAZLA BORÇLAR OLDUĞU SURETTE
A ALACAKLININ BEYANINA TEVFİKAN
Madde 85 - Birden fazla borçlarıbulunan borçlu, borçlarıödemek zamanında bu borçlardan hangisini tediye etmek istediğini alacaklıya beyan etmek hakkını haizdir.
Borçlu beyanatta bulunmadığısurette vukubulan tediye kendisi tarafından derhal itiraz edilmişolmadıkça alacaklının makbuzda irae ettiği borca mahsup edilmiş olur.
B KANUNA TEVFİKAN
Madde 86 - Kanunen muteber bir beyan vaki olmadığıyahut makbuzda bir güna mahsup gösterilmediği takdirde, tediye muaccel olan borca mahsup edilir.
Müteaddit borçlar muaccel ise tediye, borçlu aleyhinde birinci olarak takip edilen borca mahsup edilir. Takibat vaki olmamışise tediye, vadesi iptida hulül etmiş olan borca mahsup edilir.
Müteaddit borçların vadeleri aynı zamanda hulül etmiş ise mahsup mütenasiben vaki olur. Hiç bir borcun vadesi hulül etmemişise alacaklıiçin en az teminatıhaiz olan borca mahsup edilir.
III:MAKBUZ VE SENETLERİN İADESİ
1 - BORÇLUNUN HAKKI
Madde 87 - Borcu ödeyen borçlu, bir makbuz veya borcun tamamıtediye edilmişise senedin geri verilmesini veya iptalini istemek hakkınıhaizdir. Borcun tamamıödenmemişveya senet alacaklıya başka haklar da vermekte ise borçlu ancak makbuz itasınıve tediyenin senede dercini isteyebilir.
2 - HÜKÜMLERİ
Madde 88 - Faizden veya icar bedeli gibi muayyen zamanlarda ödenmesi lazım gelen sair borçlardan ihtirazi bir kayıt dermeyan etmeksizin bir taksit için makbuz veren alacaklıondan evvelki taksitleri de tahsil etmiş sayılır. Alacaklı resülmal için makbuz vermişise faizlerinide tahsil etmişsayılır. Senet borçluya iade edildikte borç sakıt olmuşsayılır.
3 - SENEDİN İADESİNİN MÜMKÜN OLAMAMASI
Madde 89 - Alacaklısenedi zayi ettiğini iddia eder ise tediyede bulunan borçlu kendisine senedin iptalini ve borcun sukutunu mübeyyin resmen tanzim veya usulen
tasdik edilmişbir ilmühaber vermeğe alacaklıyımecbur edebilir. Kıymetli evrakın iptaline müteallik hükümler mahfuzdur.
E ALACAKLININ TEMERRÜDÜ
I:ŞARTLARI
Madde 90 - Yapılacak veya verilecek şey usulü dairesinde kendisine arz olunan alacaklımuhik bir sebep olmaksızın onu reddeder veya borçlunun borcunu ifa edebilmesi için tekaddümen kendi tarafından yapılmasılazım gelen muameleleri icradan imtina eder ise, mütemerrit addolunur.
II:HÜKÜMLERİ
1 - BORCUN MEVZUU BİR AYIN OLDUĞU SURETTE
A TEVDİHAKKI
Madde 91 - Alacaklımütemerrit olduğu takdirde borçlu hasar ve masrafları alacaklıya ait olmak üzere vereceği şeyi tevdi ederek borcundan beraet edebilir. Tevdi edilecek yeri, tediye yerindeki hakim tayin eder. Fakat ticari eşya, hakimin kararıolmaksızın dahi bir ardiyeye tevdi edilebilir.
B SATMAK HAKKI
Madde 92 - Akdin mevzuu olan şeyin mahiyeti veya işin nevi tevdia mani olur veya verilecek şey bozulmağa maruz veya muhafazasımasrafımucip veya tevdii büyük masraflarımüstelzim olur ise borçlu evvelen ihtarda bulunduktan sonra hakimin izniyle onu alenen sattırarak bedelini tevdi edebilir. Verilecek şey borsada mukayyet veya cari fiatımevcut veya masraflarına nispetle kıymeti az ise satışın
aleni olmasılazım olmadığıgibi ihtara lüzum görmeksizinde hakim, satışa müsaade edebilir.
C TEVDİEDİLEN ŞEYİN İSDİRDADI
Madde 93 - Alacaklıtevdi edilen şeyi kabul eylediğini beyan etmişveya tevdi bir rehnin fekkini tevlit eylemişbulunmadıkça, borçlu tevdi edilen şeyi istirdat edebilir. Tevdii edilen şeyin istirdadıile beraber, alacak bütün teferrüatiyle yeniden tevellüt eder.
2 - BORCUN MEVZUU BİR ŞEY OLMADIĞI SURETTE
Madde 94 - Borcun mevzuu bir aynın teslimini tazammun etmediği surette eğer alacaklımütemerrit ise borçlunun temerrürdüne müteallik hükümlere tevfikan, borçlu akdi feshedebilir.
F BORCUN İFASINA MANİOLAN DİĞER SEBEPLER
Madde 95 - Verilecek şey ve yapılacak işne alacaklıya nede alacaklıya müteallik şahsi diğer bir sebeple mümessiline arz edilemez veya borçlunun kusuru olmaksızın alacaklının şahsında tereddüt olunursa borçlu, alacaklının temerrüdü halinde olduğu gibi tevdi etmek veya akdi fesheylemek hakkınıhaizdir.
İKİNCİFASIL
BORÇLARIN ÖDENMEMESİNİN NETİCELERİ
A BORCUN İFA EDİLMEMESİ
I:BORÇLUNUN MESULİYETİ
1 - UMUMİYET İTİBARİYLE
Madde 96 - Alacaklıhakkınıkısmen veya tamamen istifa edemediği takdirde borçlu kendisine hiç bir kusurun isnat edilemiyeceğini ispat etmedikçe bundan  mütevellit zararıtazmine mecburdur.
2 - BİR ŞEYİN YAPILMASI VEYA YAPILMAMASI BORÇLARI
Madde 97 - Bir şeyin yapılmasına müteallik borç borçlu tarafından ifa edilmediği takdirde, alacaklımasrafıborçluya ait olmak üzere borcun kendisi tarafından ifasına izin verilmesini talep edebilir. Her türlü zarar ve ziyan davasıhakkı mahfuzdur.
Bir şeyin yapılmamasına taalluk eyleyen borca muhalif surette hareket eden kimse mücerret muhalefet ile zarar ve ziyan tediyesine mecburdur.
Bundan başka alacaklıtaahhüde muhalif olarak yapılan şeyin ref 'ini isteyebilir.
Alacakl ı, masraflarıborçluya ait olmak üzere, kendisi tarafından ref 'a izin verilmesini de isteyebilir.
II:MESULİYETİN VÜSATİ
1 - UMUMİYET İTİBARİYLE
Madde 98 - Borçlu, umumiyet itibariyle her kusurdan mesuldur. Bu mesuliyetin vüsati işin hususi mahiyetine göre çok veya az olabilir. Hususiyle işborçlu için bir
faideyi mucip olmadığısurette, mesuliyet daha az şiddetle takdir olunur.
Haksız fiillerden mütevellit mesuliyete müteallik hükümler, kıyasen akde muhalif hareketlerede tatbik olunur.
2 - MESULİYETTEN BERAAET ŞARTI
Madde 99 - Hile veya ağır kusur halinde düçar olacağımesuliyetten borçlunun iptidaen beraetini tazammun edecek her şart, batıldır.
Hafif kusur halinde, borçlu iptidaen mesuliyetten beraeti tazammun eden şartın dermeyanısırasında alacaklıborçlunun hizmetinde ise veya mesuliyet hükümet tarafından imtiyaz suretiyle verilen bir sanatin icrasından tevellüt ediyorsa; haiz olduğu takdir salahiyetine istinat ile hakim, bu şartıbatıl addedebilir.
3 - MUAVİN ŞAHISLARIN MESULİYETİ
Madde 100 - Bir borcun ifasınıveya bir borçdan mütevellit bir hakkın kullanılmasınıkendisi ile beraber yaşayan şahıslara veya maiyetinde çalışanlara velev kanuna muvafık surette tevdi eden kimse, bunların işlerini icra esnasında ika ettikleri zarardan dolayıdiğer tarafa karşımesuldür. Bunların fiilinden mütevellit mesuliyeti, evvelce iki taraf arasında yapılan bir mukavele tamamen veya kısmen bertaraf edebilir.
Alacaklı, borçlunun hizmetinde ise veya mesuliyet hükümet tarafından imtiyaz suretiyle verilen bir sanatin icrasından tevellüt ediyorsa; borçlu mukavele ile ancak hafif bir kusurdan mütevellit mesuliyetten kendisini beri kılabilir.
B BORÇLUNUN TEMERRÜDÜ
I:ŞARTLAR
Madde 101 - Muaccel bir borcun borçlusu, alacaklının ihtariyle, mütemerrit olur.
Borcun ifa edileceği gün müttefikan tayin edilmişveya muhafaza edilen bir hakka istinaden iki taraftan birisi bunu usulen bir ihbarda bulunmak suretiyle tesbit etmişise, mücerret bugünün hitamıile borçlu mütemerrit olur.
II:HÜKÜMLERİ
1 - KAZA HALİNDE MESULİYET
Madde 102 - Mütemerrit olan borçlu, borcun teahhürle ifasından dolayı zarar ve ziyan tediyesine mecbur olduğu gibi kazara vukua gelecek zarardan da mesuldür.
Borçlu, kendisi tarafından bir güna kusur olmaksızın teahhürde bulunmuş olduğunu veya borç vakit ve zamaniyle ifa edilmişolsa bile kazanın alacaklının zararına olarak tediye olunacak şeye isabet edeceğini ispat ederek, bu mesuliyetten kurtulabilir.
2 - GEÇMİŞGÜNLER FAİZİ
A UMUMİYET İTİBARİYLE
Madde 103 - Bir miktar paranın tediyesinden temerrüt eden borçlu mukavele ile daha az bir faiz tayin edilmişolsa bile geçmişgünler için senevi yüzde beş hesabiyle faiz tediyesine mecburdur.
Akitte doğrudan doğruya veya taksite raptedilmişkomüsyon şeklinde yüzde beşten ziyade bir faiz şart edilmişise bu faizde temerrüt eden borçludan istenebilir.
(Üçüncü fıkra mülga: 29/06/1956 - 6763/41 md.)
B FAİZİN, MÜTEDAHİL TAKSİTLERİN, HİBE ETTİĞİ MEBALİĞİN
TEDİYESİNDE MÜTEMERRİT OLAN BORÇLU
Madde 104 - Faiz veya mütedahil iratların yahut hibe ettiği bir miktar paranın tediyesinden temerrüt eden borçlu bunlar için geçmişgünler faizini ancak icraya veya mahkemeye müracaat gününden itibaren tediyeye mecburdur.
Bunun aksine olan her şart, cezai şart hakkındaki hükümlere tevfikan takdir olunur. Geçmişgünler faizinin tediyesinde temerrüt sebebi ile faiz yürütülemez.
3 - MUNZAM ZARAR
Madde 105 - Alacaklının düçar olduğu zarar geçmişgünler faizinden fazlaolduğu surette borçlu kendisine hiç bir kusur isnat edilemiyeceğini ispat etmedikçe bu zararıdahi tazmin ile mükelleftir.
Bu munzam zarar derhal takdir olunabilirse hakim, esasa dair karar verir iken bu zararın miktarınıdahi tayin edebilir.
4 - BİR MEHİL TAYİNİSURETİYLE
A FESİH HAKKI
Madde 106 - Karşılıklıtaahhütleri havi olan bir akitte iki taraftan biri mütemerrit olduğu takdirde, diğeri borcun ifa edilmesi için münasip bir mehil tayin veya münasip bir mehilin tayinini hakimden isteyebilir.
Bu mehil zarfında borç ifa edilmemişbulunduğu surette alacaklı her zaman onun ifasını talep ve teahhür sebebi ile zarar ve ziyan davası ikame eylemek hakkını haizdir; birde aktin icrasından ve teahhürü sebebiyle zarar ve ziyan talebinden vaz geçtiğini derhal beyan ederek borcun ifa edilmemesinden mütevellit zarar ve ziyanı talep veya akdi fesh edebilir.
B DERHAL FESİH
Madde 107 - Aşağıdaki hallerde bir mehil tayinine lüzum yoktur.
1 - Borçlunun hal ve vaziyetinden bu tedbirin tesirsiz olacağıanlaşılırsa
2 - Borçlunun temerrüdü neticesi olarak borcun ifasıalacaklıiçin faidesiz kalmışise.
3 - Akdin hükümlerine göre borç tayin ve tesbit edilen bir zamanda veya muayyen bir mehil içinde ifa edilmek lazım geliyorsa.
C RÜCUUN HÜKÜMLERİ
Madde 108 - Akitten rücu eden alacaklı, vaidolunan şeyi vermekten imtina ve tediye eylediği şeyi istirdat edebilir.
Bundan başka borçlu kendisine hiç bir kusurun isnat edilemiyeceğini ispat edemezse alacaklıakdin hükümsüzlüğünden mütevellit zararın tazminini de talep
edebilir.
ÜÇÜNCÜ FASIL
BORÇLARIN ÜÇÜNCÜ ŞAHIS HAKKINDAKİTESİRİ
A ALACAKLIYA HALEF OLMAK
Madde 109 - Alacaklıya tediyede bulunan üçüncü şahıs aşağıdaki hallerde tediye eylediği miktar nispetinde alacaklının haklarına kanunen halef olur:
1 - Başkasının borcu için rehnedilen bir şeyi rehinden kurtardığıve bu şey üzerinde mülkiyet hakkıveya sair diğer bir ayni hakkıhaiz bulunduğu takdirde.
2 - Alacaklıya tediyede bulunan üçüncü şahsın ona halef olacağıborçlu tarafından alacaklıya haber verildiği takdirde.
B BAŞKASININ FİİLİNİTAAHHÜT
Madde 110 - Bir üçüncü şahsın fiilini başkasına taahhüt eden kimse bu üçüncü şahıs tarafından taahhüdün ifa edilmemesi halinde zarar ve ziyan tediyesine
mecburdur.
(Ek fıkra: 08/07/1981 - 2486/1 md.) Muayyen bir müddet için yapılan taahhütlerde, müddetin bitimine kadar taahhüt edene yazılı olarak başvurulmaması halinde taahhüdün hükümsüz olacağına dair sözleşme muteberdir.
C BAŞKASI LEHİNE ŞART
I:UMUMİYET İTİBARİYLE
Madde 111 - Kendi namına akit yapan bir kimse, üçüncü şahıs lehine bir borç şart etmişise, o borcun ifasınıtalebetmek hakkınıhaizdir.
Üçüncü şahıs veya o borçda üçüncü şahsa da halef olanlar dahi, iki tarafın niyetine veya örf ve adete tevafuk ettiği takdirde, borcun ifasınışahsan ta
lebedebilirler.
Bu takdirde üçüncü şahıs veya onu istihlaf edenler bu hakkıkullanmak istediklerini borçluya beyan ettiklerinden itibaren alacaklının borçluyu ibraya hakkı
kalmaz.
II:SİGORTA İLE TEMİN EDİLMİŞHUKUKİMESULİYETLER
Madde 112 - Başkasınıistihdam eden bir kimse çalıştırdığıameleye karşı hukuki mesuliyetlerini temin için sigorta yapıpta amele, sigorta ücretinin en aşağı yarısını tediyeye iştirak etmişise; sigortadan mütevellit haklar, münhasıran ameleye ait olur.
ÜÇÜNCÜ BAP : BORÇLARIN SUKUTU
A BORÇLARIN FERİLERİNİN SUKUTU
Madde 113 - Asıl borç tediye ile veya sair bir suretle sakıt olduğu takdirde kefalet ve rehin ve sair fer 'i haklar dahi sak ıt olur.
Evvelce işleyen faizleri talep hakkının mahfuz bulunduğu beyan edilmişveya hal icabından neşet eylemişolmadıkça bu faizler talep olunamaz.
Gayrimenkul rehine ve kıymetli evraka ve konkordatoya müteallik hususi hükümler mahfuzdur.
B TECDİT
I:UMUMİYET İTİBARİYLE
Madde 114 - Borcun tecdidi akitten vazıh surette anlaşılmak lazımdır.
Hususiyle mevcut bir borç için kambiyo taahhüdünde bulunmak veya yeni bir alacak senedi veya yeni bir kefaletname imza etmek, tecdidi tazammun etmez.
Bununla beraber, bu hükmün aksine dair akdolunan mukaveleler muteberdir.
II:CARİHESAP
Madde 115 - Muhtelif kalemlerin bir hesabıcariye mücerret kaydedilmesiyle borç tecdit edilmiş olmaz.
Şu kadarki hesap kesilipte diğer tarafçada kabul edilmişolduğu takdirde, borç tecdit edilmişolur.
Eğer kalemlerden biri mukabilinde teminat varsa hesap kesilip tasdik edilmiş olsa bile hilafışart edilmedikçe bu teminata halel gelmez.
C ALACAKLI VE BORÇLU SIFATLARININ BİRLEŞMESİ:
Madde 116 - Alacaklılık ve borçluluk sıfatlarının bir şahısta içtimaiyle borç sakıt olur.
Bu içtimaın zevaliyle borç avdet eder.
Gayrimenkul rehni ile kıymetli evrak hakkındaki hususi hükümler bakidir.
D İFANIN MÜMKÜN OLMAMASI:
Madde 117 - Borçluya isnat olunamıyan haller münasebetiyle borcun ifası mümkün olmazsa, borç sakıt olur.
Karşılıklıtaahhütleri havi akitlerde bu suretle beri olan borçlu haksız iktisaplara müteallik hükümlere tevfikan almışolduğu şeyleri iadeye mecbur ve kendisine henüz tediye edilmemiş bulunan şeyi istemek hakkından mahrum olur. Kanun veya akit ile, borcun ifasından evvel bile vukua gelen zararın, alacaklıya tahmil edilmişolduğu haller bundan müstesnadır.
E TAKAS:
I:ŞARTLARI
1 - UMUMİYET İTİBARİYLE
Madde 118 - İki şahıs karşılıklıbir miktar meblağıveya yekdiğerine mümasil başka mallarıbirbirine borçlu olduklarıtakdirde, her iki borç muaccel ise iki taraftan her biri borcunu alacağıile takas edebilir.
Alacaklardan biri, münazaalıolsa bile takas dermeyan olunabilir.
Müruru zamana uğramışbir alacak, takas dermeyan edebileceği zamanda müruru zaman ile sakıt olmuşdeğil ise onun da takasıdermeyan olunabilir.
2 - KEFALET HALİNDE
Madde 119 - Asıl borçlunun takasıdermeyan etmeğe hakkıoldukça, kefili alacaklıya tediyede bulunmaktan imtina edebilir.
3 - ÜÇÜNCÜ ŞAHIS LEHİNE TAAHHÜT HALİNDE
Madde 120 - Bir üçüncü şahıs lehine taahütte bulunan kimse borcunu, diğer akidin kendisine borçlu olduğu şey ile takas edemez.
4 - BORÇLUNUN İFLASI HALİNDE
Madde 121 - Borçlunun iflasıhalinde alacaklılar, muaccel olmasa bile alacaklarının müflisin kendilerinde olan alacağıile takas edebilirler.
II:HÜKÜMLERİ:
Madde 122 - Takas, ancak borçlunun takasıdermeyan etmek kastini alacaklıya bildirmesiyle vaki olur.
Bu takdirde iki borç takas edilebilecekleri andan itibaren en az olan borcun miktarı nispetinde sakıt olmuşaddolunur.
Hesabıcari meselesinde ticarete müteallik hususi taamüller bakidir.
III:TAKASI KABİL OLMIYAN ALACAKLAR:
Madde 123 - Aşağıdaki alacaklar, alacaklıların arzusu hilafında takas ile ıskat
edilemez.
1 - Tevdi edilmişveya haksız olarak alınmışveya hile ile alıkonulmuş bulunan bir şeyin iadesine veya bedeline taallük eden mutalebeler.
2 - Nafaka ve işücreti gibi borçlunun ve ailesinin iaşesi için mutlak surette zaruri olup hususi mahiyeti itibariyle fiilen alacaklının eline verilmesi icap eden alacaklar.
3 - Devlet ve vilayet ve köyler lehine olarak hukuku ammeden neşet eden alacaklar.
IV:TAKASTAN FERAGAT:
Madde 124 - Borçlu, iptidaen takastan feragat edebilir.
F MÜRURU ZAMAN:
I:MÜDDETLER:
1 - ON SENELİK MÜRURU ZAMAN
Madde 125 - Bu kanunda başka suretle hüküm mevcut olmadığıtakdirde, her dava on senelik müruru zamana tabidir.
2 - BEŞSENELİK MÜRURU ZAMAN
Madde 126 - Aşağıdaki alacak veya davalar hakkında beşsenelik müruru zaman cari olur:
1 - Alelümum kiralar ile resülmal faizleri ve muayyen zamanlarda tediyesi meşrut aidat hakkındaki davalar.
2 - Erzak bedeli ve nafaka ve otel ve lokanta masraflarına müteallik davalar.
3 - (Değişik bent: 29/06/1956 - 6763/41 md.) Sanatkarların veya esnafın emeklerinin karşılığı, perakendecilerin sattıklarımalların parası, noterlerin mesleki hizmetleri karşılığı, başkalarının maiyetinde çalışan veya müstahdemi olan kimselerin, hizmetçilerin, yevmiyecilerin ve işçilerin ücretleri hakkındaki davalar;
4 - (Ek bent: 29/06/1956 - 6763/41 md.) Ticari olsun olmasın bir şirket akdine dayanan ve ortaklar arasında veya şirketle ortaklar arasında açılmışbulunan bütün davalar ile bir şirketin müdürleri, temsilcileri, murakıplariyle şirket veya ortaklar arasındaki davalar, vekalet akdinden, komüsyon aktinden, acentalık mukavelesinden, ticari tellallık ücreti davasıhariç, tellallık akdinden doğan bütün davalar, mütaahhidin kasıt veya ağır kusuru ile akdi hiç veya gereği gibi yerine getirmemişve bilhassa ayıplımalzeme kullanmış veya ayıplıbir işmeydana getirmiş olması sebebiyle açılacak davalar hariç olmak üzere istisna akdinden doğan bütün davalar.
3 - MÜRURU ZAMAN MÜDDETLERİN KATİYETİ
Madde 127 - Bu üçüncü bapta tayin olunan müruru zaman müddetleri, mukavele ile tadil olunamaz.
4 - MÜRURU ZAMANIN BAŞLANGICI
A UMUMİYET İTİBARİYLE
Madde 128 - Müruru zaman alacağın muaccel olduğu zamandan başlar, alacağın muacceliyeti bir ihbar vukuuna tabi ise müruru zaman bu haberin verilebileceği günden itibaren cereyan eder.
B MUAYYEN ZAMANLARDA VERİLEN İVAZLARDA
Madde 129 - Kaydi hayat şartiyle irat ve muayyen zamanlarda tediye olunan sair şeylerin tesviyesini talep hususunda müruru zaman ilk tediye edilmemişolarak kalan taksitin muacceliyet kesp ettiği günden başlar.
Alacak hakkında müruru zaman vaki olunca mütedahil taksitler hakkında da müruru zaman vaki olmuş olur.
5 - MÜDDETLERİN HESABI
Madde 130 - Müddetlerin hesabında müruru zamanın başladığıgün nazarı itibare alınmaz ve müruru zaman ancak müddetin son günü kullanılmaksızın geçtiği surette vaki olmuşolur.
Bununla beraber borçların ifasımeselesinde müddetlerin hesabına müteallik kaideler burada da tatbik olunur.
II:FER ' İLER HAKKINDA MÜRURU ZAMAN:
Madde 131 - Asıl alacak hakkında müruru zaman vaki olunca faiz ve sair fer 'i alacaklar hakk ında da müruru zaman vaki olmuş olur.
III:MÜRURU ZAMANIN CEREYANINA MANİOLAN VE MÜRURU ZAMANI
TATİL EDEN SEBEPLER:
Madde 132 - Aşağıdaki hallerde müruru zaman cereyan etmez ve cereyana başlamışise inkıtaa uğrar:
1 - Velayet devam ettiği müddetçe çocukların baba ve analarına karşıolan alacakları hakkında.
2 - Vesayet devam ettiği müddetçe vesayet altında bulunanların vasi veya Sulh Hakimi ve Mahkemei Asliye Hakimleri zimmetinde olan alacakları hakkında.
3 - Nikah devam ettiği müddetçe karıkocadan birinin, diğeri zimmetinde olan alacakları hakkında.
4 - Hizmet mukavelesinin devam ettiği müddetçe hizmetçilerin, istihdamedenlere karşıolan alacakları hakkında.
5 - Borçlu alacak üzerinde intifa hakkınıhaiz olduğu müddetçe.
6 - Alacağı, bir Türk mahkemesi huzurunda iddia etmek imkanı olmadığı müddetçe.
Müruru zaman, tatil eden sebeplerin zail olduğu günün hitamından itibaren başlar veya tevakkuftan evvel başlamışolan cereyanına devam eder.
IV:MÜRURU ZAMANIN KAT 'I:
1 - KATI SEBEPLERİ
Madde 133 - Aşağıdaki hallerde müruru zaman katedilmişolur:
1 - Borçlu borcu ikrar ettiği, hususiyle faiz veya mahsuben bir miktar para veya rehin yahut kefil verdiği takdirde.
2 - Alacaklıdava veya defi zımnında mahkemeye veya hakeme müracaatla veya icrai takibat yahut iflas masasına müdahale ile hakkınıtalep eylediği halde.
2 - BORÇLULARA KARŞI KAT 'IN NET İCELERİ
Madde 134 - Müruru zaman, müteselsilen borçlu olanlardan veya taksimi kabil olmıyan bir borcun müşterek borçlularından birine karşıkatedilmişolunca diğerlerine
karşıda katedilmiş olur.
Müruru zaman, asıl borçluya karşıkatedilmişolunca kefile karşıda katedilmiş olur.
Müruru zaman, kefile karşıkatedilmişolunca asıl borçluya karşı katedilmiş olmaz.
3 - YENİMÜDDETİN MEBDEİ
A İKRAR VE HÜKÜM HALİNDE
Madde 135 - Müruru zaman katedilmişolunca katıdan itibaren yeni bir müddet cereyan etmeğe başlar.
Borç bir senette ikrar edilmişveya bir hüküm ile sabit olmuşise yeni müddet daima on senedir.
B ALACAKLININ FİİLİHALİNDE
Madde 136 - Bir dava veya defi ile katedilmişolan müruru zaman, dava devam ettiği müddetçe iki tarafın muhakemeye müteallik her muamelesinden ve hakimin her emir ve hükmünden itibaren yeniden cereyana başlar.
Katı, icrai takibattan neşet etmiş ise müruru zaman takibe müteallik her muameleden itibaren yeniden cereyana başlar.
Katı, bir iflasa müdahaleden neşet etmişise müruru zaman, iflasa müteallik hükümlere göre alacağıyeniden talep etmek mümkün olduğu zamandan itibaren yeniden cereyana başlar.
V:DAVANIN REDDİHALİNDE MUNZAM MÜDDET:
Madde 137 - Dava veya defi, vazıyed eden hakimin salahiyeti olmaması veya tamiri kabil ve şekle müteallik bir noksan veya vaktinden evvel ikame edilmişolması sebebi ile reddolunmuşolupta arada müruru zaman müddeti hitam bulmuş ise alacaklıhakkınıtalep etmek için altmışgünlük munzam bir müddeten istifade eder.
VI:MENKUL REHNİİLE TEMİN EDİLMİŞALACAK HALİNDE:
Madde 138 - Alacağın bir menkul rehni ile temin edilmişbulunması, bu alacak hakkında müruru zaman cereyanına mani olmaz. Fakat alacaklırehinden hakkını istifa etmek salahiyetini muhafaza eder.
VII:MÜRURU ZAMANDAN FERAGAT:
Madde 139 - İptidaen müruru zamandan feragat batıldır.
Müteselsil borçlulardan biri tarafından vukubulan feragat, diğerlerine karşı dermeyan olunamaz.
Feragat, taksimi kabil olmayan bir borcun müşterek borçlularından biri tarafından sadır olduğu takdirdede hüküm böyledir. Asıl borçlu tarafından vuku bulan feragat, kezalik kefile karşıdermeyan olunamaz.
VIII:MÜRURU ZAMANIN DERMEYANI LÜZUMU:
Madde 140 - Müruru zaman dermeyan edilmediği surette hakim, müruru zamanıkendiliğinden nazara alamaz.
DÖRDÜNCÜ BAP : BORÇLARIN NEVİLERİ
BİRİNCİFASIL : MÜTESELSİL BORÇLAR
A BORÇLULAR ARASINDA TESELSÜL:
I:ŞARTLARI:
Madde 141 - Alacaklıya karşı, her biri borcun mecmuundan mesul olmağı iltizam ettiklerini beyan eden müteaddit borçlular arasında teselsül vardır.
Böyle bir beyanın fikdanıhalinde teselsül ancak kanunun tayın ettiği hallerde olur.
II:ALACAKLI VE BORÇLU ARASINDAKİMÜNASEBET:
1 - HÜKÜMLERİ
A MÜŞTEREK BORÇLULARIN MESULİYETİ
Madde 142 - Alacaklımüteselsil borçluların cümlesinden veya birinden borcun tamamen veya kısmen edasınıistemekte muhayyerdir.
Borcun tamamen edasına kadar bütün borçluların mesuliyeti devam eder.
B MÜŞTEREK BORÇLULARA AİT DEFİLER
Madde 143 - Müteselsil borçlulardan biri alacaklıya karşıonunla kendi arasındaki şahsi münasebetlerden veya müteselsil borcun sebep veya mevzuundan tevellüt etmiş olanlardan maada bir şey dermeyan edemez ve bütün borçlular arasında müşterek olan defileri dermeyan etmediği halde onlara karşımesul olur.
C MÜŞTEREK BORÇLULARDAN BİRİNİN ŞAHSİFİİLİ
Madde 144 - Hilafına mukavele olmadıkça müteselsil borçlulardan biri kendi fiili ile diğer borçluların vaziyetlerini ağırlaştıramaz.
2 - MÜTESELSİL BORCUN SUKUTU
Madde 145 - Tediyesi ile veya yaptığıtakas ile borcun tamamınıveya bir kısmınıiskat etmişolan müteselsil borçlulardan biri, sakıt olan borç nispetinde, diğer borçlularıhalas etmişolur.
Eğer müteselsil borçlulardan biri borç tediye olunmamışiken ondan tahallüs etmişise, diğer borçlular ancak halin veya borcun mahiyetinin irae ettiği nispette bu beraetten istifade edebilirler.
III:MÜŞTEREK BORÇLULAR ARASINDAKİMÜNASEBETLER:
1 - TAKSİM
Madde 146 - Borcun mahiyetinden hilafıistidlal olunmadıkça, müteselsil borçlulardan her biri alacaklıya yapılan tediyeden birbirine müsavi birer hisseyi üzerlerine almağa mecburdur. Ve hissesinden fazla tediyede bulunan, fazla ile diğerlerine rücu hakkını haizdir.
Birinden tahsili mümkün olmayan miktar, diğerleri arasında mütesaviyen taksim olunur.
2 - HALEFİYET
Madde 147 - Rücu hakkından istifade eden müteselsil borçlulardan her biri, tediye ettiği miktar nispetinde alacaklının haklarına halef olur.
Alacaklı, diğerlerinin zararına olarak müteselsil borçlulardan birinin vaziyetini iyileştirdiği takdirde bu fiilinin neticelerini şahsan tahammül eder.
B ALACAKLILARIN ARASINDA TESELSÜL:
Madde 148 - Borcun tamamınıtediyesini istemek hakkınıher birine bahş ettiğini borçlu beyan ettiği hallerde, müteaddit alacaklılar arasında teselsül mevcut olacağı gibi kanunun tayin ettiği maddelerde dahi bu nevi teselsül bulunur.
Müteselsil alacaklılardan birine vakıtediye ile borçlu bütün alacaklılara karşı beri olur.
Alacaklılardan birinin icraya veya mahkemeye müracaatından haberdar edilmedikçe borçlu onlardan dilediğine tediyede muhayyerdir.
İKİNCİFASIL: ŞARTA BAĞLI BORÇLAR
A TALİKİŞART:
I:UMUMİYET İTİBARİYLE:
Madde 149 - Bir akdin mevzuunu teşkil eden borcun mevcudiyeti, meşkuk bir hadisenin tahakkukuna talik edilmişise o akit şarta bağlıakit olur.
İki taraf hilafınıkast etmedikleri halde şarta bağlıakit, ancak şartın tahakkuku anından itibaren hüküm ifade eder.
II:ŞARTIN BAĞLI OLDUĞU SIRADAKİVAZİYET:
Madde 150 - Şart tahakkuk edinceye kadar borçlu, borcun layıkıveçhile edasına mani olacak her nevi tasarruftan içtinap etmekle mükelleftir.
Şarta bağlıhakkıtehlikeye düçar edilen alacaklı, alacağımutlak olan alacaklıların haklarınımuhafaza için yapmağa salahiyettar olduklarıtedbirleri ittihaz edebilir.
Şartın tahakkukundan evvel yapılan temliki her tasarruf, şartın hükümlerini ihlal ettiği nispette batıl olur.
III:FASILA ESNASINDA TAHAKKUK EDEN MENFAATLER:
Madde 151 - Şartın tahakkukundan evvel taahhüt olunan şey kendisine teslim olunan alacaklı, şartın tahakkuku halinde, fasıla esnasında o şeyden elde ettiği menfaatlerede malik olur.
Şart tahakkuk etmezse alacaklıelde ettiği menfaatleri red ile mükelleftir.
B İNFİSAHİŞARTLAR:
Madde 152 - İnfisahı, meşkuk bir hadisenin tahakkukuna talik edilen akit, şartın tahakkuku anından itibaren hüküm ifade etmez.
Kaideten, infisah makabline şamil olmaz.
C MÜŞTEREK HÜKÜMLER:
I:ŞARTIN TAHAKKUKU:
Madde 153 - Eğer şart, iki taraftan birinin bizzat yapmasılazım olmayan bir şeyin icrasından ibaret ise, o tarafın vefatıhalinde mirasçısıonun yerine kaim olabilir.
II:HİLELİMÜMANAAT:
Madde 154 - Şartın tahakkukuna iki taraftan biri hüsnü niyet kaidelerine muhalif bir hareketle mani olursa, o şart tahakkuk etmişaddolunur.
III:MEMNU ŞARTLAR:
Madde 155 - Kanuna veya ahlaka (adaba) mugayir bir fiil veya ihmal, şart olarak tayin edilmişolduğu takdirde bu şarta bağlıolan borç hükümsüz olur.
ÜÇÜNCÜ FASIL
PEY AKÇESİ, ZAMANI RÜCU, ÜCRET TEVKİFİVE CEZAİŞART
A PEY AKÇESİVE ZAMANI RÜCU:
Madde 156 - Bir kimse pey akçesi verdiği takdirde, bunu zamanırücu olarak değil; belki akdin inikadına delil olmak üzere vermişaddolunur.
Hilafına mahalli adet veya mukavele olmadıkça, pey akçesini alan, matlubuna mahsup etmiyerek onu muhafaza eder.
Zamanırücu şart edildiği halde, akitlerden her biri akitten rücu salahiyetini haiz addolunur. Pey akçesi vermişolan rücu ederse, verdiğini terk eder ve pey akçesini
almışolan rücu ederse, aldığının iki mislini iade eder.
B ÜCRET TEVKİFİ:
Madde 157 - Hizmet akdinde mukavele mucibince ücretin bir kısmıtevkif edildiği halde, hilafına şart veya adet bulunmadıkça tevkif olunan ücret cezai şart olarak değil belki istihdam eden kimsenin zararına karşılık olmak üzere tutulmuş addolunur.
Bu tevkif, ancak amele ücretinin tazminat ile mahsubu caiz olduğu nispette muteber olur.
C CEZAİŞART:
I:ALACAKLININ HAKLARI:
1 - İCRA İLE EDA ARASINDAKİMÜNASEBET
Madde 158 - Akdin icra edilmemesi veya natamam olarak icrasıhalinde tediye edilmek üzere cezai şart kabul edilmişise, hilafına mukavele olmadıkça, alacaklı ancak ya akdin icrasınıveya cezanın tediyesini isteyebilir.
Akdin muayyen zamanda veya meşrut mahalde icra edilmemesi halinde tediye olunmak üzere cezai şart kabul edilmişise, alacaklıhem akdin icrasınıhem meşrut cezanın tediyesini talep edebilir. Meğer ki alacaklıbu hakkından sarahaten feragat etmişveya kayıt dermeyan etmeksizin edayıkabul eylemişolsun.
Borçlunun, cezai şartıtediye ile akitten rücu etmek hakkınıispat edebilmek salahiyeti mahfuzdur.
2 - CEZA İLE ZARAR ARASINDAKİMÜNASEBET
Madde 159 - Alacaklızarara düçar olmasa bile ceza lazım olur.
Şart olunan ceza miktarından fazla zarara düçar olan alacaklı, borçlunun bir kusuru olduğunu ispat etmedikçe fazlasınıisteyemez.
3 - FESİH HALİNDE ALACAKLININ KISMEN VUKUBULAN TEDİYEYE
MÜTEALLİK HAKLARI
Madde 160 - Cezai şarta müteallik hükümler, kısmen vakıolan tediyenin fesih halinde alacaklıya kalmasışartınımutazammın olan mukaveleyede, tatbik olunur.
Taksitle satışa dair olan hükümler bakidir.
II:CEZANIN BUTLANI VE TENKİSİ:
Madde 161 - Akitler, cezanın miktarınıtayinde serbesttirler.
Ceza, kanuna veya ahlaka (adaba) muğayir bir borcu teyit için şart edilmiş veya hilafına mukavele olmadığıhalde borcun ifasıborçlunun mesuliyetini icap etmeyen bir hal sebebiyle gayri mümkün olmuşise, şart olunan cezanın tediyesi talep edilemez.
Hakim, fahişgördüğü cezalarıtenkis ile mükelleftir.
BEŞİNCİBAP
ALACAĞIN TEMLİKİVE BORCUN NAKLİ
A ALACAĞIN TEMLİKİ:
I:ŞARTLARI:
1 - RIZAİTEMLİK
A CEVAZİ
Madde 162 - Kanun veya akit ile veya işin mahiyeti icabıolarak menedilmiş olmadıkça borçlunun rızasınıaramaksızın alacaklı, alacağınıüçüncü bir şahsa temlik edebilir.
Borçlu, alacağın temlik edilmemesi şart edilmiş olduğunu bu şartıihtiva etmeyen bir ikrarıbilkitabeye istinat ile, alacağınıtemellük eden üçüncü bir şahsa karşıiddia edemez.
B AKDİN ŞEKLİ
Madde 163 - Tahriri şekilde yapılmışolmadıkça alacağın temliki muteber olmaz.
Bir alacağın temlikini va 'detmek, hususi şekle tabi değildir.
2 - KANUNİVEYA KAZAİTEMLİK
Madde 164 - Alacağın temliki kanun veya mahkeme kararımucibince vukubulduğu halde bir güna merasime tabi olmaksızın ve evvelki alacaklıtarafından rıza izhar edilmesine bile ihtiyaç bulunmaksızın üçüncü şahıslara karşıdermeyan edilebilir.
II:TEMLİKİN HÜKÜMLERİ:
1 - BORÇLUNUN VAZİYETİ
A HÜSNÜNİYETLE YAPILAN TEDİYE
Madde 165 - Temlik veya temellük eden tarafından alacağın temlik olunduğu kendisine bildirilmezden mukaddem evvelki alacaklıya ve mütevali temlikler vaki olmuşise alacağıtemellük edenlerden tercihi lazım gelen biri var iken diğerine hüsnü niyetle tediyede bulunan borçlu, beri olur.
B TEDİYEDEN İMTİNA VE TEVDİ
Madde 166 - Aidiyeti münazaalıbulunan bir alacağın borçlusu tediyeden imtina edebilir ve alacağımahkemeye tevdi ile borçtan beri olur.
Borçlu, alacağın münazaalıolduğunu bildiği halde tediyede bulunursa, tehlike ve hasarıkendisine ait olur.
İki alacaklıarasındaki dava henüz görülmekte ve borç muaccel ise her biri borçluyu, borcu olan meblağıtevdie icbar edebilir.
C BORÇLUYA AİT DEFİLER
Madde 167 - Borçlu, temlike vakıf olduğu zaman; temlik edene karşıhaiz olduğu defileri, temellük edene karşıdahi dermeyan edebilir.
Borçlunun matlubu temlik eden zimmetinde temlike vakıf olduğu zaman müeccel bir alacağıvar idise bu alacağın temlik edilen matluptan sonra muacceliyet iktisap etmişolmamasışartiyle borç ile takas edilmesini talep edebilir.
2 - FER ' İHAKLARIN VE SENETLERİN VE ESBABI SÜBUTİYENİN DEVRİ
Madde 168 - Alacağın temlikinde, temlik eden kimsenin şahsına has olanlardan maada rüçhan haklarıve diğer müteferri haklar dahil olur.
Temlik eden kimse, temellük edene alacak senedini teslim ve mevcut esbabı sübutiyeyi ve haklarının izhar için lüzumlu olan malümatıita ile mükelleftir.
Gecikmişfaizler, asıl alacak ile birlikte temlik edilmiş addolunur.
3 - ZAMAN
A UMUMİYET İTİBARİYLE
Madde 169 - Alacağın temliki ıvaz mukabilinde icra edilmişise temlik eden kimse alacağın temlik zamanında mevcudiyetini zamındır.
Ayrıca taahhüt etmedikçe borçlunun aczinden mesul değildir.
Temlik meccanen vaki olmuşise temellük eden kimse alacağın mevcudiyetini dahi zamin olmaz.
B TEDİYE MAKAMINA YAPILAN TEMLİK
Madde 170 - Tediye makamına kaim olmak üzere bir alacak temlik edilipte ne miktar tenzil edileceği tayin edilmemişise temellük eden kimse ancak borçludan bilfiil tahsil ettiği yahut lazım olan ikdamısarf eylediği halde tahsil etmişolduğu miktarı kendi alacağına mahsup etmekle mükelleftir.
C ZAMANIN ŞÜMULÜ
Madde 171 - Temlik eden zaman ile mükellef ise; temellük edene karşıancak resülmal ve faiz olarak almışolduğu miktar nispetinde mesuldür. Bundan başkatemlikin mucip olduğu ve alacaklının borçluya karşısemeresiz takibi dolayısiyle ihtiyar ettiği masraflarıda zamin olur.
Temlik, kanun icabıvakıolmuşise evvelki alacaklı, ne alacağın mevcudiyetine ne de borçlunun eda kabiliyetine kefildir.
III:HUSUSİKAİDELERİN MAHFUZİYETİ:
Madde 172 - Bazıhakların temlikine mahsus olarak kanunen muayyen olan hükümler bakidir.
B BORCUN NAKLİ:
I:BORÇLU VE BORCUN NAKLİMÜTEAHHİDİ:
Madde 173 - Bir borçluya karşıyapılan, borcun nakli taahhüdü, müteahhidi ya borcu tediye etmek yahut alacaklının rızasınıistihsal ederek borcu üzerine almak suretiyle borçlunun beraetini tahsile mecbur eder.
Borçlu, borcun nakli müteahhidine karşıborcun nakli akdinden mütevellit borçlarınıifa etmedikçe, müteahhit aleyhine taahhüdünü ifa için dava ikame edemez.
Borçtan beraet etmemişolan evvelki borçlu, borcun nakli müteahhidinden teminat isteyebilir.
II:NAKİL MÜTEAHHİDİİLE BORÇLU ARASINDAKİAKİT:
1 - İCAP VE KABUL
Madde 174 - Evvelki borçlunun yerine yenisinin kaim olmasıve borçtan beraeti borcun naklımüteahhidi ile alacaklıarasında yapılacak akit ile vukubulur.
Bu akdin icap edildiği, borcun nakli müteahhidi veya onun müsaadesiyle evvelki borçlu tarafından borcun nakli mukavelesinin alacaklıya bildirilmesinden istidlal olunabilir.
Alacaklının rızasıya sarih olur veya halin icabından anlaşılır. Alacaklıihtirazi kayıt dermeyan etmeksizin borcun nakli müteahhidinin tediyesini kabul eder veya bunun borçlu sıfatıile yaptığıdiğer her hangi bir muameleye razıolursa borcun naklini kabul etmişaddolunur.
2 - İPTAL OLUNAN İCAP
Madde 175 - İcap, alacaklıtarafından her zaman kabul edilebilir. Şu kadarki borcun nakli müteahhidi veya borçlu kabul için bir mehil tayin edebilir ve bu mehlin inkızasına kadar alacaklısükut ederse icap, reddolunmuşaddedilir.
Borcun nakli hakkında vukubulan icabın kabulünden evvel yeni bir borcun nakli mukavelesi yapılır ve borcun naklinin yeni müteahhidi alacaklıya icapta bulunursa, birinci icabıyapan beri olur.
III:BORÇLUNUN DEĞİŞMESİNİN HÜKMÜ:
1 - BORCUN FERİLERİ
Madde 176 - Borçlu değişmişolsa bile borçlunun şahsına hasolanlardan maada müteferri haklar, baki olur.
Bununla beraber borcu temin için bir rehin tesis etmişolan üçüncü şahsın ve kefilin mesuliyetleri ancak borcun nakline razıolduklarıhalde devam eder.
2 - İSTİSNALAR
Madde 177 - Nakledilen borca müteferri haklarıdermeyan etmek hakkı, borçludan yenisine geçer.
Yeni borçlu alacaklıile yapılan akitten hilafıanlaşılmadıkça evvelki borçlunun alacaklıya karşıdermeyan edebileceği şahsi defilerde bulunamaz.
Yeni borçlu borcun naklini tevlit etmiş olan hadiseler dolayısiyle evvelki borçluya karşıdermeyan edebileceği defileri alacaklıya karşıkullanamaz.
IV:AKDİN İPTALİ:
Madde 178 - Borcun nakli mukavelesi iptal edildiği halde, hüsnü niyet sahibi üçüncü şahıslara ait olan haklar baki kalmak üzere evvelki borç, bütün feri 'leriyle birlikte avdet eder.
Bundan başka akdin iptali ve ika olunan zarar kendisine isnat olunamıyacağını nakil müteahhidi ispat edemez ise, alacaklı, evvelce müesses teminatızayi etmesi dolayısiyle veya diğer her hangi bir suretle düçar olduğu zararınakil müteahhidine tazmin ettirebilir.
V:BİR MAMELEKİN VEYA BİR İŞLETMENİN DEVRALINMASI:
Madde 179 - (Değişik madde: 29/06/1956 - 6763/41 md.)
Bir mameleki veya bir işletmeyi aktif ve pasifleriyle birlikte devralan kimse, bunu alacaklılara ihbar veya gazetelerde ilan ettiği tarihten itibaren onlara karşı mamelekin veya işletmenin borçlarından mesul olur; şu kadar ki, iki yıl müddetle evvelki borçlu dahi yenisiyle birlikte müteselsilen mesul kalır; bu müddet muaccel borçlar için ihbar veya ilan tarihinden ve daha sonra muaccel olacak borçlar için de muacceliyet tarihinden itibaren işlemeye başlar.
Borçların bu suretle naklinin hükümleri, tek bir borcun nakli akdinden doğan hükümlerin aynıdır.
VI:BİR İŞLETMENİN DİĞERİYLE BİRLEŞMESİ VE ŞEKLİNİ
DEĞİŞTİRMESİ:
Madde 180 - (Değişik madde: 29/06/1956 - 6763/41 md.)
Bir işletme diğer bir işletme ile aktif veya pasiflerin karşılıklıolarak devralınmasısuretiyle birleştirilse, her iki işletmenin alacaklılarıbir mamelekin devralınmasından doğan haklarıhaiz olup bütün alacaklarınıyeni işletmeden alabilirler.
Evvelce hakiki veya hükmi tek bir şahsa ait olup da kollektif veya komandit şirket haline konulan bir işletmenin borçlarıhakkında da aynıhüküm tatbik olunur.
VII:TAKSİM HALİNDE VE GAYRİMENKULÜN BEY ' İHALİNDE:
Madde 181 - Miras taksimindeki ve rehin ile mukayyet gayrimenkullerin bey 'indeki borcun nakline mütedair hususi hükümler bakidir.
İKİNCİKISIM
AKTİN MUHTELİF NEVİLERİ
ALTINCI BAP
BEYİVE TRAMPA
BİRİNCİFASIL : UMUMİHÜKÜMLER
A İKİTARAFIN HAK VE VAZİFELERİ:
Madde 182 - Beyi bir akittirki onunla bayi, satılan malımüşterinin iltizam ettiği semen mukabilinde müşteriye teslim ve mülkiyeti ona nakleylemek borcunu
tahammül eder.
Hilafına adet veya mukavele mevcut değil ise bayi ile müşteri borçlarıaynı zamanda ifa etmekle mükelleftirler.
Hale göre tayini mümkün olan semen, tesmiye edilmişhükmündedir.
B NEFİVE HASAR:
Madde 183 - Halin icabından veya hususi şartlardan mütevellit istisnaların maadasında, satılan şeyin nefi ve hasarıakdin in 'ikad ıanından itibaren müşteriye intikal eder.
Bununla beraber yalnız nevan tayin edilmişolan mebiin ayırt edilmişolmasıda lazımdır ve başka bir yere gönderilecek ise bayiın bu maksata mebi üzerinden yedini refetmiş bulunmasıda şarttır.
Taliki şart ile yapılan akitlerde temlik edilen şeyin nefi ve hasarıancak şartın tahakkuku anından itibaren iktisap edene geçer.
İKİNCİFASIL
MENKUL BEY ' İ
A MEVZUU:
Madde 184 - Menkul bey 'i, araziden veya gayrimenkul olmak üzere tapu siciline kaydedilen haklardan başka her türlü şeyin bey'idir.
Mahsul veya y ıkılmasımatlup bir binanın enkazıveya taş ocağından çıkarılacak taşlar gibi bir gayrimenkulden ayrıldıktan sonra menkul olarak mülkiyeti nakledilecek mütemmim cüzlerin satılmasıda menkul bey 'idir.
B BAYİİN BORÇLARI:
I:TESLİM:
1 - TESLİM MASRAFLARI
Madde 185 - Hilafına adet veya mukavele mevcut değil ise ölçmek ve tartmak gibi teslim masraflarıbayie, senet yapmak ve mebii kabzetmek için yapılan masraflar müşteriye aittir.
2 - NAKİL MASRAFLARI
Madde 186 - Hilafına adet veya mukavele mevcut değil ise, satılan şeyin teslim mahallinden başka bir yere nakli lazım geldiği zaman, nakil masrafları müşteriye aittir.
Masrafsız teslim şart edilmiş ise bayi nakil masraflarınıüzerine almış addolunur.
Liman ve gümrük masrafıolmaksızın teslim mukavele edilmişise bayi ihracat, transit ve ithalat rüsumunu üzerine almışaddolunur; fakat eşyanın müşteri tarafından kabzedildiği zamanda istifa edilen istihlak rüsumunu deruhde etmiş sayılmaz.
3 - BAYİİN TEMERRÜDÜ
A TİCARİALIM SATIMLAR
Madde 187 - Ticari muamelelerde teslim için bir zaman tayin edilmiş olupta bayi temerrüt ederse müşterinin teslim talebinden vaz geçerek ademi ifa sebebi ile zarar ve ziyan isteyeceğini kabule cevaz vardır.
Müşteri teslimini istemek niyetinde ise muayyen müddetin inkızasında bayii bundan haberdar etmesi lazımdır.
B TAZMİN BORCU VE ZARARIN NASIL HESAP EDİLECEĞİ
Madde 188 - Borcu ifa etmeyen bayi, müşteriye bu yüzden terettüp eden zararı zamin olur.
Ticari muamelesinde bayi, borcunu ifa etmezse müşteri mebiin semeni ile kendisine teslim edilmiyen şey yerine bir diğerini almak için hüsnü niyetle verdiği semen arasındaki farkıbayie tazmin ettirebilir.
Mebi, borsaya kayıt ve kabul edilmişolan veya cari fiatıbulunan mallardan ise müşteri yerine bir diğerini almağa muhtaç olmaksızın mebiin semeni ile teslim için muayyen olan günün fiatıarasındaki farkızarar ve ziyan olmak üzere isteyebilir.
II:ZAPTA KARŞI TEMİNAT:
1 - TEMİNAT BORCU
Madde 189 - Bayi, satılan şeyin bir üçüncü şahıs tarafından bey 'in akdi zaman ında mevcut bir hak sebebi ile tamamen veya kısmen zaptedilmesinden müşteriye karşımesul ve zamindır.
Müşteri zabıt tehlikelerinden bey 'in in'ikad ızamanında haberdar idiyse bayi, yalnız tahsisan iltizam ettiği kefalet hasebiyle mesul ve zamin olur.
Bayi üçüncü şahsa ait olan hakkıbilerek gizlemişise, zaman ve mesuliyetini refi veya tahdit yolunda kararlaşmışolan şart batıldır.
2 - USULÜ MUHAKEME
A DAVAYI İHBAR
Madde 190 - Mebiin zaptıile tehdit edilen müşteri, aleyhine ikame edilen davayı zamanla mükellef olan bayie ihbar ettiği zaman bayi halin icabına göre ve usulü muhakemeye tevfikan ya müşteri lehinde davaya müdahalede yahut müşteri makamına kaim olarak üçüncü şahsa karşıhusumet ve müdafaada bulunmağa mecburdur.
İhbar, müdahale ve müdafaaya müsait bir zamanda yapılmışise müşterinin aleyhinde hasıl olan neticei hükmiye müşterinin hilesi veya ağır bir hatasıeseri olduğu ispat edilmedikçe bayyiede sari olur.
Davanın ihbar edilmemesi mesuliyeti bayie isnat edilemiyen hallerde bayi, kendisine zamanında haber verilmişolmasıfarz ve takdirinde ne derece daha müsait bir neticei hükmiye istihsal edilebileceğini ispat ederse mesuliyetten o derecede beri olur.
B MAHKEME KARARI OLMAKSIZIN İADE
Madde 191 - Müşteri, bayii vaktinde davadan haberdar ve kendi namına müdafaa ve husumette bulunmasınıtalep ve ihtar edipte dinletememişise; üçüncü şahsın mebi üzerindeki hakkını hüküm beklemeksizin hüsnü niyetle tanımışyahut istihkak müddeisiyle sulh akdetmişolsa bile, bayie zaman terettüp eder.
3 - MÜŞTERİNİN HAKLARI
A TAMAMEN ZABIT HALİNDE
Madde 192 - Mebiin tamamen zaptolunmasıhalinde beyi münfesih addolunur ve müşteri bayiden aşağıdaki taleplerde bulunabilir:
1 - Mebiden istihsal ettiği veya istihsalini ihmal ettiği semereler tenzil edilmek üzere tediye etmişolduğu semenin faiziyle birlikte iadesini.
2 - Mebii zapteden üçüncü şahıstan mutalebe edemiyeceği sarfiyatı.
3 - Davayıbayie ihbar etmekle içtinap edilmesi mümkün olanlar müstesna olmak üzere bütün muhakeme masraflariyle muhakeme haricindeki masrafları.
4 - Doğrudan doğruya mebiin zaptından mütevellit diğer zarar ve ziyanları.
Bayi, hiç bir hatanın kendisine isnadıkabil olmadığını ispat etmedikçe müşteriye mebiin zaptıyüzünden terettüp eden diğer her türlü zararıda tazmin etmekle mükelleftir.
B KISMEN ZABIT HALİNDE
Madde 193 - Satılan şey kısmen zaptedildiği yahut bayiin kefil olduğu ayni bir mükellefiyetle takyit edilmişbulunduğu halde müşteri bey 'in feshini talep edemeyip yalnız bu yüzden düçar olduğu zararın tazminini isteyebilir.
Şu kadarki mebiin bu ayıbınıbilmişolsa onu satın almayacağıhal karinesiyle anlaşılıyorsa her halde feshi dava edebilir.
Bu takdirde müşterinin bayie mebiin zaptedilmeyen kısmınıo zamana kadar istihsal etmişolduğu menfaatlerle birlikte iade etmesi lazım gelir.
III:MEBİİN AYIPTAN SALİM OLMASINI TEKEFFÜL:
1 - MEVZUU
A UMUMİYET İTİBARİYLE
Madde 194 - Bayi müşteriye karşımebiin zikir ve vadettiği vasıflarını mütekeffil olduğu gibi maddi veya hukuki bir sebeple kıymetini veya maksut olan menfaatini izale veya ehemmiyetli bir suretle tenkis eden ayıplardan salim bulunmasınıda mütekeffildir.
Bayi, bu ayıpların mevcudiyetini bilmese bile onlardan mesuldür.
B HAYVAN ALIM SATIMINDA
Madde 195 - Hayvan alım satımında bayi tahriren kefalet etmedikçe yahut müşteriyi iğfal etmişolmadıkça tekeffül etmiş addolunmaz.
2 - TEKEFFÜLE KARŞI
Madde 196 - Bayi, mebiin ayıbınımüşteriden hile ile gizlemişise bey 'ide tekeffül hükmünü iskat veya tahdit eden her şart batıldır.
3 - MÜŞTERİNİN BİLDİĞİAYIPLAR
Madde 197 - Bayi, müşterinin bey 'i zaman ında malumu olan ayıptan mesul olmadığıgibi mebii kafi derecede muayene etmekle fark etmişolacağıayıptan da ancak bunun mevcut olmadığınıtemin etmişise mesul olur.
4 - KEŞİF VE MUAYENE VE BAYİE İHBAR
A UMUMİYET İTİBARİYLE
Madde 198 - Müşteri kabz ettiği mebiin halini örf ve adete göre imkan hasıl olur olmaz muayene etmek borcu ile mükellef olup mebi de bayiin tekeffül altında
olan bir ayıp gördüğü zaman bunu derhal bayie ihbar etmesi lazım gelir.
Bunu ihmal ettiği halde mebii kabul etmişsayılır. Meğerki mebide adi bir
muayene ile meydana çıkarılamıyacak bir ayıp bulunsun.
Bu kabilden bir ayıp sonradan meydana çıkarsa derhal bayie ihbar edilmelidir.
Aksi takdirde, mebi bu ayıp ile beraber kabul edilmişaddolunur.
B HAYVAN ALIM SATIMINDA
Madde 199 - Hayvan alım satımında kefalet müddeti tahirren tayin edilmemiş
olupta kefalet hayvanın bir vasfına müteallik değil ise mebide keşfedilen ayıptan
bayiin mesuliyeti, teslim vaki olduğu veya müşterinin kabızda temerrüdü tahakkuk
ettiği günden itibaren dokuz gün içinde bayie ihbar edilmekle beraber hayvanın ehli
vukuf marifetiyle muayenesinin icrasıyine bu müddet zarfında merciinden talep
olunmasına mütevakkıftır.
Hakim, ehli vukuf raporunu serbestçe takdir eder.
5 - BAYİİN HİLESİNE MÜTERETTİP HÜKÜMLER
Madde 200 - Müşteriyi iğfal etmişolan bayi, ayıbın kendisine vaktinde ihbar
edilmemişolduğunu ileri sürerek mesuliyetten kurtulamaz.
6 - BAŞKA MAHALDEN VAKİOLAN BEYİ
Madde 201 - Başka bir mahalden gönderilen mebiin ayıplıolduğunu iddia
eden müşteri, bulunduğu yerde bayiin mümessili yok ise mebiin muhafazasıiçin
lazım gelen tedbirleri muvakkaten ittihaz etmekle mükelleftir. Müşteri, ayıplıolduğunu
iddia ettiği mebii muhafaza için icabeden tedbirleri yapmaksızın bayie gönderemez.
Müşteri, vakit kaybetmeksizin mebiin halini usulen tasdik ettirmekle mükelleftir.
Aksi halde, iddia olunan ayıbın mebi kendisine vasıl olduğunu zaman mevcut
bulunduğunu ispat etmeğe mecbur olur.
Mebiin az zamanda bozulmak korkusu varsa müşterinin onu bulduğu yerde
mercii marifetiyle sattırmağa salahiyeti ve hatta bayiin menfaati böyle iktiza ediyorsa
mecburiyeti vardır. Müşteri, her halde bayii mümkün olan süratle keyfiyetten haberdar
etmekle mükellef ve etmediği takdirde zarar ve ziyan davasına maruzdur.
7 - TEKEFFÜLE MÜSTENİT DAVA
A BEY ' İN FESHİYAHUT SEMENİN TENZİLİ
Madde 202 - Bayiin tekeffülü altındaki mebiin ayıbıanlaşıldığızaman müşteri
muhayyerdir. Dilerse mebii redde hazır olduğunu beyanla bey 'in fesh edilmesini,
dilerse mebii al ıkoyup kıymetinin noksanımukabilinde semenin tenzil olunmasını
dava eder.
Hakim, müşterinin mebii ret davasıüzerine hal icabıbey 'in feshini muhik
göstermiyorsa semenin tenzili ile iktifa edebilir.
K ıymetinin noksanımebiin semenine müsavi ise müşteri ancak bey 'in feshini
talep edebilir.
B MEBİİN TEBDİLİ
Madde 203 - Mebi, miktarımuayyen misli şeylerden ise müşteri dilerse
fesih veya semenin tenzilinden hiç birini talep etmeyip mebiin ayıptan ari
mislile değiştirilmesini dava edebilir.
Mebi, başka bir yerden gönderilmiyorsa bayiin de müşteriye derhal ayıptan ari
mislini teslim ve müşterinin düçar olduğu zararıtamamen tazmin ederek aleyhine
ikame edilecek davadan kurtulmağa salahiyeti vardır.
C MEBİİN ZIYAI HALİNDE BEY ' İN FESHİ
Madde 204 - Mebiin ayıp sebebi ile yahut kazaen telef ve ziyaa veya hasara
uğraması, ayıptan dolayıfeshi davaya mani olmaz. Bu takdirde müşterinin red ile
mükellef olduğu şey mebiden elinde kalandır.
Mebi müşterinin taksiri yüzünden telef olmuşyahut müşteri onu başkasına
temlik veya şeklini tağyir etmişise ancak kıymet noksanına mukabil semenin tenzilini
dava edebilir.
8 - FESHİN HÜKÜMLERİ
A UMUMİYET İTİBARİYLE
Madde 205 - Beyi fesh edilince müşteri bayie mebi ile beraber ondan istihsal
ettiği menfaatleri iade etmekle mükelleftir.
Bayiin müşteriye almışolduğu semeni faiziyle beraber iade ettikten başka
mebiin tamamen zaptıhalinde olduğu gibi muhakeme masrafiyle müşterinin mebia
vaki olan masraflarıödemesi lazımdır. Bayi bunlardan maada müşteriye ayıplımal
teslim etmesinden doğrudan doğruya tevellüt etmişolan zararıda ayrıca tazmin
etmeğe mecburdur.
Bayi, kendisine hiç bir kusur isnat edilemiyeceğini ispat etmedikçe müşterinin
diğer her türlü zararlarınıtazmin etmeğe borçludur.
B BİRDEN ZİYADE MALIN BEY ' İHALİNDE FESİH
Madde 206 - Birden ziyade şey veya parça birlikte satılmışolupta bunlardan
bazısıayıplıçıktığıhalde fesih, ancak, ayıplıçıkanlar hakkında dava olunabilir.
Şu kadarki ayıplıkısmın diğerinden tefriki müşteriye veya bayie ehemmiyetli
bir zarar husule gelmeksizin mümkün olmazsa, feshin bütün mebie teşmili zaruri olur.
Mebiin aslıhakkında bey 'in feshi, ayr ısemen beyan edilerek satılmışolsa
bile ferilerinede şamil olur; amma feriler hakkındaki fesih mebiin aslına şamil olmaz.
9 - MÜRURU ZAMAN
Madde 207 - Bayi daha uzun müddet için kefalet etmemişise, mebii ayıba
karşıtekeffülden mütevellit her türlü dava, mebideki ayıp daha sonra meydana çıksa
bile müşteriye teslim vukuundan itibaren bir sene geçmekle sakıt olur.
Fakat müşterinin, bayi tarafından aleyhine ikame edilen davaya karşımebiin
tesliminden itibaren bir sene geçmeksizin ihbar ettiği ayıptan dolayıdefi hakkısene
geçmekle sakıt olmayıp devam eder.
Bayi müşteriyi iğfal etmişise bu bir senelik müruru zamandan istifade edemez.
C MÜŞTERİNİN BORÇLARI:
I:SEMENİN EDASI VE MEBİİN KABZI:
Madde 208 - Müşteri bey 'i aktinde mukarrer olan surete tevfikan semeni eda
ve kendisine mukarrer olan şartlar dairesinde arzedilen mebii kabz etmekle
mükelleftir.
Hilafına adet veya mukavele mevcut değil ise, kabzın derhal vukuu lazımdır.
II:SEMENİN TAYİNİ:
Madde 209 - Müşteri kat 'i siparişyapmışfakat semeni tayin etmemişise beyi
siparişin yapıldığıgün ve mahalde cari fiat üzerinden aktedilmişsayılır.
Semen, mebiin veznine göre hesap ediliyorsa darasıtenzil olunur.
Ticarette bazıemtianın semenin gayri safi vezin üzerinden yahut muayyen bir
miktar veya yüzde şu kadar tenzil edilerek hesap edilmesi yolundaki hususi taamuller
mahfuzdur.
III:SEMENE İSTİHKAK VE SEMENİN FAİZİ:
Madde 210 - Hilafına mukavele mevcut değil ise mebi müşterinin yedine
girince bayi semene müstehak olur.
Adet bu yolda ise yahut müşteri mebiden semene veya diğer türlü hasılat istifa
imkanınıelde etmişise mebiin semeni mücerret vadeye nazaran müşteri tarafından
vukua gelen temerrüt üzerine müterettip hükümlerden başka hatta hiç bir ihtar dahi
yapılmaksızın faize tabidir.
IV:MÜŞTERİNİN TEMERRÜDÜ:
1 - BAYİİN FESİH HAKKI
Madde 211 - Mebi ancak semenin tediyesinden sonra veya tediyesi akabinde
teslim edilmek lazım gelen hallerde müşteri tediyeden temerrüt ederse, bayi hiç bir
merasime muhtaç olmaksızın bey 'i feshedebilir.
Fakat bu hakk ınıkullanmak istiyorsa keyfiyetten müşteriyi derhal haberdar
etmekle mükelleftir.
Mebi, müşteriye teslim edilmişise bayi bu hakkısarahaten muhafaza etmiş
olmadıkça bey 'i feshedilip mebii istirdat edemez.
2 - ZARAR VE ZİYAN NASIL HESAP EDİLECEĞİ
Madde 212 - Ticari muamelelerde bayi, mebiin semenini tediyeden temerrüt
eden müşteriden, bu semenle mebii diğerine hüsnü niyetle sattığısemen arasındaki
farktan ibaret olan zarar ve ziyanıistiyebilir.
Mebi borsada mukayyet olan veya cari fiyatıbulunan emtiadan ise, bayi, bunu
diğerine satmağa muhtaç olmaksızın mebiin semeni ile tediye için muayyen olan
vade gününün fiyatıarasındaki farkızarar ve ziyan olmak üzere müşteriden
talebedebilir.
ÜÇÜNCÜ FASIL
GAYRİMENKUL BEY ' İ
A AKDİN ŞEKLİ:
Madde 213 - Gayrimenkul bey 'i muteber olmak için resmi senede raptedilmek
şarttır. Gayrimenkule dair beyi vadi ve bey'i bilvefa ve istimlak mukavelesi resmi
senede raptedilmedikçe muteber de ğildir. Mukaveleden mütevellit şuf 'a hakk ıiçin
tahriri şekil kafidir.
B ŞARTLA BEYİVE MÜLKİYETİN MUHAFAZASI:
Madde 214 - Bir gayrimenkulün şartla bey 'i halinde şart tahakkuk etmedikçe
beyi, tapu siciline kaydedilmez.
Mülkiyetin bayi uhdesinde mahfuziyetine dair olan şart dahi tescil olunmaz.
C TEKEFFÜL:
Madde 215 - Hilafına mukavele mevcut değil ise, satılan gayrimenkul beyi
senedinde yazılıolan ölçü miktarınıihtiva etmediği takdirde; bayi, noksanını
müşteriye tazmin etmekle mükelleftir. Satılan gayrimenkul resmi bir mesahaya
müsteniden sicilde yazılıolan ölçü miktarınıihtiva etmediği takdirde, bayi, tahsisen
taahhüt altına girmemişise tazmin ile mükellef değildir.
Bir binanın ayıplıolmasından mütevellit ve tekeffüle müstenit davalar
mülkiyetin devrinden beşsene geçmekle sakıt olur.
D MENFAAT VE MUHATARA:
Madde 216 - Mebiin müşteri tarafından kabzedilmesi için mukavele ile bir
müddet tayin edildiği halde onun nefi ve hasarının müşteriye intikal etmemesi asıldır.
E MENKUL BEY ' İHAKKINDAKİHÜKÜMLERE MÜRACAAT:
Madde 217 - Menkul bey 'ine müteallik hükümler, k ıyas tarikiyle gayrimenkul
bey 'ine de tatbik olunur.
DÖRDÜNCÜ FASIL
BEY ' İN BAZI NEVİLERİ
A NUMUNE ÜZERİNE BEYİ:
Madde 218 - Numune üzerine beyide numune kendisine tevdi edilen taraf,
yedindeki numunenin kendisine teslim edilen numune olduğunu ispata mecbur
olmayıp numunenin şekli değişse bile bu tagayyür muayenenin zaruri icabatından ise
söz ile tasdik olunur; diğer tarafın her halde hilafınıispata hakkıvardır.
Numune müşterinin velev kusuru olmaksızın yedinde bozulmuşveya zıyaa
uğramışise bayi mebiin numuneye muvafakatini ispat ile mükellef tutulmayıp, aksini
iddia eden müşterinin, ispat etmesi lazımgelir.
B TECRÜBE VE MUAYENE ŞARTİYLE BEYİ:
I:MAHİYETİ:
Madde 219 - Tecrübe veya muayene şartiyle beyide, müşteri mebii kabul
yahut reddetmekte serbesttir. Mebi müşterinin yedine geçmiş olsa bile kabul
edilinceye kadar bayiin mülkünde kalır.
II:BAYİİN NEZDİNDE MUAYENE:
Madde 220 - Muayene bayiin nezdinde icra edilmek icabedip te müşteri mebi
mukavelenin veya adetin tayin ettiği müddet içinde kabul etmediği halde bayi serbest
olur.
Böyle bir müddet tayin edilmemişise, bayi münasip bir müddet geçtikten sonra
mebii kabul veya reddetmesini, müşteriye ihtar edebilir; derhal cevap verilmezse
serbest olur.
III:MÜŞTERİNEZDİNDE MUAYENE:
Madde 221 - Mebi muayene edilmeksizin müşteriye teslim edildiği takdirde,
mukavelenin veya adetin tayin ettiği müddet içinde ve böyle bir müddet tayin etmiş
değil ise bayiin ihtarıakabinde müşteri bey 'i kabul etmedi ğini beyan veya bayie
reddetmezse, beyi tekemmül etmişaddolunur. Müşterinin, semeni ihtirazi kayıt beyan
etmeksizin tamamen veya kısmen tesviye veya mebii tecrübe için zaruri olan suretten
başka bir surette tasarruf edilmesiyle de beyi tamam olmuşolur.
C TAKSİTLE BEYİ:
I:BAYİİN MUHAYYERLİĞİ:
Madde 222 - Menkul bir mal semeni taksitle tesviye edilmek şartiyle beyi ve
teslim edilip te müşteri taksitlerden birini tediyeden temerrüt ettiği halde bayi o taksitin
tediyesini talep edebileceği gibi kendisi için bu hakkımuhafaza etmişise mebiin
mülkiyetini iddia veya bey 'i feshedebilir.
II:BAYİİN DİĞER HAKLARI:
Madde 223 - Mebiin mülkiyetini iddia eden bayi hakkında mülkiyeti muhafaza
şartına müteallik olan hükümler tatbik olunur.
Bayi bey 'i feshetti ği halde bayi ve müşterinin her biri, diğerinden aldığışeyi
iade ile mükelleftir. Bayi her halde münasip bir icar bedeli talep edebileceği gibi mebi
bozulmuşise tazminat dahi istiyebilir.
Müşteriye bundan ziyade borç tahmil eden mukaveleler batıldır.
III:MUACCELİYET ŞARTLARI:
Madde 224 - Taksitlerden birinin tediye edilmemesi halinde semenin
mecmuunun muacceliyet kesbetmesi şart edilmişise bayiin bu şarttan istifade
edebilmesi müşterinin iki mütevali taksiti vermekten temerrüt etmesine ve bu iki taksit
mecmuunun semenin en aşağıonda birini teşkil eylemesine mütevakkıftır.
D MÜZAYEDE:
I:BEY ' İN İNİKADI:
Madde 225 - Cebri müzayedelerde beyi, müzayede memurunun ihalesiyle
münakit olur.
Herkesin iştirak edebildiği ihtiyari ve aleni müzayedelerde beyi, bayiin
ihalesiyle münakit olur. Bayi buna muhalif bir arzu beyan etmemişise, müzayedeyi
idare eden kimsenin, müzayede edilen malıen çok verene ihale etmeğe hakkıvardır.
II:MÜZAYEDENİN BUTLANI:
Madde 226 - Kanuna veya ahlaka (adaba) mugayir tertibatla müzayedeye
fesat karıştırılmışise her alakadar tarafından on gün zarfında itiraz edilebilir. Bu itiraz
cebri müzayedelerde icra ve iflas muamelelerine nezaret eden makamlara ve diğer
hallerde mahkemeye arz olunur.
III:MÜZAYEDEYE İŞTİRAK EDENİN NE ZAMAN MÜLZEM OLACAĞI:
1 - UMUMİYET İTİBARİYLE
Madde 227 - Müzayedeye iştirak eden kimse, beyi için muayyen olan şartlar
dairesinde, teklifiyle mülzem olur. Hilafına bir şart mevcut değil ise pey sürenin
mülzemiyeti kendisinden fazla veren zuhur etmesiyle yahut teklifinin müzayede
hitamında mutat olan nidalar akibinde kabul olunmıyarak ihalenin icra edilmemesiyle
zail olur.
2 - GAYRİMENKUL MÜZAYEDESİ
Madde 228 - Gayrimenkul müzayedesinde ihalenin veya ihalenin reddinin
müzayede akebinde vukuu lazımdır. Pey süren kimsenin müzayededen sonra
mülzemiyetinin imtidadınımutazammın şart batıldır. Şu kadarki bu hüküm cebri
müzayedeler ile ihalenin resmi bir merci tarafından tasdika muhtaç olduğu hallerde
tatbik olunmaz.
IV:TEDİYENİN PEŞİN OLMASI LÜZUMU:
Madde 229 - Hilafı, beyi 'de şart edilmemişise ihale bedelinin peşin tediyesi
lazımdır. İhale bedeli peşin veya beyi şartlarına tevfikan tesviye edilmezse bayi, bey'i
derhal feshedebilir.
V:TEKEFFÜL:
Madde 230 - Müzayede şartnamesinde sarih bir taahüdün bulunmasıveya
müzayedeye iştirak edenlere karşıbir hile yapılmışolmasıhalleri müstesna olmak
üzere, cebri müzayedelerde tekeffüle mahal yoktur.
Müzayede ile mal alan kimse o mala tapu siciline ve beyi şartlarına ve kanuna
nazaran muayyen olan hali ve haklarıve mükellefiyetleri ile malik olur.
İhtiyari ve aleni müzayedelerde bayi, adi beyide olduğu gibi mebii tekeffül ile
mükelleftir. Şu kadarki hilesinden mütevellit olandan maada tekeffüllerde usulü
dairesinde ilan edilen beyi şartlarızımnında, tahallüs edebilir.
VI:MÜLKİYETİN İNTİKALİ:
Madde 231 - Müzayede ile menkul bir mal alan kimse onun mülkiyetini ihale
anında iktisabeder. Müzayededen alınan gayrimenkulün mülkiyeti ancak tapu siciline
kaydedilmekle müşteriye intikal eder. Müzayede memuru ihalesi beyi zabıtnamesinde
gösterilen gayrimenkulün müşteri namına tescil edilmesini derhal tapu memuruna
tebliğeder.
Cebri müzayedelerin cereyanısırasındaki ihalelere müteallik hükümler bakidir.
BEŞİNCİFASIL
TRAMPA
A TRAMPA BEYİHÜKÜMLERİNE TABİDİR:
Madde 232 - Beyi hükümleri trampada da tatbik olunur. Şöyleki trampa
edenlerden her biri, itasınıtaahhüt ettiği şeye nazaran bayi ve kendisine verilmesi
taahhüt olunan şeye göre müşteri hükmünde tutulur.
B TEKEFFÜL:
Madde 233 - Trampa suretiyle aldığışey yedinden zaptolunan yahut onu
ayıbından dolayıreddeden taraf, muhayyerdir; dilerse zarar ve ziyanıdiğer tarafa
tanzim ettirir, dilerse vermişolduğu şeyi istirdat eder.
YEDİNCİBAP
HİBE
A MEVZUU:
Madde 234 - Hibe, hayatta olan kimseler arasında bir tasarruftur ki onunla bir
kimse, mukabilinde bir ıvaz taahhüt edilmeksizin malının tamamınıveya bir kısmını
diğer bir kimseye temlik eder.
Henüz iktisap edilmemişolan bir haktan feragat yahut bir mirasıreddetmek,
hibe değildir. Ahlaki bir vazifenin ifasıda, hibe sayılmaz.
B HİBEYE EHLİYET:
I:VAHİP HAKKINDA:
Madde 235 - Karıkoca malının idaresi usulünden yahut mirasçılık hakından
neşet eden tahditler mahfuz kalmak üzere medeni haklarınıkullanmak salahiyetine
sahip olan herkes, hibe yapabilir. Tasarrufa ehil olmayanın malı, ancak kanuni
mümessillerinin mesuliyetleri kaydiyle ve vesayet hakkındaki hükümlere riayetle hibe
olunabilir.
Bir hibeyi takip eden sene içinde başlayan bir muhakeme neticesinde vahibin
israfından dolayıhacrine hüküm olunursa, o hibe Sulh Mahkemesince iptal olunabilir.
II:HİBEYİKABUL EDEN HAKKINDA:
Madde 236 - Medeni haklarınıkullanmak salahiyetinden mahrum olan kimse,
temyiz kudretine malik ise hibeyi kabul ve bu sebeple mal iktisap edebilir.
Fakat o kimsenin kanuni mümessili kendisini hibeyi kabulden meni veya hibe
olunan şeyin iadesini emrederse hibe keenlemyekün veya merdut olur.
C ŞEKLİ:
I:ELDEN HİBE:
Madde 237 - Elden hibe, vahibin bir şeyi mevhubünlehe teslim etmesiyle vücut
bulur.
Gayrimenkulün veya gayrimenkul üzerindeki ayni hakların hibesi, ancak tapu
siciline kaydedilmekle tamam olur.
Bu tescil, ancak muteber bir hibe taahhüdüne istinaden yapılabilir.
II:HİBE VADİ:
Madde 238 - Hibe taahüdünün muteber olmasıtahriri olmasına mütevakkıftır.
Bir gayrimenkulün yahut gayrimenkul üzerindeki ayni bir hakkın hibesi
taahhüdü, ancak resmi senetle yapılmışise muteber olur.
Hibe taahhüdü, tenfiz edilince elden yapılmışhibe gibi olur.
III:KABULÜN NETİCELERİ:
Madde 239 - Bir kimse, diğerine hibe ettiği malı; diğer mallardan bilfiil tefrik
etmişolsa bile, mevhubünlehin kabulüne kadar hibesinden rücu edebilir.
D ŞARTLARI VE MÜKELLEFİYETLERİ:
I:UMUMİYET İTİBARİYLE:
Madde 240 - Hibe, şartla yahut mükellefiyetle takyit olunabilir. Tenfizi vahibin
ölümüne bağlıhibede vasiyet hükmü cereyan eder.
II:ŞARTIN İCRASI:
Madde 241 - Vahip, mukavele mucibince mevhubünleh tarafından kabul
edilmişolan mükellefiyetin icrasınıtalep edebilir.
Ammenin menfaati için mevhubunlehe tahmil edilmiş olan mükellefiyetin
icrasınıtalebetmek salahiyeti, vahibin vefatından sonra, ait olduğu mercie intikal
eder.
Hibe edilen şeyin kıymeti masrafınıkorumaz ve masraf fazlasıkendisine
tesviye edilmezse mevhubunlehin, mükellefiyeti icradan imtina etmeğe hakkıvardır.
III:RÜCU ŞARTLARI:
Madde 242 - Vahip, mevhubunlehin kendisinden evvel vefatıhalinde hibe
edilen şeyin mülküne rücu etmesini şart edebilir.
Hibe edilen gayrimenkule veya bir gayrimenkul üzerindeki ayni hakka taalluk
eden rücu şartıtapu siciline şerh verilebilir.
E VAHİBİN MESULİYETİ:
Madde 243 - Vahip, hileden veya ağır dikkatsizlikten maada hallerde, hibeden
neşet eden zarardan mevhubunlehe karşımesul olmayıp ancak hibe edilen şeyin
veya alacağın tekeffülünü vadetmişise; bununla mükelleftir.
F İPTAL:
I:HİBE EDİLEN MALLARIN İSTİRDADI:
Madde 244 - Vahip, aşağıdaki hallerden biri vukuunda elden yaptığıhibeden
veya tenfiz ettiği taahhüdünden rücu ve mevhubunlehin elinde halen ne kalmışise
onun iadesini dava edebilir.
1 - Mevhubunleh, vahibe yahut yakınlarından birine karşıağır bir cürum irtikap
ederse.
2 - Mevhubunleh, vahide veya ailesi için kanunen mükellef olduğu vazifelere
karşıehemmiyetli bir suretle riayetsizlikte bulunmuşise.
3 - Mevhubunleh, hibeyi takyit eden mükellefiyeti haklıbir sebep olmaksızın
icra etmezse.
II:HİBE TAAHHÜDÜNDEN RÜCU VE İPTAL:
Madde 245 - Hibeyi taahhüt eden kimse, aşağıdaki hallerde taahhüdünden
rücu ve tenfizinden imtina edebilir:
1 - Elden hibe edilen bir malın istirdadınıtalebe salahiyet veren sebeplerden
biri varsa.
2 - Hibeyi taahhüt ettikten sonra tenfizi müteahhit için fevkalade külfetli olacak
derecede mali vaziyeti değişmişise.
3 - Hibeyi taahhütten sonra yeni veya hissolunacak derecede külfetli aile
vazifeleri tehaddüs etmişise.
Hibeyi taahhüt eden kimse borcunu edadan aczi tevsik veya iflasıilan olunur
ise, hibe taahhüdü iptal olunur.
III:MÜRURU ZAMAN VE DAVA HAKKININ MİRASÇILARA İNTİKALİ:
Madde 246 - Vahibin, rücu sebebine vakıf olduğu günden itibaren bir sene
içinde hibeden rücu etmeğe hakkıvardır.
Vahip sene geçmeden vefat ederse dava hakkı, mirasçılarına intikal eder ve
mirasçılar senenin hitamına kadar rücu davasıikame edebilirler.
Mevhubunleh, haksız olarak tasavvur ve tasmim ile vahibi öldürür veya rücu
hakkınıkullanmaktan menederse, mirasçılar hibenin feshini dava edebilirler.
IV:VAHİBİN VEFATI:
Madde 247 - Hilafına hüküm mevcut değil ise, muayyen zamanlarda bir şey
verilmesini tazammun eden hibenin hükmü, vahibin vefatiyle nihayet bulur.
SEKİZİNCİBAP
İCAR
BİRİNCİFASIL
ADİİCAR
A TARİFİ:
Madde 248 - Adi icar, bir akittirki mucir onunla, müstecire ücret mukabilinde bir
şeyin kullanılmasınıterk etmeği iltizam eder.
B MUCİRİN VAZİFELERİ:
I:MECURUN TESLİMİ:
1 - KULLANILMAĞA SALİH BİR HALDE
Madde 249 - Mucir, mecuru akitten maksut olan kullanmağa salih bir halde
müstecire teslim etmek ve icar müddeti zarfında bu halde bulundurmak ile mükelleftir.
Mecur, akitten maksut olan kullanmak mümkün olmıyacak yahut intifa
ehemmiyetli suretle azalacak bir halde teslim olunursa müstecir akdi feshe yahut
ücretten münasip bir miktarın tenzilini istemeğe salahiyettardır.
Eğer ayıp, müstecirin yahut kendisiyle birlikte yaşayan kimselerin yahut
işçilerin sıhhati için ciddi bir tehlike teşkil etmekte ise; mucir, bu tehlikeye akdi
yaparken vakıf olmuş veya fesih hakkından feragat etmiş olsa bile yine icarı
feshedebilir.
2 - BİLAHARA AKDE MUHALİF HAL HUDUSÜ
Madde 250 - Mecur, icare müddeti zarfında müstecirin bir kusuru olmaksızın
akitten maksut olan kullanılmak mümkün olmıyacak veya ehemmiyetli surette
azalacak bir hale düştüğü takdirde, müstecir, ücretten mütenasip bir miktarın tenzilini
talep edebileceği gibi; ayıp münasip bir müddet zarfında bertaraf edilmezse, akdi dahi
feshedebilir.
Mucir, kendisinin bir kusuru olmadığınıispat edemez ise tazminat ile mükellef
olur.
3 - AYIP HALİNDE MUAMELE
Madde 251 - Mecur, icare müddeti zarfında zaruri tamirata muhtaç olduğu
takdirde; müstecir, hakkına halel gelmemek şartiyle bu tamiratın icrasına müsaade
etmeğe mecburdur.
İntifa başladığızaman mevcut yahut intifa esnasında hadis olupta külfeti
kendine ait olmayan ve mucire yapılan ihbar üzerine münasip bir mehil zarfında
bertaraf edilmiyen ufak tefek ayıpları, müstecir, mucir hesabına izale edebilir.
4 - KULLANMANIN MÜMKÜN OLAMAMASI
Madde 252 - Müstecir, kendi kusurundan yahut şahsında hadis olan mücbir bir
sebebten dolayımecuru kullanamadığıyahut mahdut surette kullandığıtakdirde
mucir, mecuru akit dairesinde kullanmağa hazır bulundurmuşoldukça; müstecir,
kiranın tamamınıvermekle mükellef olur.
Bu takdirde mucir, sarfıyattan tasarruf eylediği miktarıve mecurun diğer
suretle kullanılmasından elde ettiği menfaatleri kiraya mahsup etmeğe mecburdur.
Mucip akdin icrasınıtahammül edilmez bir hale getiren sebepler hudusünde,
iki tarafın akdi feshetmek haklarımahfuzdur.
II:ÜÇÜNCÜ ŞAHSIN İDDASINA KARŞI MESULİYET :
1 - TEMİNAT
Madde 253 - Üçüncü bir şahıs, mecur üzerinde müstecirin haklariyle telifi kabil
olmayacak bir iddiade bulunduğu takdirde; mucir, müstecirin ihbarı üzerine
muhasamayıderuhte ve müstecirin akit mucibince mecurdan intifaına halel gelmişise
tazminat itasiyle mükellef olur.
2 - BEYİİLE İCARIN İNFİSAHI
Madde 254 - İcarın akdinden sonra, mecur, mucir tarafından ahara temlik
yahut icraen takibat veya iflas tariki ile kendisinden nezedildiği takdirde; müstecir,
mecurun ahiren maliki olan üçüncü şahıstan ancak kabulü şarti ile icarenin devamını
ve mucirden akdi icra yahut tazminat ita etmesini isteyebilir.
Bununla beraber icar edilen şey bir gayrimenkul olduğu takdirde, akit daha
evvel feshe müsait olmadıkça kanunen ihbar caiz olan miada kadar üçüncü şahıs,
icara riayet etmekle mükellef tutulur ve feshi ihbar etmediği takdirde akdi kabul etmiş
addolunur.
Ammenin menfaati için istimlake dair olan hususi hükümler mahfuzdur.
3 - TAPU SİCİLİNE ŞERH
Madde 255 - Bir gayrimenkulün icarında akdin tapu siciline şerh verilmesini iki
taraf mukavele edebilirler.
Bu şerh, sonraki maliklere müstecirin icar akdi dairesinde gayrimenkulden
intifaına müsaade etmek mecburiyetini tahmil eder.
C MÜSTECİRİN BORÇLARI:
I:BORCA MUVAFIK SURETTE TEKAYYÜT:
Madde 256 - Müstecir mecuru kullanırken tam bir ihtimam dairesinde hareket
ve apartman icarında bina dahilinde oturanlara karşıicabeden vazifeleri ifa ile
mükelleftir.
Müstecir vukubulan ihtara rağmen bu mükellefiyete daimi surette muhalefet
eder yahut açıktan açığa fena kullanarak mecura daimi bir zarar iras eylerse mucir
tazminat ile birlikte icar akdinin hemen feshini talep edebilir.
Mecurda, icrasımucire ait tamirata lüzum hasıl olduğu yahut üçüncü bir şahıs
mecur üzerinde bir hak iddia ettiği takdirde; müstecir, keyfiyeti hemen mucire ihbar
etmekle mükelleftir. Aksi takdirde zarardan mesul olur.
II:KİRANIN TEDİYESİ:
Madde 257 - Müstecir kirayıakit ile yahut mahalli adet ile muayyen olan
zamanda tediyeye mecburdur.
Böyle muayyen bir zaman bulunmadığıtakdirde, icar altıaylık yahut senelik
ise her altıayın mürurunda ve daha az bir müddet için ise beher ayın mürurundan
sonra nihayet icar müddetinin hitamında verilmek lazımdır.
D MÜKELLEFİYET VE VERGİLERİVE TAMİRİTAHAMMÜL:
Madde 258 - Mecurun mükellefiyeti ve vergileri mucire aittir.
Mecurun alelade kullanılmasıiçin muktazi tathir ve ıslah masrafımüstecire ve
tamir mucire aittir. Bu hususta mahalli adete bakılır.
E MÜSTECİRİN MÜSTECİRİ:
Madde 259 - Müstecir, mucire zarar verecek bir tebeddülü mucip olmamak
şartiyle, mecuru tamamen yahut kısmen ahara icar yahut icarıbir üçüncü şahsa ferağ
edebilir.
İkinci müstecir, birinci müstecire müsaade edilenden başka bir tarzda
kullandığıtakdirde; birinci müstecir, bundan dolayımucire karşımesul olur.
Mucir, ikinci müsteciri bu hususa riayet ettirmeğe selahiyettardır.
F HİTAM:
I:MÜSTECİRİN TEMERRÜDÜ :
Madde 260 - Müstecir icar müddetinin hitamından evvel muacceliyet kesp
eden kiralarıtediye etmemişbulunursa, mucir altıay veya daha fazla müddetli
icarlarda otuz günlük ve daha az müddetli icarlarda altıgünlük bir mehil tayin ederek
birikmişolan kira bu müddet zarfında verilmediği takdirde mehlin hitamında akdi
feshedeceğini müstecire ihtar edebilir.
Bu mehil, ihtarın müstecire tebliğedildiği günden itibaren başlar. Bu mehlin
tenkisine yahut tediyeden teahhür halinde akdin hemen feshedilebileceğine dair
yapılan mukaveleler batıldır.
II:MÜSTECİRİN İFLASI:
Madde 261 - Müstecir iflas eder ve birikmişve işliyecek kiralar için münasip bir
müddet zarfında teminat da verilmezse mucir, icarıfeshe salahiyettardır.
III:FESHİN İHBARI:
Madde 262 - İcar için ne sarih ne de zımmi bir müddet tayin edilmemişolursa,
gerek müstecir gerek mucir, ihbar suretiyle akdi feshedebilir.
Akitte, hilafına bir hüküm tayin edilmemişise, iki taraftan her biri aşağıdaki
kaideler dairesinde feshi ihbar edebilir:
1 - Mefruşolmayan apartmanlar, yazıhane, tezgah, dükkan, mağaza, mahzen,
samanlık, ahır, ve bu gibi mahaller ancak mahalli adetince muayyen en yakın vakit
için ve böyle bir adetin fıkdanıhalinde altıaylık bir müddetin hitamıiçin ve her iki
halde üç ay evvel yapılmasılazım gelen bir ihbar ile.
2 - Mefruşapartmanlar yahut müstakil odalar yahut süknaya mahsus mefruşat
ancak bir aylık müddetin hitamıiçin ve iki hafta evvel yapılmasılazım gelen bir ihbar
ile.
3 - Diğer menkul şeyler her istenilen zaman için ve üç gün evvel yapılması
lazım gelen bir ihbar ile.
IV:SÜKUT İLE TECDİT:
Madde 263 - İcar, muayyen bir müddetle akdedilip te bu müddetin hitamında
mucirin malumatıile ve muhalefeti olmaksızın mecurun kullanılmasına devam
olunduğu yahut mukavelede fesih hakkında gösterilen ihbarıiki taraftan hiç biri
yapmadığıtakdirde, hilafına mukavele yok ise akit, gayri muayyen bir müddet için
tecdit edilmişsayılır.
V:FESİH:
1 - MÜHİM SEBEPLERDEN DOLAYI
Madde 264 - Muayyen bir müddetle aktedilen gayrimenkul icarında, mucip
akdin icrasınıtahammül edilmez bir hale getiren sebepler hudusünde; iki taraftan her
biri, diğerine tam bir tazminat vermek ve kanuni mehillere riayet etmek şartiyle ve icar
müddetinin hitamından evvel feshi ihbar edebilir.
İcar bir sene veya daha uzun bir müddet için akdedilmişise, mucir veya
müstecire verilecek tazminat altıaylık bedeli icardan az olamaz.
Müstecir kendisine tazminat verilmedikçe mecuru terke icbar olunamaz.
2 - MÜSTECİRİN ÖLÜMÜ
Madde 265 - Müstecirin vefatıhalinde gerek mirasçılarıgerek mucir, bir sene
veya daha uzun müddetli icarlarda kanuni mehillere riayet şartiyle, en yakın vakit için
tazminat vermeksizin akdin feshini ihbar edebilirler.
VI:MECURUN İADESİ:
Madde 266 - Müstecir, mecuru ne halde tesellüm etmişise icarın hitamında o
halde ve mahalli adete tevfikan geri vermekle mükelleftir.
Müstecir, akit mucibince etmişolduğu intifa sebebiyle husule gelen eskilik
yahut değişiklikten mesul değildir.
Müstecirin mecuru iyi bir halde tesellüm etmişolduğu, asıldır.
G MUCİRİN HAPİS HAKKI:
I:ŞÜMULÜ:
Madde 267 - Bir gayrimenkulün muciri, nihayet geçmişbir senelik ve cereyan
etmekte olan altıaylık kiranın temini için mecurun tefrişatına ve tezyinatına ve ondan
intifaıtemine mahsus olup mecur dahilinde bulunan menkul eşya üzerinde hapis
hakkınıhaizdir.
Mucirin hapis hakkı, ikinci müstecirin birinci müstecire karşıborcu olan miktar
nispetinde ikinci müstecir tarafından mecur dahiline getirilen eşyaya da şamildir.
Müstecirin dayinleri tarafından haczedilmesi caiz olmayan eşya üzerinde
mucirin, hapis hakkıyoktur.
II:ÜÇÜNCÜ ŞAHISLARA AİT EŞYADA:
Madde 268 - Müstecire ait olmadığını, mucirin bildiği veya bilmesi iktiza ettiği
eşya ile çalınmışveya zayi olmuşyahut başka suretle zilyedin elinden zaptolunmuş
şeyler üzerindeki üçüncü şahsın hakları, mucirin hapis hakkına karşıdahi mahfuzdur.
Mucir, müstecir tarafından getirilen eşyanın ona ait olmadığınıicarin devamı
esnasında öğrenip te en yakın vakit için akdin feshini ihbar etmez ise bu şeyler
üzerindeki hapis hakkısakıt olur.
III:NASIL DERMEYAN EDİLECEĞİ:
Madde 269 - Müstecir mecurdan çıkmak yahut mecur dahilinde bulunan
şeyleri alıp götürmek teşebbüsünde bulunduğu takdirde; mucir, hapis hakkına
istinaden kiraların teminine muktazi miktarda eşyayı, Sulh Hakimi marifetiyle
hapsedebilir.
Bu eşya, gizlice yahut cebir ile nakledildikleri surette; götürüldükleri tarihten
itibaren on gün içinde polis kuvveti ile yeniden mecure iade olunabilirler.
İKİNCİFASIL
HASILAT İCARI
A TARİFİ:
Madde 270 - Hasılat icarı, bir akittirki onunla mucir, müstecire ücret
mukabilinde hasılat veren bir malın veya hakkın kullanılmasınıve semerelerinin
iktitafınıterk etmeği iltizam eder.
Kira, ya nakit yahut devşirilecek semere veya hasılatın bir hissesi olabilir; ikinci
surete, iştirakli icar denir.
İştirakli icarda, mucirin semereler üzerindeki hakkınoktasından, mahalli adete
riayet olunur.
B DEFTER TESBİTİ:
Madde 271 - İcarda alat, hayvan yahut zahirede dahil ise iki taraftan her biri
diğerine bu eşyanın tamam ve imzalıbir defterini vermek ve bunların kıymetlerini
müştereken takdir ve tesbit etmekle mükelleftir.
C MUCİRİN BORÇLARI:
I:MECURUN TESLİMİ:
1 - KULLANMAĞA SALİH HALDE TESLİM
Madde 272 - Mucir, birlikte icar edilmişmenkul şeyler varsa bunlar dahi dahil
olduğu halde mecuru akitten maksut olan kullanmağa ve işletmeğe salih bir halde
müstecire teslim ile mükelleftir.
Bu borcun ifa edilmemesi halinde, adi icar hakkındaki hükümler tatbik olunur.
2 - ESASLI TAMİRAT
Madde 273 - Mucir, icar müddeti zarfında icrasına zaruret hasıl olan esaslı
tamiratımüstecir tarafından ihbar edilir edilmez masrafıkendisine ait olmak üzere
yapmağa mecburdur.
3 - KULLANMANIN MÜMKÜN OLMAMASI HALİNDE MESULİYET
Madde 274 - Müstecir, kendi kusurundan yahut şahsında hadis olan bir
arızadan dolayımecuru kullanamadığıyahut mahdut surette kullandığıtakdirde;
mucir mecuru akit dairesinde kullanmağa hazır bulundurmuş oldukça müstecir,
kiranın tamamınıvermekle mükellef olur.
Bu takdirde sarfiyattan tasarruf eylediği miktarıve mecurun diğer suretle
kullanılmasından elde ettiği menfaatleri kiraya mahsup etmeğe mecburdur.
Mucip akdin icrasınıtahammül edilmez bir hale getiren sebepler hudusünde
her iki tarafın akdi feshetmek haklarımahfuzdur.
II:ÜÇÜNCÜ ŞAHISLARIN İDDİALARINA KARŞI TEMİNAT:
Madde 275 - Üçüncü şahıs tarafından hak iddiasıhalinde mucirin mükellefiyeti
hakkında, adi icara mütedair hükümler tatbik olunur.
III:MECURUN BAŞKASINA TEMLİKİ:
Madde 276 - Mecur icarın akdinden sonra mucir tarafından başkasına temlik
yahut icraen takip veya iflas tarikiyle kendisinden nezedildiği takdirde; müstecir,
mecurun ahiren maliki olan üçüncü şahıstan ancak kabulü şartiyle icarenin devamını
ve mucirden akdi icra yahut tazminat ita etmesini istiyebilir.
Bununla beraber akit daha evvel feshe müsait olmadıkça üçüncü şahıs, feshi
ihbar halinde kanunen muktazi altıaylık mehle riayet mecburiyetindedir; ihbar
etmediği surette akdi kabul etmişsayılır.
Ammenin menfaati için istimlake dair olan hususi hükümler mahfuzdur.
IV:TAPU SİCİLİNE ŞERH :
Madde 277 - Bir gayrimenkul hasılat icarı, adi icardaki esaslara göre aynı
hükümleri haiz olmak üzere tapu siciline şerh verilebilir.
D MÜSTECİRİN BORÇLARI :
I:BORCA MUVAFIK SURETTE TEKAYYÜT :
1 - İŞLETME
Madde 278 - Müstecir, mecuru tahsis olunduğu dairede iyi bir surette
işletmeğe bilhassa hasilata kabiliyetli bir halde bulundurmağa mecburdur.
Müstecir, mucirin muvafakati olmaksızın icar müddetinin hitamından sonra
mecur üzerinde tesirleri görülebilecek surette işletmenin tarzınıtebdil edemez.
2 - İYİBİR HALDE MUHAFAZA
Madde 279 - Müstecir, mecurun iyi bir halde muhafazasıiçin lazım gelen
tekayyüdü ifa ile mükelleftir.
Müstecir, ufak tefek termimatızirai mecurlarda bilhassa yol, geçit, hendek, set,
çit, çatı, su yollarıve sairenin muhafazasınımahalli adete göre deruhte etmek ve
bundan başka eskilikten yahut kullanmaktan dolayı telef olan ehemmiyetsiz
kıymetteki alat ve edavatın yerine başkalarınıkoymakla mükelleftir.
3 - İHBAR MÜKELLEFİYETİ
Madde 280 - Esaslıtamirata zaruret hasıl olduğu yahut bir üçüncü şahıs
mecur üzerinde hak iddia ettiği takdirde müstecir keyfiyeti hemen mucire ihbar
etmekle mükelleftir. Etmezse zarardan mesul olur.
II:KİRANIN TEDİYESİ:
1 - UMUMİYET İTİBARİYLE
Madde 281 - Müstecir kirayı, akit ile yahut mahalli adet ile taayyün eden
zamanda tediye ile mükelleftir.
Böyle bir zaman taayyün etmemişise kira, beher senenin mürurundan sonra
ve nihayet icar müddetinin hitamında verilmek lazımdır.
Mucir, işlemişve işleyecek olan bir kira için adi icarda olduğu gibi hapis
hakkına maliktir.
2 - FELAKETLİVAKALARDA TENZİL
Madde 282 - Fevkalade felaket hallerinde yahut tabii hadiselerden dolayıbir
zirai gayrimenkulün her vakitki hasılatıehemmiyetli surette azalırsa müstecir kiradan
mütenasip bir miktarının indirilmesini isteyebilir.
Evvelce bu haktan feragat edilmişolması, ancak kiranın tesbiti sırasında bu
gibi vakaların ihtimali nazara alınmışyahut husule gelen zarar bir sigorta ile telafi
edilmişise muteber olur.
E MÜKELLEFİYET VE VERGİLERİTAHAMMÜL :
Madde 283 - Mecurun mükellefiyet ve vergileri mucire aittir.
F MÜSTECİRİN MÜSTECİRİ:
Madde 284 - Müstecir, mucirin muvafakati olmaksızın mecuru başkasına icar
edemez.
Bununla beraber müstecir, mecurda dahil olan bazımahalleri mucire zarar
verecek bir tebeddülü mucip olmamak şartiyle icara verebilir.
Böyle bir icara ve mucir tarafından müsaade edilen ikinci icara, alelade ikinci
icara mütedair kaideler, kıyasen tatbik olunur.
G HİTAMI :
I:FESİH HAKKI:
Madde 285 - Müddet hakkında akit veya mahalli adet ile hilafına bir hüküm
tayin edilmemişise iki taraftan her biri en aşağıaltıaylık bir ihbar müddetine riayet
şartiyle akdi feshetmek salahiyetini haizdir.
Hilafına bir mukavele yok ise, zirai gayrimenkullerde mahalli adetçe cari ilk
veya son bahar mevsimleri için diğer bütün icarlarda her hangi bir zaman için feshin
ihbarıcaizdir.
II:MÜHİM SEBEPLERDEN DOLAYI FESİH :
Madde 286 - İcar, birden ziyade seneler için akdedilmişise mucir akdin
icrasınıtahammül edilmez bir hale getiren sebepler hudusünde iki taraftan her biri
diğerine tam bir tazminat vermek ve kanuni müddetlere riayet etmek şartiyle akdi
hitamından evvel feshedebilir.
Bu takdirde, mucire veya müstecire verilecek tazminat bir senelik kiradan
aşağıolamaz.
Müstecir, kendisine tazminat verilmedikçe mecuru terke icbar olunamaz.
III:SÜKUT İLE TECDİT :
Madde 287 - İcar, muayyen bir müddet için akdolunupta bu müddetin
hitamında mucirin malumatiyle ve muhalefeti olmaksızın mecurun istimaline devam
olunduğu yahut mukavelede fesih hakkında gösterilen ihbarıiki taraftan hiç biri
yapmadığıtakdirde; hilafına mukavele yok ise, bir senelik bir müddetin hitamından
altıay evvel ihbar suretiyle fesholununcaya kadar seneden seneye akit tecdit edilmiş
sayılır.
I:MÜSTECİRİN TEMERRÜDÜ:
Madde 288 - Müstecir kirayıvadesi hululünde tediye etmezse mucir, altmış
günlük bir mehil tayin ederek birikmişolan kira bu müddet zarfında verilmediği
takdirde; mehlin hitamında akdi feshedeceğini, müstecire ihtar edebilir.
Bu mehil, ihtarın müstecire tebliğedildiği günden başlar.
Bu mehlin tenkisine yahut kiranın tediye edilmemesi halinde akdin hemen
feshedileceğine dair yapılan mukaveleler batıldır.
V :MUCİRİN FESİH HAKKI:
Madde 289 - Müstecir, mecurun işletilmesine ve muhafazasına müteallik
borçlarına ehemmiyetli bir tarzda muhalefet eder ve mucirin ihtarına rağmen ve tayin
ettiği münasip bir mehil zarfında borçlarınıifa etmezse mucir, başka bir muameleye
hacet kalmaksızın akdi feshedebilir.
VI:MÜSTECİRİN İFLASI:
Madde 290 - Müstecirin iflasıhalinde icare, iflasın açılmasiyle beraber nihayet
bulur.
Şu kadarki, işlemekte olan kira ve defterin ihtiva ettiği eşya için kafi teminat
verildiği takdirde mucir, icar senesinin hitamına kadar akdi idame ile mükelleftir.
VII:MÜSTECİRİN VEFATI:
Madde 291 - Müstecir vefat ederse gerek mirasçılarıgerek mucir altıaylık
kanuni mehillere riayet şartiyle icarın feshini ihbar edebilirler.
H İCARIN HİTAMINDA MECURUN İADESİ:
I:İADE BORCU
Madde 292 - İcarın hitamında müstecir mecuru defterdeki bütün eşya ile
beraber bulunduklarıhal üzere iadeye mecburdur.
İyi işletildiği surette ictinabımümkün olan kıymet noksanlarıiçin müstecir
tazminat itasıile mükelleftir.
Müstecir mecur hakkındaki mecburi ihtimamıneticesi olan ıslahat için hiç bir
tazminat talep edemez.
II:DEFTERDEKİEŞYANIN KIYMETİNİN TAKDİRİ:
Madde 293 - Mecur teslim edilirken defterdeki eşyanın kıymetleri takdir edilmiş
ise müstecir, icarın hitamında bunlarıaynınevi ve kıymette olarak iade yahut kıymet
noksanlarınıtazmin ile mükelleftir.
Müstecir, noksan eşyanın mucirin kusuriyle yahut mücbir bir kuvvetin tesiriyle
telef olduğunu ispat ederse tazmin borcu, sakıt olur.
Müstecir, kendi masraflarından ve sayinden husule gelen ziyade kıymet için
tazminat talep edebilir.
III:İCARIN HİTAMINDA SEMERELER VE ZİRAAT MASRAFLARI:
Madde 294 - Zirai bir gayrimenkulün müsteciri akdin feshi zamanında henüz
devşirilmemişsemereler üzerinde bir hak iddia edemez.
Şu kadarki müstecir ziraat masrafınıhakimin tayin ettiği miktarda olarak
mucire tazmin ettirebilir ve bu tazminat işlemekte olan kiralara mahsup edilir.
IV:SAMAN VE GÜBRE GİBİŞEYLER:
Madde 295 - Mecuru iade ve teslim eden müstecir, muntazam bir işletmenin
icap ettiği nispette son senenin samanlarını, hayvan yataklıklarınıkuru ot ve
gübrelerini mecurda bırakmağa mucburdur.
Müstecir, aldığından fazla bırakıyorsa ziyadesi için tazminat istemeğe hakkı
vardır ve aldığından az bırakıyorsa eksikleri tamamlamak yahut kıymet noksanını
tazmin etmekle mükelleftir.
I HAYVAN İCARI:
I :AKDİN MEVZUU:
Madde 296 - Zirai bir mal icariyle murtabıt olmayan mevaşi icarında, hilafına
bir akit veya mahalli adet yok ise, icar müddeti zarfında mecur hayvanların bütün
hasılatımüstecire ait olur.
Müstecir mecur hayvanlarıbeslemeğe ve onlara iyi bakmağa mecbur ve
mucire nakit veya hasılat hissesi olarak bir bedel tediye etmekle mükelleftir.
II:MESULİYET :
Madde 297 - Hilafına mukavele veya mahalli adet yok ise, müstecir, mecur
hayvanlara arız olan bir zarardan; bunun, muhafazadaki tekayyüt ve ihtimama
rağmen husule geldiğini ispat etmedikçe mesuldür.
Müstecir, kendi kusuriyle sebebiyet vermediği fevkalade muhafaza masrafları
için mucirden tazminat talep edebilir.
Müstecir ehemmiyeti haiz kazalarıve hastalıklarımümkün olduğu kadar
süratle mucire bildirmekle mükelleftir.
III:FESİH:
Madde 298 - Hilafına mukavele veya mahalli adet yok ise, gayri muayyen bir
zaman için yapılan akdin feshini iki taraftan her biri, diledikleri vakit ihbar edebilirler.
Şu kadarki bu ihbar hüsnü niyetle olmak ve münasebetsiz bir zamanda
yapılmamak lazımdır.
DOKUZUNCU BAP
ARİYET VE KARZ
BİRİNCİFASIL
ARİYET
A TARİFİ:
Madde 299 - Ariyet, bir akittirki onunla ariyet veren, bir şeyin bedava
kullanılmasınıariyet alana bırakmak ve alan dahi o şeyin kullandıktan sonra geri
vermekle mükellef olur.
B HÜKÜMLERİ:
I:ARİYET ALANIN BORÇLARI:
Madde 300 - Ariyet alan, ariyet şeyi ancak akitte tayin edilen ve akitte birşey
tayin edilmemişise o şeyin mahiyetinden veya tahsis olunduğu maksattan anlaşılan
şekilde kullanabilir.
Ariyet alan, ariyeti başkasına kullandıramaz.
Bu kaideye muhalif hareket ettiği takdirde zuhura gelen kazadan dahi mesul
olur.
Meğerki, bu kaideye riayet etmişolsaydıbile yine bu kazanın vukua geleceğini
ispat ede.
II:MUHAFAZA MASRAFLARI:
Madde 301 - Ariyet alan, ariyet şeyin adi muhafaza masraflarınıve hususiyle
ariyet hayvanın yiyecek masraflarınıtahammül eder.
Ariyet verenin menfaatine yapmağa mecbur olduğu fevkalade masraflar için,
ariyet alan ondan tazminat isteyebilir.
III:MÜTESELSİL MESULİYET :
Madde 302 - Birden ziyade kimseler bir şeyi birlikte ariyet alırlarsa,
müteselsilen mesul olurlar.
C HİTAMI:
I:MUAYYEN BİR KULLANMADA:
Madde 303 - Muayyen bir müddet mukavele edilmemişise, ariyet alanın,
ariyet şeyi akit mucibince kullanmasiyle yahut kullanabilecek kadar bir zaman
geçmesiyle akit nihayet bulur.
Ariyet şey, alan tarafından mukavele hilafına kullanıldığıyahut bozulduğu
yahut kullanmak için diğer bir şahsa verildiği yahut evvelden bilinemiyen bir halden
dolayıariyeti veren ona acele muhtaç bulunduğu takdirde, daha evvel geri istenebilir.
II:ARİYETİN ZAMANI MUAYYEN OLMAYAN KULLANMADA :
Madde 304 - Ariyet veren ariyet şeyi ne müddetini ne de niçin kullanılacağını
tayin etmiyerek vermişise, dilediği vakit geri istiyebilir.
III:ARİYET ALANIN VEFATI :
Madde 305 - Ariyet akdi, ariyet alanın ölmesiyle nihayet bulur.
İKİNCİFASIL : KARZ
A TARİFİ:
Madde 306 - Karz, bir akittir ki onunla ödünç veren, bir miktar paranın yahut
diğer bir misli şeyin mülkiyetini ödünç alan kimseye nakil ve bu kimse dahi buna karşı
miktar ve vasıfta müsavi aynıneviden şeyleri geri vermekle mükellef olur.
B HÜKÜMLERİ:
I:FAİZ :
1 - HANGİMUAMELELERDE FAİZ LAZIM GELECEĞİ
Madde 307 - Karzda faiz şart kılınmamışise adi muamelelerde faiz lazım
gelmez.
Ticaret muamelelerinde, şart edilmemişolsa dahi faiz verilmek lazımdır.
2 - FAİZE MÜTEALLİK KAİDELER
Madde 308 - Karzda faiz miktarıtayin edilmemişise, asıl olan karzın alındığı
zaman ve mekanda o nevi karzlarda adet olan faiz miktarıdır.
Hilafına mukavele yok ise tayin edilen faiz senelik olarak tediye olunur.
Faizin, anaya zammedilerek birlikte tekrar faiz yürütülmesi evvelden mukavele
edilmişolsa bile, batıldır. (Son cümle mülga: 29/06/1956 - 6763/41 md.)
II:KARZIN TESLİM VE TESELLÜMÜ HAKKINDAKİİDDİALARDA MÜRURU
ZAMAN
Madde 309 - Ödünç alan kimsenin verilecek şeyin teslim edilmesine ve ödünç
verenin dahi o şeyin tesellüm edilmesine dair olan iddiaları, diğer tarafın bu baptaki
temerrüdünden itibaren altıay geçmekle müruru zamana uğrar.
III:ÖDÜNÇ ALAN KİMSENİN BORCU ÖDEMEKTEN ACZİ:
Madde 310 - Ödünç alan kimse karzdan sonra borcunu edadan aciz haline
girmişbulunursa, borç veren, taahhüt ettiği şeyin tesliminden imtina edebilir.
Ödünç alan kimse, akitten evvel borcunu ödemekten aciz halinde bulunup da
ödünç veren akitten sonra bundan haberdar olmuşise, yine bu salahiyeti kullanabilir.
C NAKİT YERİNE VERİLEN ŞEYLER :
Madde 311 - Ödünç alan kimseye taahhüt edilen nakit yerine kıymetli evrak
yahut emtia verildiği takdirde borcun miktarıteslim zamanında ve mekanında bu
evrak veya emtianın haiz olduklarıborsa rayicinden ve cari fiyattan ibaret olur; bunun
hilafına mukavele batıldır.
D İADE ZAMANI :
Madde 312 - Geriye verilmesi için, ne bir muayyen vade ne ihbar müddeti ne
de istenildiği zaman muacceliyet kesbedeceği mukavele edilmemişolan bir borç ilk
talepten itibaren altıhafta içinde geri verilmek lazımdır.
ONUNCU BAP
HİZMET AKDİ
A TARİFİ:
Madde 313 - Hizmet akdi, bir mukaveledir ki onunla işçi, muayyen veya gayri
muayyen bir zamanda hizmet görmeği ve işsahibi dahi ona bir ücret vermeği taahhüt
eder.
Ücret, zaman itibariyle olmayıp yapılan işe göre verildiği takdirde dahi işçi
muayyen veya gayri muayyen bir zaman için alınmışveya çalışmışoldukça, hizmet
akdi yine mevcuttur; buna parça üzerine hizmet veya götürü hizmet denir.
Hizmet akdi hakkındaki hükümler, kıyasen çıraklık akdine tatbik olunur.
B TEŞEKKÜLÜ :
I:UMUMİYET İTİBARİYLE:
Madde 314 - Hilafına bir hüküm bulunmadıkça, hizmet akdi hususi bir şekle
tabi değildir.
Ezcümle hizmet muayyen bir zaman için kabul edilmişolur ve işin iktizasına
göre o hizmet ancak ücret mukabilinde yapılabilirse, hizmet akdi inikad etmişsayılır.
II:MESAİKAİDELERİ:
Madde 315 - Sınai veya ticari bir teşebbüste, işsahibi tarafından mesai veya
dahili bir intizam için muttarit bir kaide ittihaz edilmişise bunlar evvelce yazılmışve
işçiye dahi bildirilmişolmadıkça işçiye bir borç tahmil etmez.
III:UMUMİMUKAVELE:
1 - NASIL YAPILACAĞI
Madde 316 - İş sahibi kimselerin veya cemiyetlerinin, işçilerle veya
cemiyetleriyle yaptıklarımukavelede hizmete mütaallik hükümler vazolunabilir.
Bu umumi mukavele, tahriri olmadıkça muteber değildir.
Alakadarlar bu mukavelenin müddetinde ittifak edemezlerse, bir sene
mürurundan sonra altıaylık müddet için yapılacak bir ihbar ile, her zaman mukaveleyi
feshedebilirler.
2 - HÜKÜMLERİ
Madde 317 - Umumi bir mukavele ile bağlıbulunan işsahipleriyle işçiler
arasında yapılacak hususi hizmet akitlerinin, umumi mukaveleye muhalif hükümleri
batıldır.
Bu batıl hükümlerin yerine, umumi mukavele hükümleri kaim olur.
VI:ÇIRAKLIK MUKAVELESİ:
Madde 318 - Küçükler veya mahcurlar ile yapılan çıraklık mukaveleleri, tahriri
yapılmışve usta ve velayeti haiz kimse yahut sulh hakiminin muvafakatiyle vasi
tarafından imza edilmişolmadıkça, muteber değildir.
Mukavele, yapılacak işin ve çıraklığın nevi ve müddetine ve günde çalışılacak
saatlere ve iaşe yahut diğer yapılacak ve verilecek şeylere ve kezalik tecrübe
zamanına dair muktazi şartlarıihtiva etmek lazımdır.
Bu şartlara riayet olunup olunmadığısalahiyettar daire tarafından murakabe
edilir.
C HÜKMÜ :
I:ŞARTLARI :
Madde 319 - Hizmet mukavelesinin şartlarıkanuna, ahlaka (adaba) mugayir
olmamak üzere istenildiği gibi tayin olunabilir.
II:İŞÇİNİN BORÇLARI :
1 - BİZZAT İFA
Madde 320 - Hilafımukaveleden veya hal icabından anlaşılmadıkça işçi
taahhüt ettiği şeyi kendisi yapmağa mecbur olup başkasına devredemez.
İşsahibinin dahi hakkınıbaşkasına devredebilmesi, aynıkayıtlara tabidir.
2 - İHTİMAM MECBURİYETİ
Madde 321 - İşçi, taahhüt ettiği şeyi ihtimam ile ifaya mecburdur.
Kasıt veya ihmal ve dikkatsizlik ile işsahibine iras ettiği zarardan mesuldür.
İşçiye terettüp eden ihtimamın derecesi, akde göre tayin olunur ve işçinin o işiçin
muktazi olup işsahibinin malümu olan veya olmasıicabeden malümatıderecesi ve
mesleki vukufu kezalik istidat ve evsafıgözetebilir.
3 - PARÇA VEYA GÖTÜRÜ İŞTE MESULİYET
Madde 322 - İşçi parça üzerine yahut götürü çalışıp da işsahibinin nezareti
altında bulunmaz ise işlenen madde ve işin akit mucibince icrasınoktasından
mesuliyeti hakkında istisna akdine dair hükümler, kıyasen tatbik olunur.
III:İŞSAHİBİNİN BORÇLARI :
1 - ÜCRET
A MİKTARI
Madde 323 - İşsahibi mukavele edilen yahut adet olan yahut kendisinin bağlı
bulunduğu umumi mukavelede tesbit olunan ücreti tediye ile mükelleftir.
Ücretle birlikte kardan bir hisse verilmesi mukavele edilmişise işsahibi işçiye
yahut onun yerine iki tarafın veya hakimin tayin ettiği bigaraz kimseye kar ve zarar
hakkında muktazi malumatı vermeğe ve lüzumu olan hesap defterlerinin
muayenesine müsaade etmeğe mecburdur.
B İŞVERİLMESİNİİSTEMEK HAKKI
Madde 324 - İşiçin muayyen olan zamanda parça üzerine yahut götürü olarak
münhasıran bir iş sahibine çalışmakta olan işçi, akit müddetinde her gün için
kendisine kafi miktarda işverilmesini istemek hakkınıhaizdir.
Bu takdirde parça yahut götürü iş bulunmazsa, iş saat hesabiyle veya
gündelikle verilebilir; bu da bulunmazsa, işsahibi, bu bapta kendisine bir kusur isnat
edilemiyeceğini ispat etmedikçe vukua gelen zararıtazmine mecbur olur.
C İŞSAHİBİNİN TEMERRÜDÜ
Madde 325 - İşsahibi işi kabulde temerrüt ederse, işçi taahhüt ettiği işi
yapmağa mecbur olmaksızın mukaveledeki ücreti istiyebilir.
Şu kadar ki, işi yapmadığından dolayıtasarruf ettiği yahut diğer bir işile
kazandığı ve kazanmaktan kasten feragat eylediği şeyi mahsup ettirmeğe
mecburdur.
D TEDİYE GÜNÜ
Madde 326 - Mukavele yahut adet ile daha kısa mehiller tayin edilmemişise
ücret, aşağıdaki dairede verilir.
1 - Amele ve işsahibi ile birlikte yaşamıyan hizmetçilere haftada bir.
2 - İdarehane memurlarına ve müstahdemlerine ve işsahibi ile birlikte yaşıyan
hizmetçilere her ay.
Hizmet akdinin hitamiyle ücret herhalde muacceliyet kesbeder.
H AVANS
Madde 327 - İşsahibi işçinin zarureti dolayisiyle ihtiyacıbulunan ve tediyesi
kendisi için zarar ve müzayakayımucip olmıyan avansları, yapılan işnispetinde
işçiye vermekle mükelleftir.
V İŞİFA EDİLEMEDİĞİHALDE ÜCRET
Madde 328 - Uzun müddet için yapılan hizmet akdinde, işçi hastalıktan ve
askerlikten veya bu gibi sebeplerden dolayıkusuru olmaksızın nispeten kısa bir
müddet için işi ifa edemediği takdirde o müddet için ücret istemeğe hakkıvardır.
Z FAZLA İŞİÇİN ÜCRET
Madde 329 - Akit ile tayin edilen yahut adet mucibince icabeden iş
miktarından ziyade bir işin ifasına zaruret hasıl olupta işçi, bunu yapmağa muktedir
olur ve imtinaıda hüsnü niyet kaidelerine muhalif bulunursa cebrolunur.
İşçi, bu ziyade işiçin fazla bir ücrete müstahak olur ve bu, mukavele edilen
ücretle mütenasip bir suretle hususi haller nazara alınmak şartiyle takdir edilir.
2 - ÇIRAĞIN TALİMİ
Madde 330 - Çıraklık mukavelesinde, usta, çırağa sanatıolanca dikkat ve
itinasiyle öğretmeğe mecburdur.
Usta, çırağın mecburi derslere devamına nezaret ve meslekine ait mekteplere
ve kurslara gitmesi ve çıraklık imtihanlarına iştirak eylemesi için lüzumu olan
zamanlarda müsaade etmekle mükelleftir.
Çırağa, kaideten, ne geceleri nede cuma günleri işverilmez.
3 - ALAT VE MALZEME
Madde 331 - Hilafına mukavele veya adet yoksa işsahibi, çalışmasıiçin,
işçiye muktazi alat ve malzemeyi vermekle mükelleftir.
İşçi, mükellef olmadığıhalde bu işleri işsahibinin rızasiyle tamamen veya
kısmen tedarik ederse işsahibi bunun için bir tazminat vermeye mecbur olur.
4 - TEDBİRLER VE MESAİMAHALLERİ
Madde 332 - İşsahibi, akdin hususi halleri ve işin mahiyeti noktasından
hakkaniyet dairesinde kendisinden istenilebileceği derecede çalışmak dolayısıyle
maruz kaldığıtehlikelere karşıicabeden tedbirleri ittihaza ve münasip ve sıhhi
çalışma mahalleri ile, işçi birlikte ikamet etmekte ise sıhhi yatacak bir yer tedarikine
mecburdur.
(Ek fıkra: 29/06/1956 - 6763/41 md.)İşsahibinin yukarıki fıkra hükmüne aykırı
hareketi neticesinde işçinin ölmesi halinde onun yardımından mahrum kalanların bu
yüzden uğradıkları zararlara karşıistiyebilecekleri tazminat dahi akde aykırı
hareketten doğan tazminat davalarıhakkındaki hükümlere tabi olur.
5 - MAHSUP
Madde 333 - İşçi ücretinin tediyesi, işçinin ve ailesinin nafakasıiçin zaruri
bulunduğu takdirde; işçinin muvafakatıolmaksızın işsahibi ücreti kendi alacağıile
mahsup edemez.
Şu kadarki kasten iras edilen zararların tazmini için mahsup icrasıdaima
caizdir.
6 - İSTİRAHAT ZAMANLARI
Madde 334 - İşsahibi işçinin istirahati için mutat olan saat ve günlerde
müsaade vermekle mükelleftir.
İşsahibi, mukavelenin feshi ihbar olunduktan sonra başka bir işaramasıiçin
işçiye münasip bir zaman vermek mecburiyetindedir.
Her halde mümkün olduğu kadar işsahibinin menfaati gözetilmek lazımdır.
7 - ŞAHADETNAME
Madde 335 - İşçi yalnız hizmetinin nevini ve müddetini havi bir şahadetname
vermesini, işsahibinden isteyebilir.
İşçi sarahaten talep ettiği takdirde şahadetname, hal ve hareketini ve sa 'yinin
keyfiyetini de ihtiva etmek laz ımdır.
8 - İŞÇİNİN İHTİRAI
Madde 336 - İşçi hizmetini yaparken bir şey ihtira ettikte işsahibi böyle bir
ihtiraın kendisine ait olacağınıakitte şart koymuşyahut bu ihtira işçinin taahhüt
eylediği hizmetin levazımından bulunmuşise ihtira olunan şey, işsahibinin olur.
Birinci surette ihtira mühim bir iktisadi kıymeti haiz ise, işçinin hakkaniyet
dairesinde tayin edilecek bir bedel istemeğe hakkıvardır.
Bu bedel, ihtiraın meydana gelmesinde işsahibinin iştiraki ve tesissatından
edilen istifade nazara alınarak tesbit olunur.
IV:BİRLİKTE YAŞAMA:
Madde 337 - Hilafına mukavele ve adet yok ise, işsahibi ile birlikte ikamet
eden işçinin iaşe ve süknası, ücretten bir kısım teşkil eder.
İşsahibi, bu halde kendi kusuru olmaksızın nispeten kısa bir zaman için
hizmetini ifaya muktedir olamayan işçiyi görüp gözetmek ve muktazi tedaviyi ifa
ettirmek üzere iaşesiyle de mükelleftir.
D HİTAMI :
I:MÜDDETİN MÜRURU:
Madde 338 - Hizmet akdi, muayyen bir müddet için yapılmışyahut böyle bir
müddet işin maksut olan gayesinden anlaşılmakta bulunmuşise, hilafımukavele
edilmişolmadıkça feshi ihbara hacet olmaksızın bu müddetin müruriyle, akit nihayet
bulur.
II:SÜKUT İLE TECDİT:
Madde 339 - Muayyen bir müddet için yapılan hizmet akdi bu müddetin
mürurundan sonra her iki tarafın sükutu ile temdit edildiği takdirde, akit, aynımüddet
ve fakat nihayet bir sene için tecdit edilmişsayılır.
Akdin feshi ihbar vukuuna mütevakkıf iken iki taraftan hiç biri ihbar etmemiş
ise, akit, tecdit edilmişsayılır.
III:FESHİN İHBARI VE KANUNİMÜDDETLER:
1 - UMUMİYET İTİBARİYLE
Madde 340 - Hizmet akdinde, bir müddet tayin edilmez ve böyle bir müddet
işin maksut olan gayesinden de anlaşılmazsa, her iki tarafça feshi ihbar olunabilir.
Böyle ne akit nede kanun ile diğer bir müddet tesbit edilmemiş olduğu
takdirde, amele hakkında ihbardan sonra girecek hafta nihayeti için, idarehane
memur ve müstahdemleri hakkında ihbardan sonra girecek ikinci hafta ve diğer
hizmet akitlerinde ihbardan sonra girecek keza ikinci hafta nihayeti için akit
fesholunabilir.
İşsahipleri ve işçiler için muhtelif ihbar müddetleri, mukavele edilmesi caiz
değildir.
2 - BİR SENEDEN FAZLA DEVAM EDEN İŞLERDE
Madde 341 - Bir hizmet akdi, bir seneden fazla devam ettiği takdirde bu akit iş
sahibi ve işçi tarafından ihbar edildikten sonra girecek ikinci haftanın nihayeti için
fesholunabilir.
Bu müddetin bir haftadan eksik olmamak üzere mukavele ile tebdili caizdir.
3 - TECRÜBE MÜDDETİ
Madde 342 - Uzun müddet ile yapılan akitte, bir tecrübe zamanışart edilmiş
olduğu takdirde hilafına mukavele edilmemişise ilk iki ay zarfında ihbardan sonra
girecek haftanın nihayeti için akit fesholunabilir.
Çırak ve hizmetçi akitlerinde hilafına bir mukavele yok ise hizmete duhulden
itibaren ilk iki hafta tecrübe müddeti sayılır ve bu müddet zarfında iki taraftan her biri
bir gün evvel ihbar etmek şartiyle akdi fesihte serbesttir.
4 - HAYAT MÜDDETİNCE YAHUT ON SENEDEN FAZLA İÇİN YAPILAN
AKİT
Madde 343 - Bir hizmet akdi, bir tarafın yaşadığımüddetçe yahut on seneden
fazla için yapılmışise işçi, bunu on sene geçtikten sonra her zaman ve bir aylık bir
ihbar müddetine riayet şartiyle tazminat dahi vermeksizin fehedebilir.
IV:FESİH:
1 - MUHİK SEBEPLERDEN DOLAYI
A SALAHİYET
Madde 344 - Muhik sebeplerden dolayıgerek işçi gerek işsahibi, bir ihbara
lüzum olmaksızın her vakit akdi feshedebilir. Ezcümle ahlaka müteallik sebeplerden
dolayıyahut hüsnü niyet kaideleri noktasından iki taraftan birini artık akdi icra
etmemekte haklıgösteren her hal, muhik bir sebep teşkil eder.
Bu gibi hallerin mevcudiyetini hakim takdir eder. Fakat işçinin kendi kusuru
olmaksızın düçar olduğu nispeten kısa bir hastalığıyahut kısa müddetli bir askeri
mükellefiyeti ifa etmesi, muhik sebep olarak kabul edilemez.
B TAZMİNAT
Madde 345 - Muhik sebepler bir tarafın akte riayet etmemesinden ibaret
olduğu takdirde bu taraf diğer tarafa, onun akit ile müstahak iken mahrum kaldığıfer 'i
menfaatlerde nazara al ınmak üzere tam bir tazminat itasiyle mükellef olur.
Bundan başka hakim vaktinden evvel feshin mali neticelerini, hali ve mahalli
adeti göz önünde tutarak takdir eder.
2 - ÜCRETİN TEHLİKEDE BULUNMASINDAN DOLAYI
Madde 346 - İşsahibi borcu ödemekten aciz olduğu takdirde, işçi, talebi
üzerine münasip bir müddet zarfında ücreti için teminat verilmezse akitten rücua
salahiyettar olur.
V:ÖLÜM:
Madde 347 - Hizmet Akdi, işçinin ölümü ile hitam bulunur. İşsahibi öldüğü
takdirde, akit, başlıca onun şahsınazara alınarak yapılmışise nihayet bulur.
Bu ikinci halde işçi akdin vaktinden evvel nihayet bulmasıhasebiyle düçar
olduğu zarar için hakkaniyet dairesinde bir tazminat isteyebilir.
E REKABET MEMNUİYETİ:
I:CEVAZI:
Madde 348 - İşsahibinin müşterilerini tanımak veya işlerinin esrarına nüfuz
etmek hususlarında işçiye müsait olan bir hizmet akdinde her iki taraf, akdin
hitamından sonra, işçinin kendi namına iş sahibi ile rekabet edecek bir iş
yapamamasınıve rakip bir müessesede çalışamamasınıve böyle bir müessesede
şerik veya sair sıfatla alakadar olamamasını, şart edebilirler.
Rekabet memnuiyetine dair olan şart, ancak işçinin müşterileri tanımasından
ve esrara nüfuzundan istifade ederek işsahibine hissolunacak derecede bir zarar
husulüne sebebiyet verebilecek ise, caizdir.
İşçi, akdin yapıldığızamanda reşit değil ise rekabet memnuiyetine dair olan
şart batıldır.
II:HUDUDU:
Madde 349 - Rekabet memnuiyeti ancak işçinin iktisadi istikbalinin
hakkaniyete muhalif olarak tehlikeye girmesini menedecek surette zaman, mahal ve
işin nevi noktasından hal icabına göre münasip bir hudut dahilinde şart edilmişise
muteberdir.
III:ŞEKLİ:
Madde 350 - Rekabet memnuiyeti, sahih olmak için tahriri mukaveleye merbut
olmak lazımdır.
IV:MUHALEFETİN HÜKÜMLERİ:
Madde 351 - Rekabet memnuiyetine muhalif harekette bulunan işçi, bu
muhalefet sebebi ile eski işsahibinin düçar olduğu zararlarıtazmin ile mükelleftir.
Memnuiyete muhalif hareket hakkında cezai şart konulmuşise, işçi, kaideten
meşrut ceza miktarınıtediye ile memnuiyetten kurtulabilir. Fakat zarar bu miktarı
mütecaviz ise, fazlasınıda tazmin ile mükellef olur.
İşçinin hareketi tarzıve ihlal veya tehdit edilen menfaatlerin ehemmiyeti haklı
gösteriyorsa ve tahriri bir mukavele ile sarahaten bu hak muhafaza edilmişise, iş
sahibi, müstesna olarak meşrut olan cezanın tediyesinden ve onu mütecaviz olan
zararın tazmininden başka muhalefetin menini de talep edebilir.
V :MEMNUİYETİN NİHAYETİ
Madde 352 - Rekabet memnuiyetinin bakasında işsahibinin hakiki menfaati
bulunmadığısabit olursa, bu memnuiyet nihayet bulur.
İşsahibi işçinin feshi muhik gösterecek bir kusuru yok iken akdi feshetmiş
yahut işsahibinin feshi haklıgösteren bir kusuru dolayısiyle akit işçi tarafından
feshedilmiş ise, işçi aleyhine memnuiyete muhalefetinden dolayıdava ikame
edilemez.
F SERBEST HİZMETLERDE TATBİK EDİLECEK HÜKÜMLER
Madde 353 - Bu babın hükümleri hizmet akdinin teşekkül unsurlarınıhavi
olmakla beraber ilmi veya bedii malümatımahsusayıhaiz olanlar tarafından ücretle
yapıla gelen mesai hakkındaki akitlere de tatbik olunur.
G HUSUSİKANUNLARIN HÜKÜMLERİNİN MAHFUZİYETİ
Madde 354 - Resmi memurlar ve müstahdemler hakkındaki hususi kanunların
hükümleri mahfuzdur.
ON BİRİNCİBAP : İSTİSNA AKDİ
A TARİFİ
Madde 355 - İstisna, bir akittirki onunla bir taraf (müteahhit), diğer tarafın (iş
sahibi) vermeği taahhüt eylediği semen mukabilinde bir şey imalini iltizam eder.
B AKDİN HÜKÜMLERİ
I:MÜTEAHHİDİN BORÇLARI:
1 - UMUMİYET İTİBARİYLE
Madde 356 - Mütaahhidin mesuliyeti, umumi surette işçinin hizmet akdindeki
mesuliyetine dair olan hükümlere tabidir.
Mütaahhit, imal olunacak şeyi bizzat yapmağa veya kendi idaresi altında
yaptırmağa mecburdur. Fakat işin mahiyetine nazaran şahsi maharetinin ehemmiyeti
yok ise, taahhüt ettiği şeyi başkasına dahi imal ettirebilir.
Hilafına adet veya mukavele olmadıkça, mütaahhit, imal olunacak şeyin icrası
için lazım olan vasıtalarıve alat ve edevatıkendi masrafiyle tedarik etmeğe
mecburdur.
2 - MALZEME İTİBARİYLE
Madde 357 - Mütaahhit, imal ettiği şeyde kullandığımalzemenin iyi cinsten
olmamasından dolayıişsahibine karşımesul ve bu hususta bayi gibi mütekeffildir.
Malzeme işsahibi tarafından verilmişise, müteahhit, onlarılayik olan bütün
ihtimam ile kullanmak ve bundan dolayıhesap vermek ve artanıiade etmekle
mükelleftir.
İşdevam ettiği sırada, işsahibinin, verdiği malzemenin veya gösterdiği arsanın
kusurlu olduğu anlaşılır yahut imalatın noktasınoktasına muntazaman icrasını
tehlikeye koyacak diğer bir hal hadis olursa mütaahhit, işsahibini bundan derhal
haberdar etmeğe mecbur aksi takdirde bunların neticelerini tahammül etmekle
mükelleftir.
3 - AKİT DAİRESİNDE İŞE BAŞLAMA VE İCRA
Madde 358 - Mütaahhit, işe zamanında başlamaz veya mukavele şartlarına
muhalif olarak işi tehir eder yahut işsahibinin kusuru olmaksızın vakıolan teehhür
bütün tahminlere nazaran mütaahhidin işi muayyen zamanda bitirmesine imkan
vermiyecek derecede olursa işsahibi teslim için tayin edilen zamanıbeklemeğe
mecbur olmaksızın akdi feshedebilir.
İmal sırasında işin müteahhidin kusuru sebebi ile ayıplıveya mukaveleye
muhalif bir surette yapılacağınıkatiyetle tahmin etmek mümkün olursa, işsahibi,
bunlara mani olmak için müteahhide münasip bir mühlet tayin ederek veya ettirerek
bu mühlet içinde icabınıicra etmediği halde hasar ve masraflar müteahhide ait olmak
üzere tamiratın veya imalata devamın üçüncü bir şahsa tevdi olunacağınıihtar
edebilir.
4 - İŞİN KUSURUNA MÜTEDAİR TEMİNAT
A KUSURUN TESBİTİ
Madde 359 - İmal olunan şeyin tesliminden sonra işsahibi, işlerin mutat
cereyanına göre imkanınıbulur bulmaz o şeyi muayeneye ve kusurlarıvarsa bunları
müteahhide bildirmeğe mecburdur.
İki taraftan her birinin, imal olunan şeyi masrafıkendisinden olmak üzere ehli
hibreye muayene ettirilmesini ve muayene neticesinin bir raporla tesbitini istemeğe
hakkıvardır.
B KUSUR HALİNDE İŞSAHİBİNİN HAKKI
Madde 360 - Yapılan şey işsahibinin kullanamıyacağıve nısfet kaidesine göre
kabule icbar edilemiyeceği derecede kusurlu veya mukavele şartlarına muhalif
olursa, işsahibi, o şeyi kabulden imtina edebilir; bu hususta mütaahhidin taksiri
bulunursa zarar ve ziyan da isteyebilir.
İşin kusurlu olmasıveya mukaveleye muhalif bulunmasıyukarıki derecede
ehemmiyeti haiz değil ise işsahibi, işin kıymetinin noksanınispetinde fiatıtenzil ve
eğer o işin ıslahıbüyük bir masrafımucip değil ise mütaahhidi tamire mecbur edebilir.
Bu hususta mütaahhidin taksiri varsa işsahibi zarar ve ziyan da istiyebilir.
Yapılan şey işsahibinin arsasıüzerine yapılmışolup da mahiyeti itibariyle refi
ve kal ' ıfazla bir zararımucip ise işsahibi, ancak ikinci fıkra mucibince muamele
yapar.
C İŞSAHİBİNİN MESULİYETİ
Madde 361 - Yapılan şeyin kusurlu olmasımüteahhidin sarahaten beyan
eylediği mütalaaya mugayir olarak işsahibinin verdiği emirlerden neşet etmişbulunur
veya her hangi bir sebeple işsahibine isnadıkabil olursa, işsahibi o şeyin kusurlu
olmasından mütevellit haklarıdermeyan edemez.
D İŞİN KABULÜ
Madde 362 - Yapılan şeyin sarahaten veya zımnen kabulünü müteakıp
mütaahhit, her türlü mesuliyetten beri olur. Ancak mütaahhidin kasten sakladığıusulü
veçhile muayenesinde müşahade edilemiyecek olan kusurlar hakkında, mesuliyeti
bakidir.
Eğer işsahibi kanunen tayin olunan muayene ve ihbarıihmal ederse zımnen
kabul etmişsayılır.
Yapılan şeydeki kusur, sonradan meydana çıkarsa işsahibi, vakıf olur olmaz
keyfiyeti mütaahhide haber vermeğe mecburdur. Aksi takdirde işsahibi kabul etmiş
sayılır.
H MÜRURUZAMAN
Madde 363 - Yapılan şeyin kusurlu olmasından dolayıişsahibinin haiz olduğu
haklar, müşterinin haklarının tabi olduğu müruru zaman hükmüne tabidir.
Fakat gayrimenkul inşaata müteallik kusurlardan dolayı iş sahibinin
mütaahhide ve inşaata iştirak eyliyen mimar ve mühendise karşımütalebesi, tesellüm
zamanından itibaren beşsenelik müruru zamana tabidir.
II:İŞSAHİBİNİN BORÇLARI:
1 - ÜCRETİN MUACCELİYETİ
Madde 364 - İşin parası, teslim zamanında ödenir.
Yapılan şey parça parça teslim edildikçe bedeli ifa olunmak üzere mukavele
edilmişise her kısmın bedeli o kısmın teslimi zamanında ödenmek lazımdır.
2 - ÜCRETİN MİKTARI
A GÖTÜRÜ TAAHHÜT
Madde 365 - Götürü pazarlık edilmiş ise, mütaahhit yapılacak şeyi
kararlaştırılan fiata yapmağa mecburdur. Yapılacak şey, tahmin edilen miktardan
fazla say ve masrafımucip olsa bile, müteahhit bedelin arttırılmasınıisteyemez.
Fakat evvelce tahmin olunamıyan veya tahmin olunup ta iki tarafça nazara
alınmıyan haller işin yapılmasına mani olur veya yapılmasınıson derece işkal ederse
hakim, haiz olduğu takdir hakkıdolayısiyle ya tekarrür eden bedeli tezyit veya
mukaveleyi fesheyler.
Yapılacak şey, evvelce tahmin edilen miktardan daha az bir say ile vücuda
gelmişise, işsahibi bedeli tamamen vermeğe mecburdur.
B İŞİN KIYMETİNE GÖRE BEDELİN TAYİNİ
Madde 366 - Evvelce kararlaştırılmamışveya takribi bir surette kararlaştırılmış
olan bedel, yapılan şeyin kıymetine ve mütaahhidin masrafına göre tayin edilir.
C AKDİN HİTAMI
I:KEŞİF BEDELİNİN TECAVÜZÜ HALİNDE FESİH:
Madde 367 - Yapılan şeyin masrafı, evvelce mütaahhit ile takribi bir surette
tesbit edilen keşfi işsahibihin sun 'u olmaks ızın çok fazla tecavüz ederse gerek o
şeyin imali esnasında gerek imalinden sonra işsahibi mukaveleyi feshedebilir.
Bu suretle yapılan şey işsahibinin arsasıüzerinde inşa ediliyorsa işsahibi,
bedelden münasip bir miktarın tenzilini isteyebileceği gibi inşaat henüz bitmemişise
müteahhidi devamdan meni ve yapılan kısmıhakkaniyet dairesinde tazmin ederek
mukaveleyi feshedebilir.
II:YAPILAN ŞEYİN TELEFİ:
Madde 368 - Yapılan şey teslimden evvel kazara telef olmuşise işsahibi, onu
tesellümden temerrüt etmişbulunmadıkça müteahhit ne yaptığıişin ücretini ne de
masraflarının tediyesini isteyemez.
Bu takdirde, telef olan malzeme kime ait ise hasarıda ona aittir.
Eğer yapılan şey, işsahibi tarafından verilen malzemenin veya gösterilen
arsanın kusurundan yahut işsahibi tarafından imal ve inşa tarzıhakkında verilen
emirden dolayıtelef olmuşise; müteahhit, bu tehlikeleri zamanında ihbar eylemiş
bulunduğu takdirde yaptığıişin kıymetini ve bu kıymette dahil olmıyan masrafın
tesviyesini talep edebilir. İşsahibinin taksiri olduğu takdirde mütaahhidin, fazla olarak
zarar ve ziyan istemeğe hakkıvardır.
III:ZARARI BALİĞAN MABELAĞTAZMİN EDEREK FESİH:
Madde 369 - Yapılan şey; bitmezden evvel işsahibi yapılmışolan kısmın
bedelini vermek ve mütaahhidin zarar ve ziyanınıbaliğan mabelağtazmin etmek
şartiyle mukaveleyi feshedebilir.
IV:İŞSAHİBİNİN YÜZÜNDEN HİZMETİN İFASI MÜMKÜN OLMAMASI:
Madde 370 - Taahhüt olunan şeyin yapılmasıişsahibi nezdinde zuhur eden
bir kaza yüzünden mümkün olamıyorsa müteahhit yaptığıişin kıymetini ve bu
kıymette dahil olmıyan masrafınıalır.
Bu hususta işsahibinin taksiri varsa müteahhidin başkaca zarar ve ziyan
istemeğe hakkıolur.
V:MÜTAAHHİDİN VEFATI YAHUT ACZİ:
Madde 371 - Mütaahhit öldüğü yahut sun 'u taksiri olmaks ızın işi bitirmekten
aciz kaldığıtakdirde, mukavele müteahhidin şahsınazara alınarak yapılmışise
istisna akdi münfesih olur.
Bu takdirde yapılan miktarın kullanılmasıkabil ise işsahibi onu kabule ve
bedelini vermeğe mecburdur.
ON İKİNCİBAP
NEŞİR MUKAVELESİ
A TARİFİ
Madde 372 - Neşir mukavelesi, bir akittir ki onunla edebi ve sınai bir eserin
müellifi veya halefi, o eseri bir naşire terk etmeği taahhüt ve naşir de o eseri az çok
teksir ile halk arasında neşir etmeği iltizam eder.
B HÜKÜMLERİ
I:TELİF HAKKININ NAKLİVE TEMİNATI:
Madde 373 - Neşir mukavelesi, müellifin haklarını, mukavelenin ifasının icap
ettirdiği miktar ve zaman için naşire nakleyler.
Neşredilecek eseri terk eyleyen kimse; akit zamanında o eserde tasarruf
etmek hakkınıkullanmağa muktedir olmalıdır. Bu cihetten dolayınaşire karşı
mütekeffildir ve eğer telif hakkıvarsa bu tekeffül, onunda şamildir.
Eserin tamamıveya bir kısmı, başka bir naşire terk yahut terk edenin malumatı
dahilinde neşredilmişbulunursa; terkeden, neşir mukavelesinin akdinden evvel diğer
tarafı, bundan haberdar etmek lazımdır.
II:MÜELLİFİN TASARRUFU :
Madde 374 - Naşirin yapmağa hakkıolduğu tabılar bitmedikçe müellif veya
halefi, eserin tamamında veya bir kısmında naşirin zararına bir tasarrufta bulunamaz.
Gazete makaleleri ve mevkut bir risalede neşredilmişkısa makaleler, müellif
veya halefleri tarafından daima başka bir yerde neşredilebilir.
Müşterek bir eserin kısımlarından olan yazılar ve mevkut bir risalenin uzun
olan makaleleri, müellif veya halefleri tarafından neşrin hitamından üç ay geçmezden
evvel tekrar neşredilemez.
III:BASILACAK NÜSHALARIN TAYİNİ:
Madde 375 - Eğer mukavelede tabıadedi tasrih edilmemişise naşirin hakkı
ancak bir tab 'a maksurdur.
Hilaf ışart edilmemişise, naşir, her tabıiçin basacağınüsha adedini tesbitte
serbesttir. Fakat diğer taraf talep eyler ise eserin mahiyeti ile mütenasip derecede bir
intişarıtemin eyleyecek miktarda nüsha tabetmeğe mecburdur. Birinci tabıbittikten
sonra naşir tekrar tabedemez.
Eğer makale naşire muayyen ve birden fazla tab 'a veya eserin her tab' ına
salahiyet vermişolupta naşirde eserin nüshalarıtükenmişiken yeniden tab ' ıihmal
ediyorsa müellif veya halefleri, yeni bir tabıiçin naşire hakim tarafından bir mühlet
tayin ettirtebilirler. Naşir, bu mühlet zarfında borcunu ifa eylemezse hakkısakıt olur.
IV:TEKSİR VE SATIŞİÇİN MESAİ:
Madde 376 - Naşir, eserde hiç bir suretle ihtisar, ilave ve tadil yapmaksızın
münasip bir şekilde teksir etmekle mükelleftir. Naşir aynızamanda lazım olan ilanları
yapmağa ve satışın muvaffakiyetini temin için mutat tedbirleri ittihaza mecburdur.
Satışın fiatını, eserin satılmasına mani olacak tarzda tezyide salahiyettar
olmaksızın naşir, tayin eder.
V:TASHİH VE ISLAH:
Madde 377 - Naşirin menfaatlerine muzır ve onun mesuliyetini artıracak
mahiyette olmamak şartiyle müellif için eserinde tashih ve ıslah yapmak hakkı
mahfuzdur. Müellif tashihiyle naşire melhuz olmayan masraflar ihtiyar ettirirse onu
tazmin eder.
Naşir, müellife eserini ıslah edebilmek imkanıbahşetmeksizin tekrar neşrine
veya yeniden tab ' ına mübaşeret edemez.
VI:BİR ARADA VE AYRI AYRI NEŞİR:
Madde 378 - Bir müellifin birden fazla eserlerini ayrıayrıneşretmek hakkı
eserlerin bir arada tab ' ısalahiyetini bahşetmez.
Bir müellifin külliyatınıveya müellifin eserlerinden bir nevini neşreylemek hakkı
naşire külliyatın muhtevi olduğu eserleri ayrıayrıtabetmek hakkınıveremez.
VII:TERCÜME HAKKI :
Madde 379 - Hilafışart edilmedikçe, tercüme hakkımüellifte veya halefinde
mahfuz kalır.
VIII:ESER SAHİBİNİN BEDELE İSTİHKAKI:
1 - BEDELİN MİKTARI
Madde 380 - Eser sahibinin bedelden feragat eylediği hal icabından
anlaşılmadıkça bedelle istihkakı, asıldır.
Bedelin miktarıehlihibrenin reyi alındıktan sonra, hakim tarafından takdir
olunur.
Eğer naşirin müteaddit tab 'a hakk ıvarsa birinci tabıiçin tayin edilen bedel ve
diğer şartlar müteakıp tab ' ılarda da muteber olmak, asıldır.
2 - BEDELİN ZAMANI TEDİYESİ, SATIŞHESAPLARI VE BEDAVA NÜSHA
Madde 381 - Bir eser tamam olarak neşredilecek ise tamamının ve (cilt, cüzü,
forma, gibi) kısım kısım neşredilecek ise her kısmının tab ' ınıve satışa hazır
bulundurulmasınımüteakip bedelin tediyesi lazım gelir.
Akitler bedelin kısmen veya tamamen tediyesini satışın neticesine bırakmışlar
ise naşir satışhesaplarınıtanzime ve teamül dairesinde ispat edici vesikalarınıihzara
mecburdur.
Hilafışart edilmedikçe, müellif veya halefinin, eserden örfün tayin eylediği
miktarda bedava nüsha almağa haklarıvardır.
C AKDİN HİTAMI
1 - ESERİN ZIYAI:
Madde 382 - Eser, naşire tevdi edildikten sonra kazaen zayi olsa bile naşir,
bedeli tediyeye mecburdur.
Eğer müellifte zayi olan eserin diğer nüshasıvar ise, o nüshayınaşirin emrine
amade kılmasılazımdır. Eğer müellifte eserin diğer nüshasıolmaz ve eserin yeniden
vücuda getirilmesi nisbeten kolay bulunursa müellif eserini yeniden yazmağa
mecburdur.
Müellif, her iki surettede münasip bir tazminat isteyebilir.
II:TABOLUNAN ESERİN ZİYAI:
Madde 383 - Tabolunan eser satışa çıkarılmazdan evvel tamamen veya
kısmen kazara zayi olduğu takdirde naşir, müellif veya halefine ayrıca bir bedel
vermeğe mecbur olmaksızın zayi olan nüshayıkendi masrafiyle tekrar tabedebilir.
Eğer naşir, fahişmasraf ihtiyarına mecbur olmaksızın zayi olan nüshaların
yerine yenilerini ikame edebilecek ise buna mecburdur.
III:MÜELLİFİN VE NAŞİRİN ŞAHSINDA HADİS OLAN HİTAM
Madde 384 - Eseri itmam etmezden evvel müellif ölür veya ikmal kabiliyetini
zayi eder yahut taksiri olmaksızın eseri ikmal etmek imkansızlığında bulunursa neşir
mukavelesi münfesih olur.
Şu kadar ki, mukavele tamamen veya kısmen mümkün ve muhik bulunursa
hakim mukavelenin muhafaza edilmesine müsaade ve bunun için icabeden
tedbirlerin ittihazınıemredebilir.
Naşirin iflasıtakdirinde müellif veya halefi, eseri başkasına tevdi edebilir. Fakat
müellif veya halefi iflas zamanında henüz vadesi hulül etmeyen borcun ifa
edileceğine dair teminat alırsa eseri başka bir naşire tevdi edemez.
D NAŞİRİN PLANI DAİRESİNDE ESER TELİFİ
Madde 385 - Bir veya müteaddit müellif, naşirin tayin eylediği plan dairesinde
bir eser telif eylemeği taahhüt ederlerse, ancak mukavele edilen bedele müstahak
olurlar.
Bu takdirde telif hakkınaşire ait olur.
ON ÜÇÜNCÜ BAP
ALELITLAK VEKALET
BİRİNCİFASIL
VEKALET
A TARİFİ
Madde 386 - Vekalet, bir akittirki onunla vekil, mukavele dairesinde kendisine
tahmil olunan işin idaresini veya takabbül eylediği hizmetin ifasınıiltizam eyler.
Diğer akitler hakkındaki kanuni hükümlere tabi olmayan işlerde dahi, vekalet
hükümleri cari olur.
Mukavele veya teamül varsa vekil, ücrete müstahak olur.
B TEŞEKKÜLÜ
Madde 387 - Vekilin tevdi edilen işi idare hususunda resmi bir sıfatıvarsa
veya işin icrasımesleğinin icabından ise yahut bu gibi işleri kabul edeceğini ilan etmiş
ise vekalet, vekil tarafından derhal reddedilmedikçe
kabul edilmişsayılır.
C HÜKÜMLERİ
I:VEKALETİN ŞÜMULÜ:
Madde 388 - Vekalet akdinin şümulü mukavele ile sarahaten tesbit edilmemiş
ise, taalluk eylediği işin mahiyetine göre tayin edilir.
Vekalet, vekilin takabbül eylediği işin yapılması için icabeden hukuki
tasarruflarıifa salahiyetini şamildir.
Hususi bir salahiyeti haiz olmadıkça vekil, dava ikame edemez, sulh olamaz,
tahkim edemez, kambiyo taahhüdünde bulunamaz, hibe edemez, bir gayrimenkulü
temlik veya bir hak ile takyit edemez.
II:VEKİLİN BORÇLARI:
1 - TALİMAT DAİRESİNDE VEKALETİİFA
Madde 389 - Vekil, müvekkılinin sarih olan talimatına muhalefet edemez.
Ancak hal icabına göre müvekkilden mezuniyet istihsaline imkan olmamakla
beraber şayet imkan olupta istizan olunsa idi müvekkilin muvafakat edeceği derkar
bulunan hususlarda, inhiraf edebilir. Bundan maada hallerde vekil aldığıtalimata
müvekkilinin aleyhine olarak muhalefet ederse, bundan mütevellit zararıderuhte
etmedikçe, müvekkilünbih ifa edilmişolmaz.
2 - HÜSÜ SURETLE İFA MÜKELLEFİYETİ
A UMUMİYET İTİBARİYLE
Madde 390 - Vekilin mesuliyeti, umumi surette işçinin mesuliyetine ait
hükümlere tabidir.
Vekil, müvekkile karşıvekaleti iyi bir suretle ifa ile mükelleftir.
Vekil, başkasınıtevkile mezun veya hal icabına göre mecbur olmadıkça veya
adet başkasınıkendi yerine ikameye müsait bulunmadıkça müvekkilünbihi kendisi
yapmağa mecburdur.
B İŞİBİR ÜÇÜNCÜ ŞAHSA YAPTIRMAK HALİNDE
Madde 391 - Vekil, salahiyeti haricinde başkasınıtevkil ettikte onun fiilinden
kendi yapmışgibi mesuldür.
Vekil, başkasınıtevkile salahiyettar olduğu takdirde, yalnız salahiyetini
kullanırken ve talimat verirken tekayyüt ve ihtimam göstermekle mükelleftir.
Her iki surette vekilin kendi yerine ikame ettiği şahsa karşıhaiz olduğu bütün
haklarımüvekkil, doğrudan doğruya o şahsa karşıdermeyan edebilir.
3 - HESAP VERME
Madde 392 - Vekil, müvekkilin talebi üzerine yapmışolduğu işin hesabını
vermeğe ve bu cihetten dolayıher ne nam ile olursa olsun almışolduğu şeyi
müvekkile tediyeye mecburdur.
Vekil zimmetinde kalan paranın faizini de vermeğe mecburdur.
4 - VEKİLİN İKTİSABETTİĞİHAKLARIN MÜVEKKİLİNE İNTİKALİ
Madde 393 - Müvekkil vekiline karşıolan muhtelif borçlarınıifa edince, vekilin
kendi namına ve müvekkili hesabına üçüncü şahıstaki alacağı, müvekkilin olur.
Vekilin iflasıhalinde müvekkil, bu hakkınımasaya karşıda iddia edebilir.
Vekilin iflasımüvekkil, vekilin kendi namına ve müvekkili hesabına iktisap
eylemişolduğu menkul eşya hakkında dahi istihkak iddiasında bulunabilir. Vekilin
haiz olduğu hapis hakkını, masa dahi haizdir.
III:MÜVEKKİLİN BORÇLARI:
Madde 394 - Vekilin usulü dairesinde müvekkilünbihi ifa için yaptığımasrafıve
verdiği avansları, müvekkilin, faiziyle beraber vermesi ve vekilin deruhte eylediği
borçlardan onu kurtarmasılazımdır.
Vekil, vekaleti ifa dolayısiyle uğramış olduğu zarar ve ziyanın tazminini
müvekkilinden isteyebilir. Meğerki müvekkil bu hususta kendisinin sun 'u taksiri olmad
ığınıispat eyleye.
IV:BİRDEN ZİYADE MÜVEKKİLLERİN MESULİYETLERİ:
Madde 395 - Bir kimseyi birlikte tevkil eden müteaddit kimseler, vekile karşı
müteselsilen mesul olurlar.
Müteaddit kimseler, vekaleti birlikte kabul etmişler ise müvekkilünbihi
yapmakla müteselsilen mesuldürler ve kendi sıfatlarınıbaşkasına devre salahiyettar
olmadıkça müvekkili yalnız birlikte yaptıklarıtasarrufla ilzam edebilirler.
D VEKALETİN HİTAMI I:SEBEPLERİ:
1 - İSTİFA, AZİL
Madde 396 - Vekaletten azil ve ondan istifa her zaman caizdir. Şu kadarki
münasip olmayan bir zamanda vekaletten azil veya ondan istifa eden kimse diğerinin
zararınızamin olur.
2 - ÖLÜM, EHLİYETSİZLİK, İFLAS
Madde 397 - Hilafımukaveleden veya işin mahiyetinden anlaşılmadıkça
vekalet, gerek vekilin gerek müvekkilin ölümüyle ve ehliyetinin zavali veya iflasıile
nihayet bulur.
Şu kadarki vekaletin nihayet bulmasımüvekkilin menfaatlerini tehlikeye
koyuyorsa müvekkil veya mirasçısıveya mümessili bizzat işlerini görebilecek hale
gelinceye kadar vekil veya mirasçısıveya mümessili vekaleti ifaya devam ile
mükelleftirler.
II:HİTAMIN HÜKÜMLERİ:
Madde 398 - Vekilin vekaletinin nihayet bulduğuna ıttıla peyda eylemeden
evvel yaptığıişlerden müvekkil veya mirasçıları, vekalet baki imişgibi mesuldür.
İKİNCİFASIL
İTİBAR MEKTUBU VE İTİBAR EMRİ
A İTİBAR MEKTUBU
Madde 399 - İtibar mektubu, vekalet ve havale hükümlerine tabi olup onunla
mürselünileyhe azami bir had tayinine hacet olmaksızın talep edeceği miktarda, nakit
ve emsali bir şeyin muayyen bir kimseye teslimi emrolunur.
Verilecek şeyin azami haddi tayin edilmediği takdirde itibar verilen kimse
aşikar surette akitlerin vaziyetleri ile mütenasip olmayacak derecede fazla bir miktar
talebinde bulunursa mürselünileyh mektup sahibine haber vermeğe ve cevap
alıncaya kadar tediyeyi tehir etmeğe mecburdur.
İtibar mektubunun tazammun ettiği vekalet ile mürselünileyhin mülzem olması,
muayyen bir meblağiçin kabul etmişolmasına mütevakkıftır.
B İTİBAR EMRİ
I:TARİFİVE ŞEKLİ:
Madde 400 - Bir kimse, kendi nam ve hesabına ve amirin mesuliyeti altında bir
üçüncü şahsa itibar vermek veya itibari tecdit etmek için emir almışve kabul etmiş
ise, memur vekaletini tecavüz etmedikçe amir, itibar edilen borçtan dolayıkefil gibi
mesul olur.
Şu kadar ki tahriri emir olmadıkça amir, mesul olmaz.
II:İTİBAR VERİLEN KİMSENİN EHLİYETSİZLİĞİ:
Madde 401 - Amir, itibar verilen kimsenin borç iltizamına ehliyetsizliğini
dermeyan ile memura karşımesuliyetten kurtulamaz.
III:MEMURUN KENDİKENDİNE MÜHLET VERMESİ:
Madde 402 - Memur, itibar verilen kimseye kendi kendine mühlet verir veya
amirin talimatına muhalefet ederse, amir mesuliyetten beri olur.
IV :İKİTARAFIN HAKLARI VE BORÇLARI:
Madde 403 - Amirin ve kendisine itibar verilen kimsenin hak ve borçlarında
kefile ve asıl borçluya müteallik hükümler caridir.
ÜÇÜNCÜ FASIL
TELLALLIK SİMSARLIK
A TARİFİVE ŞEKLİ
Madde 404 - Tellallık, bir akittirki onunla tellal, ücret mukabilinde bir akdin
yapılmasıimkanınıhazırlamağa veya akdin icrasına tavassut etmeğe memur edilir.
Tellallık hakkında, umumi surette vekalet hükümleri ceridir.
(Ek fıkra: 29/06/1956 - 6763/41 md.) Gayrimenkul tellallığı, akdi, yazılışekilde
yapılmadıkça muteber olmaz.
B TELLAL ÜCRETİ
I:İSTİHKAK ZAMANI:
Madde 405 - Yaptığıhazırlık veya icra eylediği tavassut akdin icrasına müncer
olunca, tellal ücrete müstahak olur.
Akit, taliki bir şart ile yapılmışise ücret şartın tahakkukunda lazım olur.
Yapacağımasrafın tellala verileceği mukavele edilmişise, işbir neticeye
müncer olmasa bile tellal masrafınıalır.
II:ÜCRETİN TESBİTİ:
Madde 406 - Ücret tayin edilmediği takdirde tarife varsa ona göre ücret
verilmek lazım gelir.Tarife yoksa müteamil olan ücret mukavele edilmişsayılır.
III:TELLALIN HAKLARINI ZAYİETMESİ:
Madde 407 - Tellal, borçlarına muhalefetle diğer tarafın menfaatine hareket
eder veya hüsnü niyet kaideleri hilafına diğer akitten ücret vadi alırsa ücrete ve
yaptığımasrafa ait olan haklarınızayi eyler.
IV:EVLENME TELLALLIĞI:
Madde 408 - Evlenme tellallığı, ücrete hak bahşetmez.
V:ÜCRETTEN TENZİL:
Madde 409 - Hizmet mukavelesi ve gayrimenkul satışıimkanınıhazırlamak
veya bunlardan birinin icrasına tavassut etmek için fahişbir ücret şart edilmişise
borçlunun talebi üzerine bu ücret hakim tarafından adilane bir surette tenkis edilebilir.
ON DÖRDÜNCÜ BAP
VEKALETİOLMADAN BAŞKASI HESABINA TASARRUF
A İŞYAPAN KİMSENİN HAKLARI VE BORÇLARI
I:İŞİN İCRASI:
Madde 410 - Vekaleti olmaksızın başkasının hesabına tasarrufta bulunan
kimse, o işi sahibinin menfatine ve tahmin olunan maksadına göre yapmağa
mecburdur.
II:MESULİYET:
Madde 411 - Başkasınamına tasarrufta bulunan kimse her türlü ihmal ve
ihtiyatsızlıktan mesuldür.
Şu kadarki o kimse, işsahibinin maruz bulunduğu zararıbertaraf etmek için
yapmışise, mesuliyeti tahfif olunur.
İşsahibinin sarahaten veya delaleten men 'i var iken o kimse, bu işi yapmışve
sahibinin men'ide kanuna ve adaba muhalif bulunmam ışise kazadan dahi mesul
olur. Meğerki o kimse, müdahalesi olmasa bile kazanın vukua geleceğini ispat etsin.
III :İŞİYAPAN KİMSENİN EHLİYETİOLMAMASI:
Madde 412 - Başkasıhesabına tasarrufta bulunan kimse akit ile iltizama ehil
değil ise yaptığıtasarruftan ancak iktisabettiği ve sui niyetle elinden çıkardığı
miktarda mesul olur.
Haksız fiillerden mütevellit daha şümüllü mesuliyet, mahfuzdur.
B İŞSAHİBİNİN HAKLARI VE BORÇLARI
I:İŞ, SAHİBİNİN MENFAATİNE YAPILDIĞI HALDE :
Madde 413 - İşsahibinin menfaati için yapılmışolan bir işte, yapan kimsenin
hal icabına göre zaruri veya faideli bulunan bilumum masraflarınıfaizi ile edaya ve bu
kabil taahhütlerini ifaya ve hakimin takdir edeceği zararıtazmine, iş sahibi
mecburdur.
Maksadıhasıl olmasa bile, işi yaparken icabeden İhtimamda bulunan kimse
hakkında dahi bu hüküm tatbik olunur.
İşi yapan kimse yaptığımasrafıistifa edemediği takdirde, haksız bir fiil ile mal
iktisabıfaslındaki hükümlere göre yaptığışeyi ref ettirebilir.
II:İŞ, YAPAN KİMSENİN KENDİMENFAATİİÇİN YAPILDIĞI HALDE:
Madde 414 - Kendi menfaati için yapılmamışolsa bile işsahibi yapılan işten
hasıl olan faydalarıtemellük etmek hakkınıhaizdir. Temellük ettiği faydalara göre, işi
yapan kimsenin masrafınıtazmin ve yapmışolduğu taahhütlerden onu tahlis eder.
III:İCAZET
Madde 415 - İşsahibi yapılan işe icazet verirse, vekalet hükümleri cari olur.
ON BEŞİNCİBAP
KOMİSYON
A ALIM VE SATIM KOMÜSYONCUSU
I:TARİFİ:
Madde 416 - Alım ve satım işlerinde komüsyoncu, ücret mukabilinde kendi
namına ve müvekkil hesabına kıymetli evrak ve menkul eşya alım ve satımını
deruhte eden kimsedir.
Atide beyan olunacak hükümler müstesna olmak üzere komüsyon
mukavelelerinde vekalet hükümleri tatbik olunur.
II:KOMÜSYONCUNUN BORÇLARI :
1 - MECBURİİHBAR VE SİGORTA
Madde 417 - Komüsyoncu yaptığımuamelenin cereyanından müvekkilini
haberdar etmeğe ve hususiyle emrinin icra edildiğini kendisine derhal bildirmeğe
mecburdur.
Müvekkilin emri olmadıkça komüsyoncu mukavelenin mevzuunu teşkil eden
şeyleri sigorta ettirmeğe mecbur değildir.
2 - EŞYAYA İHTİMAM
Madde 418 - Satılmak üzere komüsyoncuya gönderilen eşyanın bozukluğu
göze çarpıyorsa, komüsyoncu nakliyeciye rücu hakkınımuhafazaya ve hasarıtesbit
ettirmeğe ve muktedir olduğu kadar eşyayıhıfza ve derhal müvekkiline haber
vermeğe mecburdur.
Aksi takdirde ihmalin sebebiyet verdiği ziyandan mesul olur.
Satılmak üzere komüsyoncuya gönderilen eşyanın hemen bozulacağından
korkuluyorsa, komüsyoncu, müvekkiline derhal malümat vermek şartiyle o eşyayı
satmağa mecburdur.
3 - MÜVEKKİL TARAFINDAN TAYİN OLUNAN FİAT
Madde 419 - Müvekkil tarafından tayin olunan asgari bedelden noksanına mal
satan komüsyoncu malısatmasaydımüvekkilinin daha ziyade mutazarrır olacağınıve
bu hal icabının yeniden emir almağa müsait bulunmadığınıispat etmedikçe bedelin
noksanınıtazmine mecbur olur.
Bu takdirde, komüsyoncunun kusuru varsa şarta muhalefetinden dolayı
başkaca tazminat vermeğe mecburdur.
Müvekkilin tayin ettiği bedelden noksanına mal alan veya fazlasına satan
komüsyoncu, bu muameleden istifade edemeyip aradaki farkı, müvekkiline vermeğe
mecburdur.
4 - VERESİYE MAL SATMA, MAL TESELLÜM ETMEDEN TEDİYE
Madde 420 - Komüsyoncu, müvekkilin izni olmaksızın veresiye mal satar veya
malıtesellüm etmeden para verirse zararıkendine ait olur.
Şu kadarki müvekkil hilafınıemretmedikçe, satışmahallindeki örfe göre,
veresiye satabilir.
5 - KOMÜSYONCUNUN KEFALETİ
Madde 421 - Salahiyeti hilafına veresiye mal satmasımüstesna olmak üzere
komüsyoncu, muamelede bulunduğu kimselerin tediyelerinden ve diğer borçlarını
ifadan mesul olmaz. Şu kadarki komüsyoncu, sarahaten kefil veya mesuliyeti
mütearif olunca mesul olur.
Kefil olan komüsyoncunun, bunun için ayrıca ücret almağa hakkıvardır.
III:KOMÜSYONCUNUN HAKLARI:
1 - VERDİĞİPARALAR VE MASRAFLAR
Madde 422 - Komüsyoncu, müvekkilin menfaati için yaptığı bilcümle
masraflarıve verdiği paralarıfaiziyle beraber isteyebilir.
Komüsyoncu, ardiye ve nakliye ücretlerini müvekkilinin hesabına geçirirse de
kendi memurlarının ücretlerini hesaba dahil edemez.
2 - KOMÜSYON ÜCRETİ
A İSTEMEK HAKKI
Madde 423 - Komüsyoncu; kendisine tevdi olunan işi yaptıkta ücretini alacağı
gibi; komüsyoncunun o işi yapamamasına müvekkil sebebiyet vermişise, yine ücrete
müstahak olur.
Diğer bir sebeple yapılamayan işlerden dolayıkomüsyoncu, ancak emeği
mukabilinde mahalli adete göre lazım gelen tazminatıisteyebilir.
B ÜCRET HAKKININ SÜKUTU VE MÜVEKKİLİN ARADAN ÇIKMASI
Madde 424 - Komüsyoncu, müvekkiline karşısui niyet ile hareket eder ve
hususiyle müvekkilin hesabına iştira ettiğinden fazla ve sattığından noksan bir fiat
geçirirse ücreti almak hakkıtamamiyle sakıt olur.
Son iki halde müvekkil komüsyoncuyu doğrudan doğruya müşteri veya bayi
addederek aradan çıkabilir.
3 - HAPİS HAKKI
Madde 425 - Komüsyoncu sattığımalın bedeli ve aldığımalın kendisi üzerinde
hapis hakkına maliktir.
4 - EMTİANIN MÜZAYEDE İLE SATILMASI
Madde 426 - Emtia satılamayıp veya müvekkilin verdiği satışemrinden rücu
edipte müvekkil emtiayıgeri almakta veya onda diğer suretle tasarruf etmekte
hadden fazla teahhür ederse komüsyoncu emtiayıbulunduğu mahal mahkemesi
vasıtasiyle bilmüzayede sattırabilir.
Eşyanın bulunduğu mahalde ne müvekkil nede mümessili hazır bulunmazsa,
diğer taraf istima edilmeksizin dahi satışkararıverilebilir.
Şu kadarki emtia, süratle kıymeti tenezzül edecek emtiadan değil ise, evvel
emirde kendisine resmen ihbar edilmek lazımdır.
5 - KOMÜSYONCUNUN BİZZAT ALICI VEYA SATICI OLMASI
A ÜCRETİVE MASRAFLARI
Madde 427 - Borsada mukayyet veya piyasada cari fiatıbulunan kambiyo
senedatıveya diğer kıymetli evrakıveya emtiayısatmağa veya satın almağa memur
edilen komüsyoncu, müvekkil tarafından hilafına talimat verilmemişise, satın alacağı
şey yerine kendi şeylerini beyi yahut satacağışeyi kendisi için iştira edebilir.
Bu hallerde komüsyoncu vekaletin icrasızamanında borsa veya piyasa fiyatını
nazara almağa mecburdur. Komüsyoncu, komisyon işlerinde mutat olan ücret ve
masraflarınıalabilir.
Sair hükümleri beyi gibidir.
B KOMÜSYONCUNUN ZIMNİKABULÜ
Madde 428 - Komisyoncu bizzat alıcıveya satıcıolabildiği hallerde bir akit
göstermiyerek vekaletin icra edildiğini müvekkiline bildirirse, akide ait olabilecek
borçlarıbizzat deruhte etmişsayılır.
C HAKKININ SUKUTU
Madde 429 - Komüsyoncu, müvekkil tarafından verilen emir istirdat edilmişve
istirdat haberi de vekaleti icra ettiği haberini müvekkile göndermeden vasıl olmuşise,
artık bizzat bayi ve müşteri olamaz.
B DİĞER KOMİSYON İŞLERİ
Madde 430 - (Değişik madde: 29/06/1956 - 6763/41 md.)
Malzemesi işsahibi tarafından verilmek suretiyle imal edilecek menkul eşya
hakkındaki komüsyon işleri, eşya misli şeylerden olmasa da, alım ve satım
komüsyonu hükmündedir.
Alım ve satım komüsyonu sayılmıyan işleri, ücret mukabilinde kendi namına
ve müvekkili hesabına deruhde eden alım ve satım komüsyoncusu ile komüsyon
işlerini kendisine sanat edinmeyip de arızi olarak
üzerine
alan tacir hakkında dahi bu babın hükümleri tatbik olunur.
Taşıma işleri komüsyonculuğu hakkındaki hususi hükümler mahfuzdur.
ON ALTINCI BAP
NAKLİYE MUKAVELELERİ
Madde 431 - (Mülga madde: 29/06/1956 - 6763/41 md.)
Madde 432 - (Mülga madde: 29/06/1956 - 6763/41 md.)
Madde 433 - (Mülga madde: 29/06/1956 - 6763/41 md.)
Madde 434 - (Mülga madde: 29/06/1956 - 6763/41 md.)
Madde 435 - (Mülga madde: 29/06/1956 - 6763/41 md.)
Madde 436 - (Mülga madde: 29/06/1956 - 6763/41 md.)
Madde 437 - (Mülga madde: 29/06/1956 - 6763/41 md.)
Madde 438 - (Mülga madde: 29/06/1956 - 6763/41 md.)
Madde 439 - (Mülga madde: 29/06/1956 - 6763/41 md.)
Madde 440 - (Mülga madde: 29/06/1956 - 6763/41 md.)
Madde 441 - (Mülga madde: 29/06/1956 - 6763/41 md.)
Madde 442 - (Mülga madde: 29/06/1956 - 6763/41 md.)
Madde 443 - (Mülga madde: 29/06/1956 - 6763/41 md.)
Madde 444 - (Mülga madde: 29/06/1956 - 6763/41 md.)
Madde 445 - (Mülga madde: 29/06/1956 - 6763/41 md.)
Madde 446 - (Mülga madde: 29/06/1956 - 6763/41 md.)
Madde 447 - (Mülga madde: 29/06/1956 - 6763/41 md.)
Madde 448 - (Mülga madde: 29/06/1956 - 6763/41 md.)
ON YEDİNCİBAP :
TİCARİMÜMESSİLLER VE DİĞER TİCARİVEKİLLER
A TİCARİMÜMESSİL
I:TARİFİ, SALAHİYET İTASI:
Madde 449 - Ticari mümessil, bir ticarethane veya fabrika veya ticari şekilde
işletilen diğer bir müessese sahibi tarafından işlerini idare ve müessesenin imzasını
kullanarak bilvekale imza vazetmek üzere sarih veya zımni kendisine mezuniyet
verilen kimsedir.
Müessese sahibi, vekaletnameyi ticaret siciline kaydetdirmeğe mecburdur.
Ancak kayıttan evvel dahi mümessilinin muameleleri ile mülzemdir.
Diğer nevi müesseselerde ve işlerde ticaret siciline kayıttan başka suretle ticari
mümessil tayin olunamaz.
II:VEKALETİN ŞÜMULÜ:
Madde 450 - Ticari mümessil, hüsnüniyet sahibi üçüncü şahıslara karşı,
müessese sahibi hesabına kambiyo taahhütlerinde bulunmak ve onun namına
müessesenin gayesine dahil olan bilümum tasarruflarıyapmak salahiyetini haiz
sayılır.
Ticari mümessil, sarih salahiyet almadıkça gayrimenkulleri temlik veya bir hak
ile takyit edemez.
III:TAHDİDİ:
Madde 451 - Temsil salahiyeti bir şubenin işlerine hasrolunabilir.
Tayin olunan şartlar dahilinde diğerleri iştirak etmedikçe yalnız birinin imzası
müesseseyi ilzam etmemek üzere birden ziyade kimselerede verilebilir ve buna
birlikte temsil denir.
Temsil salahiyetinde bundan başka tahditler hüsnüniyet sahibi üçüncü
şahıslara karşımuteber değildir.
IV:İSTİRDADI:
Madde 452 - Mümessil tayin edilirken tescil edilmemiş olsa bile, temsil
salahiyetinin istirdat edildiği zaman keyfiyetin ticaret siciline kaydedilmesi mecburidir.
Temsil salahiyetinin istirdadı, ticaret siciline kayıt ve ilan edilmedikçe bu
salahiyet hüsnüniyet sahibi üçüncü şahıslar hakkında bakidir.
B DİĞER TİCARET VEKİLLERİ
Madde 453 - Ticari vekil, ticari mümessil sıfatınıhaiz olmaksızın bir
ticarethane veya fabrika veya ticari şekilde işletilen diğer bir müessese sahibi
tarafından müessesenin bütün işleri veya muayyen bazımuameleleri için temsile
memur edilen kimsedir.
Bu salahiyet, müessesenin mutad olan muamelelerinin cümlesine şamildir. Şu
kadar ki ticari vekil kendisine sarih mezuniyet verilmedikçe istikraz edemez ve
kambiyo taahhütlerinde ve muhakeme ve murafaada bulunamaz.
(Ek fıkra: 29/06/1956 - 6763/41 md.) Mağaza içinde müşterilerin kolaylıkla
görebilecekleri bir yerde ve kolayca okuyabilecekleri bir şekilde aksi ilan edilmiş
olmadıkça, toptan, yarıtoptan veya perakende satışmağazalarının memur veya
müstahdemleri, o mağazanın mütat satış muamelelerinin hepsini yapmaya,
salahiyetli oldukları muameleler hakkındaki faturaları imzalamaya, bu mutat
muamelelerden doğan borçların yerine getirilmesine veya bunların hiç veyahut gereği
gibi yerine getirilmemişolmasına ilişkin ihtar veya diğer beyanlarıişletme sahibi
adına yapmaya, bu mahiyetteki ihtar ve diğer beyanlarıve hususiyle mutat muamele
dolayısiyle teslim edilmişolan mallara ilişkin ayıp ihbarlarınımağaza sahibi adına
kabule salahiyetli sayılırlar; şu kadar ki, kendilerine yazıile salahiyet verilmiş
olmadıkça mağaza dışında ve kasa memurlarıtayin edilmişise, mağaza içinde mal
parasınıisteyip alamazlar. Bu kimseler, mal parasınıalmaya salahiyetli bulundukları
hallerde faturalarıkapatmaya veya makbuz vermeye de salahiyetlidirler.
C SEYYAR TÜCCAR MEMURLARI
Madde 454 - Bir müessese için merkezinin haricindeki mahallerde muamele
icra eden seyyar memurlar, müessese namına sattıklarımalın bedelini almak ve
makbuz vermek ve borçluya mehil ita etmek salahiyetini dahi haiz sayılırlar.
Bu salahiyetin tahdidi, hüsnüniyet sahibi üçüncü şahıslara karşımuteber
değildir.
D REKABET YAPMAK MEMNUİYETİ
Madde 455 - Bir müessesenin bütün işlerini idare eden yahut müessese
sahibinin hizmetinde bulunan ticari mümessiller veya ticari vekiller müessese
sahibinin izni olmaksızın gerek kendi namlarına gerek üçüncü şahıs namına
müessesenin yaptığınevide dahil bir işyapamazlar.
Buna muhalif harekette bulunursa müessese sahibi zarar ve ziyan istemek ve
bu suretle yapılan işleri kendi hesabına almak hakkınıhaizdir.
E MÜMESSİL VE DİĞER TÜCCAR VEKİLLERİNİN VEKALETLERİNİN
HİTAMI
Madde 456 - Hizmet, şirket, vekalet mukavelelerinden ve iki taraf arasında
mevcut diğer hukuki münasebetlerden mütevellit haklara halel gelmemek üzere ticari
mümessiller ve ticari vekiller her zaman azlolunabilir.
Müessese sahibinin medeni haklarınıkullanmak salahiyetini gaip etmesi veya
vefatıile ticari mümessilin ve ticari vekilin salahiyeti hitam bulmaz.
ON SEKİZİNCİBAP : HAVALE
A TARİFİ
Madde 457 - Havale, bir akittir ki onunla muhalünaleyh, bilvekale kendi
namına kabza salahiyettar olan muhalünlehe muhil hesabına nakit veya kıymetli
evrak veya sair misli şeyler itasına mezun kılınır.
B AKDİN HÜKÜMLERİ
I:MUHİL İLE MUHALÜNLEH ARASINDAKİMÜNASEBET:
Madde 458 - Havalenin mevzuu, muhilin muhalünlehe olan borcunun tediyesi
ise bu borç ancak muhalünaleyh tarafından vuku bulacak tediye ile sakıt olur.
Şu kadar ki, havaleyi kabul etmiş olan alacaklıancak muhalünaleyhe
müracaat ile havalede tayin olunan müddet zarfında matlubunu istifa edemediği
takdirde muhilden alacağınımutalebe salahiyetini haiz olur.
Muhalünleh olan alacaklı, havaleyi kabul etmek istemezse borçluyu derhal
haberdar etmek lazımdır; aksi halde zarar ve ziyan ile mesul olur.
II:MUHALÜNALEYHİN BORCU:
Madde 459 - Muhalünaleyh ihtirazi kayıt beyan etmeksizin havaleyi kabul
ettiğini muhalünlehe bildirirse, tediye ile mükellef olur ve ona karşıyalnız aralarındaki
şahsi münasebetlerden veya havalenin münderecatından mütehassil defalarda
bulunabilir. Muhil ile olan münasebetinden mütevellit defilerde bulunamaz.
Muhalünaleyh, muhile borçlu ise kendisi için bu tediye muhile yapacağı
tediyeye nazaran daha külfetli olmadığısurette, borcun miktarınımuhalünlehe
tediyeye mecburdur.
Bu halde bile, muhil ile aralarında hilafına mukavele olmadıkça tediyeden
evvel havaleyi kabul ettiğini beyan etmeğe mecbur değildir.
III:TEDİYE OLUNMAMAK HALİNDE İHBAR:
Madde 460 - Muhalünlehin talebine karşıveya talebinden evvel muhalünaleyh
muhalünbini, tediye etmiyeceğini beyan ederse; muhalünleh derhal muhili haberdar
etmeğe mecburdur; aksi halde zarar ve ziyan ile mesul olur.
C RÜCU
Madde 461 - Mühil her zaman mühalünlehe karşıhavaleden rücu edebilir.
Meğerki havale muhalünlehin menfaati ve bilhassa alacağınıtediye için yapılmış
olsun.
Muhalünaleyh havaleyi kabul ettiğini beyan edinceye kadar muhil ona karşıda
havaleden rücu edebilir.
Muhilin iflası, henüz kabul edilmemişhavalenin hükümsüzlüğünü istilzam eder.
D KIYMETLİEVRAK İŞLERİNDE HAVALE
Madde 462 - Hamile muharrer havaleler bu babın hükümlerine tabidir. Her
hamil, muhalünaleyhe karşımuhalünleh sıfatınıhaizdir. Ve muhil ile muhalünleh
arasındaki haklar havaleyi temlik eden ile temellük eden
arasında sabit olur.
Çekler ile kambiyo senetlerine mümasil havaleler hakkındaki hususi hükümler
bakidir.
ON DOKUZUNCU BAP
VEDİA
A VEDİA
I:TARİFİ:
Madde 463 - İda, bir akittir ki onunla müstevdi, müdi tarafından verilen şeyi
kabul ve onu emin bir mahalde hıfzetmeği deruhte eder.
Ücret şartedilmedikçe veya hal, müstevdiin ücrete intizarınıicabetmedikçe
müstevdi ücret istiyemez.
II:MÜDİİN BORÇLARI:
Madde 464 - Müdi müstevdie akdin icrasiyle zaruri irtibatıolan bütün
masraflarıtediye etmekle mükelleftir.
Mudi, ida sebebiyle husule gelen zararın kendi kusuru olmaksızın vukua
geldiğini ispat etmedikçe, tazmin ile mükelleftir.
III:MÜSTEVDİİN BORÇLARI:
1 - VEDİANIN KULLANILMASI MESULİYETİ
Madde 465 - Müstevdi, müdiden mezuniyet almadıkça vediayıkullanamaz.
Buna muhalif hareket ederse müdi 'a muhik bir tazminat verme ğe mecbur olur
ve kazara husule gelen zararlardan dahi mesuldür. Meğerki kullanmamışolsa dahi
bu zararların vukua geleceğini ispat ede.
2 - İSTİRDAT
A MÜDİ' İN HAKLARI
Madde 466 - İdada müddet tayin edilmişolsa bile müdi her vakit ida edilen
eşyayızevaidiyle beraber geri alabilir.
Şu kadar ki müstevdiin kararlaştırılmışolan müddeti nazara alarak yaptığı
masraflarıtesviye ile mükelleftİr.
B MÜSTEVDİİN HAKLARI
Madde 467 - Müstevdi, tayin edilen müddetin inkızasından evvel vediayıiade
edemez. Şu kadar ki, evvelce tayin edilemiyen haller dolayısiyle akdin devamıvedia
için tehlikeyi veya kendisi için zararımucip olursa, muayyen müddetin inkızasından
evvel dahi iade edebilir.
Müddet tayin edilmemişise her zaman iade edebilir.
C İADE MAHALLİ
Madde 468 - Vedia hıfzedilmesi lazım gelen yerde iade olunur ve iade
masrafiyle iade zamanındaki hasar, müdia aittir.
3 - MÜŞTEREKEN VEDİA ALINMASI HALİNDE MESULİYET
Madde 469 - Birlikte vediayıkabul edenler, ondan müteselsilen mesul olurlar.
4 - ÜÇÜNCÜ ŞAHIS TARAFINDAN İSTİHKAK DAVALARI
Madde 470 - Üçüncü şahıs tarafından vedia hakkında istihkak iddiasında
bulunulsa bile, vedia adli tarik ile haciz yahut müstevdie karşıistihkak davasıikame
edilmedikçe; müstevdi onu müdia ret ve iade ile mükelleftir. Haciz veya istihkak
davasıhalinde, müstevdi derhal müdii haberdar etmeğe mecburdur.
IV:YEDİEMİNE TEVDİ:
Madde 471 - İki veya daha ziyade kimseler haklarınımuhafaza için hukuki
vaziyeti munazaalıveya şüpheli olan bir şeyi müstevdie veya yediadile tevdi
ederlerse müstevdi veya yediadil bunlarıbütün alakadarların muvafakati veya
hakimin kararıolmadıkça hiç birine iade edemez.
B USULSÜZ TEVDİ
Madde 472 - Müstevdiin tevdi olunan meblağıaynen iadeye mecbur
olmaksızın mesela iade etmesi sarahaten veya zımnen mukarrer ise, o meblağın nefi
ve hasarıkendisine ait olur.
Meblağ, mühürsüz ve açık olarak bırakılmış ise, bu manada zımni bir
mukavele mevcut sayılır. İda edilen diğer misli eşya veya kıymetli evrakımüstevdi,
sarahaten mezun kılınmadıkça kullanamaz.
C ARDİYE MUKAVELESİ
I:KIYMETLİEVRAK İHRACI SALAHİYETİ:
Madde 473 - Hıfzedilmek üzere emtia kabul ettiğini alenen bildiren ardiye
sahibi, ida olunan eşya makamına kaim olmak üzere senet ihracına salahiyet
verilmesini ait olduğu merciden talep edebilir.
(İkinci fıkra Mülga: 29/06/1956 - 6763/41 md.)
II:ARDİYE SAHİBİNİN MUHAFAZA BORCU:
Madde 474 - Ardiye sahibi, eşyayıbir komüsyoncu gibi ihtimam ile muhafaza
etmeğe mecburdur. Eşyaya tahavvül arız olupta başkaca tedbir ittihazınıistilzam
ederse, müstevdi mümkün olduğu takdirde bundan müdii haberdar eder. Ardiye
sahibi mütat işzamanlarında emtianın halini tetkik veya muayene ve icabeden
tahaffuzi tedbirleri her zaman ittihaz edebilmesi için müdia müsaade etmeğe
mecburdur.
III:TEVDİOLUNAN EŞYANIN DİĞERLERİYLE KARIŞTIRILMASI:
Madde 475 - Ardiye sahibi sarahaten mezun olmadıkça aynınevi ve vasıftan
bulunan misli şeyleri birbirine karıştıramaz. Mezuniyete binaen karıştırılan eşya
üzerinde her müdi, hakkiyle mütenasip bir hisse talep edebilir. Bu takdirde ardiye
sahibi diğerlerinin huzuruna hacet kalmaksızın her mudiin hissesini tefrik edebilir.
IV :ARDİYE SAHİBİNİN HAKLARI :
Madde 476 - Ardiye sahibi mukarrer veya mutat olan ardiye ücretini ve
muhafazanın sebebiyet vermediği bütün masraflarını(nakliye, gümrük, kayıt) talep
edebilir bu masraflar derhal tediye olunmak lazımdır.
Ardiye ücreti ise her üç ayda bir kere ve her halde eşyanın tamamen veya
kısmen istirdadında tediye olunur.
Eşya, yedinde bulunduğu veya eşyayıtemsil eden her hangi bir senet
vasıtasiyle onda tasarruf etmek kudretini haiz olduğu müddetçe ardiye sahibinin,
alacaklarımukabilinde ve eşya üzerinde hapis hakkıvardır.
V:EMTİANIN İADESİ:
Madde 477 - Ardiye sahibi, emtiayıadi tevdide olduğu gibi ret ve iade ile
mükelleftir. Şu kadar ki adi tevdide müstevdiin evvelce tahmin edemediği sebeplerin
tahakkukuna mebni vaktinden evvel iadeye mezun
olduğu halde dahi, ardiye sahibi muayyen olan müddetin hitamına kadar
eşyayımuhafaza mecburiyetindedir.
(İkinci fıkra Mülga: 29/06/1956 - 6763/41 md.)
D OTELCİYE TEVDİ
I:OTELCİLERİN MESULİYETİ:
1 - ŞARTLARI VE ŞÜMULÜ
Madde 478 - Otelciler, hancılar nazil olan yolcuların getirdikleri eşyanın duçar
olduğu telef ve hasar ve sirkatten ve zararın bizzat yolcuya veya onu ziyarete gelen
veya refakatinde bulunan kimseye isnadıkabil olduğunu veya mücbir sebeplerden
neş'et etti ğini veya tevdi olunan şeyin mahiyetinden mütevellit bulunduğunu ispat
etmedikçe mesuldür. Şu kadar ki, otelci veya hancıveya müstahdemlerine isnadı
kabil bir kusur ispat olunmadıkça bu mesuliyet her bir yolcu için yüz lirayıtecavüz
edemez.
2 - KIYMETLİEŞYA
Madde 479 - Kıymetli eşya veya oldukça ehemmiyetli miktarda para veya
kıymetli evrak, otelci veya hancıya emanet edilmemişise otelci veya hancıancak
kendisinin veya müstahdemlerinin kusuru halinde mesul olur. Emaneten kabul etmiş
veya kabulden imtina etmişise mesuliyeti mahdut değildir. Yolcunun kendi nezdinde
saklayabilmesi lazımgelen eşya veya nakit ve emsalinde, yolcunun sair eşyası
hakkındaki mesuliyet kaidesi tatbik olunur.
3 - MESULİYETİN HİTAMI
Madde 480 - Yolcu, zararına vakıf olur olmaz otelci veya hancıya bildirmezse
hakkısakıt olur. Otelci veya hancıböyle bir mesuliyeti deruhte etmediğini veya
mesuliyeti bu kanunda nevi tayin olunmıyan bir şarta talik ettiğini yapıştırdığıilanlarda
bildirse bile, mesuliyetten kurtulamaz.
II:UMUMİAHIR İDARE EDENLERİN MESULİYETİ:
Madde 481 - Umumi ahırlarıve garajlarıidare edenler içerilerine konulan veya
getirilen veya kendileri veya müstahdemleri tarafından kabul olunan otomobil,
hayvanat ve araba ve koşum ve sair teferruatının ziya ve hasarından ve
çalışmasından zararın müdi veya onu ziyaret veya ona refakat eden veya onun
hizmetinde bulunan kimseye isnadıkabil olduğunu veya mücbir sebeplerden veya
tevdi olunan eşyanın mahiyetinden neşet ettiğini ispat etmedikçe, mes 'ul olur. Şu
kadar ki kabul edilen otomobil ve hayvanlar ve arabalar ve onların teferruatı
hakkındaki mes'uliyet, garaj ve ah ır sahibine veya müstahdemlerine bir kusur isnat
olunamazsa, beher müdi için yüz lirayıtecavüz edemez.
III:HAPİS HAKKI:
Madde 482 - Otelci, Hancıve umumi ahırlar ve garajlar idaresi sahipleri
nezdlerine getirilen veya ahırlarına veya garajlarına konulan eşya üzerinde otel veya
hıfz masraflarından mütevellit alacaklarınıtemin için,
hapis hakkına maliktirler.
Mucirlerin hapis haklarına müteallik hükümler, kıyasen tatbik olunur.
YİRMİNCİBAP
KEFALET
A TARİFİ
Madde 483 - Kefalet, bir akittir ki onunla bir kimse, borçlunun akdettiği borcun
edasınıtemin etmeği alacaklıya karşıtaahhüt eder.
B ŞARTLARI
I.ŞEKLİ:
Madde 484 - Kefaletin sıhhati, tahriri şekle riayet etmeğe ve kefilin mes 'ul
olaca ğımuayyen bir mikdar iraesine mütevakkıftır.
II:ASIL BORÇ:
Madde 485 - Kefalet, ancak muteber bir borç hakkında cereyan eder.
Müstakbel zamana muzaf yahut şarta muallak bir borç, hüküm ifade edeceği
zamanın hululü ve şartın tahakkuku halinde muteber olmak üzere kefalete
raptolunabilir. Hata yahut ehliyetsizlik sebebiyle borçlunun mesuliyetini icap etmiyen
bir akitten mütevellit borca kefalet, eğer kefil akdin borçlu yüzünden olan bu fesadına
taahhüt esnasında vakıf ise muteber olur.
C NEVİLERİ
I:ADİKEFALET:
Madde 486 - Adi kefaletten kefilin borç ile mutalip olmasıancak kefalet
akdinden sonra borçlunun iflas etmesi veya hakkında takibat icra olunupta
alacaklının hatasıolmaksızın semeresiz kalmasıyahut borçlu aleyhinde Türkiye 'de
takibat icras ının imkansız hale gelmesi ile meşruttur.
Alacaklının alacağıkefaletten evvel yahut aynızamanda rehin ile temin
olunmuşolduğu takdirde, adi kefalette kefil borcun evvelemirde merhundan istifa
olunmasınıtalep edebilir. Fakat borçlu müflis ise yahut borçlunun iflasıilan
olunmadıkça rehenin nakde tahvili kabil olmazsa bu hüküm cerayan etmez.
II:MÜTESELSİL KEFALET:
Madde 487 - Kefil, borçlu ile beraber müteselsil kefil ve müşterek müteselsil
borçlu sıfatıile veya bu gibi diğer bir sıfatla borcun ifasınıderuhde etmişise alacaklı
asıl borçluya müracaat ve rehinleri nakde tahvil ettirmeden evvel kefil aleyhinde
takibat icra edebilir.
Bu babın hükümleri, bu nevi kefalete de tatbik olunur.
III:BİRLİKTE KEFALET:
Madde 488 - Birden ziyade eşhas birlikte mütecezzi bir borca kefil oldukları
takdirde bunlardan her biri kendi hisseleri miktarınca adi kefil gibi ve diğerlerinin
hisseleri hakkında kefile kefil sıfatıile mesul olur. Kefiller, gerek asıl borçlu ile beraber
gerek kendi beyinlerinde müteselsil olmaklığıiltizam etmişler ise her biri borcun
tamamından mes 'ul olup ancak di ğerlerinin hissesi için onlara rücu hakkını
haizdirler. Kefaletin, aynıborca diğer kimselerinde kefalet etmesi şartiyle vaki
olduğuna alacaklının vukufu bulunduğunu kabule mahal olan hallerde bu şart
tahakkuk etmezse, kefil mes 'uliyetten beri olur.
IV :KEFİLE KEFİL VE RÜCUA KEFİL:
Madde 489 - Kefile kefil, alacaklıya karşıkefilin taahhüdünü temin eden
kimsedir ve kefil ile birlikte mes 'uliyeti borçlunun taahhüdünü temin eden adi kefilin
borçlu ile beraber olan mes'uliyeti derecesindedir.
Rücua kefil olan kimse, borçludan alaca ğınıalamayan kefile kefildir.
D KEFİLİN MESULİYETİ
I:ŞÜMULÜ:
Madde 490 - Kefil borcun aslıile beraber borçlunun kusur veya temerrüdünün
kanuni neticelerinden mes 'uldür.
Kefil, alacakl ının metalibini ifa ederek dava ikamesini bertaraf etmek için
kendisine vakıt ve zamaniyle ihtar vuku bulmuşolmadıkça asıl borçlu aleyhinde
ikame olunan dava masrafınıedaya mecbur değildir.
Faiz verilmesi şart edilmişise kefil ancak işlemekte olan faiz ile beraber
işlemişfaizden bir seneliğini vermekle mükelleftir.
II:MUACCELİYET:
Madde 491 - Borçlunun iflasısebebi ile asıl borç vadenin hululünden evvel
muacceliyet kesbetse bile, kefil, asıl borcun ifasıiçin tayin olunan vadeden evvel
borcu ödemeğe icbar olunamaz. Asıl borcun muacceliyet kesbetmesi evvelce
borçluya ihbar vukuuna mütevakkıf ise bu ihbar kefile de icra olunmak lazım gelir.
Kefil hakkında borcun muacceliyet kesbetmesi ihbar gününden başlar.
E KEFALETİN HİTAMI
I:ASIL BORCUN SÜKUTU :
Madde 492 - Asıl borç, her hangi bir sebeple sakıt olunca kefil beri olur.
II:MAHDUT ZAMAN İÇİN KEFALET:
Madde 493 - Bir kimse mahdut bir zaman için kefil olupta bu zamanın
inkızasınıtakip eden bir ay zarfında alacaklıbu bapta icraya veya mankemeye
müracaatla hakkınıtakip etmezse yahut takibatına uzun müddet fasıla verirse kefil
kefaletten beri olur.
III:MAHDUT OLMAYAN ZAMAN İÇİN KEFALET:
Madde 494 - Kefalet gayri mahdut bir zaman için akdolunmuşise asıl borç
muacceliyet kesbettikten sonra kefil alacaklıdan bir ay zarfında icra veya mahkemeye
müracaatla hakkınıtakip etmesini ve uzun müddet fasıla vermeksizin takibata devam
etmesini talep edebilir.
Bir borcun muacceliyet kesbetmesi alacaklıtarafından borçluya ihbar vukuuna
mütevakkıf olmadığıtakdirde, kefil, kefaleti tarihinden bir sene sonra alacaklıdan bu
ihbarın yapılmasınıve borç muacceliyet kesbedince yukarıda zikrolunduğu veçhile
icraya veya mahkemeye müracaatle hakkınıtakip etmesini talep edebilir. Alacaklı,
kefilin bu talebini nazara almazsa kefil kefaletten beri olur.
IV:MEMUR VE MÜSTAHDEM HAKKINDA KEFALET
Madde 495 - Resmi bir memura gayri mahdut müddet için kefil olan kimse, her
üç senede bir kere ertesi sene nihayetinde muteber olmak üzere kefaleti feshettiğini
ihbar edebilir. Bir müstahdem için vukubulan kefalet üç sene devam ettiği takdirde,
hüküm yine böyledir.
F KEFİLİN HAKLARI
I:ASIL BORÇLUYA KARŞI
1 - ALACAKLININ HAKLARINA HALEFİYET
Madde 496 - Kefil eda ettiği şey nisbetinde alacaklının haklarında, ona halef
olur. Bu halefiyet kaidesinden evvelce feragat etmek caiz değildir. Şu kadar ki kefil ile
borçlu beynindeki hukuki münasebetlerden mütevellit dava ve defi haklarımahfuzdur.
2 - KEFİLİN DEFİLERİ
Madde 497 - Kefil, asıl borçluya ait bütün defileri alacaklıya karşıdermeyan
etmek hakkınıhaiz ve bununla mükelleftir fakat kefilin taahhüdünün mahiyetine
nazaran hariç kalmasılazım gelen defiler, müstesnadır.
Kefil, kendi kusuru olmaksızın bu defilere vakıf olduğunu ispat etmediği surette
kendisini borcunu edadan vareste edecek bu defileri dermeyan etmemesinden naşi,
alacaklıya rücu etmek hakkından mahrum olur.
3 - KEFİLİN TEDİYEYİİHBAR BORCU
Madde 498 - Kefil, tediyeyi asıl borçluya ihbar etmemesinden dolayıasıl
borçlu ikinci defa olarak borcunu eda ederse kezalik kefil rücu hakkınıgaip eder.
Alacaklı, aleyhine haksız mal edinmesinden dolayıdava hakkımahfuzdur.
II:ALACAKLILARA KARŞI
1 - ESBABI SUBUTİYENİN TESLİMİ
Madde 499 - Alacaklımekfulünbihi tediye eden kefilin borçluya rücu hakkını
kullanmağa ve elinde bulunan rehinleri nakde tahvile medar olabilecek senetleri ona
teslime mecburdur.
Borç bir gayrimenkul rehin ile temin olunmuşise alacaklırehin hakkının kefile
devri için ifasılazım gelen merasimi icra ile mükelleftir.
2 - BORÇLARINI İFA ETMİYEN ALACAKLININ MESULİYETİ
Madde 500 - Alacaklıkefaletten dolayıtahakkuk eden borcun temini için
kefelatin akdi esnasında tesis yahut sonradan istihsal olunan teminatıkefilin zararına
olarak tenkis eder veya elinde bulunan delaili elden çıkarırsa kefile karşımes 'ul olur.
Resmi memurlar ile müstahdemlere kefalet vukuunda alacakl ı, bu borçlular
hakkında ifasiyle mükellef olduğu nezareti icrada ihmal eylediği ve borç bu ihmalden
tevellüt ettiği yahut ihmal vukubulmamış olsaydıbu nisbette tezayüt etmiyeceği
muhtemel bulunduğu takdirde dahi mesuldür.
3 - TEDİYEYİKABULE VEYA KEFALETTEN TAHSİLE MÜTEDAİR
HAKLAR
Madde 501 - Borç muacceliyet iktisap edince, kefil her zaman alacaklıyı
borcun ifasınıkabule veya kendisini kefaletten tahlise icbar edebilir. Alacaklıedayı
kabul etmez yahut haiz olduğu teminatıita ve nakilden imtina eylerse kefil
kendiliğinden kurtulur.
4 - BORÇLUNUN İFLAS MASASINA ALACAKLININ MÜRACAATI
Madde 502 - Borçlu, iflas eder ise alacaklıalacağınıİflas masasına kayıt
ettirmeğe mecburdur.
Alacaklı, borçlunun iflasına muttali olur olmaz ondan kefili haberdar etmekle
mükelleftir. Böyle yapmadığıtakdirde bu tekasülünden dolayıkefile terettüp eden
zarar nisbetinde kefile karşıhaiz olduğu haklarınıgaip eder.
III:TEMİNAT İTASINA DAİR KEFİLİN HAKKI
Madde 503 - Aşağıdaki hallerde kefil, borçludan teminat itasınıve eğer borç
muaccel ise kendisinin kefaletten kurtulmasınıtalep edebilir.
1 - Borçlu kefile karşıvukubulan taahhütlerine ve bilhassa muayyen bir
müddet zarfında kendisini kurtaracağına dair olan vadına muhalif hareket ettiği
takdirde.
2 - Borçlu mütemerrit bulunduğu takdirde.
3 - Kefil, gerek düçar olduğu zayiat gerek kendi tarafından irtikap olunan bir
kusur sebebi ile kefaleti kabul ettiği zamanda kimden ziyade tehlikelere maruz olduğu
takdirde.
YİRMİBİRİNCİBAP
KUMAR VE BAHİS
A ALACAĞIN DAVA EDİLEMEMESİ
Madde 504 - Kumar ve bahis, bir alacak hakkıtevlit etmez. Kumar yahut bahis
için bilerek yapılan avanslar ve ödünç verilen akçeler hakkında ve kumar ve bahis
vasfınıhaiz olduğu takdirde borsaya dahil olan emtia ve kıymetli evrakın fiyat farkı
esasıüzerine yapılan vadeli alışverişlerde dahi, hüküm böyledir.
B BORÇ SENEDİİTASI VE BİLİHTİYAR TEDİYE
Madde 505 - Kumar oynıyan veya bahseden kimse tarafından imza edilmiş
adi borç veya kambiyo senedi üçüncü bir şahsa devir edilmişolsa bile bunlara
müsteniden hiç hir kimse bir hak talep edemez. Kıymetli evrakın hüsnü niyet sahibı
üçüncü şahıslara bahşettiği haklar mahfuzdur.
Kumar veya bahsin usulü dairesinde cereyanına kazaen veya diğer tarafın fiili
neticesi olarak bir mani haylulet etmişveya bu diğer taraf hile ve desise ika etmiş
olmadıkça bilihtiyar verilen kumar akçesi geri alınmaz.
C PİYANGO
Madde 506 - Hükümet tarafından müsaade edilmişolmadıkça, piyango hiç bir
alacak hakkıtevlit etmez. Müsaade edilmemişolduğu takdirde piyango hakkında da
kumara mütaallik hükümler tatbik olunur.
Ecnebi memleketlerde müsaade ile tesis edilen piyangolar Türkiye 'de
kanunun himayesinden istifade etmezler. Me ğer ki salahiyettar olan makam bunlara
ait biletlerin satılmasına müsaade etmişolsun.
YİRMİİKİNCİBAP
KAYDI HAYAT İLE İRAT VE ÖLÜNCEYE KADAR BAKMA AKDİ
A KAYDI HAYAT İLE İRAT
I:MEVZUU
Madde 507 - Kaydıhayat ile tesis olunan irat, ya alacaklının veya borçlunun
yahut üçüncü bir şahsın hayatımüddetince takyit olunabilir.
Bu bapta sarih bir şart olmadıkça kaydıhayat ile irat, alacaklının hayatı
müddetiyle mukayyet olarak tesis olunmuşsayılır.
Hilafına mukavele olmadıkça borçlunun yahut üçüncü bir şahsın hayatiyle
takyit olunarak tesis olunan irat, alacaklının mirasçılarına intikal eder.
II:TESİSİN ŞEKLİ
Madde 508 - Kaydıhayat ile irat tesisine dair olan akit, tahriri şekilde
olmadıkça muteber değildir.
III:ALACAKLININ HAKLARI
1 - HAKKIN KULLANILMASI
Madde 509 - Hilafına mukavele olmadıkça kaydıhayat ile irat, her altıayda bir
işlemeden tediye olunur.
Hayatiyle mukayyet olarak irat tesis olunan şahıs, iradın peşin verilmesi
lazımgelen devrenin nihayetinden evvel vefat eder ise borçlu, o devreye ait meblağı
tamamen edaya mecburdur.
Borçlu iflas eder ise alacaklıiflasın küşadıesnasında muteber bir irat
sandığında müflisin mükellef bulunduğu irat borcuna muadil bir irat tesisi için iktiza
eden resülmale müsavi bir resülmal talep ederek hakkınıistihsal edebilir.
2 - TEMLİK VE HACİZ EDİLEBİLMESİ
Madde 510 - Hilafına mukavele olmadıkça, alacaklı, hakkınıbaşkasına temlik
edebilir. Üçüncü şahıs lehine meccanen irat tesis eden kimse tesis zamanında o
şahsın iflasıyahut borcundan dolayıtakibat icrasıhalinda alacaklılarının menfaatına
olarak irattan mahrum edilemiyeceğini şart koşabilir.
B ÖLÜNCEYE KADAR BAKMA AKDİ
I:TARİFİ
Madde 511 - Kaydıhayat ile bakma mukavelesi, akitlerden birinin diğerine
ölünceye kadar bakmak ve onu görüp gözetmek şartiyle bir mamelek yahut bazı
mallar temlikini iltizam etmesinden ibaret olan, bir akittir. Borçlu, alacaklıtarafından
mirasçınasbolunmuşise bu akit hakkında miras mukavelesi hükümleri ceryan eder.
II:ŞARTLARI
1 - ŞEKLİ
Madde 512 - Kaydıhayat ile bakma mukavelesi mirasçınasbınıtazammun
etmese bile miras mukavelesi şeklinde tanzim olunmak lazımdır. Şukadar ki, bu
mukavele salahiyettar makam canibinden tayin olunmuş olan şartlara tevfikan
devletçe tanınmışbir müessese ile aktedilmişise gayri resmi bir senet kifayet eder.
2 - TEMİNAT
Madde 513 - Diğer tarafa bir gayrimenkul temlik eden alacaklı, kendi haklarını
temin için o gayrimenkul üzerinde tıpkıbir bayi gibi kanuni ipotek hakkınıhaiz olur.
III:MEVZUU
Madde 514 - Alacaklı, borçlunun ailesi içinde yaşar. Borçlu aldığımalların
kıymetine ve alacaklının evvelce haiz olduğu içtimai mevkie göre hakkaniyetin iktiza
ettiği şeyleri alacaklıya vermeğe mecburdur.
Borçlu bilhassa alacaklıya münasip gıda, mesken vermeğe ve hastalığında
muktazi ihtimam ile bakmağa ve hekim getirmeğe mecburdur.
Kabul ettikleri kimselere ölünceye kadar bakmak maksadiyle tesis olunan
müesseseler umum için mecburi olarak verecekleri şeyleri salahiyettar makam
tarafından tasdik olunmuşnizamnameler ile tayin edebilirler.
IV:İTİRAZ VE TENKİS
Madde 515 - Kaydıhayat ile bakma mukavelesi alacaklının kanunen infaka
mecbur olduğu kimselere karşıbu mükellefiyetin ifasınıtemin eden vasıtaların
elinden çıkmasınımucip olursa bu kimseler tarafından mezkur mukaveleye itiraz
olunabilir. Hakim, bu mukaveleyi feshedeceği yerde borçluyu hak sahiplerine nafaka
vermeğe icbar edebilir ve bunlara verilen nafakalar alacaklıya verilmesi lazım gelen
şeylerle mahsup edilir. Bundan maada mirasçıların tenkis talepleri ve alacaklıların
fesih davalarıhakkımahfuzdur.
V:FESİH
1 - İHBAR
Madde 516 - İki tarafın mukavele mucibince verecekleri şeylerin arasında
kıymetçe hissolunacak derecede nisbetsizlik bulunduğu ve fazla alan taraf diğer
tarafın kendisine teberruda bulunmak kastıolduğunu ispat edemediği takdirde,
kaydıhayat ile bakma mukavelesini iki taraftan her biri altıay evvel haber vermek
şartiyle her zaman feshedebilir. Bu hususta muteber bir irat sandığının kabul ettiği re
'sülmal ile irat beynindeki nisbeti nazara almak laz ımdır.
Mukavelenin feshi esnasında evvelce verilmişolan şeyler istirdat olunur.
Şu kadar ki bunların re 'sülmal ve faiz k ıymetleri beyninde takas icra olunur.
2 - BİR TARAFLI FESİH
Madde 517 - Tahmil olunan mükellefiyete muhalif hareket olunmasından naşi
mukavelenin icrasına devam etmek çekilmez bir hale geldiği yahut diğer bazımuhik
sebepler mukavelenin devamınıimkansız bir hale getirdiği yahut ifrat derecede
külfetli kıldığıtakdirde, iki taraftan her biri yalnız başına onu feshedebilir.
Eğer mukavele, bu sebepler dolayısiyle fesholunur ise kusurlu olan taraf aldığı
şeyi geri verdikten maada kusuru olmayan tarafa hakkaniyete muvafık bir tazminat
vermeğe mecburdur.
Hakim, mukaveleyi feshedecek yerde iki taraftan birinin talebi ile yahut re 'sen
art ık birlikte yaşamalarına nihayet verip buna mukabil alacaklıya kaydıhayat ile bir
irat tahsis edebilir.
3 - BORÇLUNUN VEFATI HALİNDE FESİH
Madde 518 - Borçlu vefat edince alacaklıbir sene zarfında mukavelenin
feshini talep edebilir. Bu takdirde alacaklıborçlunun iflasıhalinde masasından talep
edebileceği mikdara müsavi bir meblağın itasınıborçlunun mirasçılarından isteyebilir.
VI :TEMLİK EDİLEMEMEK VE İFLAS VE HACİZ HALİNDE TALEP
Madde 519 - Alacaklıhakkınıbaşkasına temlik edemez. Alacaklıborçlunun
iflasıtakdirinde muteber bir irat sandığında kendisine verilmesi lazım gelen şeylerin
kıymetine muadil kaydıhayat ile irat tesisi için muktazi re 'sülmale müsavi bir alacak
ile masaya müracaat edebilir.
Alacakl ı, bir alacağın temini için borçlu aleyhine konulan hacze iştirak edebilir.
YİRMİÜÇÜNCÜ BAP
ADİŞİRKET
A TARİFİ
Madde 520 - Şirket bir akittir ki onunla iki veya ziyade kimseler, saylerini ve
mallarınımüşterek bir gayeye erişmek için birleştirmeği iltizam ederler.
Bir şirket, ticaret kanununda tarif edilen şirketlerin mümeyyiz vasıflarınıhaiz
değil ise bu bap ahkamına tabi adi şirket sayılır.
B ŞÜREKANIN YEKDİĞERİYLE MÜNASEBETİ
I:SERMAYE
Madde 521 - Her şerik nakit, alacak veya diğer mal veya say olarak bir
sermaye koymakla mükelleftir. Hilafına mukavele olmadıkça sermayeler şirketin
gayesinin icabettiği ehemmiyet ve mahiyette ve yekdiğerine müsavi olmak lazımdır.
Sermaye, bir şeyin menfaatından ibaret ise adi icar akdinde ve bir şeyin
mülkiyetinden ibaret ise beyi akdinde hasar ve tekeffüle dair muayyen olan
hükümlere tabi olur.
II:KAR VE ZARAR
1 - KARIN TAKSİMİ
Madde 522 - Şerikler, mahiyeti icabınca şirkete ait olan bütün kazançları
aralarında taksim ile mükelleftirler.
2 - KAR VE ZARARA İŞTİRAK
Madde 523 - Hilafına mukavele olmadıkça her şerikin, kar ve zarardan hissesi,
sermayesinin kıymeti ve mahiyeti ne olursa olsun müsavidir.
Mukavelede şeriklerin yalnız kardan veya yalnız zarardan hisseleri tayin
edilmişise bu tayin kar ve zararın ikisini de şamil sayılır. Şeriklerden biri sermaye
olarak yalnız sayınıortaya koymuşise, zarara ortak olmıyarak yalnız kara iştirak
ettirilmesi şart edilebilir.
III:ŞİRKET KARARLARI
Madde 524 - Şirketin kararlarıbütün şeriklerin ittifakiyle ittihaz olunur. Akitte
ekseriyetle karar verilmesi tasrih edilmiş ise ekseriyet şeriklerin adedi itibariyle
taayyün eder.
IV:ŞİRKET MUAMELESİNİN İDARESİ
Madde 525 - Akit ile veya karar ile münhasıran şerike veya müteaddit şeriklere
yahut üçüncü bir şahsa kati surette tevdi edilmişolmadıkça şirket muamelelerinin
idaresi bütün şeriklere aittir. Şirket muamelelerinin idaresi şeriklerin cümlesine
veyahut birkaçına tevdi edilmişise bunlardan her biri diğerlerinin iştiraki olmaksızın
muamele yapabilir. Şukadar ki; şirket muamelelerini idareye salahiyettar her bir şerik
bu muameleye ikmalinden evvel itiraz edebilir. Tehirinde tehlike melhuz değilse
şirkete umumi bir vekil nasbıve alelade şirket muameleleri fevkindeki hukuki
tasarrufların yapılmasıiçin bütün şeriklerin ittifakılazımdır.
V:ŞERİKLERİN BİRBİRLERİNE KARŞI MESULİYETLERİ
1 - REKABET MEMNUİYETİ
Madde 526 - Şeriklerden hiç biri, kendi hesabına şirketin gayesine muhalif
veya muzır işleri yapamaz.
2 - MASRAFLAR VE ŞERİKLERİN YAPTIĞI İŞLER
Madde 527 - Şeriklerden birinin şirket işleri için yaptığımasraflar veya iltizam
ettiği borçlardan dolayıdiğer şerikler, ona karşımesul olurlar. Bu şerikin idaresi
yüzünden doğrudan doğruya uğradığızararlarıyahut bu idarenin zaruriyatından olan
hasarlarıdiğer şerikler zamindirler.
Şirkete avans olarak para veren şerik verdiği günden itibaren faiz isteyebilir.
Şahsi emeği için ayrıca tazminat isteyemez.
3 - İHTİMAMIN DERECESİ
Madde 528 - Şeriklerden her biri şirket işlerinde mutat vechile gösterdiği ikdam
ve ihtimamısarf etmeğe mecburdur. Diğer şeriklere karşıkendi kusuriyle sebebiyet
verdiği zararları, şirkete diğer işlerde temin ettiği menfaatlar ile mahsup ettirmeğe
hakkıolmaksızın tazmin ile mükelleftir.
Şirket işlerini ücretle idare eden şerik tıpkıbir vekil gibi mesul olur.
VI:İDARE SALAHİYETİNİN NEZİVE TAHDİDİ
Madde 529 - Şirket mukavelesiyle şeriklerden birine verilen idare salahiyeti,
muhik bir sebep olmaksızın diğer şerikler tarafından ne nezi ne de tahdit olunabilir.
Şirket mukavelesinde diğer bir hüküm mevcut olsa bile haklıbir sebep bulunduğu
takdirde, diğer şeriklerden herbiri, idare salahiyetini nezi ettirebilir. Hususiyle şirketi
idare eden şerikin vazifelerini fahişbir surette ihmal etmesi yahut iyi idare için lazım
olan ehliyeti zayi eylemesi keyfiyetleri haklısebep olmak üzere nazara alınabilir.
VII:ŞİRKETİ İDARE EDEN VE ETMİYEN ŞERİKLER ARASINDAKİ
MÜNASEBET
1 - UMUMİYET İTİBARİYLE
Madde 530 - Kanunun bu babında veya şirket mukavelesinde diğer bir hüküm
mevcut olmadıkça şirketi idare eden şerik ile diğer şerikler arasındaki münasabetler,
vekalet hükümlerine tabidir. Şeriklerden biri idare hakkınıhaiz olmadığıhalde şirket
hesabına hareket eder, yahut şirketi idare eden şerik salahiyetini tecavüz eylerse
vekaleti olmadan başkasınamına tasarruf edenler hakkındaki hükümler tatbik olunur.
(Ek fıkra: 29/06/1956 - 6763/41 md.) Şirketi idare edenler, en az her yıl bir
defa hesap vermeye ve kar paylarınıortaklara ödemeye mecburdurlar. Hesap
devresinin uzatılmasına ait şart batıldır. İdare edenin ortaklardan olmamasıhalinde
de hüküm aynıdır.
2 - ŞİRKET İŞLERİNİTETKİK
Madde 531 - İdare salahiyetini haiz olmasa bile her şerikin şirket işlerinin nasıl
gittiği hakkında şahsen malumat almağa ve şirketin defterlerini ve evrakınıtetkike ve
kendine mahsus olmak üzere şirketin mali vaziyeti hakkında hülasa çıkarmağa hakkı
vardır; hilafına mukavele, batıldır.
VIII:YENİŞERİK KABULÜ VE ŞİRKETE İŞTİRAK
Madde 532 - Şeriklerden hiç biri diğerlerinin rızasıolmadıkça şirkete üçüncü
şahsıalamaz. Şeriklerden biri kendi kendine üçüncü bir şahsışirketteki hissesine
iştirak ettirir veya hissesini ona devrederse bu üçüncü şahıs şerik sıfatınıihraz etmez
ve hususiyle şirket işleri hakkında üçüncü şahsın malumat istemeğe hakkıolmaz.
C ŞERİKLERİN ÜÇÜNCÜ ŞAHISLARA KARŞI MÜNASEBETİ
I:TEMSİL
Madde 533 - Şirket hesabına ve kendi namına bir üçüncü şahıs ile
muameleye girişen şerik, bu üçüncü şahsa karşıyalnız kendisi alacaklıve borçlu
olur. Şirket veya bütün şerikler namına üçüncü bir şahıs ile şeriklerden biri
muameleye giriştiği halde diğer şerikler ancak temsil hakkındaki hükümlere tevfikan
üçüncü şahsın alacaklıveya borçlusu olurlar. Kendisine idare vazifesi tahmil edilen
şerik şirketi ve bütün şerikleri üçüncü şahıslara karşıtemsil etmek hakkınıhaiz
sayılır.
II:TEMSİLİN HÜKÜMLERİ
Madde 534 - Şirketin iktisap ettiği veya şirkete devredilen şeyler, alacaklar ve
ayni haklar şirket mukavelesi dairesinde müştereken şeriklere ait olur. Şirket
mukavelesinde diğer bir hüküm bulunmadıkça bir şerikin alacaklılarıhaklarınıancak
o şerikin tasfiyedeki hissesi üzerinde kullanabilirler. Hilafımukavele edilmiş
olmadıkça, şerikler, birlikte yahut bir mümessil vasıtasiyle üçüncü şahsa karşı
deruhde etmişolduklarıborçlardan müteselsilen mes 'ul olurlar.
D ŞİRKETİN HİTAMI
I:HİTAM SEBEPLERİ
1 - UMUMİYET İTİBARİYLE
Madde 535 - Aşağıdaki hallerde şirket nihayet bulur
1 - Şirketin akdinde maksut olar gayenin elde edilmesi yahut elde edilmesinin
imkansız hale gelmesiyle.
2 - Mirasçılar ile şirketin devamına dair evvelce yapılmış bir mukavele
olmadığıhalde şeriklerden birinin ölmesiyle.
3 - Şeriklerden birinin tasfiyedeki hissesi hakkında cebri icra vukuu ile yahut bir
şerikin müflis olmasıveya hacredilmesi ile.
4 - Bütün şeriklerin ittifak etmesiyle.
5 - Şirket için tayin edilen müddetin hitam bulmasiyle.
6 - Şirket mukavelenamesinde bu hak muhafaza edildiği yahut şirket gayri
muayyen bir müddet için veya şeriklerden birinin hayatları, müddetince tesis
olunduğu hallerde bir şerikin feshi ihbar eylemesiyle.
7 - Haklısebeplerden dolayıfesih için verilen mahkeme ilamiyle.
Haklısebeplerden dolayımukavelede muayyen müddetin hitamından evvel ve
eğer şirket muayyen olmıyan bir müddet için aktedilmişise evvelce ihbara hacet
olmaksızın şirketinıfeshi talep edilebilir.
2 - MUAYYEN OLMIYAN MÜDDET ÜZERİNE ŞİRKET
Madde 536 - Şirket muayyen olmıyan bir müddet için veya şeriklerden birinin
hayatımüddetince devam etmek üzere teşkil edilmişise şeriklerden her biri altıay
evvel ihbar eylemek şartiyle feshi talebedebilir.
İhbar, hüsnü niyet kaidelerine tevfikan yapılmalıve münasip olmıyan zamanda
icra edilmemelidir. Şirket hesabatıseneden seneye yapılmakta ise fesih ancak bir
hesap senesi nihayeti için istenebilir. Mukavelede muayyen müddetin hitamından
sonra zımnen devam etmekte olan şirket muayyen olmıyan bir müddet için tecdit
edilmişsayılır.
II:HİTAMIN ŞİRKET İŞLERİNE TESİRİ
Madde 537 - Şirket ihbardan başka bir suretle fesih edilirse, bir şerikin şirket
işlerini idare hususundaki selahiyeti, feshe muttali olduğu yahut halin icabettiği itinayı
sarfettiği halde muttali olmasılazımgelen zamana kadar, kendi hakkında devam eder.
Şirket şeriklerinden birinin ölümüyle münfesih olursa ölen şerikin mirasçısı, diğer
şerikleri derhal bundan haberdar etmekle mükelleftirler. Mirasçılüzumlu olan
tedbirlerin ittihazına kadar ölen şerikin evvelce de idare etmekte olduğu işlere
hüsnüniyet kaideleri dairesinde devam eder.
Diğer şerikler dahi muvakkaten şirket işlerini aynısuretle idarede devam
ederler.
III:TASFİYE
1 - SERMAYELER HAKKINDA YAPILACAK MUAMELE
Madde 538 - Bir şeyin mülkiyetini sermaye olarak koyan şerik, şirketin feshi
üzerine yapılacak tasfiye neticesinde o şeyi aynen istirdat edemeyip o kimsenin
sermayesi ne miktar kıymet için kabul edilmişise o kıymeti istiyebilir.
Eğer bu kıymet tayin edilmemişise istirdat o şeyin sermaye olarak konduğu
zamandaki kıymeti üzerinden yapılır.
2 - FAZLANIN TAKSİMİVE NOKSANLAR
Madde 539 - Şirketin borçlarıödendikten ve şeriklerden her birinin şirkete
yaptığıavanslarla şirket için vuku bulan masraflarıve sermayeleri iade olunduktan
sonra bir şey kalırsa bu kar, şerikler arasında taksim olunur.
Şirketin mevcudu borçlarıve avans ve masraflarıtediye olunduktan sonra
sermayelerin iadesine kafi gelmezse zarar, şerikler arasında taksim olunur.
3 - TASFİYENİN NASIL YAPILACAĞI
Madde 540 - Şirketin hitamında tasfiye, idareden hariç olanlar dahi dahil
olduğu halde bütün şeriklerce birlikte yapılmak lazımdır.
Şu kadar ki, eğer şirket mukavelesi şeriklerden birinin kendi namına ve şirket
hesabına muayyen bazımuameleler yapmasına dair ise bu şerik şirketin hitamından
sonra dahi o muameleleri yalnız yapmağa ve diğer şeriklere hesap vermeğe
mecburdur.
IV:ÜÇÜNCÜ ŞAHISLARA KARŞI MESULİYET
Madde 541 - Şirketin nihayet bulmasıüçüncü şahıslara karşıtaahhütleri tadil
etmez.
Madde 542 - İşbu kanun; Kanunu Medeninin mevkii meriyete vazıtarihinden
muteberdir.
Madde 542 - İşbu kanun; Kanunu Medeninin mevkii meriyete vazıtarihinden
muteberdir.
KANUNUN İCRASINA MEMUR MAKAM
Madde 543 - İşbu kanunun hükmünü icraya Adliye Vekili memurdur.
TASHİHAT
Madde 544 - Kanunu Medeninin mütemmimi olan işbu kanun merbut tashihler
ile beraber kabul edilmiştir.
Kanun Madde YanlışDoğru Not
Kanunu Medeni 92 - - zaid olduğundan silinmiştir.
Borçlar Kanunu 111 borcada borçda tabıesnasında tashih edilmiştir.
Borçlar Kanunu 111 üçümcü şahsa üçüncü şahsada
Kanunu Medeni 112 zaid olduğundan silinmiştir.
Borçlar Kanunu 149 şart şarta tabıesnasında tashih edilmiştir.
Borçlar Kanunu 151 menfaatte menfaatlede tabıesnasında tashih edilmiştir.
Borçlar Kanunu 153 mirscısımirasçısıtabıesnasında tashih edilmiştir.
Borçlar Kanunu 167 öyle ile tabıesnasında tashih edilmiştir.
Borçlar Kanunu 171 alacaklıya alacaklı, ne tabıesnasında tashih edilmiştir.
Borçlar Kanunu 171 kefilidir kefildir tabıesnasında tashih edilmiştir.
Kanunu Medeni 439 - - İkinci fıkra zaid olduğundan silinmiştir.
Kanunu Medeni 755 yirmide biridir yirmi misle müsavi addolunur.
a - Kanuni Medenideki vecibe veya vecibeler ıstılahıyerine borç veya borçlar
ıstılahıkonulacaktır.
b - Borçlar Kanunun 187 nci maddesinin son fıkrası(müşteri tesliminin istemek
niyetinde ise muayyen müddetin inkızasında bayii bundan haberdar etmesi lazımdır)
olacaktır.
p - Borçlar Kanunun 223 üncü maddesinin son fıkrası(müşteriye bundan
ziyade borç tahmil eden mukaveleler batıldır) olacaktır.
t - Kanuni Medenide mevcut (hudut) kelimesi yerine sınır kelimesi
konulacaktır.
s - Kanuni Medenide ve Borçlar Kanununda mevcut (istimal) kelimeleri yerine
(kullanmak) kelimeleri kullanılacaktır.
c - Kanuni Medenideki (şahsısalis) yerine (üçüncü şahıs) ve (eşhasısalise)
yerine (üçüncBORÇLAR KANUNU
Kanun no : 818
Kabul Tarihi : 22/04/1926
Yay. Resmi Gazete Tarihi : 29/04/1926
Yay. Resmi Gazete Sayısı: 359
BİRİNCİKISIM : UMUMİHÜKÜMLER
BİRİNCİBAP : BORÇLARIN TEŞEKKÜLÜ
BİRİNCİFASIL : AKİTTEN DOĞAN BORÇLAR
A Akdin İnikadı
I: İki tarafın muvafakati
1 -Umumi şartlar
Madde 1 - İki taraf karşılıklıve birbirine uygun surette rızalarınıbeyan ettikleri
takdirde, akit tamam olur.
Rızanın beyanısarih olabileceği gibi zımni dahi olabilir.
2 - İkinci Derecedeki Noktaların Meskut Kalması:
Madde 2 - İki taraf akdin esaslınoktalarında uyuşurlar ise ikinci derecedeki
noktalar sükutla geçilmişolsa bile akde münakit olmuşnazariyle bakılır.
İkinci derecedeki noktalar hakkında uyuşulamadığıtakdirde hakim, işin
mahiyetine bakarak onlarıtayin eyler.
Akitlerin şekillerine müteallik hükümler mahfuzdur.
II: İcap ve kabul
1 - Kabul için müddet tayini
Madde 3 - Kabul için bir müddet tayin ederek başka kimseye bir akdin
yapılmasınıteklif eden kimse, bu müddetin hitamına kadar icabından dönemez. Bu
müddet bitmeden evvel kabul haberi kendisine yetişmezse, icap ile bağlıkalmaz.
2 - Kabul İçin Müddet Tayin Olunmaksızın İcap
A Hazırlar Beyninde
Madde 4 - Kabul için bir müddet tayin olunmaksızın hazır olan bir şahsa karşı
vaki olan icap derhal kabul olunmadığıtakdirde, anıyapan bağlıkalmaz.
İki taraf yahut vekillerinin bizzat telefon ile yaptıklarıakitlere hazırlar arasında
icra olunmuşnazariyle bakılır.
B Gaipler Arasında:
Madde 5 - Hazır olmıyan bir şahsa karşımüddet tayin olunmaksızın dermeyan
olunan icap, zamanında ve muntazam surette irsal olunmuşbir cevabın vusulüne
intizar edebileceği dakikaya kadar, onu yapan hakkında lüzum ifade eder.
Bu kimsenin icabınızamanında vasıl olmuşaddetmeğe hakkıvardır. Vaktinde
gönderilen kabul haberi icabıyapana geç varır ve o kimse onunla mülzem olmamak
iddiasında bulunursa keyfiyeti derhal kabul edene bildirmeğe mecburdur.
3 - Zımni Kabul:
Madde 6 - İcabıdermeyan eden kimse gerek işin hususi mahiyetinden gerek
hal ve mevkiin icabından naşi sarih bir kabule intizar mecburiyetinde olmadığı
takdirde, eğer icap münasip bir müddet içinde reddolunmamışise, akde münakit
olmuşnazariyle bakılır.
4 - İltizamsız İcap ve Aleni İcap :
Madde 7 - İcabıdermeyan eden kimse bu baptaki haklarımahfuz olduğunu
sarahaten beyan eder yahut akdi iltizam etmemek niyetinde olduğu gerek halin
muktezasından gerek işin hususi mahiyetinden istidlal olunursa, icap lüzum ifade
etmez.
Tarife ve cari fiyat irsali icap teşkil etmez.
Semenini göstererek emtia teşhiri, kaideten icap addolunur.
5 - İlan Suretiyle Vuku Bulan Vaitler:
Madde 8 - Bir işveya bir şey mukabilinde ilan suretiyle bir bedel vadeden
kimse, vadine tevfikan o bedeli vermeğe mecburdur.
O işveya o şey husule gelmeksizin o kimse vadinden nükul ederse vaadettiği
bedeli tecavüz etmemek üzere diğerinin hüsnü niyetle yaptığımasrafıödemeğe
mecburdur. Fakat umulan muvaffakiyetin elde edilemiyeceğini vaadi yapan kimse
ispat ettiği surette, bu mecburiyete mahal kalmaz.
6 - İcap ve Kabulün Geri Alınması:
Madde 9 - İcabın geri alındığıhaberi icabın vusulünden evvel yahut aynı
zamanda mürselünileyhe vasıl olur yahut icaptan sonra vasıl olmakla beraber
mürselünileyhe icaba muttali olmazdan evvel kendisine tebliğ olunursa, icap
keenlemyekun addolunur.
Bu kaide kabulün geri alınmasına da tatbik edilir.
III:Gaipler Arasında Vukubulan Bir Akdin Hangi Zamana İstinat Ettiği :
Madde 10 - Gaipler arasında icra olunan akitler, kabul haberi irsal olunduğu
anda hüküm ifade ederler.
Eğer sarih bir kabule ihtiyaç bulunmazsa akdin hükmü, icabın vusulü anından
itibaren cereyana başlar.
B Akitlerin Şekli
I:Umumi Kaide ve Emrolunan Şekillerin Şümulü
Madde 11 - Akdin sıhhati, kanunda sarahat olmadıkça hiç bir şekle tabi
değildir.
Kanunun emrettiği şeklin şümul ve tesiri derecesi hakkında başkaca bir hüküm
tayin olunmamışise akit, bu şekle riayet olunmadıkça sahih olmaz.
II:Tahriri Şekil
1 - Kanunen Muayyen Şekil
A Şümulü
Madde 12 - Kanunen tahriri olmasılazım olan bir akdin tadili dahi tahriri olmak
lazımdır. Şu kadar ki bu akdi nakız ve tadil etmiyen mütemmim ve fer 'i şartlar bu
hükümden müstesnadır.
B Rükünleri
Madde 13 - Tahriri olmasıicabeden akitlerde, borç deruhte edenlerin imzaları
bulunmak lazımdır.
Hilafıkanunda yazılıolmadıkça imzalıbir mektup veya asli borcu üzerine
alanlar tarafından imza edilmişolan telgrafname tahriri şekil makamına kaim olur.
C İmza
Madde 14 - İmza, üzerine borç alan kimsenin el yazısıolmak lazımdır.
Bir alet vasıtasiyle vazolunan imza, ancak örf ve adetçe kabul olunan hallerde
ve hususiyle çok miktarda tedavüle çıkarılan kıymetli evrakın imzasılazım geldiği
takdirde, kafi addolunur.
Amaların imzalarıusulen tasdik olunmadıkça yahut imza ettikleri zaman
muamelenin metnine vakıf olduklarısabit olmadıkça, onlarıilzam etmez.
D İmza Makamına Kaim Olacak İşaretler
Madde 15 - İmza vaz ' ına muktedir olmıyan bir şahıs, imza yerine usulen
tasdik olunmuşve el ile yapılmışbir alamet vazetmeğe yahut resmi bir şahadetname
kullanmağa mezundur. Kambiyo poliçesine müteallik hükümler mahfuzdur.
2 - Akitte Mahfuz Kalan Şekil
Madde 16 - İki taraf kanunen hususi bir şekle tabi olmıyan bir akdin hususi bir
şekilde yapılmasınıkararlaştırmışlar ise, akit takarrür eden şekilde yapılmadıkça iki
taraf bununla ilzam olunamaz.
İki taraf muayyen bir surette keyfiyeti izah etmiyerek tahriri şekilden bahsetmiş
olduklarıtakdirde, kanun bu şekle riayet olunmasınıemrediyorsa, iki tarafın ona
riayet etmesi lazımdır.
C Borcun Sebebi
Madde 17 - Borcun sebebini ihtiva etmemişolsa bile borç ikrarımuteberdir.
D Akitlerin Tefsiri Muvazaa
Madde 18 - Bir akdin şekil ve şartlarınıtayininde, iki tarafın gerek sehven
gerek akitteki hakiki maksatlarınıgizlemek için kullandıklarıtabirlere ve isimlere
bakılmıyarak, onların hakiki ve müşterek maksatlarınıaramak lazımdır.
Tahriri borç ikrarına istinat ile alacaklısıfatınıiktisabeden başkasına karşı,
borçlu tarafından muvazaa iddiasıdermeyan olunamaz.
E Akdin Mevzuu
I:Erkanı
Madde 19 - Bir akdin mevzuu, kanunun gösterdiği hudut dairesinde, serbestçe
tayin olunabilir.
Kanunun kat 'i surette emreyledi ği hukuki kaidelere veya kanuna muhalefet;
ahlaka (adaba) veya umumi intizama yahut şahsi hükümlere müteallik haklara
mugayir bulunmadıkça, iki tarafın yaptıklarımukaveleler muteberdir.
II: Butlan
Madde 20 - Bir akdin mevzuu gayri mümkün veya gayri muhik yahut ahlaka
(adaba) mugayir olursa o akit batıldır.
Akdin muhtevi olduğu şartlardan bir kısmının butlanıakdi iptal etmeyip yalnız
şart, lağvolur. Fakat bunlar olmaksızın akdin yapılmıyacağımeczum bulunduğu
takdirde, akitler tamamiyle batıl addolunur.
III:Gabin:
Madde 21 - Bir akitte ivazlar arasında açık bir nispetsizlik bulunduğu takdirde,
eğer mutazarrırın müzayaka halinde bulunmasından veya hiffetinden yahut
tecrübesizliğinden istifade suretiyle vukua getirilmişise, mutazarrır bir sene zarfında
akdi feshettiğini beyan ederek verdiği şeyi geri alabilir.
Bu müddet, akdin inikadından itibaren cereyan eder.
IV:Akit Yapmak Vaadi
Madde 22 - Bir akdin ilerde inşa edilmesine dair yapılan mukavele muteberdir.
Kanun iki tarafın menfaatleri için bu akdin sıhhatini bir nevi şekle riayet etmeğe
tabi kıldığıtakdirde, bu şekil o akdin yapılmasıtaahhüdüne de tatbik olunur.
F Rızadaki Fesat
I:Hata:
1 - Hatanın Hükümleri
Madde 23 - Akit yapılırken esaslıbir hataya duçar olan taraf, o akit ile ilzam
olunamaz.
2 - Hata halleri:
Madde 24 - Esaslıhatalar, hulasatan şunlardır:
1 - Hata ettiğini iddia eden tarafın bir akit hakkında rizasınıbeyan ederken
başka bir akit kastetmişolması.
2 - Hata ettiğini iddia eden tarafın akitte makudun aleyhi teşkil eden şeyden
gayri bir şey kastetmişyahut üzerine borç alırken başlıca nazara aldığışahıs ta
yanılmışolması.
3 - Hata ettiğini iddia eden tarafın taahhüt ettiği ıvazın kasdettiği şeyden
ehemmiyetli surette çok ve mukabil ıvazın ehemmiyetli surette az olması.
4 - Hata ettiğini iddia eden tarafça akdin lüzumlu vasıflarından olarak nazara
alınmasına ticari doğruluğun müsait olduğu şeylerde hata edilmişolması.
Akdin yalnız saiklerine taalluk eden hata, esaslıdeğildir.
Adi hesap yanlışlığı, akdin sıhhatini ihlal etmez. Bunlar tashih olunmakla iktifa
olunur.
3 - Hüsnüniyet Kaidelerine Muhalif Hareket Davası
Madde 25 - Hataya düçar olan taraf, hüsnüniyet kaidelerine muhalif bir surette
ona istinat edemez.
Bilhassa yapmağıkastettiği akdi diğer taraf icraya hazır olduğunu beyan ettiği
takdirde, bu akit onun hakkında lüzum ifade eder.
4 - İhmal Yüzünden Hata
Madde 26 - Akdin hükmünden kurtulmak için hata ettiğini iddia eden taraf,
eğer hata kendi kusurundan ileri gelmişise, mukavelenin bu suretle feshinden
mütevellit zararıtazmine mecburdur. Fakat diğer taraf hataya vakıf olmuşveya vakıf
olmasımuktazi bulunmuşolduğu takdirde, tazminat lazım gelmez.
Eğer hakkaniyet icabederse hakim, mutazarrır olan tarafın lehinde daha fazla
tazminat hükmedebilir.
5 - Bir Vasıtanın Hatası
Madde 27 - İki taraftan birinin rızasıbir muhbir veya tercüman gibi diğer bir
vasıta tarafından yanlışolarak naklolunduğu takdirde, hata hakkındaki hükümlere
göre muamele olunur.
II:Hile
Madde 28 - Diğer tarafın hilesiyle akit icrasına mecbur olan tarafın hatası
esaslıolmasa bile, o akit ile ilzam olunmaz.
Üçüncü bir şahsın hilsine düçar olan tarafın yaptığıakit lüzum ifade eder. Şu
kadar ki diğer taraf bu hileye vakıf bulunur veya vakıf olmasılazımgelirse, o akit lazım
olmaz.
III:İkrah
1 - Akdin İnkizası
Madde 29 - Eğer iki taraftan biri diğer tarafın yahut üçüncü bir şahsın ikrahiyle
bir akit yapmışolursa, kendi hakkında lüzum ifade etmez.
İkrah, üçüncü bir şahsın fiili olup ta diğer taraf ona vakıf olmamışyahut vakıf
olmasılazım bulunmamışolduğu takdirde bu ikraha düçar olan taraf, akdi fesh
ederse, hakkaniyet iktiza ettiği halde diğer tarafa tazminat vermeğe mecburdur.
2 - İkrahın Şartları
Madde 30 - İkrah olunan taraf, hal ve mevkiine nazaran kendisinin yahut yakın
akrabasından birinin hayat veya şahıs veya namus yahut mallarıağır ve derhal
vukubulacak bir tehlikeye maruz olduğuna kanaat getirdiği takdirde ikrah, muteber
addolunur.
Bir hakkın veya kanuni salahiyetin isteneceği ve kullanılacağıtehdidi ile
müzayakaya düçar olan kimsenin yaptığıakit, tehdit eden için fahişmenfaatler temin
etmiyorsa; bu tehdit, ikrahımuteber addolunmaz. Fakat fahişmenfaatler istihsali için
tehdit olunan tarafın müzayaka halinde bulunmasından istifade olunmuşolursa bu
korku nazara alınır.
IV:Akde İcazet ile Rızanın FesadıBertaraf Edilmesi
Madde 31 - Hata veya hile ile haleldar olan yahut ikrah ile yapılan akit ile
mülzem olmayan taraf bu akdi ifa etmemek hakkındaki kararınıdiğer tarafa beyan
yahut verdiği şeyi istirdat etmeksizin bir seneyi geçirir ise, akde icazet verilmiş
nazariyle bakılır. Bu mehil, hata veya hilenin anlaşıldığıveya korkunun zail olduğu
tarihten itibaren cereyan eder.
Hile ile haleldar olmuşyahut ikrah ile yapılmışolan bir akde icazet, zarar ve
ziyan talebinden feragati istilzam etmez.
G Temsil
I:Salahiyete Müstenit Temsil
1 - Umumiyet İtibariyle
A Temsilin Hükümleri
Madde 32 - Salahiyettar bir mümessil tarafından diğer bir kimse namına
yapılan akdin alacak ve borçları, o kimseye intikal eder.
Akdi yapar iken mümessil, sıfatınıbildirmediği takdirde akdin alacak ve
borçlarıkendisine ait olur. Şukadar ki kendisiyle akdi yapan kimse, bir temsil
münasebeti mevcut olduğunu halden istidlal eder yahut bunlardan biri veya diğeri ile
akit icrasıkendisince farksız bulunur ise akdin haklarıtemsil olunan kimseye ait olur.
Sair hallerde alacağın temliki yahut borcun nakli hakkında mevzu usule
tevfikan muamele icrasılazımgelir.
B Salahiyetin Derecesi
Madde 33 - Başkasınamına temsil hukuku ammeden münbais ise mümessilin
salahiyetinin derecesi bu baptaki kanuni hükümler ile taayyün eder. Temsil hukuki bir
tasarruftan tevellüt etmişise salahiyetin derecesi o tasarruf ile taayyün eyler.
Şukadarki mümessilin salahiyetinin derecesi üçüncü şahsa beyan ve tebliğ
edilmişise ancak bu beyana itibar olunur.
2 - Hukuki Muameleden Neşet Eden Salahiyet
a Salahiyetin Tahdidi Ve Refi
Madde 34 - Temsil olunan kimse, hukuki bir tasarruftan tevellüt eden temsil
salahiyetini her zaman tahdit veya ref edebilir. Bundan dolayımümessilin, bir hizmet
veya şirket veya vekalet akdi gibi sebeplere istinat ederek dava ikamesi hakkına halel
gelmez.
Temsil olunan kimsenin bu hakkından evvelce feragat etmesi hükümsüzdür.
Temsil olunan kimse gerek sarahaten gerek delaleten verdiği salahiyeti diğer
kimselere bildirdiği halde bu salahiyeti tamamen veya kısmen ref ettiğini bildirmemiş
olursa salahiyetin bu suretle ref 'ini üçüncü şahıslara karşıdermeyan edemez.
Bölüm ve Ehliyetsizliğin ve Sairenin Hükümleri
Madde 35 - Hilafıiki tarafça kararlaştırılmışyahut maslahatın mahiyetinden
istidlal olunmuş olmadıkça hukuki bir muameleden mütevellit temsil salahiyeti
mümessilin yahut temsil edilenin vefatıveya gaiplik hükmünün ilanıveya medeni
hakların kullanılmasısalahiyetinin izaasıyahut ikisinden birinin yahut her ikisinin iflas
ilan etmesiyle, nihayet bulur.
Bir hükmi şahsın mevcudiyeti hitam bulduğu yahut bir şirket fesh olunduğu
takdirde de hüküm yine böyledir.
İki tarafın birbirine karşıhaiz olduklarışahsi haklar mahfuz kalır.
C Salahiyeti Havi Olan Senedin İadesi
Madde 36 - Salahiyeti natık vesikayıhaiz olan mümessil, vazifesi hitam
bulduğu takdirde, onu temsil edilene iade yahut mahkemeye tevdi etmeğe
mecburdur.
Eğer temsil edilen yahut halefleri, mümessili bu hususa icbar etmekte tekasül
ederlerse, bundan dolayıhüsnüniyet ile hareket eden üçüncü şahısların düçar
olacaklarızararıtazmin etmeğe mecbur olurlar.
D Salahiyetin Hangi Zamandan İtibaren Nihayet Bulacağı
Madde 37 - Mümessil kendi salahiyetinin hitam bulduğuna vakıf olmadığı
müddetçe, temsil edilen yahut halefleri, bu salahiyet henüz baki imişgibi onun
muamelesi ile alacaklıveya borçlu olurlar.
Üçüncü şahısların, salahiyetin nihayet bulduğuna vakıf olduklarısuretler
müstesnadır.
II:Salahiyetin Fıkdanı
1 - İcazet
Madde 38 - Bir kimse salahiyeti olmadığıhalde diğer bir şahıs namına bir akit
yaptığıtakdirde, bu şahıs bu akde icazet vermedikçe alacaklıveya borçlu olmaz.
Diğer tarafın, temsil edilenin münasip bir müddet içinde o akde icazet verip
vermiyeceğini beyan etmesini talebe hakkıvardır. Bu müddet zarfında icazet
verilmediği halde, o kimse mülzem olmaz.
2 - İcazetin Bulunmaması
Madde 39 - Eğer icazetten sarahaten veya zımnen imtina olunursa, akdin
sahih olmamasından tahaddüs eden zararın tazmini zımnında, mümessil sıfatını
takınan kimse aleyhinde dava ikame olunur. Fakat bu kimse diğer tarafın salahiyeti
bulunmadığına vakıf olduğu veya vakıf olmasılazımgeldiğini ispat ettiği takdirde,
davaya mahal yoktur. Mümessilin taksiri vukuunda hakkaniyet iktiza ettiği halde
hakim, onu daha fazla zarar ve ziyan itasına mahküm eder.
Haksız mal iktisabıesasına binaen dava ikamesi hakkı, bu hallerin kaffesinde
bakidir.
III:Mahfuz Hükümler
Madde 40 - Şirket mümessil ve memurlarının ve tüccar vekillerinin
salahiyetleri hakkında hükümler mahfuzdur.
İkinci Fasıl
Haksız Muamelelerden Doğan Borçlar
A Umumi Kaideler
I: Mesuliyet Şeraiti
Madde 41 - Gerek kasten gerek ihmal ve teseyyüp yahut tedbirsizlik ile haksız
bir surette diğer kimseye bir zarar ika eden şahıs, o zararın tazminine mecburdur.
Ahlaka mugayir bir fiil ile başka bir kimsenin zarara uğramasına bilerek
sebebiyet veren şahıs, kezalik o zararıtazmine mecburdur.
II:Zararın Tayini
Madde 42 - Zararıispat etmek müddeiye düşer, zararın hakiki miktarınıispat
etmek mümkün olmadığıtakdirde hakim, halin mutat cereyanınıve mutazarrır olan
tarafın yaptığıtedbirleri nazara alarak onu adalete tevfikan tayin eder.
III:Tazminat Miktarının Tayini
Madde 43 - Hakim, hal ve mevkiin icabına ve hatanın ağırlığına göre
tazminatın suretini ve şümulünün derecesini tayin eyler.
Zarar ve ziyan irad şeklinde tayin olunduğu takdirde borçludan icabeden
teminat alınır.
IV:Tazminatın Tenkisi
Madde 44 - Mutazarrır olan taraf zarara razıolduğu yahut kendisinin fiili
zararın ihdasına veya zararın tezayüdüne yardım ettiği ve zararıyapan şahsın hal ve
mevkiini ağırlaştırdığıtakdirde hakim, zarar ve ziyan miktarınıtenkis yahut zarar ve
ziyan hükmünden sarfınazar edebilir.
Eğer zarar kasden veya ağır bir ihmal veya tedbirsizlikle yapılmamışolduğu ve
tazmini de borçluyu müzayakaya maruz bıraktığıtakdirde hakim, hakkaniyete
tevfikan zarar ve ziyanıtenkis edebilir.
V:Hususi Haller
1 - Adam Ölmesi Ve Cismanizarar
A- Ölüm Takdirinde Zarar Ve Ziyan
Madde 45 - Bir adam öldüğü takdirde zarar ve ziyan, bilhassa defin
masraflarınıda ihtiva eder. Ölüm, derhal vukubulmamışise zarar ve ziyan tedavi
masraflarınıve çalışmağa muktedir olamamaktan mütevellit
zararıihtiva eder.
Ölüm neticesi olarak diğer kimseler müteveffanın yardımından mahrum
kaldıklarıtakdirde, onların bu zararınıda tazmin etmek lazımgelir.
B- Cismani Zarar Halinde Lazımgelen Zarar ve Ziyan
Madde 46 - Cismani bir zarara düçar olan kimse külliyen veya kısmen
çalışmağa muktedir olamamasından ve ileride iktisaden maruz kalacağı
mahrumiyetten tevellüt eden zarar ve ziyanınıve bütün masraflarını
isteyebilir.
Eğer hükmün suduru esnasında, kafi derecede kanaat ile cismani zararın
neticelerini tayin etmek mümkün değil ise; hükmün tefhimi tarihinden itibaren iki sene
zarfında hakimin, tetkik salahiyetini muhafaza etmeğe
hakkıvardır.
C- Manevi Tazminat
Madde 47 - Hakim, hususi halleri nazara alarak cismani zarara düçar olan
kimseye yahut adam öldüğü takdirde ölünün ailesine manevi zarar namiyle adalete
muvafık tazminat verilmesine karar verebilir.
2 - Haksız Rekabet
Madde 48 - Yanlışilanlar yahut hüsnüniyet kaidelerine mugayir sair hareketler
ile müşterileri tenakus eden yahut bunlarıgaip etmek korkusuna maruz olan kimse bu
fiillere hitam verilmesi için faili aleyhinde dava ikame ve failin hatasıvukuunda
sebebiyet verdiği zararın tazminini talep edebilir.
(Ek fıkra: 29/06/1956 - 6763/41 md.) Ticari işlere ait olan haksız rekabet
hakkında Ticaret Kanunu hükümleri mahfuzdur.
3 - ŞAHSİMENFAATLERİN HALELDAR OLMASI
Madde 49 - (Değişik madde: 04/05/1988 - 3444/8. md.)
Şahsiyet hakkıhukuka aykırıbir şekilde tecavüze uğrayan kişi, uğradığı
manevi zarara karşılık manevi tazminat namıyla bir miktar para ödenmesini dava
edebilir.
Hakim, manevi tazminatın miktarınıtayin ederken, tarafların sıfatını, işgal
ettikleri makamıve diğer sosyal ve ekonomik durumlarınıda dikkate alır.
Hakim, bu tazminatın ödenmesi yerine, diğer bir tazmin sureti ikame veya ilave
edebileceği gibi tecavüzü kınayan bir karar vermekle yetinebilir ve bu kararın basın
yolu ile ilanına da hükmedebilir.
VI:MÜTESELSİL MESULİYET
1 - HAKSIZ FİİL HALİNDE
Madde 50 - Birden ziyade kimseler birlikte bir zarar ika ettikleri takdirde
müşevvik ile asıl fail ve fer 'an methali olanlar, tefrik edilmeksizin müteselsilen mesul
olurlar. Hakim, bunlar ın birbiri aleyhinde rücu haklarıolup olmadığınıtakdir ve
icabında bu rücuun şumulünün derecesini tayin eyler.
Yataklık eden kimse, vaki olan kardan hisse almadıkça yahut iştirakiyle bir
zarara sebebiyet vermedikçe mesul olmaz.
2 - MUHTELİF SEBEPLERİN İÇTİMAI HALİNDE
Madde 51 - Müteaddit kimseler muhtelif sebeplere (haksız muamele, akit,
kanun) binaen mesul olduklarıtakdirde haklarında, birlikte bir zarar vukuuna
sebebiyet veren kimseler hakkındaki hükümlere göre muamele olunur.
Kaideten haksız bir fiili ile zarara sebebiyet vermişolan kimse en evvel,
tarafından hata vaki olmamışve üzerine borç alınmamışolduğu halde kanunen
mesul olan kimse en sonra, zaman ile mükellef olur.
VII:MEŞRU MÜDAFAA, IZTIRAR VE KENDİHAKKINI VİKAYE İÇİN
KUVVET KULLANILMASI
Madde 52 - Meşru müdafaa halinde mütecavizin şahsına veya mallarına
yapılan zarardan dolayıtazminat lazım gelmez.
Kendisini veya diğerini zarardan yahut derhal vukubulacak bir tehlikeden
vikaye için başkasının mallarına halel iras eden kimsenin borçlu olduğu tazminat
miktarınıhakim, hakkaniyete tevfikan tayin eder.
Kendi hakkınıvikaye için cebri kuvvete müracaat eden kimse hal ve mevkia
nazaran zamanında hükümetin müdahalesi temin edilemediği yahut hakkının ziyaa
uğramasınıyahut hakkının kullanılmasıhususunun pek çok müşkül olmasınımeni
için başka vasıtalar mevcut olmadığıtakdirde, bir güna tazminat itasiyle mükellef
olmaz.
VIII:CEZA HUKUKU İLE MEDENİHUKUK ARASINDA MÜNASEBET
Madde 53 - Hakim, kusur olup olmadığına yahut haksız fiilin faili temyiz
kudretini haiz bulunup bulunmadığına karar vermek için ceza hukukunun mesuliyete
dair ahkamiyle bağlıolmadığıgibi, ceza mahkemesinde verilen beraet karariyle de
mukayyet değildir. Bundan başka ceza mahkemesi kararı, kusurun takdiri ve zararın
miktarınıtayin hususunda dahi hukuk hakimini takyit etmez.
B TEMYİZ KUDRETİNİHAİZ OLMAYANLARIN MESULİYETİ
Madde 54 - Hakkaniyet iktiza ediyorsa hakim, temyiz kudretini haiz olmayan
kimseyi ika ettiği zararın tamamen yahut kısmen tazminine mahkum eder.
Temyiz kudretini muvakkaten ızaa eden kimse, bu halde iken yapmışolduğu
zararıtazmine mecburdur. Şukadar ki kendi kusuru olmaksızın ika edilmişolduğunu
ispat eder ise mesul olmaz.
C İSTİHDAM EDENLERİN MESULİYETİ
Madde 55 - Başkalarınıistihdam eden kimse, maiyetinde istihdam ettiği
kimselerin ve amelesinin hizmetlerini ifa ettikleri esnada yaptıklarızarardan mesuldür.
Şukadar ki böyle bir zararın vukubulmamasıiçin hal ve maslahatın icabettiği bütün
dikkat ve itinada bulunduğunu yahut dikkat ve itinada bulunmuşolsabile zararın
vukuuna mani olamıyacağınıispat ederse mesul olmaz.
İstihdam eden kimsenin, zamin olduğu şey ile zararıika eden şahsa karşırücu
hakkıvardır.
D HAYVANLAR TARAFINDAN YAPILAN ZARARDAN MESULİYET
I:ZARAR VE ZİYAN
Madde 56 - Bir hayvan tarafından yapılan zararıo hayvan kimin idaresinde ise
o kimse hal ve maslahatın icabettiği bütün dikkat ve itinayıyaptığınıyahut bu dikkat
ve itinada bulunmuşolsa bile zararın vukuuna mani olamıyacağınıispat etmedikçe
tazmine mecburdur.
Bu surette eğer hayvan diğer bir şahıs yahut diğer bir şahsa ait olan hayvan
tarafından ürkütülmüşolur ise bu kimse onlara rücu edebilir.
II:HAYVAN ÜZERİNDE HAPİS HAKKI
Madde 57 - Bir kimsenin hayvanıdiğerinin gayri menkulü üzerinde bir zarar
yaptığıtakdirde gayrimenkulün zilyedi o hayvanızabt ve kendisine ita olunabilecek
tazminat mukabilinde teminat olmak üzere yedinde
hapsetmeğe hakkıvardır. Eğer hal ve maslahat icabederse, gayrimenkul
zilyedi o hayvanıöldürebilir. Şukadar ki gayrimenkulün zilyedi heman keyfiyetten
hayvanların sahibini haberdar etmeğe ve eğer onu
bilmiyorsa kendisini bulmak için lazımgelen tedbirleri ittihaz eylemeğe
mecburdur.
H BİNA VE DİĞER ŞEYLERDE MESULİYET
I:ZARAR VE ZİYAN
Madde 58 - Bir bina veya imal olunan herhangi bir şeyin maliki, o şeyin fena
yapılmasından yahut muhafazadaki kusurundan dolayımesul olur.
Bu cihetten dolayıkendisine karşımesul olan şahıslar aleyhindeki rücu hakkı
mahfuzdur.
II:TEDBİRLER:
Madde 59 - Bir binadan yahut diğer bir şahsın imal ettiği şeylerden dolayı
zuhura gelecek bir zarara maruz olan kimsenin, tehlikeyi bertaraf etmek için,
lazımgelen tedbirlere tevessül etmesini malikten talep etmeğe hakkıvardır.
Şahısların ve malların vikayesine dair olan zabıta nizamlarıbakidir.
V MÜRURU ZAMAN
Madde 60 - Zarar ve ziyan yahut manevi zarar namiyle nakdi bir meblağ
tediyesine müteallik dava, mutazarrır olan tarafın zarara ve failine ittılaıtarihinden
itibaren bir sene ve her halde zararımüstelzim fiilin
vukuundan itibaren on sene mürurundan sonra istima olunmaz.
Şukadar ki zarar ve ziyan davası, ceza kanunlarımucibince müddeti daha
uzun müruru zamana tabi cezayımüstelzim bir fiilden neşet etmişolursa şahsi
davaya da o müruru zaman tatbik olunur.
Eğer haksız bir fiil, mutazarrır olan taraf aleyhinde bir alacak tevlit etmiş
olursa, mutazarrır kendisinin tazminat talebi müruru zaman ile sakıt olsa bile o
alacağıvermekten imtina edebilir.
ÜÇÜNCÜ FASIL
HAKSIZ BİR FİİL İLE MAL İKTİSABINDAN DOĞAN BORÇLAR
A ŞARTLAR
I:UMUMİYET İTİBARİYLE
Madde 61 - Haklıbir sebep olmaksızın aharın zararına mal iktisabeden kimse,
onu iadeye mecburdur. Hususiyle muteber olmayan veya tahakkuk etmemişbulunan
bir sebebe yahut vücudu nihayet bulmuşolan bir sebebe müsteniden ahzolunan
şeyin, iadesi lazımdır.
II:BORÇ OLMAYAN ŞEYİN TEDİYESİ
Madde 62 - Borçlu olmadığışeyi ihtiyariyle veren kimse hataen kendisini
borçlu zan ederek verdiğini ispat etmedikçe onu istirdat edemez. Müruru zamana
uğramışolan bir borcu eda yahut ahlaki bir vazifeyi ifa için verilen şey, geri alınamaz.
B İADENİN ŞÜMULÜ
I:MÜDDEAALEYHİN BORCU
Madde 63 - Haksız olarak bir şeyi istifa eden kimse, onun istirdadızamanın da
elinden çıkmışolduğunu ispat ettiği miktar nisbetinde red ve iade ile mükellef değildir.
Şukadar ki kabız, o şeyi suiniyet ile elden çıkarmışyahut onu elden çıkarır
iken bilahare red ve iadeye mecbur olacağına vakif bulunmuşolursa red ve iadeye
mecburdur.
II:MASRAFTAN MÜTEVELLİT HAKLAR
Madde 64 - Müddeaaleyhin, yaptığızaruri yahut faideli masraflarıistirdada
salahiyeti vardır. Müddeaaleyh, o şeyi kabzettiği zaman suiniyet ile hareket etmişise
yaptığıfaideli masraflardan iade zamanında halen mevcut olan fazlalık nisbetindeki
miktarıkendisine tediye olunur. Diğer masraflardan dolayımüddeaaleyhin, bir güna
tazminat talebine hakkıyoktur. Fakat iadeden evvel kabzolunan şey ile birleştirilmiş
olan ziyadeyi, o şeye zarar vermeksizin tefrik kabil olduğu ve müddeide masrafların
bedelini teklif etmediği takdirde ilave olunan ziyadeyi ref edebilir.
C İSTİRDADIN CAİZ OLMAMASI
Madde 65 - Haksız yahut ahlaka (adaba) mugayir bir maksat istihsali için
verilen bir şeyi istirdada mahal yoktur.
D MÜRURU ZAMAN
Madde 66 - Haksız surette mal iktisabından dolayıikame olunacak dava,
mutazarrır olan tarafın verdiğini istirdada hakkıolduğuna ıttılaıtarihinden itibaren bir
sene müruriyle ve her halde bu hakkın doğduğu tarihten itibaren on senenin
müruriyle sakıt olur. Eğer mal iktisabımutazarrır olan taraf aleyhinde bir borç
teşkilinden ibaret ise, mutazarrırın hakkımüruru zaman ile sakıt olmuşolsa bile, bu
borcu ifa etmez.
İKİNCİBAP BORÇLARIN HÜKMÜ
BİRİNCİFASIL BORÇLARIN İFASI
A UMUMİESASLAR
I:BİZZAT BORÇLU TARAFINDAN İFA
Madde 67 - Borcun, bizzat borçlu tarafından ifa edilmesinde alacaklının
menfaati bulunmadıkça; borçlu, borcunu şahsen ifaya mecbur değildir.
II:İFANIN MEVZUU
1 - KISMEN TEDİYE
Madde 68 - Borcun miktarımuayyen ve tamamımuaccel olduğu takdirde
alacaklıkısmen vukubulan tediyeyi reddedebilir. Alacaklıkısmen tediyeyi kabul
ederse borçlu, borçtan ikrar eylediği kısmıtediyeden imtina edemez.
2 - TAKSİM KABİL OLMIYAN BORÇ
Madde 69 - Borç, taksim edilemediği ve alacaklılar birden ziyade olduğu
takdirde bunlardan her biri borcun tamamen ifasınıisteyebilir. Borçlu hepsine karşı
borcunu vermeye mecburdur. Borçlular birden ziyade ise her biri taksimi kabil
olmayan borcun tamamınıvermekle mükelleftir. Halin icabından hilafıanlaşılmadıkça,
veren borçlu, kendisiyle müştereken borçlu olanlara hisseleriyle rücu hakkınıhaiz ve
bu nispette alacaklının haklarına halef olur.
3 - MUAYYEN OLMAYAN BİR ŞEYE TAALLUK EDEN BORÇ
Madde 70 - Verilmesi lazım gelen şey yalnız nevile tayin edilmişise işin
mahiyetinden hilafıanlaşılmadıkça bu şeyin intihabıborçluya aittir. Bununla beraber
borçlu, mutavassıt vasıftan aşağıvasıfta bir şey veremez.
4 - BİRDEN ZİYADE ŞEYLERE TAALLUK EDEN BORÇ
Madde 71 - Borç birden ziyade şeylerin yapılmasınıveya verilmesini şamil
olupta borçlu bunlardan yalnız biriyle mükellef tutulabilirse işin mahiyetinden hilafı
anlaşılmadıkça intihap, borçluya aittir.
5 - FAİZ:
Madde 72 - Bir kimse faiz vermesine mecbur olupta miktarıne mukavale ile ne
de kanun veya örf ve adet ile muayyen değil ise bu faiz senevi yüzde beşhesabiyle
tediye olunur. (Mukavele ile faiz meselesinde
suiistimalin meni hukuku amme kanunlarına aittir.)
B BORCUN İFA EDİLECEĞİMAHAL
Madde 73 - Borcun ifa edilmesi lazım gelen yer, iki tarafın sarih veya zımni
arzusuna göre tayin edilir. Hilafına bir şart mevcut olmadığısurette aşağıdaki
hükümler tatbik olunur:
1 - Borç bir miktar paradan ibaret ise tediye alacaklının verme zamanında
mukim bulunduğu yerde vukubulur.
2 - Borç muayyen bir şeye taalluk ediyorsa bu şey akdin inikadızamanında
bulunduğu yerde teslim olunur.
3 - Bunlardan başka her borç doğumu zamanında borçlunun mukim
bulunduğu yerde ifa edilir. Alacaklının ikametgahında tediye edilmesi lazım gelen bir
borcun ifasıborcun doğumundan sonra alacaklının ikametgahınıdeğiştirmesi
sebebiyle ehemmiyetli bir surette güçleşmiş ise borç alacaklının evvelki
ikametgahında ifa olunabilir.
C İFANIN ZAMANI
I:MUACCEL BORÇ
Madde 74 - Ecel meşrut olmadığıveya işin mahiyetinden anlaşılmadığıtakdir
de borcun hemen ifa ve derhal icrasıtalep olunabilir.
II:MÜECCEL BORÇ
1 - AY ÜZERİNE ECEL
Madde 75 - Borcun ifasıiçin bir ayın iptidasıveya nihayeti tayin olunmuşise
ayın birinci ve sonuncu günü anlaşılır. Bir ayın ortasıtayin olunmuşise bundan ayın
on beşi anlaşılır.
2 - DİĞER ECELLER
Madde 76 - Bir borç veya sair her hangi bir tasarruf akdin inikadından itibaren
bir müddetin hitamında ifa ve icra edilmek lazım geldiği takdirde, vade aşağıdaki
veçhile tayin olunur:
1 - Müddet, gün ile tayin edilmişise borç, akdin inikat ettiği gün sayılmıyarak
müddetin son günü muaccel olur. Müddet, sekiz veya on beşgün ise bu müddet bir
veya iki haftayıdeğil tamam sekiz veya on beşgünü ifade eder.
2 - Müddet haftalar ile tayin edilmişise borç son haftanın, akdin münakit
olduğu güne ismen tevafuk eden gününde muaccel olur.
3 - Müddet ay ile veya sene, yarısene ve senenin dörtte biri gibi birden ziyade
aylarıihtiva eden bir zaman ile tayin edildiği surette borç, akdin münakit olduğu gün
ayın kaçıncıgünü ise son ayın buna tekabül eden günü muaccel olur. Son ayda
tekabül eden gün mevcut değil ise borç son ayın son günü ifa olunur.
Yarım ay tabiri, on beşgünlük bir müddete muadildir. Müddet bir veya birden
ziyade ay ile yarım ay ise on beşgün son olarak hesap edilir.
Bu kaideler, müddet, akdin inikadından başka bir zamandan itibaren cereyan
ettiği surettede tatbik olunur. Muayyen bir zaman içinde ifa edilmek lazım gelen bir
borcu borçlu, müddetin hitamından evvel ifa ile mükelleftir.
3 - CUMA VE TATİL GÜNLERİ
Madde 77 - Bir cumaya veya kanunen tatil olarak kabul edilen diğer bir güne
tesadüf eden vade kendiliğinden bu günü takip edip tatil olmıyan ilk güne geçer.
Hilafına mukavele muteberdir.
III:İŞLERE TAHSİS OLUNAN SAATLERDE İFA
Madde 78 - Borç vade gününde işlere tahsis olunan saatler zarfında ifa ve
alacaklıtarafından kabul edilmek lazım gelir.
IV:ECELİN UZATILMASI
Madde 79 - Borcun ifasıiçin tayin olunan ecel uzatılmışise yeni mehil, aksi
şart edilmedikçe evvelki mehlin hitamınıtakip eden birinci günden başlar.
V:VAKTİNDEN EVVEL İFA
Madde 80 - Akdin hükmünden veya mahiyetinden veya hal icabından iki
tarafın hilafınıkast ettikleri anlaşılmadığıtakdirde, borçlu borcunu vadesinden evvel
ifa edebilir. Şu kadarki borçlunun, vadeden evvel tediyede bulunmasından dolayı
mukavele ile veya adeten mezun olmadıkça bir miktar tenzilat icrasına hakkıyoktur.
I:MÜTEKABİL TAAHHÜDATI İHTİVA EDEN AKİTTE
1 - İFANIN TARZI
Madde 81 - Mütekabil taahhütleri muhtevi olan bir akdin ifasınıtalep eden
kimse, akdin şartlarına ve mahiyetine nazaran bir ecelden istifade hakkınıhaiz
olmadıkça kendi borcunu ifa etmişveya ifasınıteklif eylemişolmak lazımdır.
2 - BORCUNU ÖDEMEKTEN ACİZ HALİNDE BİR TARAFIN FESİH HAKKI
Madde 82 - Mütekabil taahhütleri muhtevi olan bir akitte akitlerden birinin
borcunu edadan aciz olmasıve bilhassa iflas veya aleyhindeki haczin neticesiz
kalmasısebebi ile diğer tarafın hakkıtehlikeye düşerse, bu taraf, lehindeki borcun
ifasıtemin edilinceye kadar kendisine terettüp eden borcun ifasından imtina ve talebi
üzerine bu teminat münasip bir müddet içinde verilmediği surette akti feshedebilir.
D TEDİYE
I:MEMLEKET PARASİYLE
Madde 83 - Mevzuu para olan borç memleket parasiyle ödenir.
Akit tediye mahallinde kanuni rayici olmayan bir para üzerine varit olmuşise
akdin harfiyen icrası“aynen ödemek” kelimeleri veya buna muadil sair tabirat ile şart
edilmişolmadıkça borç vadenin hulülü günündeki
rayici üzerinden memleket parasiyle ödenebilir.
(Ek fıkra: 14/11/1990 - 3678/29 md.) Yabancıpara borcunun vadesinde
ödenmemesi halinde alacaklı, bu borcu vade veya fiili ödeme günündeki rayice göre
Türk parasıile ödenmesini isteyebilir.
II:MAHSUP
1 - KISMEN TEDİYE HALİNDE
Madde 84 - Borçlu faiz veya masraflarıtediyede gecikmişdeğil ise kısmen icra
eylediği tediyeyi resülmale mahsup edebilir.
Alacaklıalacağın bir kısmıiçin kefalet, rehin veya sair teminat almışise borçlu
kısmen icra eylediği tediyeyi temin edilen veya teminatıdaha iyi olan kısma mahsup
etmek hakkınıhaiz değildir.
2 - BİRDEN FAZLA BORÇLAR OLDUĞU SURETTE
A ALACAKLININ BEYANINA TEVFİKAN
Madde 85 - Birden fazla borçlarıbulunan borçlu, borçlarıödemek zamanında
bu borçlardan hangisini tediye etmek istediğini alacaklıya beyan etmek hakkını
haizdir.
Borçlu beyanatta bulunmadığısurette vukubulan tediye kendisi tarafından
derhal itiraz edilmişolmadıkça alacaklının makbuzda irae ettiği borca mahsup edilmiş
olur.
B KANUNA TEVFİKAN
Madde 86 - Kanunen muteber bir beyan vaki olmadığıyahut makbuzda bir
güna mahsup gösterilmediği takdirde, tediye muaccel olan borca mahsup edilir.
Müteaddit borçlar muaccel ise tediye, borçlu aleyhinde birinci olarak takip
edilen borca mahsup edilir. Takibat vaki olmamışise tediye, vadesi iptida hulül etmiş
olan borca mahsup edilir.
Müteaddit borçların vadeleri aynı zamanda hulül etmiş ise mahsup
mütenasiben vaki olur. Hiç bir borcun vadesi hulül etmemişise alacaklıiçin en az
teminatıhaiz olan borca mahsup edilir.
III:MAKBUZ VE SENETLERİN İADESİ
1 - BORÇLUNUN HAKKI
Madde 87 - Borcu ödeyen borçlu, bir makbuz veya borcun tamamıtediye
edilmişise senedin geri verilmesini veya iptalini istemek hakkınıhaizdir. Borcun
tamamıödenmemişveya senet alacaklıya başka haklar da vermekte ise borçlu
ancak makbuz itasınıve tediyenin senede dercini isteyebilir.
2 - HÜKÜMLERİ
Madde 88 - Faizden veya icar bedeli gibi muayyen zamanlarda ödenmesi
lazım gelen sair borçlardan ihtirazi bir kayıt dermeyan etmeksizin bir taksit için
makbuz veren alacaklıondan evvelki taksitleri de tahsil etmiş sayılır. Alacaklı
resülmal için makbuz vermişise faizlerinide tahsil etmişsayılır. Senet borçluya iade
edildikte borç sakıt olmuşsayılır.
3 - SENEDİN İADESİNİN MÜMKÜN OLAMAMASI
Madde 89 - Alacaklısenedi zayi ettiğini iddia eder ise tediyede bulunan borçlu
kendisine senedin iptalini ve borcun sukutunu mübeyyin resmen tanzim veya usulen
tasdik edilmişbir ilmühaber vermeğe alacaklıyımecbur edebilir. Kıymetli evrakın
iptaline müteallik hükümler mahfuzdur.
E ALACAKLININ TEMERRÜDÜ
I:ŞARTLARI
Madde 90 - Yapılacak veya verilecek şey usulü dairesinde kendisine arz
olunan alacaklımuhik bir sebep olmaksızın onu reddeder veya borçlunun borcunu ifa
edebilmesi için tekaddümen kendi tarafından yapılmasılazım gelen muameleleri
icradan imtina eder ise, mütemerrit addolunur.
II:HÜKÜMLERİ
1 - BORCUN MEVZUU BİR AYIN OLDUĞU SURETTE
A TEVDİHAKKI
Madde 91 - Alacaklımütemerrit olduğu takdirde borçlu hasar ve masrafları
alacaklıya ait olmak üzere vereceği şeyi tevdi ederek borcundan beraet edebilir.
Tevdi edilecek yeri, tediye yerindeki hakim tayin eder. Fakat ticari eşya, hakimin
kararıolmaksızın dahi bir ardiyeye tevdi edilebilir.
B SATMAK HAKKI
Madde 92 - Akdin mevzuu olan şeyin mahiyeti veya işin nevi tevdia mani olur
veya verilecek şey bozulmağa maruz veya muhafazasımasrafımucip veya tevdii
büyük masraflarımüstelzim olur ise borçlu evvelen ihtarda bulunduktan sonra
hakimin izniyle onu alenen sattırarak bedelini tevdi edebilir. Verilecek şey borsada
mukayyet veya cari fiatımevcut veya masraflarına nispetle kıymeti az ise satışın
aleni olmasılazım olmadığıgibi ihtara lüzum görmeksizinde hakim, satışa müsaade
edebilir.
C TEVDİEDİLEN ŞEYİN İSDİRDADI
Madde 93 - Alacaklıtevdi edilen şeyi kabul eylediğini beyan etmişveya tevdi
bir rehnin fekkini tevlit eylemişbulunmadıkça, borçlu tevdi edilen şeyi istirdat edebilir.
Tevdii edilen şeyin istirdadıile beraber, alacak bütün teferrüatiyle yeniden tevellüt
eder.
2 - BORCUN MEVZUU BİR ŞEY OLMADIĞI SURETTE
Madde 94 - Borcun mevzuu bir aynın teslimini tazammun etmediği surette
eğer alacaklımütemerrit ise borçlunun temerrürdüne müteallik hükümlere tevfikan,
borçlu akdi feshedebilir.
F BORCUN İFASINA MANİOLAN DİĞER SEBEPLER
Madde 95 - Verilecek şey ve yapılacak işne alacaklıya nede alacaklıya
müteallik şahsi diğer bir sebeple mümessiline arz edilemez veya borçlunun kusuru
olmaksızın alacaklının şahsında tereddüt olunursa borçlu, alacaklının temerrüdü
halinde olduğu gibi tevdi etmek veya akdi fesheylemek hakkınıhaizdir.
İKİNCİFASIL
BORÇLARIN ÖDENMEMESİNİN NETİCELERİ
A BORCUN İFA EDİLMEMESİ
I:BORÇLUNUN MESULİYETİ
1 - UMUMİYET İTİBARİYLE
Madde 96 - Alacaklıhakkınıkısmen veya tamamen istifa edemediği takdirde
borçlu kendisine hiç bir kusurun isnat edilemiyeceğini ispat etmedikçe bundan
mütevellit zararıtazmine mecburdur.
2 - BİR ŞEYİN YAPILMASI VEYA YAPILMAMASI BORÇLARI
Madde 97 - Bir şeyin yapılmasına müteallik borç borçlu tarafından ifa
edilmediği takdirde, alacaklımasrafıborçluya ait olmak üzere borcun kendisi
tarafından ifasına izin verilmesini talep edebilir. Her türlü zarar ve ziyan davasıhakkı
mahfuzdur.
Bir şeyin yapılmamasına taalluk eyleyen borca muhalif surette hareket eden
kimse mücerret muhalefet ile zarar ve ziyan tediyesine mecburdur.
Bundan başka alacaklıtaahhüde muhalif olarak yapılan şeyin ref 'ini isteyebilir.
Alacakl ı, masraflarıborçluya ait olmak üzere, kendisi tarafından ref 'a izin verilmesini
de isteyebilir.
II:MESULİYETİN VÜSATİ
1 - UMUMİYET İTİBARİYLE
Madde 98 - Borçlu, umumiyet itibariyle her kusurdan mesuldur. Bu mesuliyetin
vüsati işin hususi mahiyetine göre çok veya az olabilir. Hususiyle işborçlu için bir
faideyi mucip olmadığısurette, mesuliyet daha az şiddetle takdir olunur.
Haksız fiillerden mütevellit mesuliyete müteallik hükümler, kıyasen akde
muhalif hareketlerede tatbik olunur.
2 - MESULİYETTEN BERAAET ŞARTI
Madde 99 - Hile veya ağır kusur halinde düçar olacağımesuliyetten borçlunun
iptidaen beraetini tazammun edecek her şart, batıldır.
Hafif kusur halinde, borçlu iptidaen mesuliyetten beraeti tazammun eden şartın
dermeyanısırasında alacaklıborçlunun hizmetinde ise veya mesuliyet hükümet
tarafından imtiyaz suretiyle verilen bir sanatin icrasından tevellüt ediyorsa; haiz
olduğu takdir salahiyetine istinat ile hakim, bu şartıbatıl addedebilir.
3 - MUAVİN ŞAHISLARIN MESULİYETİ
Madde 100 - Bir borcun ifasınıveya bir borçdan mütevellit bir hakkın
kullanılmasınıkendisi ile beraber yaşayan şahıslara veya maiyetinde çalışanlara
velev kanuna muvafık surette tevdi eden kimse, bunların işlerini icra esnasında ika
ettikleri zarardan dolayıdiğer tarafa karşımesuldür.
Bunların fiilinden mütevellit mesuliyeti, evvelce iki taraf arasında yapılan bir
mukavele tamamen veya kısmen bertaraf edebilir.
Alacaklı, borçlunun hizmetinde ise veya mesuliyet hükümet tarafından imtiyaz
suretiyle verilen bir sanatin icrasından tevellüt ediyorsa; borçlu mukavele ile ancak
hafif bir kusurdan mütevellit mesuliyetten kendisini beri kılabilir.
B BORÇLUNUN TEMERRÜDÜ
I:ŞARTLAR
Madde 101 - Muaccel bir borcun borçlusu, alacaklının ihtariyle, mütemerrit
olur.
Borcun ifa edileceği gün müttefikan tayin edilmişveya muhafaza edilen bir
hakka istinaden iki taraftan birisi bunu usulen bir ihbarda bulunmak suretiyle tesbit
etmişise, mücerret bugünün hitamıile borçlu mütemerrit olur.
II:HÜKÜMLERİ
1 - KAZA HALİNDE MESULİYET
Madde 102 - Mütemerrit olan borçlu, borcun teahhürle ifasından dolayızarar
ve ziyan tediyesine mecbur olduğu gibi kazara vukua gelecek zarardan da mesuldür.
Borçlu, kendisi tarafından bir güna kusur olmaksızın teahhürde bulunmuş
olduğunu veya borç vakit ve zamaniyle ifa edilmişolsa bile kazanın alacaklının
zararına olarak tediye olunacak şeye isabet edeceğini ispat ederek, bu mesuliyetten
kurtulabilir.
2 - GEÇMİŞGÜNLER FAİZİ
A UMUMİYET İTİBARİYLE
Madde 103 - Bir miktar paranın tediyesinden temerrüt eden borçlu mukavele
ile daha az bir faiz tayin edilmişolsa bile geçmişgünler için senevi yüzde beş
hesabiyle faiz tediyesine mecburdur.
Akitte doğrudan doğruya veya taksite raptedilmişkomüsyon şeklinde yüzde
beşten ziyade bir faiz şart edilmişise bu faizde temerrüt eden borçludan istenebilir.
(Üçüncü fıkra mülga: 29/06/1956 - 6763/41 md.)
B FAİZİN, MÜTEDAHİL TAKSİTLERİN, HİBE ETTİĞİ MEBALİĞİN
TEDİYESİNDE MÜTEMERRİT OLAN BORÇLU
Madde 104 - Faiz veya mütedahil iratların yahut hibe ettiği bir miktar paranın
tediyesinden temerrüt eden borçlu bunlar için geçmişgünler faizini ancak icraya veya
mahkemeye müracaat gününden itibaren tediyeye mecburdur.
Bunun aksine olan her şart, cezai şart hakkındaki hükümlere tevfikan takdir
olunur.
Geçmişgünler faizinin tediyesinde temerrüt sebebi ile faiz yürütülemez.
3 - MUNZAM ZARAR
Madde 105 - Alacaklının düçar olduğu zarar geçmişgünler faizinden fazla
olduğu surette borçlu kendisine hiç bir kusur isnat edilemiyeceğini ispat etmedikçe bu
zararıdahi tazmin ile mükelleftir.
Bu munzam zarar derhal takdir olunabilirse hakim, esasa dair karar verir iken
bu zararın miktarınıdahi tayin edebilir.
4 - BİR MEHİL TAYİNİSURETİYLE
A FESİH HAKKI
Madde 106 - Karşılıklıtaahhütleri havi olan bir akitte iki taraftan biri mütemerrit
olduğu takdirde, diğeri borcun ifa edilmesi için münasip bir mehil tayin veya münasip
bir mehilin tayinini hakimden isteyebilir.
Bu mehil zarfında borç ifa edilmemişbulunduğu surette alacaklıher zaman
onun ifasınıtalep ve teahhür sebebi ile zarar ve ziyan davasıikame eylemek hakkını
haizdir; birde aktin icrasından ve teahhürü sebebiyle zarar ve ziyan talebinden vaz
geçtiğini derhal beyan ederek borcun ifa edilmemesinden mütevellit zarar ve ziyanı
talep veya akdi fesh edebilir.
B DERHAL FESİH
Madde 107 - Aşağıdaki hallerde bir mehil tayinine lüzum yoktur.
1 - Borçlunun hal ve vaziyetinden bu tedbirin tesirsiz olacağıanlaşılırsa
2 - Borçlunun temerrüdü neticesi olarak borcun ifasıalacaklıiçin faidesiz
kalmışise.
3 - Akdin hükümlerine göre borç tayin ve tesbit edilen bir zamanda veya
muayyen bir mehil içinde ifa edilmek lazım geliyorsa.
C RÜCUUN HÜKÜMLERİ
Madde 108 - Akitten rücu eden alacaklı, vaidolunan şeyi vermekten imtina ve
tediye eylediği şeyi istirdat edebilir.
Bundan başka borçlu kendisine hiç bir kusurun isnat edilemiyeceğini ispat
edemezse alacaklıakdin hükümsüzlüğünden mütevellit zararın tazminini de talep
edebilir.
ÜÇÜNCÜ FASIL
BORÇLARIN ÜÇÜNCÜ ŞAHIS HAKKINDAKİTESİRİ
A ALACAKLIYA HALEF OLMAK
Madde 109 - Alacaklıya tediyede bulunan üçüncü şahıs aşağıdaki hallerde
tediye eylediği miktar nispetinde alacaklının haklarına kanunen halef olur:
1 - Başkasının borcu için rehnedilen bir şeyi rehinden kurtardığıve bu şey
üzerinde mülkiyet hakkıveya sair diğer bir ayni hakkıhaiz bulunduğu takdirde.
2 - Alacaklıya tediyede bulunan üçüncü şahsın ona halef olacağıborçlu
tarafından alacaklıya haber verildiği takdirde.
B BAŞKASININ FİİLİNİTAAHHÜT
Madde 110 - Bir üçüncü şahsın fiilini başkasına taahhüt eden kimse bu
üçüncü şahıs tarafından taahhüdün ifa edilmemesi halinde zarar ve ziyan tediyesine
mecburdur.
(Ek fıkra: 08/07/1981 - 2486/1 md.) Muayyen bir müddet için yapılan
taahhütlerde, müddetin bitimine kadar taahhüt edene yazılıolarak başvurulmaması
halinde taahhüdün hükümsüz olacağına dair sözleşme muteberdir.
C BAŞKASI LEHİNE ŞART
I:UMUMİYET İTİBARİYLE
Madde 111 - Kendi namına akit yapan bir kimse, üçüncü şahıs lehine bir borç
şart etmişise, o borcun ifasınıtalebetmek hakkınıhaizdir.
Üçüncü şahıs veya o borçda üçüncü şahsa da halef olanlar dahi, iki tarafın
niyetine veya örf ve adete tevafuk ettiği takdirde, borcun ifasınışahsan ta
lebedebilirler.
Bu takdirde üçüncü şahıs veya onu istihlaf edenler bu hakkıkullanmak
istediklerini borçluya beyan ettiklerinden itibaren alacaklının borçluyu ibraya hakkı
kalmaz.
II:SİGORTA İLE TEMİN EDİLMİŞHUKUKİMESULİYETLER
Madde 112 - Başkasınıistihdam eden bir kimse çalıştırdığıameleye karşı
hukuki mesuliyetlerini temin için sigorta yapıpta amele, sigorta ücretinin en aşağı
yarısınıtediyeye iştirak etmişise; sigortadan mütevellit haklar, münhasıran ameleye
ait olur.
ÜÇÜNCÜ BAP : BORÇLARIN SUKUTU
A BORÇLARIN FERİLERİNİN SUKUTU
Madde 113 - Asıl borç tediye ile veya sair bir suretle sakıt olduğu takdirde
kefalet ve rehin ve sair fer 'i haklar dahi sak ıt olur.
Evvelce işleyen faizleri talep hakkının mahfuz bulunduğu beyan edilmişveya
hal icabından neşet eylemişolmadıkça bu faizler talep olunamaz.
Gayrimenkul rehine ve kıymetli evraka ve konkordatoya müteallik hususi
hükümler mahfuzdur.
B TECDİT
I:UMUMİYET İTİBARİYLE
Madde 114 - Borcun tecdidi akitten vazıh surette anlaşılmak lazımdır.
Hususiyle mevcut bir borç için kambiyo taahhüdünde bulunmak veya yeni bir
alacak senedi veya yeni bir kefaletname imza etmek, tecdidi tazammun etmez.
Bununla beraber, bu hükmün aksine dair akdolunan mukaveleler muteberdir.
II:CARİHESAP
Madde 115 - Muhtelif kalemlerin bir hesabıcariye mücerret kaydedilmesiyle
borç tecdit edilmişolmaz.
Şu kadarki hesap kesilipte diğer tarafçada kabul edilmişolduğu takdirde, borç
tecdit edilmişolur.
Eğer kalemlerden biri mukabilinde teminat varsa hesap kesilip tasdik edilmiş
olsa bile hilafışart edilmedikçe bu teminata halel gelmez.
C ALACAKLI VE BORÇLU SIFATLARININ BİRLEŞMESİ:
Madde 116 - Alacaklılık ve borçluluk sıfatlarının bir şahısta içtimaiyle borç
sakıt olur.
Bu içtimaın zevaliyle borç avdet eder.
Gayrimenkul rehni ile kıymetli evrak hakkındaki hususi hükümler bakidir.
D İFANIN MÜMKÜN OLMAMASI:
Madde 117 - Borçluya isnat olunamıyan haller münasebetiyle borcun ifası
mümkün olmazsa, borç sakıt olur.
Karşılıklıtaahhütleri havi akitlerde bu suretle beri olan borçlu haksız iktisaplara
müteallik hükümlere tevfikan almışolduğu şeyleri iadeye mecbur ve kendisine henüz
tediye edilmemişbulunan şeyi istemek hakkından mahrum olur. Kanun veya akit ile,
borcun ifasından evvel bile vukua gelen zararın, alacaklıya tahmil edilmişolduğu
haller bundan müstesnadır.
E TAKAS:
I:ŞARTLARI
1 - UMUMİYET İTİBARİYLE
Madde 118 - İki şahıs karşılıklıbir miktar meblağıveya yekdiğerine mümasil
başka mallarıbirbirine borçlu olduklarıtakdirde, her iki borç muaccel ise iki taraftan
her biri borcunu alacağıile takas edebilir.
Alacaklardan biri, münazaalıolsa bile takas dermeyan olunabilir.
Müruru zamana uğramışbir alacak, takas dermeyan edebileceği zamanda
müruru zaman ile sakıt olmuşdeğil ise onun da takasıdermeyan olunabilir.
2 - KEFALET HALİNDE
Madde 119 - Asıl borçlunun takasıdermeyan etmeğe hakkıoldukça, kefili
alacaklıya tediyede bulunmaktan imtina edebilir.
3 - ÜÇÜNCÜ ŞAHIS LEHİNE TAAHHÜT HALİNDE
Madde 120 - Bir üçüncü şahıs lehine taahütte bulunan kimse borcunu, diğer
akidin kendisine borçlu olduğu şey ile takas edemez.
4 - BORÇLUNUN İFLASI HALİNDE
Madde 121 - Borçlunun iflasıhalinde alacaklılar, muaccel olmasa bile
alacaklarının müflisin kendilerinde olan alacağıile takas edebilirler.
II:HÜKÜMLERİ:
Madde 122 - Takas, ancak borçlunun takasıdermeyan etmek kastini
alacaklıya bildirmesiyle vaki olur.
Bu takdirde iki borç takas edilebilecekleri andan itibaren en az olan borcun
miktarınispetinde sakıt olmuşaddolunur.
Hesabıcari meselesinde ticarete müteallik hususi taamüller bakidir.
III:TAKASI KABİL OLMIYAN ALACAKLAR:
Madde 123 - Aşağıdaki alacaklar, alacaklıların arzusu hilafında takas ile ıskat
edilemez.
1 - Tevdi edilmişveya haksız olarak alınmışveya hile ile alıkonulmuşbulunan
bir şeyin iadesine veya bedeline taallük eden mutalebeler.
2 - Nafaka ve işücreti gibi borçlunun ve ailesinin iaşesi için mutlak surette
zaruri olup hususi mahiyeti itibariyle fiilen alacaklının eline verilmesi icap eden
alacaklar.
3 - Devlet ve vilayet ve köyler lehine olarak hukuku ammeden neşet eden
alacaklar.
IV:TAKASTAN FERAGAT:
Madde 124 - Borçlu, iptidaen takastan feragat edebilir.
F MÜRURU ZAMAN:
I:MÜDDETLER:
1 - ON SENELİK MÜRURU ZAMAN
Madde 125 - Bu kanunda başka suretle hüküm mevcut olmadığıtakdirde, her
dava on senelik müruru zamana tabidir.
2 - BEŞSENELİK MÜRURU ZAMAN
Madde 126 - Aşağıdaki alacak veya davalar hakkında beşsenelik müruru
zaman cari olur:
1 - Alelümum kiralar ile resülmal faizleri ve muayyen zamanlarda tediyesi
meşrut aidat hakkındaki davalar.
2 - Erzak bedeli ve nafaka ve otel ve lokanta masraflarına müteallik davalar.
3 - (Değişik bent: 29/06/1956 - 6763/41 md.) Sanatkarların veya esnafın
emeklerinin karşılığı, perakendecilerin sattıklarımalların parası, noterlerin mesleki
hizmetleri karşılığı, başkalarının maiyetinde çalışan
veya müstahdemi olan kimselerin, hizmetçilerin, yevmiyecilerin ve işçilerin
ücretleri hakkındaki davalar;
4 - (Ek bent: 29/06/1956 - 6763/41 md.) Ticari olsun olmasın bir şirket akdine
dayanan ve ortaklar arasında veya şirketle ortaklar arasında açılmışbulunan bütün
davalar ile bir şirketin müdürleri, temsilcileri,
murakıplariyle şirket veya ortaklar arasındaki davalar, vekalet akdinden,
komüsyon aktinden, acentalık mukavelesinden, ticari tellallık ücreti davasıhariç,
tellallık akdinden doğan bütün davalar, mütaahhidin
kasıt veya ağır kusuru ile akdi hiç veya gereği gibi yerine getirmemişve
bilhassa ayıplımalzeme kullanmış veya ayıplıbir işmeydana getirmiş olması
sebebiyle açılacak davalar hariç olmak üzere istisna akdinden
doğan bütün davalar.
3 - MÜRURU ZAMAN MÜDDETLERİN KATİYETİ
Madde 127 - Bu üçüncü bapta tayin olunan müruru zaman müddetleri,
mukavele ile tadil olunamaz.
4 - MÜRURU ZAMANIN BAŞLANGICI
A UMUMİYET İTİBARİYLE
Madde 128 - Müruru zaman alacağın muaccel olduğu zamandan başlar,
alacağın muacceliyeti bir ihbar vukuuna tabi ise müruru zaman bu haberin
verilebileceği günden itibaren cereyan eder.
B MUAYYEN ZAMANLARDA VERİLEN İVAZLARDA
Madde 129 - Kaydi hayat şartiyle irat ve muayyen zamanlarda tediye olunan
sair şeylerin tesviyesini talep hususunda müruru zaman ilk tediye edilmemişolarak
kalan taksitin muacceliyet kesp ettiği günden başlar.
Alacak hakkında müruru zaman vaki olunca mütedahil taksitler hakkında da
müruru zaman vaki olmuşolur.
5 - MÜDDETLERİN HESABI
Madde 130 - Müddetlerin hesabında müruru zamanın başladığıgün nazarı
itibare alınmaz ve müruru zaman ancak müddetin son günü kullanılmaksızın geçtiği
surette vaki olmuşolur.
Bununla beraber borçların ifasımeselesinde müddetlerin hesabına müteallik
kaideler burada da tatbik olunur.
II:FER ' İLER HAKKINDA MÜRURU ZAMAN:
Madde 131 - Asıl alacak hakkında müruru zaman vaki olunca faiz ve sair fer 'i
alacaklar hakk ında da müruru zaman vaki olmuşolur.
III:MÜRURU ZAMANIN CEREYANINA MANİOLAN VE MÜRURU ZAMANI
TATİL EDEN SEBEPLER:
Madde 132 - Aşağıdaki hallerde müruru zaman cereyan etmez ve cereyana
başlamışise inkıtaa uğrar:
1 - Velayet devam ettiği müddetçe çocukların baba ve analarına karşıolan
alacaklarıhakkında.
2 - Vesayet devam ettiği müddetçe vesayet altında bulunanların vasi veya
Sulh Hakimi ve Mahkemei Asliye Hakimleri zimmetinde olan alacaklarıhakkında.
3 - Nikah devam ettiği müddetçe karıkocadan birinin, diğeri zimmetinde olan
alacaklarıhakkında.
4 - Hizmet mukavelesinin devam ettiği müddetçe hizmetçilerin, istihdam
edenlere karşıolan alacaklarıhakkında.
5 - Borçlu alacak üzerinde intifa hakkınıhaiz olduğu müddetçe.
6 - Alacağı, bir Türk mahkemesi huzurunda iddia etmek imkanıolmadığı
müddetçe.
Müruru zaman, tatil eden sebeplerin zail olduğu günün hitamından itibaren
başlar veya tevakkuftan evvel başlamışolan cereyanına devam eder.
IV:MÜRURU ZAMANIN KAT 'I:
1 - KATI SEBEPLERİ
Madde 133 - Aşağıdaki hallerde müruru zaman katedilmişolur:
1 - Borçlu borcu ikrar ettiği, hususiyle faiz veya mahsuben bir miktar para veya
rehin yahut kefil verdiği takdirde.
2 - Alacaklıdava veya defi zımnında mahkemeye veya hakeme müracaatla
veya icrai takibat yahut iflas masasına müdahale ile hakkınıtalep eylediği halde.
2 - BORÇLULARA KARŞI KAT 'IN NET İCELERİ
Madde 134 - Müruru zaman, müteselsilen borçlu olanlardan veya taksimi kabil
olmıyan bir borcun müşterek borçlularından birine karşıkatedilmişolunca diğerlerine
karşıda katedilmişolur.
Müruru zaman, asıl borçluya karşıkatedilmişolunca kefile karşıda katedilmiş
olur.
Müruru zaman, kefile karşıkatedilmişolunca asıl borçluya karşıkatedilmiş
olmaz.
3 - YENİMÜDDETİN MEBDEİ
A İKRAR VE HÜKÜM HALİNDE
Madde 135 - Müruru zaman katedilmişolunca katıdan itibaren yeni bir müddet
cereyan etmeğe başlar.
Borç bir senette ikrar edilmişveya bir hüküm ile sabit olmuşise yeni müddet
daima on senedir.
B ALACAKLININ FİİLİHALİNDE
Madde 136 - Bir dava veya defi ile katedilmişolan müruru zaman, dava
devam ettiği müddetçe iki tarafın muhakemeye müteallik her muamelesinden ve
hakimin her emir ve hükmünden itibaren yeniden cereyana başlar.
Katı, icrai takibattan neşet etmiş ise müruru zaman takibe müteallik her
muameleden itibaren yeniden cereyana başlar.
Katı, bir iflasa müdahaleden neşet etmişise müruru zaman, iflasa müteallik
hükümlere göre alacağıyeniden talep etmek mümkün olduğu zamandan itibaren
yeniden cereyana başlar.
V:DAVANIN REDDİHALİNDE MUNZAM MÜDDET:
Madde 137 - Dava veya defi, vazıyed eden hakimin salahiyeti olmamasıveya
tamiri kabil ve şekle müteallik bir noksan veya vaktinden evvel ikame edilmişolması
sebebi ile reddolunmuşolupta arada müruru zaman müddeti hitam bulmuş ise
alacaklıhakkınıtalep etmek için altmışgünlük munzam bir müddeten istifade eder.
VI:MENKUL REHNİİLE TEMİN EDİLMİŞALACAK HALİNDE:
Madde 138 - Alacağın bir menkul rehni ile temin edilmişbulunması, bu alacak
hakkında müruru zaman cereyanına mani olmaz. Fakat alacaklırehinden hakkını
istifa etmek salahiyetini muhafaza eder.
VII:MÜRURU ZAMANDAN FERAGAT:
Madde 139 - İptidaen müruru zamandan feragat batıldır.
Müteselsil borçlulardan biri tarafından vukubulan feragat, diğerlerine karşı
dermeyan olunamaz.
Feragat, taksimi kabil olmayan bir borcun müşterek borçlularından biri
tarafından sadır olduğu takdirdede hüküm böyledir. Asıl borçlu tarafından vukubulan
feragat, kezalik kefile karşıdermeyan olunamaz.
VIII:MÜRURU ZAMANIN DERMEYANI LÜZUMU:
Madde 140 - Müruru zaman dermeyan edilmediği surette hakim, müruru
zamanıkendiliğinden nazara alamaz.
DÖRDÜNCÜ BAP : BORÇLARIN NEVİLERİ
BİRİNCİFASIL : MÜTESELSİL BORÇLAR
A BORÇLULAR ARASINDA TESELSÜL:
I:ŞARTLARI:
Madde 141 - Alacaklıya karşı, her biri borcun mecmuundan mesul olmağı
iltizam ettiklerini beyan eden müteaddit borçlular arasında teselsül vardır.
Böyle bir beyanın fikdanıhalinde teselsül ancak kanunun tayın ettiği hallerde
olur.
II:ALACAKLI VE BORÇLU ARASINDAKİMÜNASEBET:
1 - HÜKÜMLERİ
A MÜŞTEREK BORÇLULARIN MESULİYETİ
Madde 142 - Alacaklımüteselsil borçluların cümlesinden veya birinden borcun
tamamen veya kısmen edasınıistemekte muhayyerdir.
Borcun tamamen edasına kadar bütün borçluların mesuliyeti devam eder.
B MÜŞTEREK BORÇLULARA AİT DEFİLER
Madde 143 - Müteselsil borçlulardan biri alacaklıya karşıonunla kendi
arasındaki şahsi münasebetlerden veya müteselsil borcun sebep veya mevzuundan
tevellüt etmiş olanlardan maada bir şey dermeyan edemez ve bütün borçlular
arasında müşterek olan defileri dermeyan etmediği halde onlara karşımesul olur.
C MÜŞTEREK BORÇLULARDAN BİRİNİN ŞAHSİFİİLİ
Madde 144 - Hilafına mukavele olmadıkça müteselsil borçlulardan biri kendi
fiili ile diğer borçluların vaziyetlerini ağırlaştıramaz.
2 - MÜTESELSİL BORCUN SUKUTU
Madde 145 - Tediyesi ile veya yaptığıtakas ile borcun tamamınıveya bir
kısmınıiskat etmişolan müteselsil borçlulardan biri, sakıt olan borç nispetinde, diğer
borçlularıhalas etmişolur.
Eğer müteselsil borçlulardan biri borç tediye olunmamışiken ondan tahallüs
etmişise, diğer borçlular ancak halin veya borcun mahiyetinin irae ettiği nispette bu
beraetten istifade edebilirler.
III:MÜŞTEREK BORÇLULAR ARASINDAKİMÜNASEBETLER:
1 - TAKSİM
Madde 146 - Borcun mahiyetinden hilafıistidlal olunmadıkça, müteselsil
borçlulardan her biri alacaklıya yapılan tediyeden birbirine müsavi birer hisseyi
üzerlerine almağa mecburdur. Ve hissesinden fazla tediyede bulunan, fazla ile
diğerlerine rücu hakkınıhaizdir.
Birinden tahsili mümkün olmayan miktar, diğerleri arasında mütesaviyen
taksim olunur.
2 - HALEFİYET
Madde 147 - Rücu hakkından istifade eden müteselsil borçlulardan her biri,
tediye ettiği miktar nispetinde alacaklının haklarına halef olur.
Alacaklı, diğerlerinin zararına olarak müteselsil borçlulardan birinin vaziyetini
iyileştirdiği takdirde bu fiilinin neticelerini şahsan tahammül eder.
B ALACAKLILARIN ARASINDA TESELSÜL:
Madde 148 - Borcun tamamınıtediyesini istemek hakkınıher birine bahş
ettiğini borçlu beyan ettiği hallerde, müteaddit alacaklılar arasında teselsül mevcut
olacağıgibi kanunun tayin ettiği maddelerde dahi bu nevi teselsül bulunur.
Müteselsil alacaklılardan birine vakıtediye ile borçlu bütün alacaklılara karşı
beri olur.
Alacaklılardan birinin icraya veya mahkemeye müracaatından haberdar
edilmedikçe borçlu onlardan dilediğine tediyede muhayyerdir.
İKİNCİFASIL: ŞARTA BAĞLI BORÇLAR
A TALİKİŞART:
I:UMUMİYET İTİBARİYLE:
Madde 149 - Bir akdin mevzuunu teşkil eden borcun mevcudiyeti, meşkuk bir
hadisenin tahakkukuna talik edilmişise o akit şarta bağlıakit olur.
İki taraf hilafınıkast etmedikleri halde şarta bağlıakit, ancak şartın tahakkuku
anından itibaren hüküm ifade eder.
II:ŞARTIN BAĞLI OLDUĞU SIRADAKİVAZİYET:
Madde 150 - Şart tahakkuk edinceye kadar borçlu, borcun layıkıveçhile
edasına mani olacak her nevi tasarruftan içtinap etmekle mükelleftir.
Şarta bağlıhakkıtehlikeye düçar edilen alacaklı, alacağımutlak olan
alacaklıların haklarınımuhafaza için yapmağa salahiyettar olduklarıtedbirleri ittihaz
edebilir.
Şartın tahakkukundan evvel yapılan temliki her tasarruf, şartın hükümlerini
ihlal ettiği nispette batıl olur.
III:FASILA ESNASINDA TAHAKKUK EDEN MENFAATLER:
Madde 151 - Şartın tahakkukundan evvel taahhüt olunan şey kendisine teslim
olunan alacaklı, şartın tahakkuku halinde, fasıla esnasında o şeyden elde ettiği
menfaatlerede malik olur.
Şart tahakkuk etmezse alacaklıelde ettiği menfaatleri red ile mükelleftir.
B İNFİSAHİŞARTLAR:
Madde 152 - İnfisahı, meşkuk bir hadisenin tahakkukuna talik edilen akit,
şartın tahakkuku anından itibaren hüküm ifade etmez.
Kaideten, infisah makabline şamil olmaz.
C MÜŞTEREK HÜKÜMLER:
I:ŞARTIN TAHAKKUKU:
Madde 153 - Eğer şart, iki taraftan birinin bizzat yapmasılazım olmayan bir
şeyin icrasından ibaret ise, o tarafın vefatıhalinde mirasçısıonun yerine kaim olabilir.
II:HİLELİMÜMANAAT:
Madde 154 - Şartın tahakkukuna iki taraftan biri hüsnü niyet kaidelerine
muhalif bir hareketle mani olursa, o şart tahakkuk etmişaddolunur.
III:MEMNU ŞARTLAR:
Madde 155 - Kanuna veya ahlaka (adaba) mugayir bir fiil veya ihmal, şart
olarak tayin edilmişolduğu takdirde bu şarta bağlıolan borç hükümsüz olur.
ÜÇÜNCÜ FASIL
PEY AKÇESİ, ZAMANI RÜCU, ÜCRET TEVKİFİVE CEZAİŞART
A PEY AKÇESİVE ZAMANI RÜCU:
Madde 156 - Bir kimse pey akçesi verdiği takdirde, bunu zamanırücu olarak
değil; belki akdin inikadına delil olmak üzere vermişaddolunur.
Hilafına mahalli adet veya mukavele olmadıkça, pey akçesini alan, matlubuna
mahsup etmiyerek onu muhafaza eder.
Zamanırücu şart edildiği halde, akitlerden her biri akitten rücu salahiyetini haiz
addolunur. Pey akçesi vermişolan rücu ederse, verdiğini terk eder ve pey akçesini
almışolan rücu ederse, aldığının iki mislini iade eder.
B ÜCRET TEVKİFİ:
Madde 157 - Hizmet akdinde mukavele mucibince ücretin bir kısmıtevkif
edildiği halde, hilafına şart veya adet bulunmadıkça tevkif olunan ücret cezai şart
olarak değil belki istihdam eden kimsenin zararına karşılık olmak üzere tutulmuş
addolunur.
Bu tevkif, ancak amele ücretinin tazminat ile mahsubu caiz olduğu nispette
muteber olur.
C CEZAİŞART:
I:ALACAKLININ HAKLARI:
1 - İCRA İLE EDA ARASINDAKİMÜNASEBET
Madde 158 - Akdin icra edilmemesi veya natamam olarak icrasıhalinde tediye
edilmek üzere cezai şart kabul edilmişise, hilafına mukavele olmadıkça, alacaklı
ancak ya akdin icrasınıveya cezanın tediyesini isteyebilir.
Akdin muayyen zamanda veya meşrut mahalde icra edilmemesi halinde tediye
olunmak üzere cezai şart kabul edilmişise, alacaklıhem akdin icrasınıhem meşrut
cezanın tediyesini talep edebilir. Meğer ki alacaklıbu hakkından sarahaten feragat
etmişveya kayıt dermeyan etmeksizin edayıkabul eylemişolsun.
Borçlunun, cezai şartıtediye ile akitten rücu etmek hakkınıispat edebilmek
salahiyeti mahfuzdur.
2 - CEZA İLE ZARAR ARASINDAKİMÜNASEBET
Madde 159 - Alacaklızarara düçar olmasa bile ceza lazım olur.
Şart olunan ceza miktarından fazla zarara düçar olan alacaklı, borçlunun bir
kusuru olduğunu ispat etmedikçe fazlasınıisteyemez.
3 - FESİH HALİNDE ALACAKLININ KISMEN VUKUBULAN TEDİYEYE
MÜTEALLİK HAKLARI
Madde 160 - Cezai şarta müteallik hükümler, kısmen vakıolan tediyenin fesih
halinde alacaklıya kalmasışartınımutazammın olan mukaveleyede, tatbik olunur.
Taksitle satışa dair olan hükümler bakidir.
II:CEZANIN BUTLANI VE TENKİSİ:
Madde 161 - Akitler, cezanın miktarınıtayinde serbesttirler.
Ceza, kanuna veya ahlaka (adaba) muğayir bir borcu teyit için şart edilmiş
veya hilafına mukavele olmadığıhalde borcun ifasıborçlunun mesuliyetini icap
etmeyen bir hal sebebiyle gayri mümkün olmuşise, şart olunan cezanın tediyesi talep
edilemez.
Hakim, fahişgördüğü cezalarıtenkis ile mükelleftir.
BEŞİNCİBAP
ALACAĞIN TEMLİKİVE BORCUN NAKLİ
A ALACAĞIN TEMLİKİ:
I:ŞARTLARI:
1 - RIZAİTEMLİK
A CEVAZİ
Madde 162 - Kanun veya akit ile veya işin mahiyeti icabıolarak menedilmiş
olmadıkça borçlunun rızasınıaramaksızın alacaklı, alacağınıüçüncü bir şahsa temlik
edebilir.
Borçlu, alacağın temlik edilmemesi şart edilmiş olduğunu bu şartıihtiva
etmeyen bir ikrarıbilkitabeye istinat ile, alacağınıtemellük eden üçüncü bir şahsa
karşıiddia edemez.
B AKDİN ŞEKLİ
Madde 163 - Tahriri şekilde yapılmışolmadıkça alacağın temliki muteber
olmaz.
Bir alacağın temlikini va 'detmek, hususi şekle tabi değildir.
2 - KANUNİVEYA KAZAİTEMLİK
Madde 164 - Alacağın temliki kanun veya mahkeme kararımucibince
vukubulduğu halde bir güna merasime tabi olmaksızın ve evvelki alacaklıtarafından
rıza izhar edilmesine bile ihtiyaç bulunmaksızın üçüncü şahıslara karşıdermeyan
edilebilir.
II:TEMLİKİN HÜKÜMLERİ:
1 - BORÇLUNUN VAZİYETİ
A HÜSNÜNİYETLE YAPILAN TEDİYE
Madde 165 - Temlik veya temellük eden tarafından alacağın temlik olunduğu
kendisine bildirilmezden mukaddem evvelki alacaklıya ve mütevali temlikler vaki
olmuşise alacağıtemellük edenlerden tercihi lazım gelen biri var iken diğerine hüsnü
niyetle tediyede bulunan borçlu, beri olur.
B TEDİYEDEN İMTİNA VE TEVDİ
Madde 166 - Aidiyeti münazaalıbulunan bir alacağın borçlusu tediyeden
imtina edebilir ve alacağımahkemeye tevdi ile borçtan beri olur.
Borçlu, alacağın münazaalıolduğunu bildiği halde tediyede bulunursa, tehlike
ve hasarıkendisine ait olur.
İki alacaklıarasındaki dava henüz görülmekte ve borç muaccel ise her biri
borçluyu, borcu olan meblağıtevdie icbar edebilir.
C BORÇLUYA AİT DEFİLER
Madde 167 - Borçlu, temlike vakıf olduğu zaman; temlik edene karşıhaiz
olduğu defileri, temellük edene karşıdahi dermeyan edebilir.
Borçlunun matlubu temlik eden zimmetinde temlike vakıf olduğu zaman
müeccel bir alacağıvar idise bu alacağın temlik edilen matluptan sonra muacceliyet
iktisap etmişolmamasışartiyle borç ile takas edilmesini talep edebilir.
2 - FER ' İHAKLARIN VE SENETLERİN VE ESBABI SÜBUTİYENİN DEVRİ
Madde 168 - Alacağın temlikinde, temlik eden kimsenin şahsına has
olanlardan maada rüçhan haklarıve diğer müteferri haklar dahil olur.
Temlik eden kimse, temellük edene alacak senedini teslim ve mevcut esbabı
sübutiyeyi ve haklarının izhar için lüzumlu olan malümatıita ile mükelleftir.
Gecikmişfaizler, asıl alacak ile birlikte temlik edilmişaddolunur.
3 - ZAMAN
A UMUMİYET İTİBARİYLE
Madde 169 - Alacağın temliki ıvaz mukabilinde icra edilmişise temlik eden
kimse alacağın temlik zamanında mevcudiyetini zamındır.
Ayrıca taahhüt etmedikçe borçlunun aczinden mesul değildir.
Temlik meccanen vaki olmuşise temellük eden kimse alacağın mevcudiyetini
dahi zamin olmaz.
B TEDİYE MAKAMINA YAPILAN TEMLİK
Madde 170 - Tediye makamına kaim olmak üzere bir alacak temlik edilipte ne
miktar tenzil edileceği tayin edilmemişise temellük eden kimse ancak borçludan bilfiil
tahsil ettiği yahut lazım olan ikdamısarf eylediği halde tahsil etmişolduğu miktarı
kendi alacağına mahsup etmekle mükelleftir.
C ZAMANIN ŞÜMULÜ
Madde 171 - Temlik eden zaman ile mükellef ise; temellük edene karşıancak
resülmal ve faiz olarak almışolduğu miktar nispetinde mesuldür. Bundan başka
temlikin mucip olduğu ve alacaklının borçluya karşısemeresiz takibi dolayısiyle
ihtiyar ettiği masraflarıda zamin olur.
Temlik, kanun icabıvakıolmuşise evvelki alacaklı, ne alacağın mevcudiyetine
ne de borçlunun eda kabiliyetine kefildir.
III:HUSUSİKAİDELERİN MAHFUZİYETİ:
Madde 172 - Bazıhakların temlikine mahsus olarak kanunen muayyen olan
hükümler bakidir.
B BORCUN NAKLİ:
I:BORÇLU VE BORCUN NAKLİMÜTEAHHİDİ:
Madde 173 - Bir borçluya karşıyapılan, borcun nakli taahhüdü, müteahhidi ya
borcu tediye etmek yahut alacaklının rızasınıistihsal ederek borcu üzerine almak
suretiyle borçlunun beraetini tahsile mecbur eder.
Borçlu, borcun nakli müteahhidine karşıborcun nakli akdinden mütevellit
borçlarınıifa etmedikçe, müteahhit aleyhine taahhüdünü ifa için dava ikame edemez.
Borçtan beraet etmemişolan evvelki borçlu, borcun nakli müteahhidinden
teminat isteyebilir.
II:NAKİL MÜTEAHHİDİİLE BORÇLU ARASINDAKİAKİT:
1 - İCAP VE KABUL
Madde 174 - Evvelki borçlunun yerine yenisinin kaim olmasıve borçtan
beraeti borcun naklımüteahhidi ile alacaklıarasında yapılacak akit ile vukubulur.
Bu akdin icap edildiği, borcun nakli müteahhidi veya onun müsaadesiyle
evvelki borçlu tarafından borcun nakli mukavelesinin alacaklıya bildirilmesinden
istidlal olunabilir.
Alacaklının rızasıya sarih olur veya halin icabından anlaşılır. Alacaklıihtirazi
kayıt dermeyan etmeksizin borcun nakli müteahhidinin tediyesini kabul eder veya
bunun borçlu sıfatıile yaptığıdiğer her hangi bir muameleye razıolursa borcun
naklini kabul etmişaddolunur.
2 - İPTAL OLUNAN İCAP
Madde 175 - İcap, alacaklıtarafından her zaman kabul edilebilir. Şu kadarki
borcun nakli müteahhidi veya borçlu kabul için bir mehil tayin edebilir ve bu mehlin
inkızasına kadar alacaklısükut ederse icap, reddolunmuşaddedilir.
Borcun nakli hakkında vukubulan icabın kabulünden evvel yeni bir borcun
nakli mukavelesi yapılır ve borcun naklinin yeni müteahhidi alacaklıya icapta
bulunursa, birinci icabıyapan beri olur.
III:BORÇLUNUN DEĞİŞMESİNİN HÜKMÜ:
1 - BORCUN FERİLERİ
Madde 176 - Borçlu değişmişolsa bile borçlunun şahsına hasolanlardan
maada müteferri haklar, baki olur.
Bununla beraber borcu temin için bir rehin tesis etmişolan üçüncü şahsın ve
kefilin mesuliyetleri ancak borcun nakline razıolduklarıhalde devam eder.
2 - İSTİSNALAR
Madde 177 - Nakledilen borca müteferri haklarıdermeyan etmek hakkı,
borçludan yenisine geçer.
Yeni borçlu alacaklıile yapılan akitten hilafıanlaşılmadıkça evvelki borçlunun
alacaklıya karşıdermeyan edebileceği şahsi defilerde bulunamaz.
Yeni borçlu borcun naklini tevlit etmiş olan hadiseler dolayısiyle evvelki
borçluya karşıdermeyan edebileceği defileri alacaklıya karşıkullanamaz.
IV:AKDİN İPTALİ:
Madde 178 - Borcun nakli mukavelesi iptal edildiği halde, hüsnü niyet sahibi
üçüncü şahıslara ait olan haklar baki kalmak üzere evvelki borç, bütün feri 'leriyle
birlikte avdet eder.
Bundan başka akdin iptali ve ika olunan zarar kendisine isnat olunamıyacağını
nakil müteahhidi ispat edemez ise, alacaklı, evvelce müesses teminatızayi etmesi
dolayısiyle veya diğer her hangi bir suretle düçar olduğu zararınakil müteahhidine
tazmin ettirebilir.
V:BİR MAMELEKİN VEYA BİR İŞLETMENİN DEVRALINMASI:
Madde 179 - (Değişik madde: 29/06/1956 - 6763/41 md.)
Bir mameleki veya bir işletmeyi aktif ve pasifleriyle birlikte devralan kimse,
bunu alacaklılara ihbar veya gazetelerde ilan ettiği tarihten itibaren onlara karşı
mamelekin veya işletmenin borçlarından mesul olur; şu
kadar ki, iki yıl müddetle evvelki borçlu dahi yenisiyle birlikte müteselsilen
mesul kalır; bu müddet muaccel borçlar için ihbar veya ilan tarihinden ve daha sonra
muaccel olacak borçlar için de muacceliyet tarihinden
itibaren işlemeye başlar.
Borçların bu suretle naklinin hükümleri, tek bir borcun nakli akdinden doğan
hükümlerin aynıdır.
VI:BİR İŞLETMENİN DİĞERİYLE BİRLEŞMESİ VE ŞEKLİNİ
DEĞİŞTİRMESİ:
Madde 180 - (Değişik madde: 29/06/1956 - 6763/41 md.)
Bir işletme diğer bir işletme ile aktif veya pasiflerin karşılıklıolarak
devralınmasısuretiyle birleştirilse, her iki işletmenin alacaklılarıbir mamelekin
devralınmasından doğan haklarıhaiz olup bütün alacaklarınıyeni
işletmeden alabilirler.
Evvelce hakiki veya hükmi tek bir şahsa ait olup da kollektif veya komandit
şirket haline konulan bir işletmenin borçlarıhakkında da aynıhüküm tatbik olunur.
VII:TAKSİM HALİNDE VE GAYRİMENKULÜN BEY ' İHALİNDE:
Madde 181 - Miras taksimindeki ve rehin ile mukayyet gayrimenkullerin bey
'indeki borcun nakline mütedair hususi hükümler bakidir.
İKİNCİKISIM
AKTİN MUHTELİF NEVİLERİ
ALTINCI BAP
BEYİVE TRAMPA
BİRİNCİFASIL : UMUMİHÜKÜMLER
A İKİTARAFIN HAK VE VAZİFELERİ:
Madde 182 - Beyi bir akittirki onunla bayi, satılan malımüşterinin iltizam ettiği
semen mukabilinde müşteriye teslim ve mülkiyeti ona nakleylemek borcunu
tahammül eder.
Hilafına adet veya mukavele mevcut değil ise bayi ile müşteri borçlarıaynı
zamanda ifa etmekle mükelleftirler.
Hale göre tayini mümkün olan semen, tesmiye edilmişhükmündedir.
B NEFİVE HASAR:
Madde 183 - Halin icabından veya hususi şartlardan mütevellit istisnaların
maadasında, satılan şeyin nefi ve hasarıakdin in 'ikad ıanından itibaren müşteriye
intikal eder.
Bununla beraber yalnız nevan tayin edilmişolan mebiin ayırt edilmişolmasıda
lazımdır ve başka bir yere gönderilecek ise bayiın bu maksata mebi üzerinden yedini
refetmişbulunmasıda şarttır.
Taliki şart ile yapılan akitlerde temlik edilen şeyin nefi ve hasarıancak şartın
tahakkuku anından itibaren iktisap edene geçer.
İKİNCİFASIL
MENKUL BEY ' İ
A MEVZUU:
Madde 184 - Menkul bey 'i, araziden veya gayrimenkul olmak üzere tapu
siciline kaydedilen haklardan başka her türlü şeyin bey'idir.
Mahsul veya y ıkılmasımatlup bir binanın enkazıveya taş ocağından
çıkarılacak taşlar gibi bir gayrimenkulden ayrıldıktan sonra menkul olarak mülkiyeti
nakledilecek mütemmim cüzlerin satılmasıda menkul bey 'idir.
B BAYİİN BORÇLARI:
I:TESLİM:
1 - TESLİM MASRAFLARI
Madde 185 - Hilafına adet veya mukavele mevcut değil ise ölçmek ve tartmak
gibi teslim masraflarıbayie, senet yapmak ve mebii kabzetmek için yapılan masraflar
müşteriye aittir.
2 - NAKİL MASRAFLARI
Madde 186 - Hilafına adet veya mukavele mevcut değil ise, satılan şeyin
teslim mahallinden başka bir yere nakli lazım geldiği zaman, nakil masrafları
müşteriye aittir.
Masrafsız teslim şart edilmiş ise bayi nakil masraflarınıüzerine almış
addolunur.
Liman ve gümrük masrafıolmaksızın teslim mukavele edilmişise bayi ihracat,
transit ve ithalat rüsumunu üzerine almışaddolunur; fakat eşyanın müşteri tarafından
kabzedildiği zamanda istifa edilen istihlak rüsumunu deruhde etmişsayılmaz.
3 - BAYİİN TEMERRÜDÜ
A TİCARİALIM SATIMLAR
Madde 187 - Ticari muamelelerde teslim için bir zaman tayin edilmişolupta
bayi temerrüt ederse müşterinin teslim talebinden vaz geçerek ademi ifa sebebi ile
zarar ve ziyan isteyeceğini kabule cevaz vardır.
Müşteri teslimini istemek niyetinde ise muayyen müddetin inkızasında bayii
bundan haberdar etmesi lazımdır.
B TAZMİN BORCU VE ZARARIN NASIL HESAP EDİLECEĞİ
Madde 188 - Borcu ifa etmeyen bayi, müşteriye bu yüzden terettüp eden
zararızamin olur.
Ticari muamelesinde bayi, borcunu ifa etmezse müşteri mebiin semeni ile
kendisine teslim edilmiyen şey yerine bir diğerini almak için hüsnü niyetle verdiği
semen arasındaki farkıbayie tazmin ettirebilir.
Mebi, borsaya kayıt ve kabul edilmişolan veya cari fiatıbulunan mallardan ise
müşteri yerine bir diğerini almağa muhtaç olmaksızın mebiin semeni ile teslim için
muayyen olan günün fiatıarasındaki farkızarar ve ziyan olmak üzere isteyebilir.
II:ZAPTA KARŞI TEMİNAT:
1 - TEMİNAT BORCU
Madde 189 - Bayi, satılan şeyin bir üçüncü şahıs tarafından bey 'in akdi
zaman ında mevcut bir hak sebebi ile tamamen veya kısmen zaptedilmesinden
müşteriye karşımesul ve zamindır.
Müşteri zabıt tehlikelerinden bey 'in in'ikad ızamanında haberdar idiyse bayi,
yalnız tahsisan iltizam ettiği kefalet hasebiyle mesul ve zamin olur.
Bayi üçüncü şahsa ait olan hakkıbilerek gizlemişise, zaman ve mesuliyetini
refi veya tahdit yolunda kararlaşmışolan şart batıldır.
2 - USULÜ MUHAKEME
A DAVAYI İHBAR
Madde 190 - Mebiin zaptıile tehdit edilen müşteri, aleyhine ikame edilen
davayızamanla mükellef olan bayie ihbar ettiği zaman bayi halin icabına göre ve
usulü muhakemeye tevfikan ya müşteri lehinde davaya müdahalede yahut müşteri
makamına kaim olarak üçüncü şahsa karşıhusumet ve müdafaada bulunmağa
mecburdur.
İhbar, müdahale ve müdafaaya müsait bir zamanda yapılmışise müşterinin
aleyhinde hasıl olan neticei hükmiye müşterinin hilesi veya ağır bir hatasıeseri
olduğu ispat edilmedikçe bayyiede sari olur.
Davanın ihbar edilmemesi mesuliyeti bayie isnat edilemiyen hallerde bayi,
kendisine zamanında haber verilmişolmasıfarz ve takdirinde ne derece daha müsait
bir neticei hükmiye istihsal edilebileceğini ispat ederse mesuliyetten o derecede beri
olur.
B MAHKEME KARARI OLMAKSIZIN İADE
Madde 191 - Müşteri, bayii vaktinde davadan haberdar ve kendi namına
müdafaa ve husumette bulunmasınıtalep ve ihtar edipte dinletememişise; üçüncü
şahsın mebi üzerindeki hakkınıhüküm beklemeksizin hüsnü niyetle tanımışyahut
istihkak müddeisiyle sulh akdetmişolsa bile, bayie zaman terettüp eder.
3 - MÜŞTERİNİN HAKLARI
A TAMAMEN ZABIT HALİNDE
Madde 192 - Mebiin tamamen zaptolunmasıhalinde beyi münfesih addolunur
ve müşteri bayiden aşağıdaki taleplerde bulunabilir:
1 - Mebiden istihsal ettiği veya istihsalini ihmal ettiği semereler tenzil edilmek
üzere tediye etmişolduğu semenin faiziyle birlikte iadesini.
2 - Mebii zapteden üçüncü şahıstan mutalebe edemiyeceği sarfiyatı.
3 - Davayıbayie ihbar etmekle içtinap edilmesi mümkün olanlar müstesna
olmak üzere bütün muhakeme masraflariyle muhakeme haricindeki masrafları.
4 - Doğrudan doğruya mebiin zaptından mütevellit diğer zarar ve ziyanları.
Bayi, hiç bir hatanın kendisine isnadıkabil olmadığınıispat etmedikçe
müşteriye mebiin zaptıyüzünden terettüp eden diğer her türlü zararıda tazmin
etmekle mükelleftir.
B KISMEN ZABIT HALİNDE
Madde 193 - Satılan şey kısmen zaptedildiği yahut bayiin kefil olduğu ayni bir
mükellefiyetle takyit edilmişbulunduğu halde müşteri bey 'in feshini talep edemeyip
yaln ız bu yüzden düçar olduğu zararın tazminini isteyebilir.
Şu kadarki mebiin bu ayıbınıbilmişolsa onu satın almayacağıhal karinesiyle
anlaşılıyorsa her halde feshi dava edebilir.
Bu takdirde müşterinin bayie mebiin zaptedilmeyen kısmınıo zamana kadar
istihsal etmişolduğu menfaatlerle birlikte iade etmesi lazım gelir.
III:MEBİİN AYIPTAN SALİM OLMASINI TEKEFFÜL:
1 - MEVZUU
A UMUMİYET İTİBARİYLE
Madde 194 - Bayi müşteriye karşımebiin zikir ve vadettiği vasıflarınımütekeffil
olduğu gibi maddi veya hukuki bir sebeple kıymetini veya maksut olan menfaatini
izale veya ehemmiyetli bir suretle tenkis eden
ayıplardan salim bulunmasınıda mütekeffildir.
Bayi, bu ayıpların mevcudiyetini bilmese bile onlardan mesuldür.
B HAYVAN ALIM SATIMINDA
Madde 195 - Hayvan alım satımında bayi tahriren kefalet etmedikçe yahut
müşteriyi iğfal etmişolmadıkça tekeffül etmişaddolunmaz.
2 - TEKEFFÜLE KARŞI
Madde 196 - Bayi, mebiin ayıbınımüşteriden hile ile gizlemişise bey 'ide
tekeffül hükmünü iskat veya tahdit eden her şart batıldır.
3 - MÜŞTERİNİN BİLDİĞİAYIPLAR
Madde 197 - Bayi, müşterinin bey 'i zaman ında malumu olan ayıptan mesul
olmadığıgibi mebii kafi derecede muayene etmekle fark etmişolacağıayıptan da
ancak bunun mevcut olmadığınıtemin etmişise mesul olur.
4 - KEŞİF VE MUAYENE VE BAYİE İHBAR
A UMUMİYET İTİBARİYLE
Madde 198 - Müşteri kabz ettiği mebiin halini örf ve adete göre imkan hasıl
olur olmaz muayene etmek borcu ile mükellef olup mebi de bayiin tekeffül altında
olan bir ayıp gördüğü zaman bunu derhal bayie ihbar etmesi lazım gelir.
Bunu ihmal ettiği halde mebii kabul etmişsayılır. Meğerki mebide adi bir
muayene ile meydana çıkarılamıyacak bir ayıp bulunsun.
Bu kabilden bir ayıp sonradan meydana çıkarsa derhal bayie ihbar edilmelidir.
Aksi takdirde, mebi bu ayıp ile beraber kabul edilmişaddolunur.
B HAYVAN ALIM SATIMINDA
Madde 199 - Hayvan alım satımında kefalet müddeti tahirren tayin edilmemiş
olupta kefalet hayvanın bir vasfına müteallik değil ise mebide keşfedilen ayıptan
bayiin mesuliyeti, teslim vaki olduğu veya müşterinin kabızda temerrüdü tahakkuk
ettiği günden itibaren dokuz gün içinde bayie ihbar edilmekle beraber hayvanın ehli
vukuf marifetiyle muayenesinin icrasıyine bu müddet zarfında merciinden talep
olunmasına mütevakkıftır.
Hakim, ehli vukuf raporunu serbestçe takdir eder.
5 - BAYİİN HİLESİNE MÜTERETTİP HÜKÜMLER
Madde 200 - Müşteriyi iğfal etmişolan bayi, ayıbın kendisine vaktinde ihbar
edilmemişolduğunu ileri sürerek mesuliyetten kurtulamaz.
6 - BAŞKA MAHALDEN VAKİOLAN BEYİ
Madde 201 - Başka bir mahalden gönderilen mebiin ayıplıolduğunu iddia
eden müşteri, bulunduğu yerde bayiin mümessili yok ise mebiin muhafazasıiçin
lazım gelen tedbirleri muvakkaten ittihaz etmekle mükelleftir. Müşteri, ayıplıolduğunu
iddia ettiği mebii muhafaza için icabeden tedbirleri yapmaksızın bayie gönderemez.
Müşteri, vakit kaybetmeksizin mebiin halini usulen tasdik ettirmekle mükelleftir.
Aksi halde, iddia olunan ayıbın mebi kendisine vasıl olduğunu zaman mevcut
bulunduğunu ispat etmeğe mecbur olur.
Mebiin az zamanda bozulmak korkusu varsa müşterinin onu bulduğu yerde
mercii marifetiyle sattırmağa salahiyeti ve hatta bayiin menfaati böyle iktiza ediyorsa
mecburiyeti vardır. Müşteri, her halde bayii mümkün olan süratle keyfiyetten haberdar
etmekle mükellef ve etmediği takdirde zarar ve ziyan davasına maruzdur.
7 - TEKEFFÜLE MÜSTENİT DAVA
A BEY ' İN FESHİYAHUT SEMENİN TENZİLİ
Madde 202 - Bayiin tekeffülü altındaki mebiin ayıbıanlaşıldığızaman müşteri
muhayyerdir. Dilerse mebii redde hazır olduğunu beyanla bey 'in fesh edilmesini,
dilerse mebii al ıkoyup kıymetinin noksanımukabilinde semenin tenzil olunmasını
dava eder.
Hakim, müşterinin mebii ret davasıüzerine hal icabıbey 'in feshini muhik
göstermiyorsa semenin tenzili ile iktifa edebilir.
K ıymetinin noksanımebiin semenine müsavi ise müşteri ancak bey 'in feshini
talep edebilir.
B MEBİİN TEBDİLİ
Madde 203 - Mebi, miktarımuayyen misli şeylerden ise müşteri dilerse
fesih veya semenin tenzilinden hiç birini talep etmeyip mebiin ayıptan ari
mislile değiştirilmesini dava edebilir.
Mebi, başka bir yerden gönderilmiyorsa bayiin de müşteriye derhal ayıptan ari
mislini teslim ve müşterinin düçar olduğu zararıtamamen tazmin ederek aleyhine
ikame edilecek davadan kurtulmağa salahiyeti vardır.
C MEBİİN ZIYAI HALİNDE BEY ' İN FESHİ
Madde 204 - Mebiin ayıp sebebi ile yahut kazaen telef ve ziyaa veya hasara
uğraması, ayıptan dolayıfeshi davaya mani olmaz. Bu takdirde müşterinin red ile
mükellef olduğu şey mebiden elinde kalandır.
Mebi müşterinin taksiri yüzünden telef olmuşyahut müşteri onu başkasına
temlik veya şeklini tağyir etmişise ancak kıymet noksanına mukabil semenin tenzilini
dava edebilir.
8 - FESHİN HÜKÜMLERİ
A UMUMİYET İTİBARİYLE
Madde 205 - Beyi fesh edilince müşteri bayie mebi ile beraber ondan istihsal
ettiği menfaatleri iade etmekle mükelleftir.
Bayiin müşteriye almışolduğu semeni faiziyle beraber iade ettikten başka
mebiin tamamen zaptıhalinde olduğu gibi muhakeme masrafiyle müşterinin mebia
vaki olan masraflarıödemesi lazımdır. Bayi bunlardan maada müşteriye ayıplımal
teslim etmesinden doğrudan doğruya tevellüt etmişolan zararıda ayrıca tazmin
etmeğe mecburdur.
Bayi, kendisine hiç bir kusur isnat edilemiyeceğini ispat etmedikçe müşterinin
diğer her türlü zararlarınıtazmin etmeğe borçludur.
B BİRDEN ZİYADE MALIN BEY ' İHALİNDE FESİH
Madde 206 - Birden ziyade şey veya parça birlikte satılmışolupta bunlardan
bazısıayıplıçıktığıhalde fesih, ancak, ayıplıçıkanlar hakkında dava olunabilir.
Şu kadarki ayıplıkısmın diğerinden tefriki müşteriye veya bayie ehemmiyetli
bir zarar husule gelmeksizin mümkün olmazsa, feshin bütün mebie teşmili zaruri olur.
Mebiin aslıhakkında bey 'in feshi, ayr ısemen beyan edilerek satılmışolsa
bile ferilerinede şamil olur; amma feriler hakkındaki fesih mebiin aslına şamil olmaz.
9 - MÜRURU ZAMAN
Madde 207 - Bayi daha uzun müddet için kefalet etmemişise, mebii ayıba
karşıtekeffülden mütevellit her türlü dava, mebideki ayıp daha sonra meydana çıksa
bile müşteriye teslim vukuundan itibaren bir sene geçmekle sakıt olur.
Fakat müşterinin, bayi tarafından aleyhine ikame edilen davaya karşımebiin
tesliminden itibaren bir sene geçmeksizin ihbar ettiği ayıptan dolayıdefi hakkısene
geçmekle sakıt olmayıp devam eder.
Bayi müşteriyi iğfal etmişise bu bir senelik müruru zamandan istifade edemez.
C MÜŞTERİNİN BORÇLARI:
I:SEMENİN EDASI VE MEBİİN KABZI:
Madde 208 - Müşteri bey 'i aktinde mukarrer olan surete tevfikan semeni eda
ve kendisine mukarrer olan şartlar dairesinde arzedilen mebii kabz etmekle
mükelleftir.
Hilafına adet veya mukavele mevcut değil ise, kabzın derhal vukuu lazımdır.
II:SEMENİN TAYİNİ:
Madde 209 - Müşteri kat 'i siparişyapmışfakat semeni tayin etmemişise beyi
siparişin yapıldığıgün ve mahalde cari fiat üzerinden aktedilmişsayılır.
Semen, mebiin veznine göre hesap ediliyorsa darasıtenzil olunur.
Ticarette bazıemtianın semenin gayri safi vezin üzerinden yahut muayyen bir
miktar veya yüzde şu kadar tenzil edilerek hesap edilmesi yolundaki hususi taamuller
mahfuzdur.
III:SEMENE İSTİHKAK VE SEMENİN FAİZİ:
Madde 210 - Hilafına mukavele mevcut değil ise mebi müşterinin yedine
girince bayi semene müstehak olur.
Adet bu yolda ise yahut müşteri mebiden semene veya diğer türlü hasılat istifa
imkanınıelde etmişise mebiin semeni mücerret vadeye nazaran müşteri tarafından
vukua gelen temerrüt üzerine müterettip hükümlerden başka hatta hiç bir ihtar dahi
yapılmaksızın faize tabidir.
IV:MÜŞTERİNİN TEMERRÜDÜ:
1 - BAYİİN FESİH HAKKI
Madde 211 - Mebi ancak semenin tediyesinden sonra veya tediyesi akabinde
teslim edilmek lazım gelen hallerde müşteri tediyeden temerrüt ederse, bayi hiç bir
merasime muhtaç olmaksızın bey 'i feshedebilir.
Fakat bu hakk ınıkullanmak istiyorsa keyfiyetten müşteriyi derhal haberdar
etmekle mükelleftir.
Mebi, müşteriye teslim edilmişise bayi bu hakkısarahaten muhafaza etmiş
olmadıkça bey 'i feshedilip mebii istirdat edemez.
2 - ZARAR VE ZİYAN NASIL HESAP EDİLECEĞİ
Madde 212 - Ticari muamelelerde bayi, mebiin semenini tediyeden temerrüt
eden müşteriden, bu semenle mebii diğerine hüsnü niyetle sattığısemen arasındaki
farktan ibaret olan zarar ve ziyanıistiyebilir.
Mebi borsada mukayyet olan veya cari fiyatıbulunan emtiadan ise, bayi, bunu
diğerine satmağa muhtaç olmaksızın mebiin semeni ile tediye için muayyen olan
vade gününün fiyatıarasındaki farkızarar ve ziyan olmak üzere müşteriden
talebedebilir.
ÜÇÜNCÜ FASIL
GAYRİMENKUL BEY ' İ
A AKDİN ŞEKLİ:
Madde 213 - Gayrimenkul bey 'i muteber olmak için resmi senede raptedilmek
şarttır. Gayrimenkule dair beyi vadi ve bey'i bilvefa ve istimlak mukavelesi resmi
senede raptedilmedikçe muteber de ğildir. Mukaveleden mütevellit şuf 'a hakk ıiçin
tahriri şekil kafidir.
B ŞARTLA BEYİVE MÜLKİYETİN MUHAFAZASI:
Madde 214 - Bir gayrimenkulün şartla bey 'i halinde şart tahakkuk etmedikçe
beyi, tapu siciline kaydedilmez.
Mülkiyetin bayi uhdesinde mahfuziyetine dair olan şart dahi tescil olunmaz.
C TEKEFFÜL:
Madde 215 - Hilafına mukavele mevcut değil ise, satılan gayrimenkul beyi
senedinde yazılıolan ölçü miktarınıihtiva etmediği takdirde; bayi, noksanını
müşteriye tazmin etmekle mükelleftir. Satılan gayrimenkul resmi bir mesahaya
müsteniden sicilde yazılıolan ölçü miktarınıihtiva etmediği takdirde, bayi, tahsisen
taahhüt altına girmemişise tazmin ile mükellef değildir.
Bir binanın ayıplıolmasından mütevellit ve tekeffüle müstenit davalar
mülkiyetin devrinden beşsene geçmekle sakıt olur.
D MENFAAT VE MUHATARA:
Madde 216 - Mebiin müşteri tarafından kabzedilmesi için mukavele ile bir
müddet tayin edildiği halde onun nefi ve hasarının müşteriye intikal etmemesi asıldır.
E MENKUL BEY ' İHAKKINDAKİHÜKÜMLERE MÜRACAAT:
Madde 217 - Menkul bey 'ine müteallik hükümler, k ıyas tarikiyle gayrimenkul
bey 'ine de tatbik olunur.
DÖRDÜNCÜ FASIL
BEY ' İN BAZI NEVİLERİ
A NUMUNE ÜZERİNE BEYİ:
Madde 218 - Numune üzerine beyide numune kendisine tevdi edilen taraf,
yedindeki numunenin kendisine teslim edilen numune olduğunu ispata mecbur
olmayıp numunenin şekli değişse bile bu tagayyür muayenenin zaruri icabatından ise
söz ile tasdik olunur; diğer tarafın her halde hilafınıispata hakkıvardır.
Numune müşterinin velev kusuru olmaksızın yedinde bozulmuşveya zıyaa
uğramışise bayi mebiin numuneye muvafakatini ispat ile mükellef tutulmayıp, aksini
iddia eden müşterinin, ispat etmesi lazımgelir.
B TECRÜBE VE MUAYENE ŞARTİYLE BEYİ:
I:MAHİYETİ:
Madde 219 - Tecrübe veya muayene şartiyle beyide, müşteri mebii kabul
yahut reddetmekte serbesttir. Mebi müşterinin yedine geçmiş olsa bile kabul
edilinceye kadar bayiin mülkünde kalır.
II:BAYİİN NEZDİNDE MUAYENE:
Madde 220 - Muayene bayiin nezdinde icra edilmek icabedip te müşteri mebi
mukavelenin veya adetin tayin ettiği müddet içinde kabul etmediği halde bayi serbest
olur.
Böyle bir müddet tayin edilmemişise, bayi münasip bir müddet geçtikten sonra
mebii kabul veya reddetmesini, müşteriye ihtar edebilir; derhal cevap verilmezse
serbest olur.
III:MÜŞTERİNEZDİNDE MUAYENE:
Madde 221 - Mebi muayene edilmeksizin müşteriye teslim edildiği takdirde,
mukavelenin veya adetin tayin ettiği müddet içinde ve böyle bir müddet tayin etmiş
değil ise bayiin ihtarıakabinde müşteri bey 'i kabul etmedi ğini beyan veya bayie
reddetmezse, beyi tekemmül etmişaddolunur. Müşterinin, semeni ihtirazi kayıt beyan
etmeksizin tamamen veya kısmen tesviye veya mebii tecrübe için zaruri olan suretten
başka bir surette tasarruf edilmesiyle de beyi tamam olmuşolur.
C TAKSİTLE BEYİ:
I:BAYİİN MUHAYYERLİĞİ:
Madde 222 - Menkul bir mal semeni taksitle tesviye edilmek şartiyle beyi ve
teslim edilip te müşteri taksitlerden birini tediyeden temerrüt ettiği halde bayi o taksitin
tediyesini talep edebileceği gibi kendisi için bu hakkımuhafaza etmişise mebiin
mülkiyetini iddia veya bey 'i feshedebilir.
II:BAYİİN DİĞER HAKLARI:
Madde 223 - Mebiin mülkiyetini iddia eden bayi hakkında mülkiyeti muhafaza
şartına müteallik olan hükümler tatbik olunur.
Bayi bey 'i feshetti ği halde bayi ve müşterinin her biri, diğerinden aldığışeyi
iade ile mükelleftir. Bayi her halde münasip bir icar bedeli talep edebileceği gibi mebi
bozulmuşise tazminat dahi istiyebilir.
Müşteriye bundan ziyade borç tahmil eden mukaveleler batıldır.
III:MUACCELİYET ŞARTLARI:
Madde 224 - Taksitlerden birinin tediye edilmemesi halinde semenin
mecmuunun muacceliyet kesbetmesi şart edilmişise bayiin bu şarttan istifade
edebilmesi müşterinin iki mütevali taksiti vermekten temerrüt etmesine ve bu iki taksit
mecmuunun semenin en aşağıonda birini teşkil eylemesine mütevakkıftır.
D MÜZAYEDE:
I:BEY ' İN İNİKADI:
Madde 225 - Cebri müzayedelerde beyi, müzayede memurunun ihalesiyle
münakit olur.
Herkesin iştirak edebildiği ihtiyari ve aleni müzayedelerde beyi, bayiin
ihalesiyle münakit olur. Bayi buna muhalif bir arzu beyan etmemişise, müzayedeyi
idare eden kimsenin, müzayede edilen malıen çok verene ihale etmeğe hakkıvardır.
II:MÜZAYEDENİN BUTLANI:
Madde 226 - Kanuna veya ahlaka (adaba) mugayir tertibatla müzayedeye
fesat karıştırılmışise her alakadar tarafından on gün zarfında itiraz edilebilir. Bu itiraz
cebri müzayedelerde icra ve iflas muamelelerine nezaret eden makamlara ve diğer
hallerde mahkemeye arz olunur.
III:MÜZAYEDEYE İŞTİRAK EDENİN NE ZAMAN MÜLZEM OLACAĞI:
1 - UMUMİYET İTİBARİYLE
Madde 227 - Müzayedeye iştirak eden kimse, beyi için muayyen olan şartlar
dairesinde, teklifiyle mülzem olur. Hilafına bir şart mevcut değil ise pey sürenin
mülzemiyeti kendisinden fazla veren zuhur etmesiyle yahut teklifinin müzayede
hitamında mutat olan nidalar akibinde kabul olunmıyarak ihalenin icra edilmemesiyle
zail olur.
2 - GAYRİMENKUL MÜZAYEDESİ
Madde 228 - Gayrimenkul müzayedesinde ihalenin veya ihalenin reddinin
müzayede akebinde vukuu lazımdır. Pey süren kimsenin müzayededen sonra
mülzemiyetinin imtidadınımutazammın şart batıldır. Şu kadarki bu hüküm cebri
müzayedeler ile ihalenin resmi bir merci tarafından tasdika muhtaç olduğu hallerde
tatbik olunmaz.
IV:TEDİYENİN PEŞİN OLMASI LÜZUMU:
Madde 229 - Hilafı, beyi 'de şart edilmemişise ihale bedelinin peşin tediyesi
lazımdır. İhale bedeli peşin veya beyi şartlarına tevfikan tesviye edilmezse bayi, bey'i
derhal feshedebilir.
V:TEKEFFÜL:
Madde 230 - Müzayede şartnamesinde sarih bir taahüdün bulunmasıveya
müzayedeye iştirak edenlere karşıbir hile yapılmışolmasıhalleri müstesna olmak
üzere, cebri müzayedelerde tekeffüle mahal yoktur.
Müzayede ile mal alan kimse o mala tapu siciline ve beyi şartlarına ve kanuna
nazaran muayyen olan hali ve haklarıve mükellefiyetleri ile malik olur.
İhtiyari ve aleni müzayedelerde bayi, adi beyide olduğu gibi mebii tekeffül ile
mükelleftir. Şu kadarki hilesinden mütevellit olandan maada tekeffüllerde usulü
dairesinde ilan edilen beyi şartlarızımnında, tahallüs edebilir.
VI:MÜLKİYETİN İNTİKALİ:
Madde 231 - Müzayede ile menkul bir mal alan kimse onun mülkiyetini ihale
anında iktisabeder. Müzayededen alınan gayrimenkulün mülkiyeti ancak tapu siciline
kaydedilmekle müşteriye intikal eder. Müzayede memuru ihalesi beyi zabıtnamesinde
gösterilen gayrimenkulün müşteri namına tescil edilmesini derhal tapu memuruna
tebliğeder.
Cebri müzayedelerin cereyanısırasındaki ihalelere müteallik hükümler bakidir.
BEŞİNCİFASIL
TRAMPA
A TRAMPA BEYİHÜKÜMLERİNE TABİDİR:
Madde 232 - Beyi hükümleri trampada da tatbik olunur. Şöyleki trampa
edenlerden her biri, itasınıtaahhüt ettiği şeye nazaran bayi ve kendisine verilmesi
taahhüt olunan şeye göre müşteri hükmünde tutulur.
B TEKEFFÜL:
Madde 233 - Trampa suretiyle aldığışey yedinden zaptolunan yahut onu
ayıbından dolayıreddeden taraf, muhayyerdir; dilerse zarar ve ziyanıdiğer tarafa
tanzim ettirir, dilerse vermişolduğu şeyi istirdat eder.
YEDİNCİBAP
HİBE
A MEVZUU:
Madde 234 - Hibe, hayatta olan kimseler arasında bir tasarruftur ki onunla bir
kimse, mukabilinde bir ıvaz taahhüt edilmeksizin malının tamamınıveya bir kısmını
diğer bir kimseye temlik eder.
Henüz iktisap edilmemişolan bir haktan feragat yahut bir mirasıreddetmek,
hibe değildir. Ahlaki bir vazifenin ifasıda, hibe sayılmaz.
B HİBEYE EHLİYET:
I:VAHİP HAKKINDA:
Madde 235 - Karıkoca malının idaresi usulünden yahut mirasçılık hakından
neşet eden tahditler mahfuz kalmak üzere medeni haklarınıkullanmak salahiyetine
sahip olan herkes, hibe yapabilir. Tasarrufa ehil olmayanın malı, ancak kanuni
mümessillerinin mesuliyetleri kaydiyle ve vesayet hakkındaki hükümlere riayetle hibe
olunabilir.
Bir hibeyi takip eden sene içinde başlayan bir muhakeme neticesinde vahibin
israfından dolayıhacrine hüküm olunursa, o hibe Sulh Mahkemesince iptal olunabilir.
II:HİBEYİKABUL EDEN HAKKINDA:
Madde 236 - Medeni haklarınıkullanmak salahiyetinden mahrum olan kimse,
temyiz kudretine malik ise hibeyi kabul ve bu sebeple mal iktisap edebilir.
Fakat o kimsenin kanuni mümessili kendisini hibeyi kabulden meni veya hibe
olunan şeyin iadesini emrederse hibe keenlemyekün veya merdut olur.
C ŞEKLİ:
I:ELDEN HİBE:
Madde 237 - Elden hibe, vahibin bir şeyi mevhubünlehe teslim etmesiyle vücut
bulur.
Gayrimenkulün veya gayrimenkul üzerindeki ayni hakların hibesi, ancak tapu
siciline kaydedilmekle tamam olur.
Bu tescil, ancak muteber bir hibe taahhüdüne istinaden yapılabilir.
II:HİBE VADİ:
Madde 238 - Hibe taahüdünün muteber olmasıtahriri olmasına mütevakkıftır.
Bir gayrimenkulün yahut gayrimenkul üzerindeki ayni bir hakkın hibesi
taahhüdü, ancak resmi senetle yapılmışise muteber olur.
Hibe taahhüdü, tenfiz edilince elden yapılmışhibe gibi olur.
III:KABULÜN NETİCELERİ:
Madde 239 - Bir kimse, diğerine hibe ettiği malı; diğer mallardan bilfiil tefrik
etmişolsa bile, mevhubünlehin kabulüne kadar hibesinden rücu edebilir.
D ŞARTLARI VE MÜKELLEFİYETLERİ:
I:UMUMİYET İTİBARİYLE:
Madde 240 - Hibe, şartla yahut mükellefiyetle takyit olunabilir. Tenfizi vahibin
ölümüne bağlıhibede vasiyet hükmü cereyan eder.
II:ŞARTIN İCRASI:
Madde 241 - Vahip, mukavele mucibince mevhubünleh tarafından kabul
edilmişolan mükellefiyetin icrasınıtalep edebilir.
Ammenin menfaati için mevhubunlehe tahmil edilmiş olan mükellefiyetin
icrasınıtalebetmek salahiyeti, vahibin vefatından sonra, ait olduğu mercie intikal
eder.
Hibe edilen şeyin kıymeti masrafınıkorumaz ve masraf fazlasıkendisine
tesviye edilmezse mevhubunlehin, mükellefiyeti icradan imtina etmeğe hakkıvardır.
III:RÜCU ŞARTLARI:
Madde 242 - Vahip, mevhubunlehin kendisinden evvel vefatıhalinde hibe
edilen şeyin mülküne rücu etmesini şart edebilir.
Hibe edilen gayrimenkule veya bir gayrimenkul üzerindeki ayni hakka taalluk
eden rücu şartıtapu siciline şerh verilebilir.
E VAHİBİN MESULİYETİ:
Madde 243 - Vahip, hileden veya ağır dikkatsizlikten maada hallerde, hibeden
neşet eden zarardan mevhubunlehe karşımesul olmayıp ancak hibe edilen şeyin
veya alacağın tekeffülünü vadetmişise; bununla mükelleftir.
F İPTAL:
I:HİBE EDİLEN MALLARIN İSTİRDADI:
Madde 244 - Vahip, aşağıdaki hallerden biri vukuunda elden yaptığıhibeden
veya tenfiz ettiği taahhüdünden rücu ve mevhubunlehin elinde halen ne kalmışise
onun iadesini dava edebilir.
1 - Mevhubunleh, vahibe yahut yakınlarından birine karşıağır bir cürum irtikap
ederse.
2 - Mevhubunleh, vahide veya ailesi için kanunen mükellef olduğu vazifelere
karşıehemmiyetli bir suretle riayetsizlikte bulunmuşise.
3 - Mevhubunleh, hibeyi takyit eden mükellefiyeti haklıbir sebep olmaksızın
icra etmezse.
II:HİBE TAAHHÜDÜNDEN RÜCU VE İPTAL:
Madde 245 - Hibeyi taahhüt eden kimse, aşağıdaki hallerde taahhüdünden
rücu ve tenfizinden imtina edebilir:
1 - Elden hibe edilen bir malın istirdadınıtalebe salahiyet veren sebeplerden
biri varsa.
2 - Hibeyi taahhüt ettikten sonra tenfizi müteahhit için fevkalade külfetli olacak
derecede mali vaziyeti değişmişise.
3 - Hibeyi taahhütten sonra yeni veya hissolunacak derecede külfetli aile
vazifeleri tehaddüs etmişise.
Hibeyi taahhüt eden kimse borcunu edadan aczi tevsik veya iflasıilan olunur
ise, hibe taahhüdü iptal olunur.
III:MÜRURU ZAMAN VE DAVA HAKKININ MİRASÇILARA İNTİKALİ:
Madde 246 - Vahibin, rücu sebebine vakıf olduğu günden itibaren bir sene
içinde hibeden rücu etmeğe hakkıvardır.
Vahip sene geçmeden vefat ederse dava hakkı, mirasçılarına intikal eder ve
mirasçılar senenin hitamına kadar rücu davasıikame edebilirler.
Mevhubunleh, haksız olarak tasavvur ve tasmim ile vahibi öldürür veya rücu
hakkınıkullanmaktan menederse, mirasçılar hibenin feshini dava edebilirler.
IV:VAHİBİN VEFATI:
Madde 247 - Hilafına hüküm mevcut değil ise, muayyen zamanlarda bir şey
verilmesini tazammun eden hibenin hükmü, vahibin vefatiyle nihayet bulur.
SEKİZİNCİBAP
İCAR
BİRİNCİFASIL
ADİİCAR
A TARİFİ:
Madde 248 - Adi icar, bir akittirki mucir onunla, müstecire ücret mukabilinde bir
şeyin kullanılmasınıterk etmeği iltizam eder.
B MUCİRİN VAZİFELERİ:
I:MECURUN TESLİMİ:
1 - KULLANILMAĞA SALİH BİR HALDE
Madde 249 - Mucir, mecuru akitten maksut olan kullanmağa salih bir halde
müstecire teslim etmek ve icar müddeti zarfında bu halde bulundurmak ile mükelleftir.
Mecur, akitten maksut olan kullanmak mümkün olmıyacak yahut intifa
ehemmiyetli suretle azalacak bir halde teslim olunursa müstecir akdi feshe yahut
ücretten münasip bir miktarın tenzilini istemeğe salahiyettardır.
Eğer ayıp, müstecirin yahut kendisiyle birlikte yaşayan kimselerin yahut
işçilerin sıhhati için ciddi bir tehlike teşkil etmekte ise; mucir, bu tehlikeye akdi
yaparken vakıf olmuş veya fesih hakkından feragat etmiş olsa bile yine icarı
feshedebilir.
2 - BİLAHARA AKDE MUHALİF HAL HUDUSÜ
Madde 250 - Mecur, icare müddeti zarfında müstecirin bir kusuru olmaksızın
akitten maksut olan kullanılmak mümkün olmıyacak veya ehemmiyetli surette
azalacak bir hale düştüğü takdirde, müstecir, ücretten mütenasip bir miktarın tenzilini
talep edebileceği gibi; ayıp münasip bir müddet zarfında bertaraf edilmezse, akdi dahi
feshedebilir.
Mucir, kendisinin bir kusuru olmadığınıispat edemez ise tazminat ile mükellef
olur.
3 - AYIP HALİNDE MUAMELE
Madde 251 - Mecur, icare müddeti zarfında zaruri tamirata muhtaç olduğu
takdirde; müstecir, hakkına halel gelmemek şartiyle bu tamiratın icrasına müsaade
etmeğe mecburdur.
İntifa başladığızaman mevcut yahut intifa esnasında hadis olupta külfeti
kendine ait olmayan ve mucire yapılan ihbar üzerine münasip bir mehil zarfında
bertaraf edilmiyen ufak tefek ayıpları, müstecir, mucir hesabına izale edebilir.
4 - KULLANMANIN MÜMKÜN OLAMAMASI
Madde 252 - Müstecir, kendi kusurundan yahut şahsında hadis olan mücbir bir
sebebten dolayımecuru kullanamadığıyahut mahdut surette kullandığıtakdirde
mucir, mecuru akit dairesinde kullanmağa hazır bulundurmuşoldukça; müstecir,
kiranın tamamınıvermekle mükellef olur.
Bu takdirde mucir, sarfıyattan tasarruf eylediği miktarıve mecurun diğer
suretle kullanılmasından elde ettiği menfaatleri kiraya mahsup etmeğe mecburdur.
Mucip akdin icrasınıtahammül edilmez bir hale getiren sebepler hudusünde,
iki tarafın akdi feshetmek haklarımahfuzdur.
II:ÜÇÜNCÜ ŞAHSIN İDDASINA KARŞI MESULİYET :
1 - TEMİNAT
Madde 253 - Üçüncü bir şahıs, mecur üzerinde müstecirin haklariyle telifi kabil
olmayacak bir iddiade bulunduğu takdirde; mucir, müstecirin ihbarı üzerine
muhasamayıderuhte ve müstecirin akit mucibince mecurdan intifaına halel gelmişise
tazminat itasiyle mükellef olur.
2 - BEYİİLE İCARIN İNFİSAHI
Madde 254 - İcarın akdinden sonra, mecur, mucir tarafından ahara temlik
yahut icraen takibat veya iflas tariki ile kendisinden nezedildiği takdirde; müstecir,
mecurun ahiren maliki olan üçüncü şahıstan ancak kabulü şarti ile icarenin devamını
ve mucirden akdi icra yahut tazminat ita etmesini isteyebilir.
Bununla beraber icar edilen şey bir gayrimenkul olduğu takdirde, akit daha
evvel feshe müsait olmadıkça kanunen ihbar caiz olan miada kadar üçüncü şahıs,
icara riayet etmekle mükellef tutulur ve feshi ihbar etmediği takdirde akdi kabul etmiş
addolunur.
Ammenin menfaati için istimlake dair olan hususi hükümler mahfuzdur.
3 - TAPU SİCİLİNE ŞERH
Madde 255 - Bir gayrimenkulün icarında akdin tapu siciline şerh verilmesini iki
taraf mukavele edebilirler.
Bu şerh, sonraki maliklere müstecirin icar akdi dairesinde gayrimenkulden
intifaına müsaade etmek mecburiyetini tahmil eder.
C MÜSTECİRİN BORÇLARI:
I:BORCA MUVAFIK SURETTE TEKAYYÜT:
Madde 256 - Müstecir mecuru kullanırken tam bir ihtimam dairesinde hareket
ve apartman icarında bina dahilinde oturanlara karşıicabeden vazifeleri ifa ile
mükelleftir.
Müstecir vukubulan ihtara rağmen bu mükellefiyete daimi surette muhalefet
eder yahut açıktan açığa fena kullanarak mecura daimi bir zarar iras eylerse mucir
tazminat ile birlikte icar akdinin hemen feshini talep edebilir.
Mecurda, icrasımucire ait tamirata lüzum hasıl olduğu yahut üçüncü bir şahıs
mecur üzerinde bir hak iddia ettiği takdirde; müstecir, keyfiyeti hemen mucire ihbar
etmekle mükelleftir. Aksi takdirde zarardan mesul olur.
II:KİRANIN TEDİYESİ:
Madde 257 - Müstecir kirayıakit ile yahut mahalli adet ile muayyen olan
zamanda tediyeye mecburdur.
Böyle muayyen bir zaman bulunmadığıtakdirde, icar altıaylık yahut senelik
ise her altıayın mürurunda ve daha az bir müddet için ise beher ayın mürurundan
sonra nihayet icar müddetinin hitamında verilmek lazımdır.
D MÜKELLEFİYET VE VERGİLERİVE TAMİRİTAHAMMÜL:
Madde 258 - Mecurun mükellefiyeti ve vergileri mucire aittir.
Mecurun alelade kullanılmasıiçin muktazi tathir ve ıslah masrafımüstecire ve
tamir mucire aittir. Bu hususta mahalli adete bakılır.
E MÜSTECİRİN MÜSTECİRİ:
Madde 259 - Müstecir, mucire zarar verecek bir tebeddülü mucip olmamak
şartiyle, mecuru tamamen yahut kısmen ahara icar yahut icarıbir üçüncü şahsa ferağ
edebilir.
İkinci müstecir, birinci müstecire müsaade edilenden başka bir tarzda
kullandığıtakdirde; birinci müstecir, bundan dolayımucire karşımesul olur.
Mucir, ikinci müsteciri bu hususa riayet ettirmeğe selahiyettardır.
F HİTAM:
I:MÜSTECİRİN TEMERRÜDÜ :
Madde 260 - Müstecir icar müddetinin hitamından evvel muacceliyet kesp
eden kiralarıtediye etmemişbulunursa, mucir altıay veya daha fazla müddetli
icarlarda otuz günlük ve daha az müddetli icarlarda altıgünlük bir mehil tayin ederek
birikmişolan kira bu müddet zarfında verilmediği takdirde mehlin hitamında akdi
feshedeceğini müstecire ihtar edebilir.
Bu mehil, ihtarın müstecire tebliğedildiği günden itibaren başlar. Bu mehlin
tenkisine yahut tediyeden teahhür halinde akdin hemen feshedilebileceğine dair
yapılan mukaveleler batıldır.
II:MÜSTECİRİN İFLASI:
Madde 261 - Müstecir iflas eder ve birikmişve işliyecek kiralar için münasip bir
müddet zarfında teminat da verilmezse mucir, icarıfeshe salahiyettardır.
III:FESHİN İHBARI:
Madde 262 - İcar için ne sarih ne de zımmi bir müddet tayin edilmemişolursa,
gerek müstecir gerek mucir, ihbar suretiyle akdi feshedebilir.
Akitte, hilafına bir hüküm tayin edilmemişise, iki taraftan her biri aşağıdaki
kaideler dairesinde feshi ihbar edebilir:
1 - Mefruşolmayan apartmanlar, yazıhane, tezgah, dükkan, mağaza, mahzen,
samanlık, ahır, ve bu gibi mahaller ancak mahalli adetince muayyen en yakın vakit
için ve böyle bir adetin fıkdanıhalinde altıaylık bir müddetin hitamıiçin ve her iki
halde üç ay evvel yapılmasılazım gelen bir ihbar ile.
2 - Mefruşapartmanlar yahut müstakil odalar yahut süknaya mahsus mefruşat
ancak bir aylık müddetin hitamıiçin ve iki hafta evvel yapılmasılazım gelen bir ihbar
ile.
3 - Diğer menkul şeyler her istenilen zaman için ve üç gün evvel yapılması
lazım gelen bir ihbar ile.
IV:SÜKUT İLE TECDİT:
Madde 263 - İcar, muayyen bir müddetle akdedilip te bu müddetin hitamında
mucirin malumatıile ve muhalefeti olmaksızın mecurun kullanılmasına devam
olunduğu yahut mukavelede fesih hakkında gösterilen ihbarıiki taraftan hiç biri
yapmadığıtakdirde, hilafına mukavele yok ise akit, gayri muayyen bir müddet için
tecdit edilmişsayılır.
V:FESİH:
1 - MÜHİM SEBEPLERDEN DOLAYI
Madde 264 - Muayyen bir müddetle aktedilen gayrimenkul icarında, mucip
akdin icrasınıtahammül edilmez bir hale getiren sebepler hudusünde; iki taraftan her
biri, diğerine tam bir tazminat vermek ve kanuni mehillere riayet etmek şartiyle ve icar
müddetinin hitamından evvel feshi ihbar edebilir.
İcar bir sene veya daha uzun bir müddet için akdedilmişise, mucir veya
müstecire verilecek tazminat altıaylık bedeli icardan az olamaz.
Müstecir kendisine tazminat verilmedikçe mecuru terke icbar olunamaz.
2 - MÜSTECİRİN ÖLÜMÜ
Madde 265 - Müstecirin vefatıhalinde gerek mirasçılarıgerek mucir, bir sene
veya daha uzun müddetli icarlarda kanuni mehillere riayet şartiyle, en yakın vakit için
tazminat vermeksizin akdin feshini ihbar edebilirler.
VI:MECURUN İADESİ:
Madde 266 - Müstecir, mecuru ne halde tesellüm etmişise icarın hitamında o
halde ve mahalli adete tevfikan geri vermekle mükelleftir.
Müstecir, akit mucibince etmişolduğu intifa sebebiyle husule gelen eskilik
yahut değişiklikten mesul değildir.
Müstecirin mecuru iyi bir halde tesellüm etmişolduğu, asıldır.
G MUCİRİN HAPİS HAKKI:
I:ŞÜMULÜ:
Madde 267 - Bir gayrimenkulün muciri, nihayet geçmişbir senelik ve cereyan
etmekte olan altıaylık kiranın temini için mecurun tefrişatına ve tezyinatına ve ondan
intifaıtemine mahsus olup mecur dahilinde bulunan menkul eşya üzerinde hapis
hakkınıhaizdir.
Mucirin hapis hakkı, ikinci müstecirin birinci müstecire karşıborcu olan miktar
nispetinde ikinci müstecir tarafından mecur dahiline getirilen eşyaya da şamildir.
Müstecirin dayinleri tarafından haczedilmesi caiz olmayan eşya üzerinde
mucirin, hapis hakkıyoktur.
II:ÜÇÜNCÜ ŞAHISLARA AİT EŞYADA:
Madde 268 - Müstecire ait olmadığını, mucirin bildiği veya bilmesi iktiza ettiği
eşya ile çalınmışveya zayi olmuşyahut başka suretle zilyedin elinden zaptolunmuş
şeyler üzerindeki üçüncü şahsın hakları, mucirin hapis hakkına karşıdahi mahfuzdur.
Mucir, müstecir tarafından getirilen eşyanın ona ait olmadığınıicarin devamı
esnasında öğrenip te en yakın vakit için akdin feshini ihbar etmez ise bu şeyler
üzerindeki hapis hakkısakıt olur.
III:NASIL DERMEYAN EDİLECEĞİ:
Madde 269 - Müstecir mecurdan çıkmak yahut mecur dahilinde bulunan
şeyleri alıp götürmek teşebbüsünde bulunduğu takdirde; mucir, hapis hakkına
istinaden kiraların teminine muktazi miktarda eşyayı, Sulh Hakimi marifetiyle
hapsedebilir.
Bu eşya, gizlice yahut cebir ile nakledildikleri surette; götürüldükleri tarihten
itibaren on gün içinde polis kuvveti ile yeniden mecure iade olunabilirler.
İKİNCİFASIL
HASILAT İCARI
A TARİFİ:
Madde 270 - Hasılat icarı, bir akittirki onunla mucir, müstecire ücret
mukabilinde hasılat veren bir malın veya hakkın kullanılmasınıve semerelerinin
iktitafınıterk etmeği iltizam eder.
Kira, ya nakit yahut devşirilecek semere veya hasılatın bir hissesi olabilir; ikinci
surete, iştirakli icar denir.
İştirakli icarda, mucirin semereler üzerindeki hakkınoktasından, mahalli adete
riayet olunur.
B DEFTER TESBİTİ:
Madde 271 - İcarda alat, hayvan yahut zahirede dahil ise iki taraftan her biri
diğerine bu eşyanın tamam ve imzalıbir defterini vermek ve bunların kıymetlerini
müştereken takdir ve tesbit etmekle mükelleftir.
C MUCİRİN BORÇLARI:
I:MECURUN TESLİMİ:
1 - KULLANMAĞA SALİH HALDE TESLİM
Madde 272 - Mucir, birlikte icar edilmişmenkul şeyler varsa bunlar dahi dahil
olduğu halde mecuru akitten maksut olan kullanmağa ve işletmeğe salih bir halde
müstecire teslim ile mükelleftir.
Bu borcun ifa edilmemesi halinde, adi icar hakkındaki hükümler tatbik olunur.
2 - ESASLI TAMİRAT
Madde 273 - Mucir, icar müddeti zarfında icrasına zaruret hasıl olan esaslı
tamiratımüstecir tarafından ihbar edilir edilmez masrafıkendisine ait olmak üzere
yapmağa mecburdur.
3 - KULLANMANIN MÜMKÜN OLMAMASI HALİNDE MESULİYET
Madde 274 - Müstecir, kendi kusurundan yahut şahsında hadis olan bir
arızadan dolayımecuru kullanamadığıyahut mahdut surette kullandığıtakdirde;
mucir mecuru akit dairesinde kullanmağa hazır bulundurmuş oldukça müstecir,
kiranın tamamınıvermekle mükellef olur.
Bu takdirde sarfiyattan tasarruf eylediği miktarıve mecurun diğer suretle
kullanılmasından elde ettiği menfaatleri kiraya mahsup etmeğe mecburdur.
Mucip akdin icrasınıtahammül edilmez bir hale getiren sebepler hudusünde
her iki tarafın akdi feshetmek haklarımahfuzdur.
II:ÜÇÜNCÜ ŞAHISLARIN İDDİALARINA KARŞI TEMİNAT:
Madde 275 - Üçüncü şahıs tarafından hak iddiasıhalinde mucirin mükellefiyeti
hakkında, adi icara mütedair hükümler tatbik olunur.
III:MECURUN BAŞKASINA TEMLİKİ:
Madde 276 - Mecur icarın akdinden sonra mucir tarafından başkasına temlik
yahut icraen takip veya iflas tarikiyle kendisinden nezedildiği takdirde; müstecir,
mecurun ahiren maliki olan üçüncü şahıstan ancak kabulü şartiyle icarenin devamını
ve mucirden akdi icra yahut tazminat ita etmesini istiyebilir.
Bununla beraber akit daha evvel feshe müsait olmadıkça üçüncü şahıs, feshi
ihbar halinde kanunen muktazi altıaylık mehle riayet mecburiyetindedir; ihbar
etmediği surette akdi kabul etmişsayılır.
Ammenin menfaati için istimlake dair olan hususi hükümler mahfuzdur.
IV:TAPU SİCİLİNE ŞERH :
Madde 277 - Bir gayrimenkul hasılat icarı, adi icardaki esaslara göre aynı
hükümleri haiz olmak üzere tapu siciline şerh verilebilir.
D MÜSTECİRİN BORÇLARI :
I:BORCA MUVAFIK SURETTE TEKAYYÜT :
1 - İŞLETME
Madde 278 - Müstecir, mecuru tahsis olunduğu dairede iyi bir surette
işletmeğe bilhassa hasilata kabiliyetli bir halde bulundurmağa mecburdur.
Müstecir, mucirin muvafakati olmaksızın icar müddetinin hitamından sonra
mecur üzerinde tesirleri görülebilecek surette işletmenin tarzınıtebdil edemez.
2 - İYİBİR HALDE MUHAFAZA
Madde 279 - Müstecir, mecurun iyi bir halde muhafazasıiçin lazım gelen
tekayyüdü ifa ile mükelleftir.
Müstecir, ufak tefek termimatızirai mecurlarda bilhassa yol, geçit, hendek, set,
çit, çatı, su yollarıve sairenin muhafazasınımahalli adete göre deruhte etmek ve
bundan başka eskilikten yahut kullanmaktan dolayı telef olan ehemmiyetsiz
kıymetteki alat ve edavatın yerine başkalarınıkoymakla mükelleftir.
3 - İHBAR MÜKELLEFİYETİ
Madde 280 - Esaslıtamirata zaruret hasıl olduğu yahut bir üçüncü şahıs
mecur üzerinde hak iddia ettiği takdirde müstecir keyfiyeti hemen mucire ihbar
etmekle mükelleftir. Etmezse zarardan mesul olur.
II:KİRANIN TEDİYESİ:
1 - UMUMİYET İTİBARİYLE
Madde 281 - Müstecir kirayı, akit ile yahut mahalli adet ile taayyün eden
zamanda tediye ile mükelleftir.
Böyle bir zaman taayyün etmemişise kira, beher senenin mürurundan sonra
ve nihayet icar müddetinin hitamında verilmek lazımdır.
Mucir, işlemişve işleyecek olan bir kira için adi icarda olduğu gibi hapis
hakkına maliktir.
2 - FELAKETLİVAKALARDA TENZİL
Madde 282 - Fevkalade felaket hallerinde yahut tabii hadiselerden dolayıbir
zirai gayrimenkulün her vakitki hasılatıehemmiyetli surette azalırsa müstecir kiradan
mütenasip bir miktarının indirilmesini isteyebilir.
Evvelce bu haktan feragat edilmişolması, ancak kiranın tesbiti sırasında bu
gibi vakaların ihtimali nazara alınmışyahut husule gelen zarar bir sigorta ile telafi
edilmişise muteber olur.
E MÜKELLEFİYET VE VERGİLERİTAHAMMÜL :
Madde 283 - Mecurun mükellefiyet ve vergileri mucire aittir.
F MÜSTECİRİN MÜSTECİRİ:
Madde 284 - Müstecir, mucirin muvafakati olmaksızın mecuru başkasına icar
edemez.
Bununla beraber müstecir, mecurda dahil olan bazımahalleri mucire zarar
verecek bir tebeddülü mucip olmamak şartiyle icara verebilir.
Böyle bir icara ve mucir tarafından müsaade edilen ikinci icara, alelade ikinci
icara mütedair kaideler, kıyasen tatbik olunur.
G HİTAMI :
I:FESİH HAKKI:
Madde 285 - Müddet hakkında akit veya mahalli adet ile hilafına bir hüküm
tayin edilmemişise iki taraftan her biri en aşağıaltıaylık bir ihbar müddetine riayet
şartiyle akdi feshetmek salahiyetini haizdir.
Hilafına bir mukavele yok ise, zirai gayrimenkullerde mahalli adetçe cari ilk
veya son bahar mevsimleri için diğer bütün icarlarda her hangi bir zaman için feshin
ihbarıcaizdir.
II:MÜHİM SEBEPLERDEN DOLAYI FESİH :
Madde 286 - İcar, birden ziyade seneler için akdedilmişise mucir akdin
icrasınıtahammül edilmez bir hale getiren sebepler hudusünde iki taraftan her biri
diğerine tam bir tazminat vermek ve kanuni müddetlere riayet etmek şartiyle akdi
hitamından evvel feshedebilir.
Bu takdirde, mucire veya müstecire verilecek tazminat bir senelik kiradan
aşağıolamaz.
Müstecir, kendisine tazminat verilmedikçe mecuru terke icbar olunamaz.
III:SÜKUT İLE TECDİT :
Madde 287 - İcar, muayyen bir müddet için akdolunupta bu müddetin
hitamında mucirin malumatiyle ve muhalefeti olmaksızın mecurun istimaline devam
olunduğu yahut mukavelede fesih hakkında gösterilen ihbarıiki taraftan hiç biri
yapmadığıtakdirde; hilafına mukavele yok ise, bir senelik bir müddetin hitamından
altıay evvel ihbar suretiyle fesholununcaya kadar seneden seneye akit tecdit edilmiş
sayılır.
I:MÜSTECİRİN TEMERRÜDÜ:
Madde 288 - Müstecir kirayıvadesi hululünde tediye etmezse mucir, altmış
günlük bir mehil tayin ederek birikmişolan kira bu müddet zarfında verilmediği
takdirde; mehlin hitamında akdi feshedeceğini, müstecire ihtar edebilir.
Bu mehil, ihtarın müstecire tebliğedildiği günden başlar.
Bu mehlin tenkisine yahut kiranın tediye edilmemesi halinde akdin hemen
feshedileceğine dair yapılan mukaveleler batıldır.
V :MUCİRİN FESİH HAKKI:
Madde 289 - Müstecir, mecurun işletilmesine ve muhafazasına müteallik
borçlarına ehemmiyetli bir tarzda muhalefet eder ve mucirin ihtarına rağmen ve tayin
ettiği münasip bir mehil zarfında borçlarınıifa etmezse mucir, başka bir muameleye
hacet kalmaksızın akdi feshedebilir.
VI:MÜSTECİRİN İFLASI:
Madde 290 - Müstecirin iflasıhalinde icare, iflasın açılmasiyle beraber nihayet
bulur.
Şu kadarki, işlemekte olan kira ve defterin ihtiva ettiği eşya için kafi teminat
verildiği takdirde mucir, icar senesinin hitamına kadar akdi idame ile mükelleftir.
VII:MÜSTECİRİN VEFATI:
Madde 291 - Müstecir vefat ederse gerek mirasçılarıgerek mucir altıaylık
kanuni mehillere riayet şartiyle icarın feshini ihbar edebilirler.
H İCARIN HİTAMINDA MECURUN İADESİ:
I:İADE BORCU
Madde 292 - İcarın hitamında müstecir mecuru defterdeki bütün eşya ile
beraber bulunduklarıhal üzere iadeye mecburdur.
İyi işletildiği surette ictinabımümkün olan kıymet noksanlarıiçin müstecir
tazminat itasıile mükelleftir.
Müstecir mecur hakkındaki mecburi ihtimamıneticesi olan ıslahat için hiç bir
tazminat talep edemez.
II:DEFTERDEKİEŞYANIN KIYMETİNİN TAKDİRİ:
Madde 293 - Mecur teslim edilirken defterdeki eşyanın kıymetleri takdir edilmiş
ise müstecir, icarın hitamında bunlarıaynınevi ve kıymette olarak iade yahut kıymet
noksanlarınıtazmin ile mükelleftir.
Müstecir, noksan eşyanın mucirin kusuriyle yahut mücbir bir kuvvetin tesiriyle
telef olduğunu ispat ederse tazmin borcu, sakıt olur.
Müstecir, kendi masraflarından ve sayinden husule gelen ziyade kıymet için
tazminat talep edebilir.
III:İCARIN HİTAMINDA SEMERELER VE ZİRAAT MASRAFLARI:
Madde 294 - Zirai bir gayrimenkulün müsteciri akdin feshi zamanında henüz
devşirilmemişsemereler üzerinde bir hak iddia edemez.
Şu kadarki müstecir ziraat masrafınıhakimin tayin ettiği miktarda olarak
mucire tazmin ettirebilir ve bu tazminat işlemekte olan kiralara mahsup edilir.
IV:SAMAN VE GÜBRE GİBİŞEYLER:
Madde 295 - Mecuru iade ve teslim eden müstecir, muntazam bir işletmenin
icap ettiği nispette son senenin samanlarını, hayvan yataklıklarınıkuru ot ve
gübrelerini mecurda bırakmağa mucburdur.
Müstecir, aldığından fazla bırakıyorsa ziyadesi için tazminat istemeğe hakkı
vardır ve aldığından az bırakıyorsa eksikleri tamamlamak yahut kıymet noksanını
tazmin etmekle mükelleftir.
I HAYVAN İCARI:
I :AKDİN MEVZUU:
Madde 296 - Zirai bir mal icariyle murtabıt olmayan mevaşi icarında, hilafına
bir akit veya mahalli adet yok ise, icar müddeti zarfında mecur hayvanların bütün
hasılatımüstecire ait olur.
Müstecir mecur hayvanlarıbeslemeğe ve onlara iyi bakmağa mecbur ve
mucire nakit veya hasılat hissesi olarak bir bedel tediye etmekle mükelleftir.
II:MESULİYET :
Madde 297 - Hilafına mukavele veya mahalli adet yok ise, müstecir, mecur
hayvanlara arız olan bir zarardan; bunun, muhafazadaki tekayyüt ve ihtimama
rağmen husule geldiğini ispat etmedikçe mesuldür.
Müstecir, kendi kusuriyle sebebiyet vermediği fevkalade muhafaza masrafları
için mucirden tazminat talep edebilir.
Müstecir ehemmiyeti haiz kazalarıve hastalıklarımümkün olduğu kadar
süratle mucire bildirmekle mükelleftir.
III:FESİH:
Madde 298 - Hilafına mukavele veya mahalli adet yok ise, gayri muayyen bir
zaman için yapılan akdin feshini iki taraftan her biri, diledikleri vakit ihbar edebilirler.
Şu kadarki bu ihbar hüsnü niyetle olmak ve münasebetsiz bir zamanda
yapılmamak lazımdır.
DOKUZUNCU BAP
ARİYET VE KARZ
BİRİNCİFASIL
ARİYET
A TARİFİ:
Madde 299 - Ariyet, bir akittirki onunla ariyet veren, bir şeyin bedava
kullanılmasınıariyet alana bırakmak ve alan dahi o şeyin kullandıktan sonra geri
vermekle mükellef olur.
B HÜKÜMLERİ:
I:ARİYET ALANIN BORÇLARI:
Madde 300 - Ariyet alan, ariyet şeyi ancak akitte tayin edilen ve akitte birşey
tayin edilmemişise o şeyin mahiyetinden veya tahsis olunduğu maksattan anlaşılan
şekilde kullanabilir.
Ariyet alan, ariyeti başkasına kullandıramaz.
Bu kaideye muhalif hareket ettiği takdirde zuhura gelen kazadan dahi mesul
olur.
Meğerki, bu kaideye riayet etmişolsaydıbile yine bu kazanın vukua geleceğini
ispat ede.
II:MUHAFAZA MASRAFLARI:
Madde 301 - Ariyet alan, ariyet şeyin adi muhafaza masraflarınıve hususiyle
ariyet hayvanın yiyecek masraflarınıtahammül eder.
Ariyet verenin menfaatine yapmağa mecbur olduğu fevkalade masraflar için,
ariyet alan ondan tazminat isteyebilir.
III:MÜTESELSİL MESULİYET :
Madde 302 - Birden ziyade kimseler bir şeyi birlikte ariyet alırlarsa,
müteselsilen mesul olurlar.
C HİTAMI:
I:MUAYYEN BİR KULLANMADA:
Madde 303 - Muayyen bir müddet mukavele edilmemişise, ariyet alanın,
ariyet şeyi akit mucibince kullanmasiyle yahut kullanabilecek kadar bir zaman
geçmesiyle akit nihayet bulur.
Ariyet şey, alan tarafından mukavele hilafına kullanıldığıyahut bozulduğu
yahut kullanmak için diğer bir şahsa verildiği yahut evvelden bilinemiyen bir halden
dolayıariyeti veren ona acele muhtaç bulunduğu takdirde, daha evvel geri istenebilir.
II:ARİYETİN ZAMANI MUAYYEN OLMAYAN KULLANMADA :
Madde 304 - Ariyet veren ariyet şeyi ne müddetini ne de niçin kullanılacağını
tayin etmiyerek vermişise, dilediği vakit geri istiyebilir.
III:ARİYET ALANIN VEFATI :
Madde 305 - Ariyet akdi, ariyet alanın ölmesiyle nihayet bulur.
İKİNCİFASIL : KARZ
A TARİFİ:
Madde 306 - Karz, bir akittir ki onunla ödünç veren, bir miktar paranın yahut
diğer bir misli şeyin mülkiyetini ödünç alan kimseye nakil ve bu kimse dahi buna karşı
miktar ve vasıfta müsavi aynıneviden şeyleri geri vermekle mükellef olur.
B HÜKÜMLERİ:
I:FAİZ :
1 - HANGİMUAMELELERDE FAİZ LAZIM GELECEĞİ
Madde 307 - Karzda faiz şart kılınmamışise adi muamelelerde faiz lazım
gelmez.
Ticaret muamelelerinde, şart edilmemişolsa dahi faiz verilmek lazımdır.
2 - FAİZE MÜTEALLİK KAİDELER
Madde 308 - Karzda faiz miktarıtayin edilmemişise, asıl olan karzın alındığı
zaman ve mekanda o nevi karzlarda adet olan faiz miktarıdır.
Hilafına mukavele yok ise tayin edilen faiz senelik olarak tediye olunur.
Faizin, anaya zammedilerek birlikte tekrar faiz yürütülmesi evvelden mukavele
edilmişolsa bile, batıldır. (Son cümle mülga: 29/06/1956 - 6763/41 md.)
II:KARZIN TESLİM VE TESELLÜMÜ HAKKINDAKİİDDİALARDA MÜRURU
ZAMAN
Madde 309 - Ödünç alan kimsenin verilecek şeyin teslim edilmesine ve ödünç
verenin dahi o şeyin tesellüm edilmesine dair olan iddiaları, diğer tarafın bu baptaki
temerrüdünden itibaren altıay geçmekle müruru zamana uğrar.
III:ÖDÜNÇ ALAN KİMSENİN BORCU ÖDEMEKTEN ACZİ:
Madde 310 - Ödünç alan kimse karzdan sonra borcunu edadan aciz haline
girmişbulunursa, borç veren, taahhüt ettiği şeyin tesliminden imtina edebilir.
Ödünç alan kimse, akitten evvel borcunu ödemekten aciz halinde bulunup da
ödünç veren akitten sonra bundan haberdar olmuşise, yine bu salahiyeti kullanabilir.
C NAKİT YERİNE VERİLEN ŞEYLER :
Madde 311 - Ödünç alan kimseye taahhüt edilen nakit yerine kıymetli evrak
yahut emtia verildiği takdirde borcun miktarıteslim zamanında ve mekanında bu
evrak veya emtianın haiz olduklarıborsa rayicinden ve cari fiyattan ibaret olur; bunun
hilafına mukavele batıldır.
D İADE ZAMANI :
Madde 312 - Geriye verilmesi için, ne bir muayyen vade ne ihbar müddeti ne
de istenildiği zaman muacceliyet kesbedeceği mukavele edilmemişolan bir borç ilk
talepten itibaren altıhafta içinde geri verilmek lazımdır.
ONUNCU BAP
HİZMET AKDİ
A TARİFİ:
Madde 313 - Hizmet akdi, bir mukaveledir ki onunla işçi, muayyen veya gayri
muayyen bir zamanda hizmet görmeği ve işsahibi dahi ona bir ücret vermeği taahhüt
eder.
Ücret, zaman itibariyle olmayıp yapılan işe göre verildiği takdirde dahi işçi
muayyen veya gayri muayyen bir zaman için alınmışveya çalışmışoldukça, hizmet
akdi yine mevcuttur; buna parça üzerine hizmet veya götürü hizmet denir.
Hizmet akdi hakkındaki hükümler, kıyasen çıraklık akdine tatbik olunur.
B TEŞEKKÜLÜ :
I:UMUMİYET İTİBARİYLE:
Madde 314 - Hilafına bir hüküm bulunmadıkça, hizmet akdi hususi bir şekle
tabi değildir.
Ezcümle hizmet muayyen bir zaman için kabul edilmişolur ve işin iktizasına
göre o hizmet ancak ücret mukabilinde yapılabilirse, hizmet akdi inikad etmişsayılır.
II:MESAİKAİDELERİ:
Madde 315 - Sınai veya ticari bir teşebbüste, işsahibi tarafından mesai veya
dahili bir intizam için muttarit bir kaide ittihaz edilmişise bunlar evvelce yazılmışve
işçiye dahi bildirilmişolmadıkça işçiye bir borç tahmil etmez.
III:UMUMİMUKAVELE:
1 - NASIL YAPILACAĞI
Madde 316 - İş sahibi kimselerin veya cemiyetlerinin, işçilerle veya
cemiyetleriyle yaptıklarımukavelede hizmete mütaallik hükümler vazolunabilir.
Bu umumi mukavele, tahriri olmadıkça muteber değildir.
Alakadarlar bu mukavelenin müddetinde ittifak edemezlerse, bir sene
mürurundan sonra altıaylık müddet için yapılacak bir ihbar ile, her zaman mukaveleyi
feshedebilirler.
2 - HÜKÜMLERİ
Madde 317 - Umumi bir mukavele ile bağlıbulunan işsahipleriyle işçiler
arasında yapılacak hususi hizmet akitlerinin, umumi mukaveleye muhalif hükümleri
batıldır.
Bu batıl hükümlerin yerine, umumi mukavele hükümleri kaim olur.
VI:ÇIRAKLIK MUKAVELESİ:
Madde 318 - Küçükler veya mahcurlar ile yapılan çıraklık mukaveleleri, tahriri
yapılmışve usta ve velayeti haiz kimse yahut sulh hakiminin muvafakatiyle vasi
tarafından imza edilmişolmadıkça, muteber değildir.
Mukavele, yapılacak işin ve çıraklığın nevi ve müddetine ve günde çalışılacak
saatlere ve iaşe yahut diğer yapılacak ve verilecek şeylere ve kezalik tecrübe
zamanına dair muktazi şartlarıihtiva etmek lazımdır.
Bu şartlara riayet olunup olunmadığısalahiyettar daire tarafından murakabe
edilir.
C HÜKMÜ :
I:ŞARTLARI :
Madde 319 - Hizmet mukavelesinin şartlarıkanuna, ahlaka (adaba) mugayir
olmamak üzere istenildiği gibi tayin olunabilir.
II:İŞÇİNİN BORÇLARI :
1 - BİZZAT İFA
Madde 320 - Hilafımukaveleden veya hal icabından anlaşılmadıkça işçi
taahhüt ettiği şeyi kendisi yapmağa mecbur olup başkasına devredemez.
İşsahibinin dahi hakkınıbaşkasına devredebilmesi, aynıkayıtlara tabidir.
2 - İHTİMAM MECBURİYETİ
Madde 321 - İşçi, taahhüt ettiği şeyi ihtimam ile ifaya mecburdur.
Kasıt veya ihmal ve dikkatsizlik ile işsahibine iras ettiği zarardan mesuldür.
İşçiye terettüp eden ihtimamın derecesi, akde göre tayin olunur ve işçinin o işiçin
muktazi olup işsahibinin malümu olan veya olmasıicabeden malümatıderecesi ve
mesleki vukufu kezalik istidat ve evsafıgözetebilir.
3 - PARÇA VEYA GÖTÜRÜ İŞTE MESULİYET
Madde 322 - İşçi parça üzerine yahut götürü çalışıp da işsahibinin nezareti
altında bulunmaz ise işlenen madde ve işin akit mucibince icrasınoktasından
mesuliyeti hakkında istisna akdine dair hükümler, kıyasen tatbik olunur.
III:İŞSAHİBİNİN BORÇLARI :
1 - ÜCRET
A MİKTARI
Madde 323 - İşsahibi mukavele edilen yahut adet olan yahut kendisinin bağlı
bulunduğu umumi mukavelede tesbit olunan ücreti tediye ile mükelleftir.
Ücretle birlikte kardan bir hisse verilmesi mukavele edilmişise işsahibi işçiye
yahut onun yerine iki tarafın veya hakimin tayin ettiği bigaraz kimseye kar ve zarar
hakkında muktazi malumatı vermeğe ve lüzumu olan hesap defterlerinin
muayenesine müsaade etmeğe mecburdur.
B İŞVERİLMESİNİİSTEMEK HAKKI
Madde 324 - İşiçin muayyen olan zamanda parça üzerine yahut götürü olarak
münhasıran bir iş sahibine çalışmakta olan işçi, akit müddetinde her gün için
kendisine kafi miktarda işverilmesini istemek hakkınıhaizdir.
Bu takdirde parça yahut götürü iş bulunmazsa, iş saat hesabiyle veya
gündelikle verilebilir; bu da bulunmazsa, işsahibi, bu bapta kendisine bir kusur isnat
edilemiyeceğini ispat etmedikçe vukua gelen zararıtazmine mecbur olur.
C İŞSAHİBİNİN TEMERRÜDÜ
Madde 325 - İşsahibi işi kabulde temerrüt ederse, işçi taahhüt ettiği işi
yapmağa mecbur olmaksızın mukaveledeki ücreti istiyebilir.
Şu kadar ki, işi yapmadığından dolayıtasarruf ettiği yahut diğer bir işile
kazandığı ve kazanmaktan kasten feragat eylediği şeyi mahsup ettirmeğe
mecburdur.
D TEDİYE GÜNÜ
Madde 326 - Mukavele yahut adet ile daha kısa mehiller tayin edilmemişise
ücret, aşağıdaki dairede verilir.
1 - Amele ve işsahibi ile birlikte yaşamıyan hizmetçilere haftada bir.
2 - İdarehane memurlarına ve müstahdemlerine ve işsahibi ile birlikte yaşıyan
hizmetçilere her ay.
Hizmet akdinin hitamiyle ücret herhalde muacceliyet kesbeder.
H AVANS
Madde 327 - İşsahibi işçinin zarureti dolayisiyle ihtiyacıbulunan ve tediyesi
kendisi için zarar ve müzayakayımucip olmıyan avansları, yapılan işnispetinde
işçiye vermekle mükelleftir.
V İŞİFA EDİLEMEDİĞİHALDE ÜCRET
Madde 328 - Uzun müddet için yapılan hizmet akdinde, işçi hastalıktan ve
askerlikten veya bu gibi sebeplerden dolayıkusuru olmaksızın nispeten kısa bir
müddet için işi ifa edemediği takdirde o müddet için ücret istemeğe hakkıvardır.
Z FAZLA İŞİÇİN ÜCRET
Madde 329 - Akit ile tayin edilen yahut adet mucibince icabeden iş
miktarından ziyade bir işin ifasına zaruret hasıl olupta işçi, bunu yapmağa muktedir
olur ve imtinaıda hüsnü niyet kaidelerine muhalif bulunursa cebrolunur.
İşçi, bu ziyade işiçin fazla bir ücrete müstahak olur ve bu, mukavele edilen
ücretle mütenasip bir suretle hususi haller nazara alınmak şartiyle takdir edilir.
2 - ÇIRAĞIN TALİMİ
Madde 330 - Çıraklık mukavelesinde, usta, çırağa sanatıolanca dikkat ve
itinasiyle öğretmeğe mecburdur.
Usta, çırağın mecburi derslere devamına nezaret ve meslekine ait mekteplere
ve kurslara gitmesi ve çıraklık imtihanlarına iştirak eylemesi için lüzumu olan
zamanlarda müsaade etmekle mükelleftir.
Çırağa, kaideten, ne geceleri nede cuma günleri işverilmez.
3 - ALAT VE MALZEME
Madde 331 - Hilafına mukavele veya adet yoksa işsahibi, çalışmasıiçin,
işçiye muktazi alat ve malzemeyi vermekle mükelleftir.
İşçi, mükellef olmadığıhalde bu işleri işsahibinin rızasiyle tamamen veya
kısmen tedarik ederse işsahibi bunun için bir tazminat vermeye mecbur olur.
4 - TEDBİRLER VE MESAİMAHALLERİ
Madde 332 - İşsahibi, akdin hususi halleri ve işin mahiyeti noktasından
hakkaniyet dairesinde kendisinden istenilebileceği derecede çalışmak dolayısıyle
maruz kaldığıtehlikelere karşıicabeden tedbirleri ittihaza ve münasip ve sıhhi
çalışma mahalleri ile, işçi birlikte ikamet etmekte ise sıhhi yatacak bir yer tedarikine
mecburdur.
(Ek fıkra: 29/06/1956 - 6763/41 md.)İşsahibinin yukarıki fıkra hükmüne aykırı
hareketi neticesinde işçinin ölmesi halinde onun yardımından mahrum kalanların bu
yüzden uğradıkları zararlara karşıistiyebilecekleri tazminat dahi akde aykırı
hareketten doğan tazminat davalarıhakkındaki hükümlere tabi olur.
5 - MAHSUP
Madde 333 - İşçi ücretinin tediyesi, işçinin ve ailesinin nafakasıiçin zaruri
bulunduğu takdirde; işçinin muvafakatıolmaksızın işsahibi ücreti kendi alacağıile
mahsup edemez.
Şu kadarki kasten iras edilen zararların tazmini için mahsup icrasıdaima
caizdir.
6 - İSTİRAHAT ZAMANLARI
Madde 334 - İşsahibi işçinin istirahati için mutat olan saat ve günlerde
müsaade vermekle mükelleftir.
İşsahibi, mukavelenin feshi ihbar olunduktan sonra başka bir işaramasıiçin
işçiye münasip bir zaman vermek mecburiyetindedir.
Her halde mümkün olduğu kadar işsahibinin menfaati gözetilmek lazımdır.
7 - ŞAHADETNAME
Madde 335 - İşçi yalnız hizmetinin nevini ve müddetini havi bir şahadetname
vermesini, işsahibinden isteyebilir.
İşçi sarahaten talep ettiği takdirde şahadetname, hal ve hareketini ve sa 'yinin
keyfiyetini de ihtiva etmek laz ımdır.
8 - İŞÇİNİN İHTİRAI
Madde 336 - İşçi hizmetini yaparken bir şey ihtira ettikte işsahibi böyle bir
ihtiraın kendisine ait olacağınıakitte şart koymuşyahut bu ihtira işçinin taahhüt
eylediği hizmetin levazımından bulunmuşise ihtira olunan şey, işsahibinin olur.
Birinci surette ihtira mühim bir iktisadi kıymeti haiz ise, işçinin hakkaniyet
dairesinde tayin edilecek bir bedel istemeğe hakkıvardır.
Bu bedel, ihtiraın meydana gelmesinde işsahibinin iştiraki ve tesissatından
edilen istifade nazara alınarak tesbit olunur.
IV:BİRLİKTE YAŞAMA:
Madde 337 - Hilafına mukavele ve adet yok ise, işsahibi ile birlikte ikamet
eden işçinin iaşe ve süknası, ücretten bir kısım teşkil eder.
İşsahibi, bu halde kendi kusuru olmaksızın nispeten kısa bir zaman için
hizmetini ifaya muktedir olamayan işçiyi görüp gözetmek ve muktazi tedaviyi ifa
ettirmek üzere iaşesiyle de mükelleftir.
D HİTAMI :
I:MÜDDETİN MÜRURU:
Madde 338 - Hizmet akdi, muayyen bir müddet için yapılmışyahut böyle bir
müddet işin maksut olan gayesinden anlaşılmakta bulunmuşise, hilafımukavele
edilmişolmadıkça feshi ihbara hacet olmaksızın bu müddetin müruriyle, akit nihayet
bulur.
II:SÜKUT İLE TECDİT:
Madde 339 - Muayyen bir müddet için yapılan hizmet akdi bu müddetin
mürurundan sonra her iki tarafın sükutu ile temdit edildiği takdirde, akit, aynımüddet
ve fakat nihayet bir sene için tecdit edilmişsayılır.
Akdin feshi ihbar vukuuna mütevakkıf iken iki taraftan hiç biri ihbar etmemiş
ise, akit, tecdit edilmişsayılır.
III:FESHİN İHBARI VE KANUNİMÜDDETLER:
1 - UMUMİYET İTİBARİYLE
Madde 340 - Hizmet akdinde, bir müddet tayin edilmez ve böyle bir müddet
işin maksut olan gayesinden de anlaşılmazsa, her iki tarafça feshi ihbar olunabilir.
Böyle ne akit nede kanun ile diğer bir müddet tesbit edilmemiş olduğu
takdirde, amele hakkında ihbardan sonra girecek hafta nihayeti için, idarehane
memur ve müstahdemleri hakkında ihbardan sonra girecek ikinci hafta ve diğer
hizmet akitlerinde ihbardan sonra girecek keza ikinci hafta nihayeti için akit
fesholunabilir.
İşsahipleri ve işçiler için muhtelif ihbar müddetleri, mukavele edilmesi caiz
değildir.
2 - BİR SENEDEN FAZLA DEVAM EDEN İŞLERDE
Madde 341 - Bir hizmet akdi, bir seneden fazla devam ettiği takdirde bu akit iş
sahibi ve işçi tarafından ihbar edildikten sonra girecek ikinci haftanın nihayeti için
fesholunabilir.
Bu müddetin bir haftadan eksik olmamak üzere mukavele ile tebdili caizdir.
3 - TECRÜBE MÜDDETİ
Madde 342 - Uzun müddet ile yapılan akitte, bir tecrübe zamanışart edilmiş
olduğu takdirde hilafına mukavele edilmemişise ilk iki ay zarfında ihbardan sonra
girecek haftanın nihayeti için akit fesholunabilir.
Çırak ve hizmetçi akitlerinde hilafına bir mukavele yok ise hizmete duhulden
itibaren ilk iki hafta tecrübe müddeti sayılır ve bu müddet zarfında iki taraftan her biri
bir gün evvel ihbar etmek şartiyle akdi fesihte serbesttir.
4 - HAYAT MÜDDETİNCE YAHUT ON SENEDEN FAZLA İÇİN YAPILAN
AKİT
Madde 343 - Bir hizmet akdi, bir tarafın yaşadığımüddetçe yahut on seneden
fazla için yapılmışise işçi, bunu on sene geçtikten sonra her zaman ve bir aylık bir
ihbar müddetine riayet şartiyle tazminat dahi vermeksizin fehedebilir.
IV:FESİH:
1 - MUHİK SEBEPLERDEN DOLAYI
A SALAHİYET
Madde 344 - Muhik sebeplerden dolayıgerek işçi gerek işsahibi, bir ihbara
lüzum olmaksızın her vakit akdi feshedebilir. Ezcümle ahlaka müteallik sebeplerden
dolayıyahut hüsnü niyet kaideleri noktasından iki taraftan birini artık akdi icra
etmemekte haklıgösteren her hal, muhik bir sebep teşkil eder.
Bu gibi hallerin mevcudiyetini hakim takdir eder. Fakat işçinin kendi kusuru
olmaksızın düçar olduğu nispeten kısa bir hastalığıyahut kısa müddetli bir askeri
mükellefiyeti ifa etmesi, muhik sebep olarak kabul edilemez.
B TAZMİNAT
Madde 345 - Muhik sebepler bir tarafın akte riayet etmemesinden ibaret
olduğu takdirde bu taraf diğer tarafa, onun akit ile müstahak iken mahrum kaldığıfer 'i
menfaatlerde nazara al ınmak üzere tam bir tazminat itasiyle mükellef olur.
Bundan başka hakim vaktinden evvel feshin mali neticelerini, hali ve mahalli
adeti göz önünde tutarak takdir eder.
2 - ÜCRETİN TEHLİKEDE BULUNMASINDAN DOLAYI
Madde 346 - İşsahibi borcu ödemekten aciz olduğu takdirde, işçi, talebi
üzerine münasip bir müddet zarfında ücreti için teminat verilmezse akitten rücua
salahiyettar olur.
V:ÖLÜM:
Madde 347 - Hizmet Akdi, işçinin ölümü ile hitam bulunur. İşsahibi öldüğü
takdirde, akit, başlıca onun şahsınazara alınarak yapılmışise nihayet bulur.
Bu ikinci halde işçi akdin vaktinden evvel nihayet bulmasıhasebiyle düçar
olduğu zarar için hakkaniyet dairesinde bir tazminat isteyebilir.
E REKABET MEMNUİYETİ:
I:CEVAZI:
Madde 348 - İşsahibinin müşterilerini tanımak veya işlerinin esrarına nüfuz
etmek hususlarında işçiye müsait olan bir hizmet akdinde her iki taraf, akdin
hitamından sonra, işçinin kendi namına iş sahibi ile rekabet edecek bir iş
yapamamasınıve rakip bir müessesede çalışamamasınıve böyle bir müessesede
şerik veya sair sıfatla alakadar olamamasını, şart edebilirler.
Rekabet memnuiyetine dair olan şart, ancak işçinin müşterileri tanımasından
ve esrara nüfuzundan istifade ederek işsahibine hissolunacak derecede bir zarar
husulüne sebebiyet verebilecek ise, caizdir.
İşçi, akdin yapıldığızamanda reşit değil ise rekabet memnuiyetine dair olan
şart batıldır.
II:HUDUDU:
Madde 349 - Rekabet memnuiyeti ancak işçinin iktisadi istikbalinin
hakkaniyete muhalif olarak tehlikeye girmesini menedecek surette zaman, mahal ve
işin nevi noktasından hal icabına göre münasip bir hudut dahilinde şart edilmişise
muteberdir.
III:ŞEKLİ:
Madde 350 - Rekabet memnuiyeti, sahih olmak için tahriri mukaveleye merbut
olmak lazımdır.
IV:MUHALEFETİN HÜKÜMLERİ:
Madde 351 - Rekabet memnuiyetine muhalif harekette bulunan işçi, bu
muhalefet sebebi ile eski işsahibinin düçar olduğu zararlarıtazmin ile mükelleftir.
Memnuiyete muhalif hareket hakkında cezai şart konulmuşise, işçi, kaideten
meşrut ceza miktarınıtediye ile memnuiyetten kurtulabilir. Fakat zarar bu miktarı
mütecaviz ise, fazlasınıda tazmin ile mükellef olur.
İşçinin hareketi tarzıve ihlal veya tehdit edilen menfaatlerin ehemmiyeti haklı
gösteriyorsa ve tahriri bir mukavele ile sarahaten bu hak muhafaza edilmişise, iş
sahibi, müstesna olarak meşrut olan cezanın tediyesinden ve onu mütecaviz olan
zararın tazmininden başka muhalefetin menini de talep edebilir.
V :MEMNUİYETİN NİHAYETİ
Madde 352 - Rekabet memnuiyetinin bakasında işsahibinin hakiki menfaati
bulunmadığısabit olursa, bu memnuiyet nihayet bulur.
İşsahibi işçinin feshi muhik gösterecek bir kusuru yok iken akdi feshetmiş
yahut işsahibinin feshi haklıgösteren bir kusuru dolayısiyle akit işçi tarafından
feshedilmiş ise, işçi aleyhine memnuiyete muhalefetinden dolayıdava ikame
edilemez.
F SERBEST HİZMETLERDE TATBİK EDİLECEK HÜKÜMLER
Madde 353 - Bu babın hükümleri hizmet akdinin teşekkül unsurlarınıhavi
olmakla beraber ilmi veya bedii malümatımahsusayıhaiz olanlar tarafından ücretle
yapıla gelen mesai hakkındaki akitlere de tatbik olunur.
G HUSUSİKANUNLARIN HÜKÜMLERİNİN MAHFUZİYETİ
Madde 354 - Resmi memurlar ve müstahdemler hakkındaki hususi kanunların
hükümleri mahfuzdur.
ON BİRİNCİBAP : İSTİSNA AKDİ
A TARİFİ
Madde 355 - İstisna, bir akittirki onunla bir taraf (müteahhit), diğer tarafın (iş
sahibi) vermeği taahhüt eylediği semen mukabilinde bir şey imalini iltizam eder.
B AKDİN HÜKÜMLERİ
I:MÜTEAHHİDİN BORÇLARI:
1 - UMUMİYET İTİBARİYLE
Madde 356 - Mütaahhidin mesuliyeti, umumi surette işçinin hizmet akdindeki
mesuliyetine dair olan hükümlere tabidir.
Mütaahhit, imal olunacak şeyi bizzat yapmağa veya kendi idaresi altında
yaptırmağa mecburdur. Fakat işin mahiyetine nazaran şahsi maharetinin ehemmiyeti
yok ise, taahhüt ettiği şeyi başkasına dahi imal ettirebilir.
Hilafına adet veya mukavele olmadıkça, mütaahhit, imal olunacak şeyin icrası
için lazım olan vasıtalarıve alat ve edevatıkendi masrafiyle tedarik etmeğe
mecburdur.
2 - MALZEME İTİBARİYLE
Madde 357 - Mütaahhit, imal ettiği şeyde kullandığımalzemenin iyi cinsten
olmamasından dolayıişsahibine karşımesul ve bu hususta bayi gibi mütekeffildir.
Malzeme işsahibi tarafından verilmişise, müteahhit, onlarılayik olan bütün
ihtimam ile kullanmak ve bundan dolayıhesap vermek ve artanıiade etmekle
mükelleftir.
İşdevam ettiği sırada, işsahibinin, verdiği malzemenin veya gösterdiği arsanın
kusurlu olduğu anlaşılır yahut imalatın noktasınoktasına muntazaman icrasını
tehlikeye koyacak diğer bir hal hadis olursa mütaahhit, işsahibini bundan derhal
haberdar etmeğe mecbur aksi takdirde bunların neticelerini tahammül etmekle
mükelleftir.
3 - AKİT DAİRESİNDE İŞE BAŞLAMA VE İCRA
Madde 358 - Mütaahhit, işe zamanında başlamaz veya mukavele şartlarına
muhalif olarak işi tehir eder yahut işsahibinin kusuru olmaksızın vakıolan teehhür
bütün tahminlere nazaran mütaahhidin işi muayyen zamanda bitirmesine imkan
vermiyecek derecede olursa işsahibi teslim için tayin edilen zamanıbeklemeğe
mecbur olmaksızın akdi feshedebilir.
İmal sırasında işin müteahhidin kusuru sebebi ile ayıplıveya mukaveleye
muhalif bir surette yapılacağınıkatiyetle tahmin etmek mümkün olursa, işsahibi,
bunlara mani olmak için müteahhide münasip bir mühlet tayin ederek veya ettirerek
bu mühlet içinde icabınıicra etmediği halde hasar ve masraflar müteahhide ait olmak
üzere tamiratın veya imalata devamın üçüncü bir şahsa tevdi olunacağınıihtar
edebilir.
4 - İŞİN KUSURUNA MÜTEDAİR TEMİNAT
A KUSURUN TESBİTİ
Madde 359 - İmal olunan şeyin tesliminden sonra işsahibi, işlerin mutat
cereyanına göre imkanınıbulur bulmaz o şeyi muayeneye ve kusurlarıvarsa bunları
müteahhide bildirmeğe mecburdur.
İki taraftan her birinin, imal olunan şeyi masrafıkendisinden olmak üzere ehli
hibreye muayene ettirilmesini ve muayene neticesinin bir raporla tesbitini istemeğe
hakkıvardır.
B KUSUR HALİNDE İŞSAHİBİNİN HAKKI
Madde 360 - Yapılan şey işsahibinin kullanamıyacağıve nısfet kaidesine göre
kabule icbar edilemiyeceği derecede kusurlu veya mukavele şartlarına muhalif
olursa, işsahibi, o şeyi kabulden imtina edebilir; bu hususta mütaahhidin taksiri
bulunursa zarar ve ziyan da isteyebilir.
İşin kusurlu olmasıveya mukaveleye muhalif bulunmasıyukarıki derecede
ehemmiyeti haiz değil ise işsahibi, işin kıymetinin noksanınispetinde fiatıtenzil ve
eğer o işin ıslahıbüyük bir masrafımucip değil ise mütaahhidi tamire mecbur edebilir.
Bu hususta mütaahhidin taksiri varsa işsahibi zarar ve ziyan da istiyebilir.
Yapılan şey işsahibinin arsasıüzerine yapılmışolup da mahiyeti itibariyle refi
ve kal ' ıfazla bir zararımucip ise işsahibi, ancak ikinci fıkra mucibince muamele
yapar.
C İŞSAHİBİNİN MESULİYETİ
Madde 361 - Yapılan şeyin kusurlu olmasımüteahhidin sarahaten beyan
eylediği mütalaaya mugayir olarak işsahibinin verdiği emirlerden neşet etmişbulunur
veya her hangi bir sebeple işsahibine isnadıkabil olursa, işsahibi o şeyin kusurlu
olmasından mütevellit haklarıdermeyan edemez.
D İŞİN KABULÜ
Madde 362 - Yapılan şeyin sarahaten veya zımnen kabulünü müteakıp
mütaahhit, her türlü mesuliyetten beri olur. Ancak mütaahhidin kasten sakladığıusulü
veçhile muayenesinde müşahade edilemiyecek olan kusurlar hakkında, mesuliyeti
bakidir.
Eğer işsahibi kanunen tayin olunan muayene ve ihbarıihmal ederse zımnen
kabul etmişsayılır.
Yapılan şeydeki kusur, sonradan meydana çıkarsa işsahibi, vakıf olur olmaz
keyfiyeti mütaahhide haber vermeğe mecburdur. Aksi takdirde işsahibi kabul etmiş
sayılır.
H MÜRURUZAMAN
Madde 363 - Yapılan şeyin kusurlu olmasından dolayıişsahibinin haiz olduğu
haklar, müşterinin haklarının tabi olduğu müruru zaman hükmüne tabidir.
Fakat gayrimenkul inşaata müteallik kusurlardan dolayı iş sahibinin
mütaahhide ve inşaata iştirak eyliyen mimar ve mühendise karşımütalebesi, tesellüm
zamanından itibaren beşsenelik müruru zamana tabidir.
II:İŞSAHİBİNİN BORÇLARI:
1 - ÜCRETİN MUACCELİYETİ
Madde 364 - İşin parası, teslim zamanında ödenir.
Yapılan şey parça parça teslim edildikçe bedeli ifa olunmak üzere mukavele
edilmişise her kısmın bedeli o kısmın teslimi zamanında ödenmek lazımdır.
2 - ÜCRETİN MİKTARI
A GÖTÜRÜ TAAHHÜT
Madde 365 - Götürü pazarlık edilmiş ise, mütaahhit yapılacak şeyi
kararlaştırılan fiata yapmağa mecburdur. Yapılacak şey, tahmin edilen miktardan
fazla say ve masrafımucip olsa bile, müteahhit bedelin arttırılmasınıisteyemez.
Fakat evvelce tahmin olunamıyan veya tahmin olunup ta iki tarafça nazara
alınmıyan haller işin yapılmasına mani olur veya yapılmasınıson derece işkal ederse
hakim, haiz olduğu takdir hakkıdolayısiyle ya tekarrür eden bedeli tezyit veya
mukaveleyi fesheyler.
Yapılacak şey, evvelce tahmin edilen miktardan daha az bir say ile vücuda
gelmişise, işsahibi bedeli tamamen vermeğe mecburdur.
B İŞİN KIYMETİNE GÖRE BEDELİN TAYİNİ
Madde 366 - Evvelce kararlaştırılmamışveya takribi bir surette kararlaştırılmış
olan bedel, yapılan şeyin kıymetine ve mütaahhidin masrafına göre tayin edilir.
C AKDİN HİTAMI
I:KEŞİF BEDELİNİN TECAVÜZÜ HALİNDE FESİH:
Madde 367 - Yapılan şeyin masrafı, evvelce mütaahhit ile takribi bir surette
tesbit edilen keşfi işsahibihin sun 'u olmaks ızın çok fazla tecavüz ederse gerek o
şeyin imali esnasında gerek imalinden sonra işsahibi mukaveleyi feshedebilir.
Bu suretle yapılan şey işsahibinin arsasıüzerinde inşa ediliyorsa işsahibi,
bedelden münasip bir miktarın tenzilini isteyebileceği gibi inşaat henüz bitmemişise
müteahhidi devamdan meni ve yapılan kısmıhakkaniyet dairesinde tazmin ederek
mukaveleyi feshedebilir.
II:YAPILAN ŞEYİN TELEFİ:
Madde 368 - Yapılan şey teslimden evvel kazara telef olmuşise işsahibi, onu
tesellümden temerrüt etmişbulunmadıkça müteahhit ne yaptığıişin ücretini ne de
masraflarının tediyesini isteyemez.
Bu takdirde, telef olan malzeme kime ait ise hasarıda ona aittir.
Eğer yapılan şey, işsahibi tarafından verilen malzemenin veya gösterilen
arsanın kusurundan yahut işsahibi tarafından imal ve inşa tarzıhakkında verilen
emirden dolayıtelef olmuşise; müteahhit, bu tehlikeleri zamanında ihbar eylemiş
bulunduğu takdirde yaptığıişin kıymetini ve bu kıymette dahil olmıyan masrafın
tesviyesini talep edebilir. İşsahibinin taksiri olduğu takdirde mütaahhidin, fazla olarak
zarar ve ziyan istemeğe hakkıvardır.
III:ZARARI BALİĞAN MABELAĞTAZMİN EDEREK FESİH:
Madde 369 - Yapılan şey; bitmezden evvel işsahibi yapılmışolan kısmın
bedelini vermek ve mütaahhidin zarar ve ziyanınıbaliğan mabelağtazmin etmek
şartiyle mukaveleyi feshedebilir.
IV:İŞSAHİBİNİN YÜZÜNDEN HİZMETİN İFASI MÜMKÜN OLMAMASI:
Madde 370 - Taahhüt olunan şeyin yapılmasıişsahibi nezdinde zuhur eden
bir kaza yüzünden mümkün olamıyorsa müteahhit yaptığıişin kıymetini ve bu
kıymette dahil olmıyan masrafınıalır.
Bu hususta işsahibinin taksiri varsa müteahhidin başkaca zarar ve ziyan
istemeğe hakkıolur.
V:MÜTAAHHİDİN VEFATI YAHUT ACZİ:
Madde 371 - Mütaahhit öldüğü yahut sun 'u taksiri olmaks ızın işi bitirmekten
aciz kaldığıtakdirde, mukavele müteahhidin şahsınazara alınarak yapılmışise
istisna akdi münfesih olur.
Bu takdirde yapılan miktarın kullanılmasıkabil ise işsahibi onu kabule ve
bedelini vermeğe mecburdur.
ON İKİNCİBAP
NEŞİR MUKAVELESİ
A TARİFİ
Madde 372 - Neşir mukavelesi, bir akittir ki onunla edebi ve sınai bir eserin
müellifi veya halefi, o eseri bir naşire terk etmeği taahhüt ve naşir de o eseri az çok
teksir ile halk arasında neşir etmeği iltizam eder.
B HÜKÜMLERİ
I:TELİF HAKKININ NAKLİVE TEMİNATI:
Madde 373 - Neşir mukavelesi, müellifin haklarını, mukavelenin ifasının icap
ettirdiği miktar ve zaman için naşire nakleyler.
Neşredilecek eseri terk eyleyen kimse; akit zamanında o eserde tasarruf
etmek hakkınıkullanmağa muktedir olmalıdır. Bu cihetten dolayınaşire karşı
mütekeffildir ve eğer telif hakkıvarsa bu tekeffül, onunda şamildir.
Eserin tamamıveya bir kısmı, başka bir naşire terk yahut terk edenin malumatı
dahilinde neşredilmişbulunursa; terkeden, neşir mukavelesinin akdinden evvel diğer
tarafı, bundan haberdar etmek lazımdır.
II:MÜELLİFİN TASARRUFU :
Madde 374 - Naşirin yapmağa hakkıolduğu tabılar bitmedikçe müellif veya
halefi, eserin tamamında veya bir kısmında naşirin zararına bir tasarrufta bulunamaz.
Gazete makaleleri ve mevkut bir risalede neşredilmişkısa makaleler, müellif
veya halefleri tarafından daima başka bir yerde neşredilebilir.
Müşterek bir eserin kısımlarından olan yazılar ve mevkut bir risalenin uzun
olan makaleleri, müellif veya halefleri tarafından neşrin hitamından üç ay geçmezden
evvel tekrar neşredilemez.
III:BASILACAK NÜSHALARIN TAYİNİ:
Madde 375 - Eğer mukavelede tabıadedi tasrih edilmemişise naşirin hakkı
ancak bir tab 'a maksurdur.
Hilaf ışart edilmemişise, naşir, her tabıiçin basacağınüsha adedini tesbitte
serbesttir. Fakat diğer taraf talep eyler ise eserin mahiyeti ile mütenasip derecede bir
intişarıtemin eyleyecek miktarda nüsha tabetmeğe mecburdur. Birinci tabıbittikten
sonra naşir tekrar tabedemez.
Eğer makale naşire muayyen ve birden fazla tab 'a veya eserin her tab' ına
salahiyet vermişolupta naşirde eserin nüshalarıtükenmişiken yeniden tab ' ıihmal
ediyorsa müellif veya halefleri, yeni bir tabıiçin naşire hakim tarafından bir mühlet
tayin ettirtebilirler. Naşir, bu mühlet zarfında borcunu ifa eylemezse hakkısakıt olur.
IV:TEKSİR VE SATIŞİÇİN MESAİ:
Madde 376 - Naşir, eserde hiç bir suretle ihtisar, ilave ve tadil yapmaksızın
münasip bir şekilde teksir etmekle mükelleftir. Naşir aynızamanda lazım olan ilanları
yapmağa ve satışın muvaffakiyetini temin için mutat tedbirleri ittihaza mecburdur.
Satışın fiatını, eserin satılmasına mani olacak tarzda tezyide salahiyettar
olmaksızın naşir, tayin eder.
V:TASHİH VE ISLAH:
Madde 377 - Naşirin menfaatlerine muzır ve onun mesuliyetini artıracak
mahiyette olmamak şartiyle müellif için eserinde tashih ve ıslah yapmak hakkı
mahfuzdur. Müellif tashihiyle naşire melhuz olmayan masraflar ihtiyar ettirirse onu
tazmin eder.
Naşir, müellife eserini ıslah edebilmek imkanıbahşetmeksizin tekrar neşrine
veya yeniden tab ' ına mübaşeret edemez.
VI:BİR ARADA VE AYRI AYRI NEŞİR:
Madde 378 - Bir müellifin birden fazla eserlerini ayrıayrıneşretmek hakkı
eserlerin bir arada tab ' ısalahiyetini bahşetmez.
Bir müellifin külliyatınıveya müellifin eserlerinden bir nevini neşreylemek hakkı
naşire külliyatın muhtevi olduğu eserleri ayrıayrıtabetmek hakkınıveremez.
VII:TERCÜME HAKKI :
Madde 379 - Hilafışart edilmedikçe, tercüme hakkımüellifte veya halefinde
mahfuz kalır.
VIII:ESER SAHİBİNİN BEDELE İSTİHKAKI:
1 - BEDELİN MİKTARI
Madde 380 - Eser sahibinin bedelden feragat eylediği hal icabından
anlaşılmadıkça bedelle istihkakı, asıldır.
Bedelin miktarıehlihibrenin reyi alındıktan sonra, hakim tarafından takdir
olunur.
Eğer naşirin müteaddit tab 'a hakk ıvarsa birinci tabıiçin tayin edilen bedel ve
diğer şartlar müteakıp tab ' ılarda da muteber olmak, asıldır.
2 - BEDELİN ZAMANI TEDİYESİ, SATIŞHESAPLARI VE BEDAVA NÜSHA
Madde 381 - Bir eser tamam olarak neşredilecek ise tamamının ve (cilt, cüzü,
forma, gibi) kısım kısım neşredilecek ise her kısmının tab ' ınıve satışa hazır
bulundurulmasınımüteakip bedelin tediyesi lazım gelir.
Akitler bedelin kısmen veya tamamen tediyesini satışın neticesine bırakmışlar
ise naşir satışhesaplarınıtanzime ve teamül dairesinde ispat edici vesikalarınıihzara
mecburdur.
Hilafışart edilmedikçe, müellif veya halefinin, eserden örfün tayin eylediği
miktarda bedava nüsha almağa haklarıvardır.
C AKDİN HİTAMI
1 - ESERİN ZIYAI:
Madde 382 - Eser, naşire tevdi edildikten sonra kazaen zayi olsa bile naşir,
bedeli tediyeye mecburdur.
Eğer müellifte zayi olan eserin diğer nüshasıvar ise, o nüshayınaşirin emrine
amade kılmasılazımdır. Eğer müellifte eserin diğer nüshasıolmaz ve eserin yeniden
vücuda getirilmesi nisbeten kolay bulunursa müellif eserini yeniden yazmağa
mecburdur.
Müellif, her iki surettede münasip bir tazminat isteyebilir.
II:TABOLUNAN ESERİN ZİYAI:
Madde 383 - Tabolunan eser satışa çıkarılmazdan evvel tamamen veya
kısmen kazara zayi olduğu takdirde naşir, müellif veya halefine ayrıca bir bedel
vermeğe mecbur olmaksızın zayi olan nüshayıkendi masrafiyle tekrar tabedebilir.
Eğer naşir, fahişmasraf ihtiyarına mecbur olmaksızın zayi olan nüshaların
yerine yenilerini ikame edebilecek ise buna mecburdur.
III:MÜELLİFİN VE NAŞİRİN ŞAHSINDA HADİS OLAN HİTAM
Madde 384 - Eseri itmam etmezden evvel müellif ölür veya ikmal kabiliyetini
zayi eder yahut taksiri olmaksızın eseri ikmal etmek imkansızlığında bulunursa neşir
mukavelesi münfesih olur.
Şu kadar ki, mukavele tamamen veya kısmen mümkün ve muhik bulunursa
hakim mukavelenin muhafaza edilmesine müsaade ve bunun için icabeden
tedbirlerin ittihazınıemredebilir.
Naşirin iflasıtakdirinde müellif veya halefi, eseri başkasına tevdi edebilir. Fakat
müellif veya halefi iflas zamanında henüz vadesi hulül etmeyen borcun ifa
edileceğine dair teminat alırsa eseri başka bir naşire tevdi edemez.
D NAŞİRİN PLANI DAİRESİNDE ESER TELİFİ
Madde 385 - Bir veya müteaddit müellif, naşirin tayin eylediği plan dairesinde
bir eser telif eylemeği taahhüt ederlerse, ancak mukavele edilen bedele müstahak
olurlar.
Bu takdirde telif hakkınaşire ait olur.
ON ÜÇÜNCÜ BAP
ALELITLAK VEKALET
BİRİNCİFASIL
VEKALET
A TARİFİ
Madde 386 - Vekalet, bir akittirki onunla vekil, mukavele dairesinde kendisine
tahmil olunan işin idaresini veya takabbül eylediği hizmetin ifasınıiltizam eyler.
Diğer akitler hakkındaki kanuni hükümlere tabi olmayan işlerde dahi, vekalet
hükümleri cari olur.
Mukavele veya teamül varsa vekil, ücrete müstahak olur.
B TEŞEKKÜLÜ
Madde 387 - Vekilin tevdi edilen işi idare hususunda resmi bir sıfatıvarsa
veya işin icrasımesleğinin icabından ise yahut bu gibi işleri kabul edeceğini ilan etmiş
ise vekalet, vekil tarafından derhal reddedilmedikçe
kabul edilmişsayılır.
C HÜKÜMLERİ
I:VEKALETİN ŞÜMULÜ:
Madde 388 - Vekalet akdinin şümulü mukavele ile sarahaten tesbit edilmemiş
ise, taalluk eylediği işin mahiyetine göre tayin edilir.
Vekalet, vekilin takabbül eylediği işin yapılması için icabeden hukuki
tasarruflarıifa salahiyetini şamildir.
Hususi bir salahiyeti haiz olmadıkça vekil, dava ikame edemez, sulh olamaz,
tahkim edemez, kambiyo taahhüdünde bulunamaz, hibe edemez, bir gayrimenkulü
temlik veya bir hak ile takyit edemez.
II:VEKİLİN BORÇLARI:
1 - TALİMAT DAİRESİNDE VEKALETİİFA
Madde 389 - Vekil, müvekkılinin sarih olan talimatına muhalefet edemez.
Ancak hal icabına göre müvekkilden mezuniyet istihsaline imkan olmamakla
beraber şayet imkan olupta istizan olunsa idi müvekkilin muvafakat edeceği derkar
bulunan hususlarda, inhiraf edebilir. Bundan maada hallerde vekil aldığıtalimata
müvekkilinin aleyhine olarak muhalefet ederse, bundan mütevellit zararıderuhte
etmedikçe, müvekkilünbih ifa edilmişolmaz.
2 - HÜSÜ SURETLE İFA MÜKELLEFİYETİ
A UMUMİYET İTİBARİYLE
Madde 390 - Vekilin mesuliyeti, umumi surette işçinin mesuliyetine ait
hükümlere tabidir.
Vekil, müvekkile karşıvekaleti iyi bir suretle ifa ile mükelleftir.
Vekil, başkasınıtevkile mezun veya hal icabına göre mecbur olmadıkça veya
adet başkasınıkendi yerine ikameye müsait bulunmadıkça müvekkilünbihi kendisi
yapmağa mecburdur.
B İŞİBİR ÜÇÜNCÜ ŞAHSA YAPTIRMAK HALİNDE
Madde 391 - Vekil, salahiyeti haricinde başkasınıtevkil ettikte onun fiilinden
kendi yapmışgibi mesuldür.
Vekil, başkasınıtevkile salahiyettar olduğu takdirde, yalnız salahiyetini
kullanırken ve talimat verirken tekayyüt ve ihtimam göstermekle mükelleftir.
Her iki surette vekilin kendi yerine ikame ettiği şahsa karşıhaiz olduğu bütün
haklarımüvekkil, doğrudan doğruya o şahsa karşıdermeyan edebilir.
3 - HESAP VERME
Madde 392 - Vekil, müvekkilin talebi üzerine yapmışolduğu işin hesabını
vermeğe ve bu cihetten dolayıher ne nam ile olursa olsun almışolduğu şeyi
müvekkile tediyeye mecburdur.
Vekil zimmetinde kalan paranın faizini de vermeğe mecburdur.
4 - VEKİLİN İKTİSABETTİĞİHAKLARIN MÜVEKKİLİNE İNTİKALİ
Madde 393 - Müvekkil vekiline karşıolan muhtelif borçlarınıifa edince, vekilin
kendi namına ve müvekkili hesabına üçüncü şahıstaki alacağı, müvekkilin olur.
Vekilin iflasıhalinde müvekkil, bu hakkınımasaya karşıda iddia edebilir.
Vekilin iflasımüvekkil, vekilin kendi namına ve müvekkili hesabına iktisap
eylemişolduğu menkul eşya hakkında dahi istihkak iddiasında bulunabilir. Vekilin
haiz olduğu hapis hakkını, masa dahi haizdir.
III:MÜVEKKİLİN BORÇLARI:
Madde 394 - Vekilin usulü dairesinde müvekkilünbihi ifa için yaptığımasrafıve
verdiği avansları, müvekkilin, faiziyle beraber vermesi ve vekilin deruhte eylediği
borçlardan onu kurtarmasılazımdır.
Vekil, vekaleti ifa dolayısiyle uğramış olduğu zarar ve ziyanın tazminini
müvekkilinden isteyebilir. Meğerki müvekkil bu hususta kendisinin sun 'u taksiri olmad
ığınıispat eyleye.
IV:BİRDEN ZİYADE MÜVEKKİLLERİN MESULİYETLERİ:
Madde 395 - Bir kimseyi birlikte tevkil eden müteaddit kimseler, vekile karşı
müteselsilen mesul olurlar.
Müteaddit kimseler, vekaleti birlikte kabul etmişler ise müvekkilünbihi
yapmakla müteselsilen mesuldürler ve kendi sıfatlarınıbaşkasına devre salahiyettar
olmadıkça müvekkili yalnız birlikte yaptıklarıtasarrufla ilzam edebilirler.
D VEKALETİN HİTAMI I:SEBEPLERİ:
1 - İSTİFA, AZİL
Madde 396 - Vekaletten azil ve ondan istifa her zaman caizdir. Şu kadarki
münasip olmayan bir zamanda vekaletten azil veya ondan istifa eden kimse diğerinin
zararınızamin olur.
2 - ÖLÜM, EHLİYETSİZLİK, İFLAS
Madde 397 - Hilafımukaveleden veya işin mahiyetinden anlaşılmadıkça
vekalet, gerek vekilin gerek müvekkilin ölümüyle ve ehliyetinin zavali veya iflasıile
nihayet bulur.
Şu kadarki vekaletin nihayet bulmasımüvekkilin menfaatlerini tehlikeye
koyuyorsa müvekkil veya mirasçısıveya mümessili bizzat işlerini görebilecek hale
gelinceye kadar vekil veya mirasçısıveya mümessili vekaleti ifaya devam ile
mükelleftirler.
II:HİTAMIN HÜKÜMLERİ:
Madde 398 - Vekilin vekaletinin nihayet bulduğuna ıttıla peyda eylemeden
evvel yaptığıişlerden müvekkil veya mirasçıları, vekalet baki imişgibi mesuldür.
İKİNCİFASIL
İTİBAR MEKTUBU VE İTİBAR EMRİ
A İTİBAR MEKTUBU
Madde 399 - İtibar mektubu, vekalet ve havale hükümlerine tabi olup onunla
mürselünileyhe azami bir had tayinine hacet olmaksızın talep edeceği miktarda, nakit
ve emsali bir şeyin muayyen bir kimseye teslimi emrolunur.
Verilecek şeyin azami haddi tayin edilmediği takdirde itibar verilen kimse
aşikar surette akitlerin vaziyetleri ile mütenasip olmayacak derecede fazla bir miktar
talebinde bulunursa mürselünileyh mektup sahibine haber vermeğe ve cevap
alıncaya kadar tediyeyi tehir etmeğe mecburdur.
İtibar mektubunun tazammun ettiği vekalet ile mürselünileyhin mülzem olması,
muayyen bir meblağiçin kabul etmişolmasına mütevakkıftır.
B İTİBAR EMRİ
I:TARİFİVE ŞEKLİ:
Madde 400 - Bir kimse, kendi nam ve hesabına ve amirin mesuliyeti altında bir
üçüncü şahsa itibar vermek veya itibari tecdit etmek için emir almışve kabul etmiş
ise, memur vekaletini tecavüz etmedikçe amir, itibar edilen borçtan dolayıkefil gibi
mesul olur.
Şu kadar ki tahriri emir olmadıkça amir, mesul olmaz.
II:İTİBAR VERİLEN KİMSENİN EHLİYETSİZLİĞİ:
Madde 401 - Amir, itibar verilen kimsenin borç iltizamına ehliyetsizliğini
dermeyan ile memura karşımesuliyetten kurtulamaz.
III:MEMURUN KENDİKENDİNE MÜHLET VERMESİ:
Madde 402 - Memur, itibar verilen kimseye kendi kendine mühlet verir veya
amirin talimatına muhalefet ederse, amir mesuliyetten beri olur.
IV :İKİTARAFIN HAKLARI VE BORÇLARI:
Madde 403 - Amirin ve kendisine itibar verilen kimsenin hak ve borçlarında
kefile ve asıl borçluya müteallik hükümler caridir.
ÜÇÜNCÜ FASIL
TELLALLIK SİMSARLIK
A TARİFİVE ŞEKLİ
Madde 404 - Tellallık, bir akittirki onunla tellal, ücret mukabilinde bir akdin
yapılmasıimkanınıhazırlamağa veya akdin icrasına tavassut etmeğe memur edilir.
Tellallık hakkında, umumi surette vekalet hükümleri ceridir.
(Ek fıkra: 29/06/1956 - 6763/41 md.) Gayrimenkul tellallığı, akdi, yazılışekilde
yapılmadıkça muteber olmaz.
B TELLAL ÜCRETİ
I:İSTİHKAK ZAMANI:
Madde 405 - Yaptığıhazırlık veya icra eylediği tavassut akdin icrasına müncer
olunca, tellal ücrete müstahak olur.
Akit, taliki bir şart ile yapılmışise ücret şartın tahakkukunda lazım olur.
Yapacağımasrafın tellala verileceği mukavele edilmişise, işbir neticeye
müncer olmasa bile tellal masrafınıalır.
II:ÜCRETİN TESBİTİ:
Madde 406 - Ücret tayin edilmediği takdirde tarife varsa ona göre ücret
verilmek lazım gelir.Tarife yoksa müteamil olan ücret mukavele edilmişsayılır.
III:TELLALIN HAKLARINI ZAYİETMESİ:
Madde 407 - Tellal, borçlarına muhalefetle diğer tarafın menfaatine hareket
eder veya hüsnü niyet kaideleri hilafına diğer akitten ücret vadi alırsa ücrete ve
yaptığımasrafa ait olan haklarınızayi eyler.
IV:EVLENME TELLALLIĞI:
Madde 408 - Evlenme tellallığı, ücrete hak bahşetmez.
V:ÜCRETTEN TENZİL:
Madde 409 - Hizmet mukavelesi ve gayrimenkul satışıimkanınıhazırlamak
veya bunlardan birinin icrasına tavassut etmek için fahişbir ücret şart edilmişise
borçlunun talebi üzerine bu ücret hakim tarafından adilane bir surette tenkis edilebilir.
ON DÖRDÜNCÜ BAP
VEKALETİOLMADAN BAŞKASI HESABINA TASARRUF
A İŞYAPAN KİMSENİN HAKLARI VE BORÇLARI
I:İŞİN İCRASI:
Madde 410 - Vekaleti olmaksızın başkasının hesabına tasarrufta bulunan
kimse, o işi sahibinin menfatine ve tahmin olunan maksadına göre yapmağa
mecburdur.
II:MESULİYET:
Madde 411 - Başkasınamına tasarrufta bulunan kimse her türlü ihmal ve
ihtiyatsızlıktan mesuldür.
Şu kadarki o kimse, işsahibinin maruz bulunduğu zararıbertaraf etmek için
yapmışise, mesuliyeti tahfif olunur.
İşsahibinin sarahaten veya delaleten men 'i var iken o kimse, bu işi yapmışve
sahibinin men'ide kanuna ve adaba muhalif bulunmam ışise kazadan dahi mesul
olur. Meğerki o kimse, müdahalesi olmasa bile kazanın vukua geleceğini ispat etsin.
III :İŞİYAPAN KİMSENİN EHLİYETİOLMAMASI:
Madde 412 - Başkasıhesabına tasarrufta bulunan kimse akit ile iltizama ehil
değil ise yaptığıtasarruftan ancak iktisabettiği ve sui niyetle elinden çıkardığı
miktarda mesul olur.
Haksız fiillerden mütevellit daha şümüllü mesuliyet, mahfuzdur.
B İŞSAHİBİNİN HAKLARI VE BORÇLARI
I:İŞ, SAHİBİNİN MENFAATİNE YAPILDIĞI HALDE :
Madde 413 - İşsahibinin menfaati için yapılmışolan bir işte, yapan kimsenin
hal icabına göre zaruri veya faideli bulunan bilumum masraflarınıfaizi ile edaya ve bu
kabil taahhütlerini ifaya ve hakimin takdir edeceği zararıtazmine, iş sahibi
mecburdur.
Maksadıhasıl olmasa bile, işi yaparken icabeden İhtimamda bulunan kimse
hakkında dahi bu hüküm tatbik olunur.
İşi yapan kimse yaptığımasrafıistifa edemediği takdirde, haksız bir fiil ile mal
iktisabıfaslındaki hükümlere göre yaptığışeyi ref ettirebilir.
II:İŞ, YAPAN KİMSENİN KENDİMENFAATİİÇİN YAPILDIĞI HALDE:
Madde 414 - Kendi menfaati için yapılmamışolsa bile işsahibi yapılan işten
hasıl olan faydalarıtemellük etmek hakkınıhaizdir. Temellük ettiği faydalara göre, işi
yapan kimsenin masrafınıtazmin ve yapmışolduğu taahhütlerden onu tahlis eder.
III:İCAZET
Madde 415 - İşsahibi yapılan işe icazet verirse, vekalet hükümleri cari olur.
ON BEŞİNCİBAP
KOMİSYON
A ALIM VE SATIM KOMÜSYONCUSU
I:TARİFİ:
Madde 416 - Alım ve satım işlerinde komüsyoncu, ücret mukabilinde kendi
namına ve müvekkil hesabına kıymetli evrak ve menkul eşya alım ve satımını
deruhte eden kimsedir.
Atide beyan olunacak hükümler müstesna olmak üzere komüsyon
mukavelelerinde vekalet hükümleri tatbik olunur.
II:KOMÜSYONCUNUN BORÇLARI :
1 - MECBURİİHBAR VE SİGORTA
Madde 417 - Komüsyoncu yaptığımuamelenin cereyanından müvekkilini
haberdar etmeğe ve hususiyle emrinin icra edildiğini kendisine derhal bildirmeğe
mecburdur.
Müvekkilin emri olmadıkça komüsyoncu mukavelenin mevzuunu teşkil eden
şeyleri sigorta ettirmeğe mecbur değildir.
2 - EŞYAYA İHTİMAM
Madde 418 - Satılmak üzere komüsyoncuya gönderilen eşyanın bozukluğu
göze çarpıyorsa, komüsyoncu nakliyeciye rücu hakkınımuhafazaya ve hasarıtesbit
ettirmeğe ve muktedir olduğu kadar eşyayıhıfza ve derhal müvekkiline haber
vermeğe mecburdur.
Aksi takdirde ihmalin sebebiyet verdiği ziyandan mesul olur.
Satılmak üzere komüsyoncuya gönderilen eşyanın hemen bozulacağından
korkuluyorsa, komüsyoncu, müvekkiline derhal malümat vermek şartiyle o eşyayı
satmağa mecburdur.
3 - MÜVEKKİL TARAFINDAN TAYİN OLUNAN FİAT
Madde 419 - Müvekkil tarafından tayin olunan asgari bedelden noksanına mal
satan komüsyoncu malısatmasaydımüvekkilinin daha ziyade mutazarrır olacağınıve
bu hal icabının yeniden emir almağa müsait bulunmadığınıispat etmedikçe bedelin
noksanınıtazmine mecbur olur.
Bu takdirde, komüsyoncunun kusuru varsa şarta muhalefetinden dolayı
başkaca tazminat vermeğe mecburdur.
Müvekkilin tayin ettiği bedelden noksanına mal alan veya fazlasına satan
komüsyoncu, bu muameleden istifade edemeyip aradaki farkı, müvekkiline vermeğe
mecburdur.
4 - VERESİYE MAL SATMA, MAL TESELLÜM ETMEDEN TEDİYE
Madde 420 - Komüsyoncu, müvekkilin izni olmaksızın veresiye mal satar veya
malıtesellüm etmeden para verirse zararıkendine ait olur.
Şu kadarki müvekkil hilafınıemretmedikçe, satışmahallindeki örfe göre,
veresiye satabilir.
5 - KOMÜSYONCUNUN KEFALETİ
Madde 421 - Salahiyeti hilafına veresiye mal satmasımüstesna olmak üzere
komüsyoncu, muamelede bulunduğu kimselerin tediyelerinden ve diğer borçlarını
ifadan mesul olmaz. Şu kadarki komüsyoncu, sarahaten kefil veya mesuliyeti
mütearif olunca mesul olur.
Kefil olan komüsyoncunun, bunun için ayrıca ücret almağa hakkıvardır.
III:KOMÜSYONCUNUN HAKLARI:
1 - VERDİĞİPARALAR VE MASRAFLAR
Madde 422 - Komüsyoncu, müvekkilin menfaati için yaptığı bilcümle
masraflarıve verdiği paralarıfaiziyle beraber isteyebilir.
Komüsyoncu, ardiye ve nakliye ücretlerini müvekkilinin hesabına geçirirse de
kendi memurlarının ücretlerini hesaba dahil edemez.
2 - KOMÜSYON ÜCRETİ
A İSTEMEK HAKKI
Madde 423 - Komüsyoncu; kendisine tevdi olunan işi yaptıkta ücretini alacağı
gibi; komüsyoncunun o işi yapamamasına müvekkil sebebiyet vermişise, yine ücrete
müstahak olur.
Diğer bir sebeple yapılamayan işlerden dolayıkomüsyoncu, ancak emeği
mukabilinde mahalli adete göre lazım gelen tazminatıisteyebilir.
B ÜCRET HAKKININ SÜKUTU VE MÜVEKKİLİN ARADAN ÇIKMASI
Madde 424 - Komüsyoncu, müvekkiline karşısui niyet ile hareket eder ve
hususiyle müvekkilin hesabına iştira ettiğinden fazla ve sattığından noksan bir fiat
geçirirse ücreti almak hakkıtamamiyle sakıt olur.
Son iki halde müvekkil komüsyoncuyu doğrudan doğruya müşteri veya bayi
addederek aradan çıkabilir.
3 - HAPİS HAKKI
Madde 425 - Komüsyoncu sattığımalın bedeli ve aldığımalın kendisi üzerinde
hapis hakkına maliktir.
4 - EMTİANIN MÜZAYEDE İLE SATILMASI
Madde 426 - Emtia satılamayıp veya müvekkilin verdiği satışemrinden rücu
edipte müvekkil emtiayıgeri almakta veya onda diğer suretle tasarruf etmekte
hadden fazla teahhür ederse komüsyoncu emtiayıbulunduğu mahal mahkemesi
vasıtasiyle bilmüzayede sattırabilir.
Eşyanın bulunduğu mahalde ne müvekkil nede mümessili hazır bulunmazsa,
diğer taraf istima edilmeksizin dahi satışkararıverilebilir.
Şu kadarki emtia, süratle kıymeti tenezzül edecek emtiadan değil ise, evvel
emirde kendisine resmen ihbar edilmek lazımdır.
5 - KOMÜSYONCUNUN BİZZAT ALICI VEYA SATICI OLMASI
A ÜCRETİVE MASRAFLARI
Madde 427 - Borsada mukayyet veya piyasada cari fiatıbulunan kambiyo
senedatıveya diğer kıymetli evrakıveya emtiayısatmağa veya satın almağa memur
edilen komüsyoncu, müvekkil tarafından hilafına talimat verilmemişise, satın alacağı
şey yerine kendi şeylerini beyi yahut satacağışeyi kendisi için iştira edebilir.
Bu hallerde komüsyoncu vekaletin icrasızamanında borsa veya piyasa fiyatını
nazara almağa mecburdur. Komüsyoncu, komisyon işlerinde mutat olan ücret ve
masraflarınıalabilir.
Sair hükümleri beyi gibidir.
B KOMÜSYONCUNUN ZIMNİKABULÜ
Madde 428 - Komisyoncu bizzat alıcıveya satıcıolabildiği hallerde bir akit
göstermiyerek vekaletin icra edildiğini müvekkiline bildirirse, akide ait olabilecek
borçlarıbizzat deruhte etmişsayılır.
C HAKKININ SUKUTU
Madde 429 - Komüsyoncu, müvekkil tarafından verilen emir istirdat edilmişve
istirdat haberi de vekaleti icra ettiği haberini müvekkile göndermeden vasıl olmuşise,
artık bizzat bayi ve müşteri olamaz.
B DİĞER KOMİSYON İŞLERİ
Madde 430 - (Değişik madde: 29/06/1956 - 6763/41 md.)
Malzemesi işsahibi tarafından verilmek suretiyle imal edilecek menkul eşya
hakkındaki komüsyon işleri, eşya misli şeylerden olmasa da, alım ve satım
komüsyonu hükmündedir.
Alım ve satım komüsyonu sayılmıyan işleri, ücret mukabilinde kendi namına
ve müvekkili hesabına deruhde eden alım ve satım komüsyoncusu ile komüsyon
işlerini kendisine sanat edinmeyip de arızi olarak
üzerine
alan tacir hakkında dahi bu babın hükümleri tatbik olunur.
Taşıma işleri komüsyonculuğu hakkındaki hususi hükümler mahfuzdur.
ON ALTINCI BAP
NAKLİYE MUKAVELELERİ
Madde 431 - (Mülga madde: 29/06/1956 - 6763/41 md.)
Madde 432 - (Mülga madde: 29/06/1956 - 6763/41 md.)
Madde 433 - (Mülga madde: 29/06/1956 - 6763/41 md.)
Madde 434 - (Mülga madde: 29/06/1956 - 6763/41 md.)
Madde 435 - (Mülga madde: 29/06/1956 - 6763/41 md.)
Madde 436 - (Mülga madde: 29/06/1956 - 6763/41 md.)
Madde 437 - (Mülga madde: 29/06/1956 - 6763/41 md.)
Madde 438 - (Mülga madde: 29/06/1956 - 6763/41 md.)
Madde 439 - (Mülga madde: 29/06/1956 - 6763/41 md.)
Madde 440 - (Mülga madde: 29/06/1956 - 6763/41 md.)
Madde 441 - (Mülga madde: 29/06/1956 - 6763/41 md.)
Madde 442 - (Mülga madde: 29/06/1956 - 6763/41 md.)
Madde 443 - (Mülga madde: 29/06/1956 - 6763/41 md.)
Madde 444 - (Mülga madde: 29/06/1956 - 6763/41 md.)
Madde 445 - (Mülga madde: 29/06/1956 - 6763/41 md.)
Madde 446 - (Mülga madde: 29/06/1956 - 6763/41 md.)
Madde 447 - (Mülga madde: 29/06/1956 - 6763/41 md.)
Madde 448 - (Mülga madde: 29/06/1956 - 6763/41 md.)
ON YEDİNCİBAP :
TİCARİMÜMESSİLLER VE DİĞER TİCARİVEKİLLER
A TİCARİMÜMESSİL
I:TARİFİ, SALAHİYET İTASI:
Madde 449 - Ticari mümessil, bir ticarethane veya fabrika veya ticari şekilde
işletilen diğer bir müessese sahibi tarafından işlerini idare ve müessesenin imzasını
kullanarak bilvekale imza vazetmek üzere sarih veya zımni kendisine mezuniyet
verilen kimsedir.
Müessese sahibi, vekaletnameyi ticaret siciline kaydetdirmeğe mecburdur.
Ancak kayıttan evvel dahi mümessilinin muameleleri ile mülzemdir.
Diğer nevi müesseselerde ve işlerde ticaret siciline kayıttan başka suretle ticari
mümessil tayin olunamaz.
II:VEKALETİN ŞÜMULÜ:
Madde 450 - Ticari mümessil, hüsnüniyet sahibi üçüncü şahıslara karşı,
müessese sahibi hesabına kambiyo taahhütlerinde bulunmak ve onun namına
müessesenin gayesine dahil olan bilümum tasarruflarıyapmak salahiyetini haiz
sayılır.
Ticari mümessil, sarih salahiyet almadıkça gayrimenkulleri temlik veya bir hak
ile takyit edemez.
III:TAHDİDİ:
Madde 451 - Temsil salahiyeti bir şubenin işlerine hasrolunabilir.
Tayin olunan şartlar dahilinde diğerleri iştirak etmedikçe yalnız birinin imzası
müesseseyi ilzam etmemek üzere birden ziyade kimselerede verilebilir ve buna
birlikte temsil denir.
Temsil salahiyetinde bundan başka tahditler hüsnüniyet sahibi üçüncü
şahıslara karşımuteber değildir.
IV:İSTİRDADI:
Madde 452 - Mümessil tayin edilirken tescil edilmemiş olsa bile, temsil
salahiyetinin istirdat edildiği zaman keyfiyetin ticaret siciline kaydedilmesi mecburidir.
Temsil salahiyetinin istirdadı, ticaret siciline kayıt ve ilan edilmedikçe bu
salahiyet hüsnüniyet sahibi üçüncü şahıslar hakkında bakidir.
B DİĞER TİCARET VEKİLLERİ
Madde 453 - Ticari vekil, ticari mümessil sıfatınıhaiz olmaksızın bir
ticarethane veya fabrika veya ticari şekilde işletilen diğer bir müessese sahibi
tarafından müessesenin bütün işleri veya muayyen bazımuameleleri için temsile
memur edilen kimsedir.
Bu salahiyet, müessesenin mutad olan muamelelerinin cümlesine şamildir. Şu
kadar ki ticari vekil kendisine sarih mezuniyet verilmedikçe istikraz edemez ve
kambiyo taahhütlerinde ve muhakeme ve murafaada bulunamaz.
(Ek fıkra: 29/06/1956 - 6763/41 md.) Mağaza içinde müşterilerin kolaylıkla
görebilecekleri bir yerde ve kolayca okuyabilecekleri bir şekilde aksi ilan edilmiş
olmadıkça, toptan, yarıtoptan veya perakende satışmağazalarının memur veya
müstahdemleri, o mağazanın mütat satış muamelelerinin hepsini yapmaya,
salahiyetli oldukları muameleler hakkındaki faturaları imzalamaya, bu mutat
muamelelerden doğan borçların yerine getirilmesine veya bunların hiç veyahut gereği
gibi yerine getirilmemişolmasına ilişkin ihtar veya diğer beyanlarıişletme sahibi
adına yapmaya, bu mahiyetteki ihtar ve diğer beyanlarıve hususiyle mutat muamele
dolayısiyle teslim edilmişolan mallara ilişkin ayıp ihbarlarınımağaza sahibi adına
kabule salahiyetli sayılırlar; şu kadar ki, kendilerine yazıile salahiyet verilmiş
olmadıkça mağaza dışında ve kasa memurlarıtayin edilmişise, mağaza içinde mal
parasınıisteyip alamazlar. Bu kimseler, mal parasınıalmaya salahiyetli bulundukları
hallerde faturalarıkapatmaya veya makbuz vermeye de salahiyetlidirler.
C SEYYAR TÜCCAR MEMURLARI
Madde 454 - Bir müessese için merkezinin haricindeki mahallerde muamele
icra eden seyyar memurlar, müessese namına sattıklarımalın bedelini almak ve
makbuz vermek ve borçluya mehil ita etmek salahiyetini dahi haiz sayılırlar.
Bu salahiyetin tahdidi, hüsnüniyet sahibi üçüncü şahıslara karşımuteber
değildir.
D REKABET YAPMAK MEMNUİYETİ
Madde 455 - Bir müessesenin bütün işlerini idare eden yahut müessese
sahibinin hizmetinde bulunan ticari mümessiller veya ticari vekiller müessese
sahibinin izni olmaksızın gerek kendi namlarına gerek üçüncü şahıs namına
müessesenin yaptığınevide dahil bir işyapamazlar.
Buna muhalif harekette bulunursa müessese sahibi zarar ve ziyan istemek ve
bu suretle yapılan işleri kendi hesabına almak hakkınıhaizdir.
E MÜMESSİL VE DİĞER TÜCCAR VEKİLLERİNİN VEKALETLERİNİN
HİTAMI
Madde 456 - Hizmet, şirket, vekalet mukavelelerinden ve iki taraf arasında
mevcut diğer hukuki münasebetlerden mütevellit haklara halel gelmemek üzere ticari
mümessiller ve ticari vekiller her zaman azlolunabilir.
Müessese sahibinin medeni haklarınıkullanmak salahiyetini gaip etmesi veya
vefatıile ticari mümessilin ve ticari vekilin salahiyeti hitam bulmaz.
ON SEKİZİNCİBAP : HAVALE
A TARİFİ
Madde 457 - Havale, bir akittir ki onunla muhalünaleyh, bilvekale kendi
namına kabza salahiyettar olan muhalünlehe muhil hesabına nakit veya kıymetli
evrak veya sair misli şeyler itasına mezun kılınır.
B AKDİN HÜKÜMLERİ
I:MUHİL İLE MUHALÜNLEH ARASINDAKİMÜNASEBET:
Madde 458 - Havalenin mevzuu, muhilin muhalünlehe olan borcunun tediyesi
ise bu borç ancak muhalünaleyh tarafından vuku bulacak tediye ile sakıt olur.
Şu kadar ki, havaleyi kabul etmiş olan alacaklıancak muhalünaleyhe
müracaat ile havalede tayin olunan müddet zarfında matlubunu istifa edemediği
takdirde muhilden alacağınımutalebe salahiyetini haiz olur.
Muhalünleh olan alacaklı, havaleyi kabul etmek istemezse borçluyu derhal
haberdar etmek lazımdır; aksi halde zarar ve ziyan ile mesul olur.
II:MUHALÜNALEYHİN BORCU:
Madde 459 - Muhalünaleyh ihtirazi kayıt beyan etmeksizin havaleyi kabul
ettiğini muhalünlehe bildirirse, tediye ile mükellef olur ve ona karşıyalnız aralarındaki
şahsi münasebetlerden veya havalenin münderecatından mütehassil defalarda
bulunabilir. Muhil ile olan münasebetinden mütevellit defilerde bulunamaz.
Muhalünaleyh, muhile borçlu ise kendisi için bu tediye muhile yapacağı
tediyeye nazaran daha külfetli olmadığısurette, borcun miktarınımuhalünlehe
tediyeye mecburdur.
Bu halde bile, muhil ile aralarında hilafına mukavele olmadıkça tediyeden
evvel havaleyi kabul ettiğini beyan etmeğe mecbur değildir.
III:TEDİYE OLUNMAMAK HALİNDE İHBAR:
Madde 460 - Muhalünlehin talebine karşıveya talebinden evvel muhalünaleyh
muhalünbini, tediye etmiyeceğini beyan ederse; muhalünleh derhal muhili haberdar
etmeğe mecburdur; aksi halde zarar ve ziyan ile mesul olur.
C RÜCU
Madde 461 - Mühil her zaman mühalünlehe karşıhavaleden rücu edebilir.
Meğerki havale muhalünlehin menfaati ve bilhassa alacağınıtediye için yapılmış
olsun.
Muhalünaleyh havaleyi kabul ettiğini beyan edinceye kadar muhil ona karşıda
havaleden rücu edebilir.
Muhilin iflası, henüz kabul edilmemişhavalenin hükümsüzlüğünü istilzam eder.
D KIYMETLİEVRAK İŞLERİNDE HAVALE
Madde 462 - Hamile muharrer havaleler bu babın hükümlerine tabidir. Her
hamil, muhalünaleyhe karşımuhalünleh sıfatınıhaizdir. Ve muhil ile muhalünleh
arasındaki haklar havaleyi temlik eden ile temellük eden
arasında sabit olur.
Çekler ile kambiyo senetlerine mümasil havaleler hakkındaki hususi hükümler
bakidir.
ON DOKUZUNCU BAP
VEDİA
A VEDİA
I:TARİFİ:
Madde 463 - İda, bir akittir ki onunla müstevdi, müdi tarafından verilen şeyi
kabul ve onu emin bir mahalde hıfzetmeği deruhte eder.
Ücret şartedilmedikçe veya hal, müstevdiin ücrete intizarınıicabetmedikçe
müstevdi ücret istiyemez.
II:MÜDİİN BORÇLARI:
Madde 464 - Müdi müstevdie akdin icrasiyle zaruri irtibatıolan bütün
masraflarıtediye etmekle mükelleftir.
Mudi, ida sebebiyle husule gelen zararın kendi kusuru olmaksızın vukua
geldiğini ispat etmedikçe, tazmin ile mükelleftir.
III:MÜSTEVDİİN BORÇLARI:
1 - VEDİANIN KULLANILMASI MESULİYETİ
Madde 465 - Müstevdi, müdiden mezuniyet almadıkça vediayıkullanamaz.
Buna muhalif hareket ederse müdi 'a muhik bir tazminat verme ğe mecbur olur
ve kazara husule gelen zararlardan dahi mesuldür. Meğerki kullanmamışolsa dahi
bu zararların vukua geleceğini ispat ede.
2 - İSTİRDAT
A MÜDİ' İN HAKLARI
Madde 466 - İdada müddet tayin edilmişolsa bile müdi her vakit ida edilen
eşyayızevaidiyle beraber geri alabilir.
Şu kadar ki müstevdiin kararlaştırılmışolan müddeti nazara alarak yaptığı
masraflarıtesviye ile mükelleftİr.
B MÜSTEVDİİN HAKLARI
Madde 467 - Müstevdi, tayin edilen müddetin inkızasından evvel vediayıiade
edemez. Şu kadar ki, evvelce tayin edilemiyen haller dolayısiyle akdin devamıvedia
için tehlikeyi veya kendisi için zararımucip olursa, muayyen müddetin inkızasından
evvel dahi iade edebilir.
Müddet tayin edilmemişise her zaman iade edebilir.
C İADE MAHALLİ
Madde 468 - Vedia hıfzedilmesi lazım gelen yerde iade olunur ve iade
masrafiyle iade zamanındaki hasar, müdia aittir.
3 - MÜŞTEREKEN VEDİA ALINMASI HALİNDE MESULİYET
Madde 469 - Birlikte vediayıkabul edenler, ondan müteselsilen mesul olurlar.
4 - ÜÇÜNCÜ ŞAHIS TARAFINDAN İSTİHKAK DAVALARI
Madde 470 - Üçüncü şahıs tarafından vedia hakkında istihkak iddiasında
bulunulsa bile, vedia adli tarik ile haciz yahut müstevdie karşıistihkak davasıikame
edilmedikçe; müstevdi onu müdia ret ve iade ile mükelleftir. Haciz veya istihkak
davasıhalinde, müstevdi derhal müdii haberdar etmeğe mecburdur.
IV:YEDİEMİNE TEVDİ:
Madde 471 - İki veya daha ziyade kimseler haklarınımuhafaza için hukuki
vaziyeti munazaalıveya şüpheli olan bir şeyi müstevdie veya yediadile tevdi
ederlerse müstevdi veya yediadil bunlarıbütün alakadarların muvafakati veya
hakimin kararıolmadıkça hiç birine iade edemez.
B USULSÜZ TEVDİ
Madde 472 - Müstevdiin tevdi olunan meblağıaynen iadeye mecbur
olmaksızın mesela iade etmesi sarahaten veya zımnen mukarrer ise, o meblağın nefi
ve hasarıkendisine ait olur.
Meblağ, mühürsüz ve açık olarak bırakılmış ise, bu manada zımni bir
mukavele mevcut sayılır. İda edilen diğer misli eşya veya kıymetli evrakımüstevdi,
sarahaten mezun kılınmadıkça kullanamaz.
C ARDİYE MUKAVELESİ
I:KIYMETLİEVRAK İHRACI SALAHİYETİ:
Madde 473 - Hıfzedilmek üzere emtia kabul ettiğini alenen bildiren ardiye
sahibi, ida olunan eşya makamına kaim olmak üzere senet ihracına salahiyet
verilmesini ait olduğu merciden talep edebilir.
(İkinci fıkra Mülga: 29/06/1956 - 6763/41 md.)
II:ARDİYE SAHİBİNİN MUHAFAZA BORCU:
Madde 474 - Ardiye sahibi, eşyayıbir komüsyoncu gibi ihtimam ile muhafaza
etmeğe mecburdur. Eşyaya tahavvül arız olupta başkaca tedbir ittihazınıistilzam
ederse, müstevdi mümkün olduğu takdirde bundan müdii haberdar eder. Ardiye
sahibi mütat işzamanlarında emtianın halini tetkik veya muayene ve icabeden
tahaffuzi tedbirleri her zaman ittihaz edebilmesi için müdia müsaade etmeğe
mecburdur.
III:TEVDİOLUNAN EŞYANIN DİĞERLERİYLE KARIŞTIRILMASI:
Madde 475 - Ardiye sahibi sarahaten mezun olmadıkça aynınevi ve vasıftan
bulunan misli şeyleri birbirine karıştıramaz. Mezuniyete binaen karıştırılan eşya
üzerinde her müdi, hakkiyle mütenasip bir hisse talep edebilir. Bu takdirde ardiye
sahibi diğerlerinin huzuruna hacet kalmaksızın her mudiin hissesini tefrik edebilir.
IV :ARDİYE SAHİBİNİN HAKLARI :
Madde 476 - Ardiye sahibi mukarrer veya mutat olan ardiye ücretini ve
muhafazanın sebebiyet vermediği bütün masraflarını(nakliye, gümrük, kayıt) talep
edebilir bu masraflar derhal tediye olunmak lazımdır.
Ardiye ücreti ise her üç ayda bir kere ve her halde eşyanın tamamen veya
kısmen istirdadında tediye olunur.
Eşya, yedinde bulunduğu veya eşyayıtemsil eden her hangi bir senet
vasıtasiyle onda tasarruf etmek kudretini haiz olduğu müddetçe ardiye sahibinin,
alacaklarımukabilinde ve eşya üzerinde hapis hakkıvardır.
V:EMTİANIN İADESİ:
Madde 477 - Ardiye sahibi, emtiayıadi tevdide olduğu gibi ret ve iade ile
mükelleftir. Şu kadar ki adi tevdide müstevdiin evvelce tahmin edemediği sebeplerin
tahakkukuna mebni vaktinden evvel iadeye mezun
olduğu halde dahi, ardiye sahibi muayyen olan müddetin hitamına kadar
eşyayımuhafaza mecburiyetindedir.
(İkinci fıkra Mülga: 29/06/1956 - 6763/41 md.)
D OTELCİYE TEVDİ
I:OTELCİLERİN MESULİYETİ:
1 - ŞARTLARI VE ŞÜMULÜ
Madde 478 - Otelciler, hancılar nazil olan yolcuların getirdikleri eşyanın duçar
olduğu telef ve hasar ve sirkatten ve zararın bizzat yolcuya veya onu ziyarete gelen
veya refakatinde bulunan kimseye isnadıkabil olduğunu veya mücbir sebeplerden
neş'et etti ğini veya tevdi olunan şeyin mahiyetinden mütevellit bulunduğunu ispat
etmedikçe mesuldür. Şu kadar ki, otelci veya hancıveya müstahdemlerine isnadı
kabil bir kusur ispat olunmadıkça bu mesuliyet her bir yolcu için yüz lirayıtecavüz
edemez.
2 - KIYMETLİEŞYA
Madde 479 - Kıymetli eşya veya oldukça ehemmiyetli miktarda para veya
kıymetli evrak, otelci veya hancıya emanet edilmemişise otelci veya hancıancak
kendisinin veya müstahdemlerinin kusuru halinde mesul olur. Emaneten kabul etmiş
veya kabulden imtina etmişise mesuliyeti mahdut değildir. Yolcunun kendi nezdinde
saklayabilmesi lazımgelen eşya veya nakit ve emsalinde, yolcunun sair eşyası
hakkındaki mesuliyet kaidesi tatbik olunur.
3 - MESULİYETİN HİTAMI
Madde 480 - Yolcu, zararına vakıf olur olmaz otelci veya hancıya bildirmezse
hakkısakıt olur. Otelci veya hancıböyle bir mesuliyeti deruhte etmediğini veya
mesuliyeti bu kanunda nevi tayin olunmıyan bir şarta talik ettiğini yapıştırdığıilanlarda
bildirse bile, mesuliyetten kurtulamaz.
II:UMUMİAHIR İDARE EDENLERİN MESULİYETİ:
Madde 481 - Umumi ahırlarıve garajlarıidare edenler içerilerine konulan veya
getirilen veya kendileri veya müstahdemleri tarafından kabul olunan otomobil,
hayvanat ve araba ve koşum ve sair teferruatının ziya ve hasarından ve
çalışmasından zararın müdi veya onu ziyaret veya ona refakat eden veya onun
hizmetinde bulunan kimseye isnadıkabil olduğunu veya mücbir sebeplerden veya
tevdi olunan eşyanın mahiyetinden neşet ettiğini ispat etmedikçe, mes 'ul olur. Şu
kadar ki kabul edilen otomobil ve hayvanlar ve arabalar ve onların teferruatı
hakkındaki mes'uliyet, garaj ve ah ır sahibine veya müstahdemlerine bir kusur isnat
olunamazsa, beher müdi için yüz lirayıtecavüz edemez.
III:HAPİS HAKKI:
Madde 482 - Otelci, Hancıve umumi ahırlar ve garajlar idaresi sahipleri
nezdlerine getirilen veya ahırlarına veya garajlarına konulan eşya üzerinde otel veya
hıfz masraflarından mütevellit alacaklarınıtemin için,
hapis hakkına maliktirler.
Mucirlerin hapis haklarına müteallik hükümler, kıyasen tatbik olunur.
YİRMİNCİBAP
KEFALET
A TARİFİ
Madde 483 - Kefalet, bir akittir ki onunla bir kimse, borçlunun akdettiği borcun
edasınıtemin etmeği alacaklıya karşıtaahhüt eder.
B ŞARTLARI
I.ŞEKLİ:
Madde 484 - Kefaletin sıhhati, tahriri şekle riayet etmeğe ve kefilin mes 'ul
olaca ğımuayyen bir mikdar iraesine mütevakkıftır.
II:ASIL BORÇ:
Madde 485 - Kefalet, ancak muteber bir borç hakkında cereyan eder.
Müstakbel zamana muzaf yahut şarta muallak bir borç, hüküm ifade edeceği
zamanın hululü ve şartın tahakkuku halinde muteber olmak üzere kefalete
raptolunabilir. Hata yahut ehliyetsizlik sebebiyle borçlunun mesuliyetini icap etmiyen
bir akitten mütevellit borca kefalet, eğer kefil akdin borçlu yüzünden olan bu fesadına
taahhüt esnasında vakıf ise muteber olur.
C NEVİLERİ
I:ADİKEFALET:
Madde 486 - Adi kefaletten kefilin borç ile mutalip olmasıancak kefalet
akdinden sonra borçlunun iflas etmesi veya hakkında takibat icra olunupta
alacaklının hatasıolmaksızın semeresiz kalmasıyahut borçlu aleyhinde Türkiye 'de
takibat icras ının imkansız hale gelmesi ile meşruttur.
Alacaklının alacağıkefaletten evvel yahut aynızamanda rehin ile temin
olunmuşolduğu takdirde, adi kefalette kefil borcun evvelemirde merhundan istifa
olunmasınıtalep edebilir. Fakat borçlu müflis ise yahut borçlunun iflasıilan
olunmadıkça rehenin nakde tahvili kabil olmazsa bu hüküm cerayan etmez.
II:MÜTESELSİL KEFALET:
Madde 487 - Kefil, borçlu ile beraber müteselsil kefil ve müşterek müteselsil
borçlu sıfatıile veya bu gibi diğer bir sıfatla borcun ifasınıderuhde etmişise alacaklı
asıl borçluya müracaat ve rehinleri nakde tahvil ettirmeden evvel kefil aleyhinde
takibat icra edebilir.
Bu babın hükümleri, bu nevi kefalete de tatbik olunur.
III:BİRLİKTE KEFALET:
Madde 488 - Birden ziyade eşhas birlikte mütecezzi bir borca kefil oldukları
takdirde bunlardan her biri kendi hisseleri miktarınca adi kefil gibi ve diğerlerinin
hisseleri hakkında kefile kefil sıfatıile mesul olur. Kefiller, gerek asıl borçlu ile beraber
gerek kendi beyinlerinde müteselsil olmaklığıiltizam etmişler ise her biri borcun
tamamından mes 'ul olup ancak di ğerlerinin hissesi için onlara rücu hakkını
haizdirler. Kefaletin, aynıborca diğer kimselerinde kefalet etmesi şartiyle vaki
olduğuna alacaklının vukufu bulunduğunu kabule mahal olan hallerde bu şart
tahakkuk etmezse, kefil mes 'uliyetten beri olur.
IV :KEFİLE KEFİL VE RÜCUA KEFİL:
Madde 489 - Kefile kefil, alacaklıya karşıkefilin taahhüdünü temin eden
kimsedir ve kefil ile birlikte mes 'uliyeti borçlunun taahhüdünü temin eden adi kefilin
borçlu ile beraber olan mes'uliyeti derecesindedir.
Rücua kefil olan kimse, borçludan alaca ğınıalamayan kefile kefildir.
D KEFİLİN MESULİYETİ
I:ŞÜMULÜ:
Madde 490 - Kefil borcun aslıile beraber borçlunun kusur veya temerrüdünün
kanuni neticelerinden mes 'uldür.
Kefil, alacakl ının metalibini ifa ederek dava ikamesini bertaraf etmek için
kendisine vakıt ve zamaniyle ihtar vuku bulmuşolmadıkça asıl borçlu aleyhinde
ikame olunan dava masrafınıedaya mecbur değildir.
Faiz verilmesi şart edilmişise kefil ancak işlemekte olan faiz ile beraber
işlemişfaizden bir seneliğini vermekle mükelleftir.
II:MUACCELİYET:
Madde 491 - Borçlunun iflasısebebi ile asıl borç vadenin hululünden evvel
muacceliyet kesbetse bile, kefil, asıl borcun ifasıiçin tayin olunan vadeden evvel
borcu ödemeğe icbar olunamaz. Asıl borcun muacceliyet kesbetmesi evvelce
borçluya ihbar vukuuna mütevakkıf ise bu ihbar kefile de icra olunmak lazım gelir.
Kefil hakkında borcun muacceliyet kesbetmesi ihbar gününden başlar.
E KEFALETİN HİTAMI
I:ASIL BORCUN SÜKUTU :
Madde 492 - Asıl borç, her hangi bir sebeple sakıt olunca kefil beri olur.
II:MAHDUT ZAMAN İÇİN KEFALET:
Madde 493 - Bir kimse mahdut bir zaman için kefil olupta bu zamanın
inkızasınıtakip eden bir ay zarfında alacaklıbu bapta icraya veya mankemeye
müracaatla hakkınıtakip etmezse yahut takibatına uzun müddet fasıla verirse kefil
kefaletten beri olur.
III:MAHDUT OLMAYAN ZAMAN İÇİN KEFALET:
Madde 494 - Kefalet gayri mahdut bir zaman için akdolunmuşise asıl borç
muacceliyet kesbettikten sonra kefil alacaklıdan bir ay zarfında icra veya mahkemeye
müracaatla hakkınıtakip etmesini ve uzun müddet fasıla vermeksizin takibata devam
etmesini talep edebilir.
Bir borcun muacceliyet kesbetmesi alacaklıtarafından borçluya ihbar vukuuna
mütevakkıf olmadığıtakdirde, kefil, kefaleti tarihinden bir sene sonra alacaklıdan bu
ihbarın yapılmasınıve borç muacceliyet kesbedince yukarıda zikrolunduğu veçhile
icraya veya mahkemeye müracaatle hakkınıtakip etmesini talep edebilir. Alacaklı,
kefilin bu talebini nazara almazsa kefil kefaletten beri olur.
IV:MEMUR VE MÜSTAHDEM HAKKINDA KEFALET
Madde 495 - Resmi bir memura gayri mahdut müddet için kefil olan kimse, her
üç senede bir kere ertesi sene nihayetinde muteber olmak üzere kefaleti feshettiğini
ihbar edebilir. Bir müstahdem için vukubulan kefalet üç sene devam ettiği takdirde,
hüküm yine böyledir.
F KEFİLİN HAKLARI
I:ASIL BORÇLUYA KARŞI
1 - ALACAKLININ HAKLARINA HALEFİYET
Madde 496 - Kefil eda ettiği şey nisbetinde alacaklının haklarında, ona halef
olur. Bu halefiyet kaidesinden evvelce feragat etmek caiz değildir. Şu kadar ki kefil ile
borçlu beynindeki hukuki münasebetlerden mütevellit dava ve defi haklarımahfuzdur.
2 - KEFİLİN DEFİLERİ
Madde 497 - Kefil, asıl borçluya ait bütün defileri alacaklıya karşıdermeyan
etmek hakkınıhaiz ve bununla mükelleftir fakat kefilin taahhüdünün mahiyetine
nazaran hariç kalmasılazım gelen defiler, müstesnadır.
Kefil, kendi kusuru olmaksızın bu defilere vakıf olduğunu ispat etmediği surette
kendisini borcunu edadan vareste edecek bu defileri dermeyan etmemesinden naşi,
alacaklıya rücu etmek hakkından mahrum olur.
3 - KEFİLİN TEDİYEYİİHBAR BORCU
Madde 498 - Kefil, tediyeyi asıl borçluya ihbar etmemesinden dolayıasıl
borçlu ikinci defa olarak borcunu eda ederse kezalik kefil rücu hakkınıgaip eder.
Alacaklı, aleyhine haksız mal edinmesinden dolayıdava hakkımahfuzdur.
II:ALACAKLILARA KARŞI
1 - ESBABI SUBUTİYENİN TESLİMİ
Madde 499 - Alacaklımekfulünbihi tediye eden kefilin borçluya rücu hakkını
kullanmağa ve elinde bulunan rehinleri nakde tahvile medar olabilecek senetleri ona
teslime mecburdur.
Borç bir gayrimenkul rehin ile temin olunmuşise alacaklırehin hakkının kefile
devri için ifasılazım gelen merasimi icra ile mükelleftir.
2 - BORÇLARINI İFA ETMİYEN ALACAKLININ MESULİYETİ
Madde 500 - Alacaklıkefaletten dolayıtahakkuk eden borcun temini için
kefelatin akdi esnasında tesis yahut sonradan istihsal olunan teminatıkefilin zararına
olarak tenkis eder veya elinde bulunan delaili elden çıkarırsa kefile karşımes 'ul olur.
Resmi memurlar ile müstahdemlere kefalet vukuunda alacakl ı, bu borçlular
hakkında ifasiyle mükellef olduğu nezareti icrada ihmal eylediği ve borç bu ihmalden
tevellüt ettiği yahut ihmal vukubulmamış olsaydıbu nisbette tezayüt etmiyeceği
muhtemel bulunduğu takdirde dahi mesuldür.
3 - TEDİYEYİKABULE VEYA KEFALETTEN TAHSİLE MÜTEDAİR
HAKLAR
Madde 501 - Borç muacceliyet iktisap edince, kefil her zaman alacaklıyı
borcun ifasınıkabule veya kendisini kefaletten tahlise icbar edebilir. Alacaklıedayı
kabul etmez yahut haiz olduğu teminatıita ve nakilden imtina eylerse kefil
kendiliğinden kurtulur.
4 - BORÇLUNUN İFLAS MASASINA ALACAKLININ MÜRACAATI
Madde 502 - Borçlu, iflas eder ise alacaklıalacağınıİflas masasına kayıt
ettirmeğe mecburdur.
Alacaklı, borçlunun iflasına muttali olur olmaz ondan kefili haberdar etmekle
mükelleftir. Böyle yapmadığıtakdirde bu tekasülünden dolayıkefile terettüp eden
zarar nisbetinde kefile karşıhaiz olduğu haklarınıgaip eder.
III:TEMİNAT İTASINA DAİR KEFİLİN HAKKI
Madde 503 - Aşağıdaki hallerde kefil, borçludan teminat itasınıve eğer borç
muaccel ise kendisinin kefaletten kurtulmasınıtalep edebilir.
1 - Borçlu kefile karşıvukubulan taahhütlerine ve bilhassa muayyen bir
müddet zarfında kendisini kurtaracağına dair olan vadına muhalif hareket ettiği
takdirde.
2 - Borçlu mütemerrit bulunduğu takdirde.
3 - Kefil, gerek düçar olduğu zayiat gerek kendi tarafından irtikap olunan bir
kusur sebebi ile kefaleti kabul ettiği zamanda kimden ziyade tehlikelere maruz olduğu
takdirde.
YİRMİBİRİNCİBAP
KUMAR VE BAHİS
A ALACAĞIN DAVA EDİLEMEMESİ
Madde 504 - Kumar ve bahis, bir alacak hakkıtevlit etmez. Kumar yahut bahis
için bilerek yapılan avanslar ve ödünç verilen akçeler hakkında ve kumar ve bahis
vasfınıhaiz olduğu takdirde borsaya dahil olan emtia ve kıymetli evrakın fiyat farkı
esasıüzerine yapılan vadeli alışverişlerde dahi, hüküm böyledir.
B BORÇ SENEDİİTASI VE BİLİHTİYAR TEDİYE
Madde 505 - Kumar oynıyan veya bahseden kimse tarafından imza edilmiş
adi borç veya kambiyo senedi üçüncü bir şahsa devir edilmişolsa bile bunlara
müsteniden hiç hir kimse bir hak talep edemez. Kıymetli evrakın hüsnü niyet sahibı
üçüncü şahıslara bahşettiği haklar mahfuzdur.
Kumar veya bahsin usulü dairesinde cereyanına kazaen veya diğer tarafın fiili
neticesi olarak bir mani haylulet etmişveya bu diğer taraf hile ve desise ika etmiş
olmadıkça bilihtiyar verilen kumar akçesi geri alınmaz.
C PİYANGO
Madde 506 - Hükümet tarafından müsaade edilmişolmadıkça, piyango hiç bir
alacak hakkıtevlit etmez. Müsaade edilmemişolduğu takdirde piyango hakkında da
kumara mütaallik hükümler tatbik olunur.
Ecnebi memleketlerde müsaade ile tesis edilen piyangolar Türkiye 'de
kanunun himayesinden istifade etmezler. Me ğer ki salahiyettar olan makam bunlara
ait biletlerin satılmasına müsaade etmişolsun.
YİRMİİKİNCİBAP
KAYDI HAYAT İLE İRAT VE ÖLÜNCEYE KADAR BAKMA AKDİ
A KAYDI HAYAT İLE İRAT
I:MEVZUU
Madde 507 - Kaydıhayat ile tesis olunan irat, ya alacaklının veya borçlunun
yahut üçüncü bir şahsın hayatımüddetince takyit olunabilir.
Bu bapta sarih bir şart olmadıkça kaydıhayat ile irat, alacaklının hayatı
müddetiyle mukayyet olarak tesis olunmuşsayılır.
Hilafına mukavele olmadıkça borçlunun yahut üçüncü bir şahsın hayatiyle
takyit olunarak tesis olunan irat, alacaklının mirasçılarına intikal eder.
II:TESİSİN ŞEKLİ
Madde 508 - Kaydıhayat ile irat tesisine dair olan akit, tahriri şekilde
olmadıkça muteber değildir.
III:ALACAKLININ HAKLARI
1 - HAKKIN KULLANILMASI
Madde 509 - Hilafına mukavele olmadıkça kaydıhayat ile irat, her altıayda bir
işlemeden tediye olunur.
Hayatiyle mukayyet olarak irat tesis olunan şahıs, iradın peşin verilmesi
lazımgelen devrenin nihayetinden evvel vefat eder ise borçlu, o devreye ait meblağı
tamamen edaya mecburdur.
Borçlu iflas eder ise alacaklıiflasın küşadıesnasında muteber bir irat
sandığında müflisin mükellef bulunduğu irat borcuna muadil bir irat tesisi için iktiza
eden resülmale müsavi bir resülmal talep ederek hakkınıistihsal edebilir.
2 - TEMLİK VE HACİZ EDİLEBİLMESİ
Madde 510 - Hilafına mukavele olmadıkça, alacaklı, hakkınıbaşkasına temlik
edebilir. Üçüncü şahıs lehine meccanen irat tesis eden kimse tesis zamanında o
şahsın iflasıyahut borcundan dolayıtakibat icrasıhalinda alacaklılarının menfaatına
olarak irattan mahrum edilemiyeceğini şart koşabilir.
B ÖLÜNCEYE KADAR BAKMA AKDİ
I:TARİFİ
Madde 511 - Kaydıhayat ile bakma mukavelesi, akitlerden birinin diğerine
ölünceye kadar bakmak ve onu görüp gözetmek şartiyle bir mamelek yahut bazı
mallar temlikini iltizam etmesinden ibaret olan, bir akittir. Borçlu, alacaklıtarafından
mirasçınasbolunmuşise bu akit hakkında miras mukavelesi hükümleri ceryan eder.
II:ŞARTLARI
1 - ŞEKLİ
Madde 512 - Kaydıhayat ile bakma mukavelesi mirasçınasbınıtazammun
etmese bile miras mukavelesi şeklinde tanzim olunmak lazımdır. Şukadar ki, bu
mukavele salahiyettar makam canibinden tayin olunmuş olan şartlara tevfikan
devletçe tanınmışbir müessese ile aktedilmişise gayri resmi bir senet kifayet eder.
2 - TEMİNAT
Madde 513 - Diğer tarafa bir gayrimenkul temlik eden alacaklı, kendi haklarını
temin için o gayrimenkul üzerinde tıpkıbir bayi gibi kanuni ipotek hakkınıhaiz olur.
III:MEVZUU
Madde 514 - Alacaklı, borçlunun ailesi içinde yaşar. Borçlu aldığımalların
kıymetine ve alacaklının evvelce haiz olduğu içtimai mevkie göre hakkaniyetin iktiza
ettiği şeyleri alacaklıya vermeğe mecburdur.
Borçlu bilhassa alacaklıya münasip gıda, mesken vermeğe ve hastalığında
muktazi ihtimam ile bakmağa ve hekim getirmeğe mecburdur.
Kabul ettikleri kimselere ölünceye kadar bakmak maksadiyle tesis olunan
müesseseler umum için mecburi olarak verecekleri şeyleri salahiyettar makam
tarafından tasdik olunmuşnizamnameler ile tayin edebilirler.
IV:İTİRAZ VE TENKİS
Madde 515 - Kaydıhayat ile bakma mukavelesi alacaklının kanunen infaka
mecbur olduğu kimselere karşıbu mükellefiyetin ifasınıtemin eden vasıtaların
elinden çıkmasınımucip olursa bu kimseler tarafından mezkur mukaveleye itiraz
olunabilir. Hakim, bu mukaveleyi feshedeceği yerde borçluyu hak sahiplerine nafaka
vermeğe icbar edebilir ve bunlara verilen nafakalar alacaklıya verilmesi lazım gelen
şeylerle mahsup edilir. Bundan maada mirasçıların tenkis talepleri ve alacaklıların
fesih davalarıhakkımahfuzdur.
V:FESİH
1 - İHBAR
Madde 516 - İki tarafın mukavele mucibince verecekleri şeylerin arasında
kıymetçe hissolunacak derecede nisbetsizlik bulunduğu ve fazla alan taraf diğer
tarafın kendisine teberruda bulunmak kastıolduğunu ispat edemediği takdirde,
kaydıhayat ile bakma mukavelesini iki taraftan her biri altıay evvel haber vermek
şartiyle her zaman feshedebilir. Bu hususta muteber bir irat sandığının kabul ettiği re
'sülmal ile irat beynindeki nisbeti nazara almak laz ımdır.
Mukavelenin feshi esnasında evvelce verilmişolan şeyler istirdat olunur.
Şu kadar ki bunların re 'sülmal ve faiz k ıymetleri beyninde takas icra olunur.
2 - BİR TARAFLI FESİH
Madde 517 - Tahmil olunan mükellefiyete muhalif hareket olunmasından naşi
mukavelenin icrasına devam etmek çekilmez bir hale geldiği yahut diğer bazımuhik
sebepler mukavelenin devamınıimkansız bir hale getirdiği yahut ifrat derecede
külfetli kıldığıtakdirde, iki taraftan her biri yalnız başına onu feshedebilir.
Eğer mukavele, bu sebepler dolayısiyle fesholunur ise kusurlu olan taraf aldığı
şeyi geri verdikten maada kusuru olmayan tarafa hakkaniyete muvafık bir tazminat
vermeğe mecburdur.
Hakim, mukaveleyi feshedecek yerde iki taraftan birinin talebi ile yahut re 'sen
art ık birlikte yaşamalarına nihayet verip buna mukabil alacaklıya kaydıhayat ile bir
irat tahsis edebilir.
3 - BORÇLUNUN VEFATI HALİNDE FESİH
Madde 518 - Borçlu vefat edince alacaklıbir sene zarfında mukavelenin
feshini talep edebilir. Bu takdirde alacaklıborçlunun iflasıhalinde masasından talep
edebileceği mikdara müsavi bir meblağın itasınıborçlunun mirasçılarından isteyebilir.
VI :TEMLİK EDİLEMEMEK VE İFLAS VE HACİZ HALİNDE TALEP
Madde 519 - Alacaklıhakkınıbaşkasına temlik edemez. Alacaklıborçlunun
iflasıtakdirinde muteber bir irat sandığında kendisine verilmesi lazım gelen şeylerin
kıymetine muadil kaydıhayat ile irat tesisi için muktazi re 'sülmale müsavi bir alacak
ile masaya müracaat edebilir.
Alacakl ı, bir alacağın temini için borçlu aleyhine konulan hacze iştirak edebilir.
YİRMİÜÇÜNCÜ BAP
ADİŞİRKET
A TARİFİ
Madde 520 - Şirket bir akittir ki onunla iki veya ziyade kimseler, saylerini ve
mallarınımüşterek bir gayeye erişmek için birleştirmeği iltizam ederler.
Bir şirket, ticaret kanununda tarif edilen şirketlerin mümeyyiz vasıflarınıhaiz
değil ise bu bap ahkamına tabi adi şirket sayılır.
B ŞÜREKANIN YEKDİĞERİYLE MÜNASEBETİ
I:SERMAYE
Madde 521 - Her şerik nakit, alacak veya diğer mal veya say olarak bir
sermaye koymakla mükelleftir. Hilafına mukavele olmadıkça sermayeler şirketin
gayesinin icabettiği ehemmiyet ve mahiyette ve yekdiğerine müsavi olmak lazımdır.
Sermaye, bir şeyin menfaatından ibaret ise adi icar akdinde ve bir şeyin
mülkiyetinden ibaret ise beyi akdinde hasar ve tekeffüle dair muayyen olan
hükümlere tabi olur.
II:KAR VE ZARAR
1 - KARIN TAKSİMİ
Madde 522 - Şerikler, mahiyeti icabınca şirkete ait olan bütün kazançları
aralarında taksim ile mükelleftirler.
2 - KAR VE ZARARA İŞTİRAK
Madde 523 - Hilafına mukavele olmadıkça her şerikin, kar ve zarardan hissesi,
sermayesinin kıymeti ve mahiyeti ne olursa olsun müsavidir.
Mukavelede şeriklerin yalnız kardan veya yalnız zarardan hisseleri tayin
edilmişise bu tayin kar ve zararın ikisini de şamil sayılır. Şeriklerden biri sermaye
olarak yalnız sayınıortaya koymuşise, zarara ortak olmıyarak yalnız kara iştirak
ettirilmesi şart edilebilir.
III:ŞİRKET KARARLARI
Madde 524 - Şirketin kararlarıbütün şeriklerin ittifakiyle ittihaz olunur. Akitte
ekseriyetle karar verilmesi tasrih edilmiş ise ekseriyet şeriklerin adedi itibariyle
taayyün eder.
IV:ŞİRKET MUAMELESİNİN İDARESİ
Madde 525 - Akit ile veya karar ile münhasıran şerike veya müteaddit şeriklere
yahut üçüncü bir şahsa kati surette tevdi edilmişolmadıkça şirket muamelelerinin
idaresi bütün şeriklere aittir. Şirket muamelelerinin idaresi şeriklerin cümlesine
veyahut birkaçına tevdi edilmişise bunlardan her biri diğerlerinin iştiraki olmaksızın
muamele yapabilir. Şukadar ki; şirket muamelelerini idareye salahiyettar her bir şerik
bu muameleye ikmalinden evvel itiraz edebilir. Tehirinde tehlike melhuz değilse
şirkete umumi bir vekil nasbıve alelade şirket muameleleri fevkindeki hukuki
tasarrufların yapılmasıiçin bütün şeriklerin ittifakılazımdır.
V:ŞERİKLERİN BİRBİRLERİNE KARŞI MESULİYETLERİ
1 - REKABET MEMNUİYETİ
Madde 526 - Şeriklerden hiç biri, kendi hesabına şirketin gayesine muhalif
veya muzır işleri yapamaz.
2 - MASRAFLAR VE ŞERİKLERİN YAPTIĞI İŞLER
Madde 527 - Şeriklerden birinin şirket işleri için yaptığımasraflar veya iltizam
ettiği borçlardan dolayıdiğer şerikler, ona karşımesul olurlar. Bu şerikin idaresi
yüzünden doğrudan doğruya uğradığızararlarıyahut bu idarenin zaruriyatından olan
hasarlarıdiğer şerikler zamindirler.
Şirkete avans olarak para veren şerik verdiği günden itibaren faiz isteyebilir.
Şahsi emeği için ayrıca tazminat isteyemez.
3 - İHTİMAMIN DERECESİ
Madde 528 - Şeriklerden her biri şirket işlerinde mutat vechile gösterdiği ikdam
ve ihtimamısarf etmeğe mecburdur. Diğer şeriklere karşıkendi kusuriyle sebebiyet
verdiği zararları, şirkete diğer işlerde temin ettiği menfaatlar ile mahsup ettirmeğe
hakkıolmaksızın tazmin ile mükelleftir.
Şirket işlerini ücretle idare eden şerik tıpkıbir vekil gibi mesul olur.
VI:İDARE SALAHİYETİNİN NEZİVE TAHDİDİ
Madde 529 - Şirket mukavelesiyle şeriklerden birine verilen idare salahiyeti,
muhik bir sebep olmaksızın diğer şerikler tarafından ne nezi ne de tahdit olunabilir.
Şirket mukavelesinde diğer bir hüküm mevcut olsa bile haklıbir sebep bulunduğu
takdirde, diğer şeriklerden herbiri, idare salahiyetini nezi ettirebilir. Hususiyle şirketi
idare eden şerikin vazifelerini fahişbir surette ihmal etmesi yahut iyi idare için lazım
olan ehliyeti zayi eylemesi keyfiyetleri haklısebep olmak üzere nazara alınabilir.
VII:ŞİRKETİ İDARE EDEN VE ETMİYEN ŞERİKLER ARASINDAKİ
MÜNASEBET
1 - UMUMİYET İTİBARİYLE
Madde 530 - Kanunun bu babında veya şirket mukavelesinde diğer bir hüküm
mevcut olmadıkça şirketi idare eden şerik ile diğer şerikler arasındaki münasabetler,
vekalet hükümlerine tabidir. Şeriklerden biri idare hakkınıhaiz olmadığıhalde şirket
hesabına hareket eder, yahut şirketi idare eden şerik salahiyetini tecavüz eylerse
vekaleti olmadan başkasınamına tasarruf edenler hakkındaki hükümler tatbik olunur.
(Ek fıkra: 29/06/1956 - 6763/41 md.) Şirketi idare edenler, en az her yıl bir
defa hesap vermeye ve kar paylarınıortaklara ödemeye mecburdurlar. Hesap
devresinin uzatılmasına ait şart batıldır. İdare edenin ortaklardan olmamasıhalinde
de hüküm aynıdır.
2 - ŞİRKET İŞLERİNİTETKİK
Madde 531 - İdare salahiyetini haiz olmasa bile her şerikin şirket işlerinin nasıl
gittiği hakkında şahsen malumat almağa ve şirketin defterlerini ve evrakınıtetkike ve
kendine mahsus olmak üzere şirketin mali vaziyeti hakkında hülasa çıkarmağa hakkı
vardır; hilafına mukavele, batıldır.
VIII:YENİŞERİK KABULÜ VE ŞİRKETE İŞTİRAK
Madde 532 - Şeriklerden hiç biri diğerlerinin rızasıolmadıkça şirkete üçüncü
şahsıalamaz. Şeriklerden biri kendi kendine üçüncü bir şahsışirketteki hissesine
iştirak ettirir veya hissesini ona devrederse bu üçüncü şahıs şerik sıfatınıihraz etmez
ve hususiyle şirket işleri hakkında üçüncü şahsın malumat istemeğe hakkıolmaz.
C ŞERİKLERİN ÜÇÜNCÜ ŞAHISLARA KARŞI MÜNASEBETİ
I:TEMSİL
Madde 533 - Şirket hesabına ve kendi namına bir üçüncü şahıs ile
muameleye girişen şerik, bu üçüncü şahsa karşıyalnız kendisi alacaklıve borçlu
olur. Şirket veya bütün şerikler namına üçüncü bir şahıs ile şeriklerden biri
muameleye giriştiği halde diğer şerikler ancak temsil hakkındaki hükümlere tevfikan
üçüncü şahsın alacaklıveya borçlusu olurlar. Kendisine idare vazifesi tahmil edilen
şerik şirketi ve bütün şerikleri üçüncü şahıslara karşıtemsil etmek hakkınıhaiz
sayılır.
II:TEMSİLİN HÜKÜMLERİ
Madde 534 - Şirketin iktisap ettiği veya şirkete devredilen şeyler, alacaklar ve
ayni haklar şirket mukavelesi dairesinde müştereken şeriklere ait olur. Şirket
mukavelesinde diğer bir hüküm bulunmadıkça bir şerikin alacaklılarıhaklarınıancak
o şerikin tasfiyedeki hissesi üzerinde kullanabilirler. Hilafımukavele edilmiş
olmadıkça, şerikler, birlikte yahut bir mümessil vasıtasiyle üçüncü şahsa karşı
deruhde etmişolduklarıborçlardan müteselsilen mes 'ul olurlar.
D ŞİRKETİN HİTAMI
I:HİTAM SEBEPLERİ
1 - UMUMİYET İTİBARİYLE
Madde 535 - Aşağıdaki hallerde şirket nihayet bulur
1 - Şirketin akdinde maksut olar gayenin elde edilmesi yahut elde edilmesinin
imkansız hale gelmesiyle.
2 - Mirasçılar ile şirketin devamına dair evvelce yapılmış bir mukavele
olmadığıhalde şeriklerden birinin ölmesiyle.
3 - Şeriklerden birinin tasfiyedeki hissesi hakkında cebri icra vukuu ile yahut bir
şerikin müflis olmasıveya hacredilmesi ile.
4 - Bütün şeriklerin ittifak etmesiyle.
5 - Şirket için tayin edilen müddetin hitam bulmasiyle.
6 - Şirket mukavelenamesinde bu hak muhafaza edildiği yahut şirket gayri
muayyen bir müddet için veya şeriklerden birinin hayatları, müddetince tesis
olunduğu hallerde bir şerikin feshi ihbar eylemesiyle.
7 - Haklısebeplerden dolayıfesih için verilen mahkeme ilamiyle.
Haklısebeplerden dolayımukavelede muayyen müddetin hitamından evvel ve
eğer şirket muayyen olmıyan bir müddet için aktedilmişise evvelce ihbara hacet
olmaksızın şirketinıfeshi talep edilebilir.
2 - MUAYYEN OLMIYAN MÜDDET ÜZERİNE ŞİRKET
Madde 536 - Şirket muayyen olmıyan bir müddet için veya şeriklerden birinin
hayatımüddetince devam etmek üzere teşkil edilmişise şeriklerden her biri altıay
evvel ihbar eylemek şartiyle feshi talebedebilir.
İhbar, hüsnü niyet kaidelerine tevfikan yapılmalıve münasip olmıyan zamanda
icra edilmemelidir. Şirket hesabatıseneden seneye yapılmakta ise fesih ancak bir
hesap senesi nihayeti için istenebilir. Mukavelede muayyen müddetin hitamından
sonra zımnen devam etmekte olan şirket muayyen olmıyan bir müddet için tecdit
edilmişsayılır.
II:HİTAMIN ŞİRKET İŞLERİNE TESİRİ
Madde 537 - Şirket ihbardan başka bir suretle fesih edilirse, bir şerikin şirket
işlerini idare hususundaki selahiyeti, feshe muttali olduğu yahut halin icabettiği itinayı
sarfettiği halde muttali olmasılazımgelen zamana kadar, kendi hakkında devam eder.
Şirket şeriklerinden birinin ölümüyle münfesih olursa ölen şerikin mirasçısı, diğer
şerikleri derhal bundan haberdar etmekle mükelleftirler. Mirasçılüzumlu olan
tedbirlerin ittihazına kadar ölen şerikin evvelce de idare etmekte olduğu işlere
hüsnüniyet kaideleri dairesinde devam eder.
Diğer şerikler dahi muvakkaten şirket işlerini aynısuretle idarede devam
ederler.
III:TASFİYE
1 - SERMAYELER HAKKINDA YAPILACAK MUAMELE
Madde 538 - Bir şeyin mülkiyetini sermaye olarak koyan şerik, şirketin feshi
üzerine yapılacak tasfiye neticesinde o şeyi aynen istirdat edemeyip o kimsenin
sermayesi ne miktar kıymet için kabul edilmişise o kıymeti istiyebilir.
Eğer bu kıymet tayin edilmemişise istirdat o şeyin sermaye olarak konduğu
zamandaki kıymeti üzerinden yapılır.
2 - FAZLANIN TAKSİMİVE NOKSANLAR
Madde 539 - Şirketin borçlarıödendikten ve şeriklerden her birinin şirkete
yaptığıavanslarla şirket için vuku bulan masraflarıve sermayeleri iade olunduktan
sonra bir şey kalırsa bu kar, şerikler arasında taksim olunur.
Şirketin mevcudu borçlarıve avans ve masraflarıtediye olunduktan sonra
sermayelerin iadesine kafi gelmezse zarar, şerikler arasında taksim olunur.
3 - TASFİYENİN NASIL YAPILACAĞI
Madde 540 - Şirketin hitamında tasfiye, idareden hariç olanlar dahi dahil
olduğu halde bütün şeriklerce birlikte yapılmak lazımdır.
Şu kadar ki, eğer şirket mukavelesi şeriklerden birinin kendi namına ve şirket
hesabına muayyen bazımuameleler yapmasına dair ise bu şerik şirketin hitamından
sonra dahi o muameleleri yalnız yapmağa ve diğer şeriklere hesap vermeğe
mecburdur.
IV:ÜÇÜNCÜ ŞAHISLARA KARŞI MESULİYET
Madde 541 - Şirketin nihayet bulmasıüçüncü şahıslara karşıtaahhütleri tadil
etmez.
Madde 542 - İşbu kanun; Kanunu Medeninin mevkii meriyete vazıtarihinden
muteberdir.
Madde 542 - İşbu kanun; Kanunu Medeninin mevkii meriyete vazıtarihinden
muteberdir.
KANUNUN İCRASINA MEMUR MAKAM
Madde 543 - İşbu kanunun hükmünü icraya Adliye Vekili memurdur.
TASHİHAT
Madde 544 - Kanunu Medeninin mütemmimi olan işbu kanun merbut tashihler
ile beraber kabul edilmiştir.
Kanun Madde YanlışDoğru Not
Kanunu Medeni 92 - - zaid olduğundan silinmiştir.
Borçlar Kanunu 111 borcada borçda tabıesnasında tashih edilmiştir.
Borçlar Kanunu 111 üçümcü şahsa üçüncü şahsada
Kanunu Medeni 112 zaid olduğundan silinmiştir.
Borçlar Kanunu 149 şart şarta tabıesnasında tashih edilmiştir.
Borçlar Kanunu 151 menfaatte menfaatlede tabıesnasında tashih edilmiştir.
Borçlar Kanunu 153 mirscısımirasçısıtabıesnasında tashih edilmiştir.
Borçlar Kanunu 167 öyle ile tabıesnasında tashih edilmiştir.
Borçlar Kanunu 171 alacaklıya alacaklı, ne tabıesnasında tashih edilmiştir.
Borçlar Kanunu 171 kefilidir kefildir tabıesnasında tashih edilmiştir.
Kanunu Medeni 439 - - İkinci fıkra zaid olduğundan silinmiştir.
Kanunu Medeni 755 yirmide biridir yirmi misle müsavi addolunur.
a - Kanuni Medenideki vecibe veya vecibeler ıstılahıyerine borç veya borçlar
ıstılahıkonulacaktır.
b - Borçlar Kanunun 187 nci maddesinin son fıkrası(müşteri tesliminin istemek
niyetinde ise muayyen müddetin inkızasında bayii bundan haberdar etmesi lazımdır)
olacaktır.
p - Borçlar Kanunun 223 üncü maddesinin son fıkrası(müşteriye bundan
ziyade borç tahmil eden mukaveleler batıldır) olacaktır.
t - Kanuni Medenide mevcut (hudut) kelimesi yerine sınır kelimesi
konulacaktır.
s - Kanuni Medenide ve Borçlar Kanununda mevcut (istimal) kelimeleri yerine
(kullanmak) kelimeleri kullanılacaktır.
c - Kanuni Medenideki (şahsısalis) yerine (üçüncü şahıs) ve (eşhasısalise)
yerine (üçüncü şahıslar) istılahıkonulacaktır.
ç - Kanuni Medenideki (ukud) kelimesi yerine (akidlere) kelimesi konulacaktır.
h - Kanuni Medenideki (tarafeyn) ıstılahıyerine (iki taraf) ıstılahıkonulacaktır.
KANUNA İŞLENEMEYEN HÜKÜMLER
1 - 04/11/1990 TARİH VE 3678 SAYILI KANUNUN GEÇİCİMADDESİ:
Geçici Madde 1 - Bu Kanunun 29 ve 30 uncu maddesi hükümleri, yürürlük
tarihinden önceki ilişkilerden doğan ve halen görülmekte olan yabancıpara ve faiz
alacaklarına ilişkin davalar hakkında uygulanmaz. Ancak, alacaklıların bu Kanuna ve
Borçlar Kanununun 105 inci maddesine göre munzam zarar talep etme hakları
saklıdır.ü şahıslar) istılahıkonulacaktır.
ç - Kanuni Medenideki (ukud) kelimesi yerine (akidlere) kelimesi konulacaktır.
h - Kanuni Medenideki (tarafeyn) ıstılahıyerine (iki taraf) ıstılahıkonulacaktır.
KANUNA İŞLENEMEYEN HÜKÜMLER
1 - 04/11/1990 TARİH VE 3678 SAYILI KANUNUN GEÇİCİMADDESİ:
Geçici Madde 1 - Bu Kanunun 29 ve 30 uncu maddesi hükümleri, yürürlük
tarihinden önceki ilişkilerden doğan ve halen görülmekte olan yabancıpara ve faiz
alacaklarına ilişkin davalar hakkında uygulanmaz. Ancak, alacaklıların bu Kanuna ve
Borçlar Kanununun 105 inci maddesine göre munzam zarar talep etme hakları
saklıdır.

X